2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocukluk Kavramı ve Tarihsel Gelişimi
MAKALE #6719 © Yazan Uzm.Psk.Hasan ELALDI | Yayın Mart 2011 | 21,077 Okuyucu

ÇOCUKLUK KAVRAMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ

Çocuk; bedensel ve zihinsel gelişim bakımından insanoğluna 0-16 yaş döneminde verilen addır. Ancak bu sınırlama her durumda ve her şartta geçerli değildir; nitekim bazı bilim insanlarına göre çocuk 0-14 yaş aralığındaki insanoğludur.

Tüm toplumların ilgilendiği bir kavram olan çocuk kavramı tarihi bir geçmişe sahiptir. Bu ilginin niteliği, kapsamı ve biçimi tarihsel gelişim açısından farklılıklar göstermektedir. Bu farklılık, toplumların sosyal, kültürel gelişmesine, örgütlenmesine ve toplum içindeki egemenlik koşullarına bağlı olarak ele alınmaktadır. İlkel toplumlarda çocuk ekonomik yarar sağlayan bir varlık olarak değerlendirilirken ait olduğu ailenin malı olarak kabul edilmektedir. Fakat ekonomik nedenler aynı zamanda çocuğun aileye yük olmasına neden olmaktadır. Ekonomik zorluklar çocuğa karşı olumsuz tutumlar takınılmasına, ekonomik destek sağlayamayan zayıf, hastalıklı, bakıma muhtaç çocukların toplum dışına itilmesine hatta yok edilmesine sebep olmaktadır. Çocuk aile içinde aile reisinin sınırsız etkisine tabi iken çocuğu korumak yerine onun toplumsal olarak statüsünün belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu çağlarda ailenin yararı çocuğun yararının üstünde tutulmaktadır.

Ortaçağda modern anlamdaki çocuk ve çocukluk terimi kullanılmazken çocukların 5–7 yaşına kadar, yani yetişkin dünyasına girene kadar bebek olarak değerlendirildiği, bu yaşlarda olan bebek ölümlerinin fazlalığı nedeniyle de ailenin üyesi olarak kabul edilmediği belirtilmektedir. Bu ölümlerin tek nedeni olarak sadece tıbbı bilgisizlik ve sağlık sorunları değil, bebeğin gereksinimlerini anlayamamaktan kaynaklı ihmal ve kötü muameledir. Çocuklar 5–7 yaş arasında yetişkinler gibi giyinir, yetişkinlerin yaptıklarını yapar, kumar oynar, içki içer, cinsel eylemleri izlemelerine izin verilir, bazense cinsel açıdan kötüye kullanılabilirdi. Yetişkinler gibi düşüncelere ve güdülere sahip oldukları, fakat daha aptal oldukları kabul edilmekteydi. Yetişkinlerin, çocuğun olağan doğasını anlamakta zorlandıkları için ailelerin bugün kabul edilmeyen yöntemlerle çocukları denetlemeye çalıştığı, hayaletlerle korkuttuğu hatta afyon ve likörle uyuşturduğu belirtilmektedir. Bunun yanı sıra çocukların sık sık korkutulduğu, dövüldüğü, hatta bazen ceza için öldürüldüğü ya da katı itaat altına alındığı bu dönemle ilgili diğer edinilen bilgilerdir. Günümüzde istismar olarak kabul edilen davranışların geçmişte normal kabul edildiği görülmektedir.

1600 ile 1800 yıllar arası, çocuk eğitimine, ahlakına, sağlığına ve temizliğine önemin ciddi boyutta artığı dönemler olarak kabul edilmektedir. Çocukluk dünyası gelişmeye başlamış, giyim tarzı, giysiler, oyun ve şarkılar çocuklara özgü hale getirilmiştir. Çocukların ahlaki ve cinsel eğilimlerinde de farklı değerlendirmeler yapılmaya başlanmıştır. Bugünün dünyasında yetişkin dünyası çoğunlukla çocuğunkinden farklılaşmıştır. Bununla birlikte, gelişimlerinin çeşitli evrelerinde çocukların nasıl olduklarının, gelişimin nasıl ve niçin engellendiğinin anlaşılmasında oldukça fazla değişimin gerçekleştiği belirtilmektedir.

20. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşen dünya savaşlarının ve onları izleyen çeşitli toplumsal olayların çoğalmasıyla artan kimsesizlik, yoksulluk, evlilik dışı vb. çocuklar ve bunların sorunları, çocuk hakları ve bu hakları konu alan çocuk hukukunun gelişimini hızlandırmıştır. Çocukluk bilincinin bulunmadığı ilk çağlardan, hukuksal, toplumsal, eğitsel kurumsal çerçevede korunan bir çocukluk kavramına geçiş yüzyıllar sürmüştür.

Çocukluk kavramı gelişmekte gibi görünse bile günümüz dünyasında çocuklukla çocukluğun yetişkinlikle yeniden birleşmekte olduğuna dair eleştirilerin olduğu belirtilmektedir. Buna göre çocuklukla yetişkinlik arasında sınırların belirsizliğine geri dönüldüğü, günümüz çocukları ile yetişkinler arasındaki farkın dil, tavır, tutum, davranış ve beklentilere varıncaya kadar önemli ölçüde azaldığı ileri sürülmektedir. Yetişkin dünyasındaki şiddet, sıkıntı, yolsuzluk ve güvensizliklerin sınırsız bir şekilde sergilendiği ve yetişkinlerin cinsel fantezilerinde çocukların kullanıldığı görülmektedir. Çocuk oyunları azalmakta, eğlence anlayışları birleşmektedir. Hatta yetişkin suçlarıyla çocuk suçları arasındaki fark da hızla azalmaktadır. Genç ve çocukların ağır suç oranlarındaki (hamilelik, fuhuş, eşcinsellik vb. cinsel etkinliklerdeki, madde ve alkol bağımlılıkları) artışın nedenlerinden biri olarak çocukluk kavramının toplumsal bilinçten uzaklaşması olarak değerlendirilmektedir.

ÇOCUK VE TRAVMA

Travma, hayatın günlük akışı içinde, hiç beklenmeyen bir anda, insanın dayanma gücünü zorlayan ya da aşan bir durum olarak tanımlanabilir. Travmaların oluşmasında, çocuğun olayı kendi yaşamına veya başka birinin yaşamına tehdit olarak algılaması çok önemlidir. Olay ne kadar doğrudan tehdit oluşturuyorsa, etkisi o derece büyük olur.

Travmaların bir bölümü, doğal afetler sonucu yaşanır. Hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkan sel, yangın, deprem gibi bir felaket, çocuğun yaşamını değişik ölçülerde etkileyebilir ve çocuğun yaşamının o günden sonra bir daha eskisi gibi olmamasına neden olabilir. Travmaya neden olan olaylar insan eliyle ortaya çıkmış da olabilir. Bu tip olaylar arasında, hırsızlık, taciz, tecavüz, kazalar, bir vahşete şahit olmak sayılabileceği gibi, çocuğun okuldaki yılsonu gösterisinde rolünü unutması da sayılabilir. Travmaların bazıları sadece bir kez ve kısa bir dönem için gerçekleşebilir. Bunlara örnek olarak doğal afetler, kazalar, taciz verilebilir. Bazı durumlarda ise travma çok daha uzun bir dönemi kapsar. Örneğin uzun dönemli tacize uğramak, savaş, mültecilik, rehin alınmak gibi.

Yetişkinlerin Çocuğun Travmayı Algılamasındaki Rolü

Çocuğunuzun başından travmatik bir olay geçtiğinde ya da travmatik bir duruma hep birlikte maruz kaldığınızda, çocuğunuzun bu beklenmedik ve acı veren olayı nasıl algılayacağı, nasıl yorumlayacağı ve nasıl bir tepki oluşturacağı, çok büyük ölçüde çevresindeki yetişkinlere, onların içinde de özellikle anne-babaya bağlıdır. Yaşadığı olay, çocuğun büyük bir ihtimalle ilk kez karşılaştığı bir olaydır ve o olayla ilgili herhangi bir davranış kalıbı oluşturmamıştır. Bu nedenle çocuğun ilk yapacağı şey, anne ve babasını izlemek olacaktır. Çocuğun davranışlarını olumlu yönde etkileyebilecek etmenleri şu şekilde sıralamak mümkündür:


* Anne-babanın çocuğun duygularını ve düşüncelerini anlamaya önem vermeleri
* Anne-babanın çocuğun güven duygusunun devam etmesine önem vermeleri ve kendi çaresizliklerini çocuğa fazla yansıtmamaları, örneğin “Bu konuya bir çözüm düşünüyoruz, en kısa zamanda daha rahat olacağız” gibi
* Anne-babanın, özellikle doğal afetler sonucu yaşanan durumlara ilişkin mümkün olduğunca net bilgiler vermeleri
* Anne-babanın konunun üzerine giderek bir an önce çocuğun eski hayatına benzeyen bir hayat kurmaya çalıştıklarına çocuğun inanması
* Çocuğun o anda artık güvende olduğunun vurgulanması
* Mümkün olduğunca olumlu ve ileriye yönelik bir bakış açısının oluşturulması

Çocuğunuzu, hayatın onun karşısına çıkarabileceği her türlü travmatik olaya karşı hazırlamanız mümkün değildir. Ancak, çocukları bu konularda bilinçlendirmek, onların travmalar karşısında daha hazırlıklı olmaları için bir zemin hazırlar; ilk kez karşılaştıkları bir olayın getirdiği belirsizlik ve bilinmezliğin yaratacağı derin kaygıyla bir ölçüde daha rahat baş edebilmelerini sağlar.
Çocuğunuzu doğal afetlere karşı daha hazırlıklı kılabilmeniz için, onunla bu konularda konuşabilir ve onunla bazı boyama etkinlikleri paylaşabilirsiniz.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocukluk Kavramı ve Tarihsel Gelişimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hasan ELALDI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hasan ELALDI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hasan ELALDI Fotoğraf
Uzm.Psk.Hasan ELALDI
Kayseri (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi266 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hasan ELALDI'nın Makaleleri
► Özel Eğitim Tarihsel Gelişimi Dr.Psk.Çağatay ERTEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocukluk Kavramı ve Tarihsel Gelişimi' başlığıyla benzeşen toplam 32 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:50
Top