2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kadınların Durumu ve Ruh Sağlığımız
MAKALE #6607 © Yazan Psk.Dnş.Mehmet Zeki İLGAR | Yayın Mart 2011 | 5,773 Okuyucu
KADINLARIN DURUMU VE RUH SAĞLIĞIMIZ

İnsanlık tarihine baktığımızda (bazı istisnalar hariç) çağlar boyunca kadınların ve çocukların ezildiğini, dışlandığını ve hor görülerek aşağılandığını görürüz. Bugün bile bu tarihsel arka planın yansımaları insanlığı tehdit etmektedir. Bu durum insanlığın önünde -insanlaşmak için- kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunduğunu göstermektedir.
İlk insanlardan beri belki yaradılışları gereği kadınlar daha çok anacan-verici-fedakar ve cefakar; erkekler ise ezici-alıcı ve çıkarcı bir görünüm sergilemelerine karşın erkek egemen kültürlerde sürekli kadınlar ezilmişlerdir.

Bu olumsuzluklar, yeni kuşakların yetişmesinde birinci derecede etkili olan kadınların yaşadıkları olumsuz duygularla hem kendi ruh sağlıklarını bozmuş hem de çocuklarının ruh sağlıklarının bozuk olmasına zemin hazırlamıştır. Olumsuz duyguların tetiklediği huzursuzlukların etkin olduğu aile ortamlarında yetişenlerin de benlik algılarının bozuk olması ruh sağlıklarını olumsuz etkilemektedir.

Ruhsağlığı problemleriyle bize gelen bireylerin çoğunluğunun çocukluk ve gençlik yıllarında huzursuz aile ortamlarında yetiştiklerini;babalarından kendilerine ve annelerine yönelik şiddet gördüklerini ifade etmeleri tesadüf olarak değerlendirilemez.
21.yüzyıla girerken birçok alanda önemli gelişmeler sağlanmış gibi görünse de –ki bu görüntü sahtedir-insanlığın önemli sorunlarından bir hala cinsiyet ayrımcılığıdır. Bize uzun gelen bir tarihsel süreç içerisinde yaşananlar insanlık açısından çok geliştirici olamamıştır. Nedendir bilinmez insanlık dünyası; eğitim düzeyini yükseltme, eğitim anlayışını değiştirme, demokrasi, insan hakları, çevreyi koruma, cinsiyet ayırımcılığı ve şiddeti yok etme gibi konularda henüz emekleme dönemini yaşamaktadır. Dünyanın yaşı ve insanların yeryüzünde göründüğü zaman size çok eski gibi görünse de tüm bu sorunlar insanlığın önünde sıradağlar gibi durmaktadır.

İnsanlık tarihine kadınların statüsü açısından baktığımızda İslam güneşi’nin doğuşuyla başlayan saadet çağında(M.S.610-661) ve batı aydınlanması sonrası dönem dışında bu aydınlanmadan yoksun kalan toplumlarda manzara iç karartıcı görünmektedir.
Aydınlanma sonrası kadınların statüsünün yükseldiği batı toplumlarında da ne yazık ki istenen düzelme tam gerçekleşmemiştir.20.yüzyılda aile kurumunun tahrip ederek daha özgür bireyler yetiştirmeyi öngören ve kadınları reklam aracı haline getirerek tüketimi tetikleyen batı uygarlığı bu yanılgılarıyla kendisine ve insanlığa büyük zarar vermiştir. Bu yanılgı sevginin gücüyle insanlaşmanın sağlandığı aile ortamının tahrip olmasına ve bireylerin ruh sağlığının bozulmasına yol açmıştır.

Antik çağda yeryüzünde ortay çıkan uygarlıkların durumuyla başlarsak bugünü daha iyi anlayabiliriz.

Antik Hint uygarlığının insanlığa katkıları yanında cinsiyet ayırımcılığı konusundaki olumsuzluğu üzülerek görmekteyiz. Antik Hint hukukuna göre kadın evlenme, miras ve diğer muamelelerde hiçbir hakka sahip değildir. Kadın murdar temayüllere, zayıf karaktere ve fena bir ahlâka sahip olduğundan "Manu" kanunu onu, çocukluğunda babasına, gençliğinde kocasına, kocasının vefatından sonra da oğluna veya kocanın akrabasından bir erkeğe bağlı olmaya mecbur etmiştir. Veda'larda kadın kasırgadan, ölümden, zehirden ve yılandan daha kötü bir mahlûk olarak tasvir edilir (Akt.Sıvacıoğlu,1991).

Budizm'in kurucusu Buda, önceleri kadın dinine kabul etmiyordu. Çok yakın dostu olan amcazadesi Anende'nin ısrarı ile kadınları sonradan Budizme kabul etmiştir. Yine de bu kabulün Budist toplumu için çok tehlikeli olduğunu söylemiştir. Bir defasında Anenda'ya "kadını dine kabul etmeseydik Budizm saf bir şekilde uzun asırlar devam ederdi." diyerek tepkisini göstermiştir.Bugün budizmi göklere çıkaranlar bu gerçekleri görmezden gelirler.

İnsanlık tarihinde adından övgüyle bahsettiğimiz Babil hükümdarı Hamurabi (M.Ö. 2123-2081) nin kendi adıyla anılan kanunlarında aile hakları bakımından oldukça müsait maddeler vardır. Kanun tek kadınla evlenmeyi esas tuttuğu halde, bazı hallerde birden fazla kadınla evlenmeyi de kabul etmiştir.

Eski ve yeni Yahudi hukukunda ailede erkek mutlak hakimdir. Yahudi kızları babalarının evlerinde bile hizmetçi gibidirler. Baba onları satabilir. Boşama hakkı keyfi bir surette kocaya aittir. Kızlar ancak başka bir varis bulunmadığı takdirde babalarının mirasına nail olabilirler(Akt.Sıvacıoğlu,1991)

Bugün batı uygarlığının kendi köklerini dayandırdığı Antik Yunan ve Roma'da da kadınlar hiçbir hakka sahip değildi. Evlenmenin en önemli amacı erkek çocuk elde etmek, zevk ve şehveti tatmin etmek, evde mal mülk üzerine bir bekçi ve hizmetçi getirmekti (La polique)..

Çinlilerde kadın insan sayılmaz, ona ad bile takılmazdı. Kadın, bir, iki, üç... diye çağırılırdı. Erkek çocuklar makbul sayılırdı, fakat kız çocuklar domuz diye anılırdı(Topaloğlu,1987). Çin’de bugün de durumun çok içaçıcı olmadığı bilinen bir gerçektir.

Çin kaynaklarına göre komşu toplum olan Türklerde durum çok farklıydı. Çocuklar arasında cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kızlarında erkekler gibi kılıç kullanmayı, ok atmayı ve güreş tutmayı öğrenmede hiç çekince göstermedikleri görülmekteydi. Devlet yönetiminde hakan ve hatun birlikte karar vermekteydi. İslam dinini kabul ettikten sonra da bu yapı büyük ölçüde korunmuştur.

Atatürk devrimlerine karşı muhalefet eden gericilerin ülkemizde ortaçağ islamöncesi eğitim anlayışını yeniden dirilten arap kültürünün etkisiyle ailede ve okullarda şiddeti doğal bir araç olarak gösterdiklerini; ülke insanlarını Araplaştırmak için kadınlarımızı sosyal hayattan dışlamak yani dört duvar arasına hapsetmek için çalıştıklarını da gözden uzak tutmamalıyız.

Geleneksel Türk toplum hayatına bakıldığında, göçebe aşiret hayatında kadının toplumun bütün faaliyetlerinin içinde bulunduğu görülür. Ata binme, savaş etme gibi özellikleri dahi olmuştur. Ancak çocuk konusunda erkeğe göre daha önde, reislik ve karar konularında ise erkeğin yanındadır. Bütün kararlarda kadınında da onayı olmadan karar geçmemektedir. Kurtuluş savaşında Türk analarının fedakarlıkları tarihe geçmiştir.
İngilterede M.S.V. asırdan XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirdi. İlk günahın işlenmesine sebep olan ve böylece insanlığın felaketini hazırlayan bir kadın olduğuna inanan Hıristiyan milletler kadına daima bir şeytan nazarıyla bakmışlardır. İngiltere'de, kadın mundar bir mahlûk sayıldığından İncil'e el süremezdi. Bu vaziyet ancak kral VIII. Hanri'nin (1509-1547) devrinde parlamentodan çıkan bir kararla sona erebildi. Bu karara göre kadınlar İncil okuyabileceklerdi. (Femmes d’Europe)

Bu konuda sicili en bozuk toplumlardan biri Arap toplumudur.İslâmın doğuşu sıralarında Arabistan yarımadasında kadın, aile kurmaktan boşanmaktan, miras hakkından mahrumdu. Kadın erkekten her bakımdan aşağı kabul edilirdi. Kız çocuk aileye bir yük ve utanma vasıtası idi. Babalar kızlarını öldürebiliyor diri diri gömebiliyorlardı.
Ortaçağın karanlıklarına bir güneş gibi doğan İslâmiyet, o güne kadar kadının kötü muamele gördüğü bir çevrede genel kadın ideali olarak kadını değerli bir yere oturtmuştur. Kadına ana, eş, aile insanı olarak verdiği vasıflar yanında cemiyete ve ibadete katılma konusunda vazifeler, sosyal yardım görevi, geçim kaynağı yoksa geçimi için tedbir alma ve en önemlisi ilim sahibi olma haklarını vermiştir. O günün dünyasında bunun büyük bir ilerleme olduğu inkâr edilemez.

Hıristiyan dünya kadını ve anayı "'günahkâr" kabul ederken, İslâmiyetin "cennet anaların ayakları altındadır", demesi büyük bir sosyal değişimin sembolüdür(Topaloğlu,1987).
Türk kültürünün özünde cinsiyet değil insan olmak önemlidir. Bu eğilimin bugünün Türkiye'sinde de geçerli olduğu köylü-kentli bütün ailelerin; özellikle aileye ilişkili bir yönü varsa, kadınların hatta çocukların görüşlerine müracaat edildiği bilinmektedir (Sıvacıoğlu,1991).Günümüzde sözde İslam adına kadınlarımızı ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürmek isteyen yobazların sayısındaki artışa rağmen Anadolu insanı ifrat ve tefritten kaçınmayı düstur edinmiştir. Aile içi şiddetin arttığı konusundaki tesbitler endişe vericidir.

Kadına ve çocuklara şiddet uygulamanın kültürümüzde ve dinimizde yeri yoktur. Şiddetin her türlüsü insanların onurunu zedelemenin ötesinde eğitsel bir anlam taşımamaktadır. Dayağı bir eğitim aracı olarak görme ortaçağın kalıntılarındandır. Bu konuda eğitim anlayışımızdaki köhnelikten kurtulmak zorundayız. Aile ve okul ortamlarında her türlü cezanın kesinlikle bir eğitim aracı olamayacağı iyi kavranmalıdır.
Toplumsal ruh sağlığını tehdit eden en önemli olumsuzluklardan biri eğitirken yapılan bilinçli yanlışlar yanında aile içi huzursuzlukların yaygınlığıdır. Çocuk eğitiminden birinci derecede sorumlu olan kadınların eğitimden mahrum kalmaları kadar sürekli şiddete maruz kalmaları analık görevlerini sağlıklı sürdürmelerini engellemektedir.
Cinsiyet ayrımcılığının ortadan kalkması için dünya genelinde bir eğitim seferberliği ilan edilmelidir. Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde kız çocuklarının eğitilmesi ve kadının statüsünün iyileştirilmesi konusunda yapılacak yatırımların yeryüzündeki olumsuzlukların azalmasında etkili olacağını iddia ediyoruz.

Dr.Mehmet Zeki İLGAR

KAYNAKÇA:

Dülger, İlhan; Türkiye'de şehirde yaşayan Kadının siyasî
haklarını kullanma eğilimleri, DPT Yayını 5-7 Aralık 1984.
Femmes d'Europe, Supplement No 15 a, Commission des
communatues Europeennes
La Politique Sociale de la Communaute Europenne; Documantation Europeenne,
İşveren; Türkiye İşveren Sendikaları Yayını, Cilt XXVIII.
sayı 7, Nisan 1990.
Sıvacıoglu, Musa. Avrupa Topluluğunda Kadın-Erkek Eşitliği ve Bunun Türk Mevzuatı ile Karşılaştırarak Değerlendirilmesi.Aile ve Toplum Dergisi,Mart 1991
Topaloğlu, Bekir; İslâm'da Kadın, 1. Baskı. Yağmur Yay.1987
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kadınların Durumu ve Ruh Sağlığımız" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Mehmet Zeki İLGAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Mehmet Zeki İLGAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Mehmet Zeki İLGAR Fotoğraf
Psk.Dnş.Mehmet Zeki İLGAR
Ordu (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Mehmet Zeki İLGAR'ın Yazıları
► Türkiye'de Boşanma Durumu Psk.Burçak DEMİRKAN
► Engeller ve Ruh Sağlığımız Psk.Suna BAYRAM
► Sağlığımız Kimlere Emanet Psk.İzzet GÜLLÜ
► Kadınların Evlilikten Beklentileri Psk.Feyzullah ALPMAN
► Kadınların Cinsel Sorunları Psk.Mehmet UZUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kadınların Durumu ve Ruh Sağlığımız' başlığıyla benzeşen toplam 27 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Yinelenen Yorgunluk Hissi Haziran 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:03
Top