2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Stress Nedir
MAKALE #6732 © Yazan Psk.M.Kenan ALYÜRÜK | Yayın Nisan 2011 | 6,088 Okuyucu
STRES VE İLETİŞİM


“Bak, Lotte! Bana ölümün sarhoşluğunu tattıracak olan soğuk ve korkunç kadehi elim titremeden alıyorum. Onu bana sen uzatıyorsun, bende alırken hiç bırakmıyorum. Hayatımın bütün istekleri ve ümitleri böylece yerine geldi. Ölümün çelikten kapısına vurmak öylesine titretici ve çetin ki!”(Genç Werther’in Acıları, Goethe)
Yaptığım alıntıda öykü stres içermektedir. Öyküdeki kişi kendi içinde gerginliği hissetmektedir, sorununu kimseyle paylaşamamanın, sevgilisini kayıp etmenin basıncını içinde duymaktadır. Stres benliğimize yönelik bir tehdit algılamamızla da yaşanan bir duygudur. kişiler stres yaratan durumlarla karşılaştıklarında baş edebilmek için yeni yollar bulma zorundadırlar.İnsanlar böyle durumlarda kendilerinden beklenen uyumu göstermelidirler.

Stres sözcüğünü ilk kez fizikçi Robert Hooke 17. yüzyılda kullanmıştır. Thomas Young isimli başka bir fizikçi de bir yüz yıl sonra formül üzerinde bunu göstermiştir; stres, maddenin kendi içinde bulunan güç yada dirençtir, madde kendi üzerine uygulanan dış güce kendi direnci oranında bir tepki gösterir. Eğer dış güç maddenin direncinden büyükse denge bozulur ve madde niceliksel bir değişime uğrar.

Stres bir sözcük olarak günlük konuşma dilimize yerleşmiştir, doğru yanlış herkes tarafından da kullanılmaktadır, bir borsa oyuncusu için stres borsadaki dalgalanmalar, futbol kulübü yöneticisi için gidecekleri deplasman, öğrenci için sınav gibi. Stres Bir gerginlik hali yada tehdit oluşturan ve değişme yada uyum gerektiren herhangi bir çevresel istek yada beklentilerdir. Uyum ise ister başarılı ister başarısız olsun çevreden gelen istek ve beklentiler ile kendi isteklerimiz arasında denge kurma, gereksinimlerimizin gerçek koşullara göre ayarlama ve işçinde bulunduğumuz durumun sınırları çerçevesinde elimizden geldiğince başa çıkma çabasıdır.
Karşılaştığımız büyük ya da küçük streslere nasıl uyum gösterdiğimiz sağlığımız ve yaşamımızın kalitesi açısından önemlidir. Stres hem psikolojik hem de fiziksel hastalıklarımızın oluşumunda katkıda bulunur. Birçok hekim ülserden kansere kadar tüm hastalıklarda psikolojik öğenin varlığına inanırlar. Stresin insan yaşamındaki etkileri ile sağlık psikolojisi ilgilenir. Sağlık Psikolojisi; Psikolojinin fiziksel sağlık ve hastalık ile psikolojik etkenler arasındaki ilişkiyi inceleyen alt bir dalıdır.

Streste ne olur?

Stresin ne olduğunu anlayabilmek için bir dizi kavramı göz önünde tutmalıyız. denge, gerilim, rahatsızlık(distress),uyum süreci, incinebilirlik (vulnerability),direnç ve sağlamlıktır. Birey de fizikteki maddenin ataleti kanunda olduğu gibi en rahat konumda yani dengede bulunmadır.

Dengeden yani homeostasis ‘den söz ettiğimizde üç tür denge söz konusudur. Bunlar: Biyolojik denge, psikolojik denge ve sosyal dengedir.

Bu dengelerdeki geçici bozulmalar organizmanın sistemini harekete geçirir, sürekli dengede olma bir anlamda hareketsizlik demektir. Ve organizma dengedeki değişimin sistemi harekete geçirmesi ile canlılığını sürdürür. Hareketsizlik atrofi denilen yok olma, dumura uğrama durumuna yol açar. Kısaca canlı sistemlerin canlılıklarını sürdürebilmeleri için eylem ve eylemsizliğin dengede olması gerekir. Doğamız bunu otonom sinir sisteminin iki mekanizması ile mümkün kılmıştır, bunlardan biri organizmayı sürekli hareket halinde tutan sempatik sistem, diğeri de organizmanın dinlenmesini yada kendini yenilemesini sağlayan parasempatik sistemdir.
Söz ettiğim üç dengeden, biyolojik denge genetik olarak programlanmıştır. Psikolojik denge bireyin düşünse, duygusal ve davranışsal mekanizmaları arasındaki dengedir.

Stres Kaynakları nelerdir?

Başlıca stres kaynaklarını ele almadan önce birkaç noktayı ele almak gerekli. Doğal afetler ve savaş gibi ölüme neden olacak olaylar doğrudan stres kaynağıdır. Aynı zamanda evlilik, yeni bir şehirde yeni bir işe başlamak, mezuniyet gibi güzel olaylar da değişim ve uyum gerektirdiğinden strese yol açar.
Değişme
Değişikliğe yol açan herhangi bir olay stres yaratır. Tablo da Holmes ve Rahe’nin Sosyal Yeniden Uyumu Derecelendirme Ölçeği (Social Readjustment Rating Scale-SRRS).Stres derecelendirmeleri olayların istemli yada istemsiz olmaları ile pek ilgili değildir.
Gündelik Sıkıntılar
Stresin önemli bir kısmı, önemsiz can sıkıntıları, sinirlenmeler ve engellenmelerdir. Büyük olayları da çoğu kez gündelik ufak tefek olaylar tetikler.
Baskı
Baskı, hem iç hem de dış uyaranlardan kaynaklanabilir. Her iki durumda da yüksek düzeyde performans göstermek için zorlanırız.
Engellenme
Amacımızla aramıza bir şeyler girdiğinde engellendiğimiz algılarız. Engellenmenin beş temel kaynağı vardır gecikmeler, kaynak yokluğu, kayıplar, başarısızlık ve ayrımcılıktır.
Çatışma
Bir diğeri ile bağdaşmayan ya da bağdaşan iki ya da daha çok seçenekten birine yönelme zorunluluğunda kaldığımız durumdur.
Üç temel çatışma türü var(Kurt Lewin) yaklaşma yaklaşma, kaçınma kaçınma ve yaklaşma ve kaçınma.
Kişinin Kendi Yarattığı Stres
Kişi dış güçlerden bağımsız olarak kendi yaratır. Bunlar gereksiz bir biçimde eklenen yenilgiye uğratıcı, akıl dışı inançların içselleştirerek daha fazla stres içine girmedir.(Albert Ellis)
Stres ve Bireysel Ayrılıklar
Bu durum bazı insanlarda stres yaratıcıyken bazılarında değildir. Bazı insanlar strese karşı dayanıklıdır.

STRESLE NASIL BAŞ EDİLİR

İnsanlar stresle iki yolla baş eder
1-Doğrudan başa çıkma.
2-Savunucu başa çıkma.
Doğrudan Başa Çıkma
Üç yoldan birini kullanırız yüzleşme, uzlaşma ve geri çekilme.
Yüzleşme: Sorunun varlığını kabul etiğimizde öz beceri, destek alarak üstesinden gelebiliriz.
Uzlaşma: Genellikle istek ve beklentilerin değiştirilmesidir. İstenenden daha azı ile yetinmeyi kabullenmedir.
Geri Çekilme: Stres yaratan durumdan uzak durmadır, ancak bunun tehlikesi uyumsuz bir alışkanlığa dönmesidir.
Savunucu Başa Çıkma
Stres yaratan durumla baş edebilmek için insanlar savunma mekanizmalarına başvururlar.
Savunma mekanizmaları aslında kendimizi avutma, kandırma yollarıdır. Freud savunma mekanizmalarının bilinç dışı olduğuna inanır ama çoğu kez kendimizi kandırdığımızın farkındayızdır.
İnkâr acı ve tehdit edici gerçeğin varlığını reddetmek
Bastırma kabul edilemez düşünce ve içtepilerin bilinç dışına itilmesidir.
Yansıtma bastırmayı sağlayamasak bu savunmayı yansıtma biçiminde kullanırız. Yani bastırılmış güdü yada duygularımızı başkalarına yükleyerek çatışma kaynağımızı kendi dışımıza yönlendiririz.
Özdeşim Kurma İnsanlar kendilerini tamamen güçsüz hissettiklerinde kullanılır. Birey kontrol duygusu kazanabilmek için güçlü bir kişinin özeliklerine büründüklerini sanır.
Gerileme bireyler aşırı stres altında kaldıklarında mutlu oldukları geçmiş dönemlere duygu ve davranışlarını transfer etmeye başlarlar, çocuksulaşır hatta bebek davranışlaına kadar gerileyebilirler…
Mantığa bürünme (entelektüelleştirme) Aşırı rahatsız edici, özellikle duygusal stresörlere karşı birey sorununu abartılı biçimde mantıksal nedenler geliştirir.
Karşıt tepki geliştirme Düşünce ve duyguların tam tersine abartılı bir yoğunlukta yansıtılarak bir an lamda inkar etme.
Yer değiştirme Bastırılmış güdü ve duyguların asılları yerine geçebileceği sanılan başka kaynaklara yönelme.
Yüceltme Bastırılmış duyguların toplumsal açıdan daha kabul edilebilir biçimlere dönüştürülmesi.

Stresle Başa Çıkmada Sosyoekonomik ve Cinsiyet Farklılıkları

Yoksul insanların yaşadığı çevre daha az kaynak sağladığından daha çok strese yatkındırlar. Üstelik stresle başa çıkmak için daha az kaynağa sahiptirler.Bu insanlar yoksul olmayan insanlara göre daha çok sağlık sorunu yaşarlar.
Kadın ve erkekler stresten aynı oranda etkilenirler.Ancak evlilik yada benzer bir ilişkinin bitiminde kadınlar stresin daha çok etkisindedir.Ancak bu kadınların strese daha yatkın olduğunun değil kendilerini ilişkiye daha çok adadıklarının işareti olarak kabul edilir.

STRES VE SAĞLIK

Fiziksel ve psikolojik strese genel uyum sendromu adı verilen üç ayrı evreden geçilerek tepki verildiği kabullenilmiştir.
1.Alarm birey fizik yada psişik bütünlüğüne yönelik tehdide karşı direnmesi gerektiğini algılamasıdır. Tehlikenin algılanması ile birlikte solunum ve kalp atışları hızlanır duyarlılık ve tetikte olma artar duygusal durum gerginleşir ve stresle başa çıkabilmemiz için gereken fizik uyum gerçekleşir.
2.Direnç evresi. Eğer alarm başarılı olamazsa savunucu biçimde başa çıkma çabalarımızın arttığı gerilimin fiziksel belirtileri açığa çıkar. Burada da başarısızlık ortaya çıkarsa
3.Tükenme evresi. Bu evrede stresi kontrol için direnç evresi buraya kadar sürer. Artık etkisiz savunma mekanizmaları artarak kullanımdadır. Bu noktada gerçekle bağ kopabilir bazen de sinirlilik genel duygu küntlüğü gibi tükenmişlik belirtileri görülebilir.
Uzun süre devam eden stres hastalıklara yol açabilir ya da belirli hastalıkları daha kötü hale getirebilir. Stres bakteri, virüs gibi antijenlere karşı koruyan lenfosit düzeyini düşürerek immün sistemin işleyişini bastırır.

Stres ve İmmün (Bağışıklık) Sistemi

Bağışıklık sistemimiz bağımsız değil beynimizden gelen uyarım ve hormalara bağımlıdır.Stres Bu ile bağışıklık sistemi arasındaki etkileşimlerde sinir sistemi ile endokrin sistemi arasındadır . Bu ilişkiyi incelenmesi Psikonöroimmünoloji’dir.
Stres bağışıklık sisteminin işleyişini aksattığı ölçüde sağlığı da olumsuz ölçüde etkiler.
Uzun süreli kansere dirençsizliği artırır ancak kanser nedeni değildir.Ancak immün sistemi bozan kansorojen hücrelerin yerleşmesine ve tüm bedene yerleşmesine yol açıyor.
Kanser yatkınlığı olan farelere 400 gün süre ile onlarda stres yaratan insan, kedi sesleri, görüntüler (yılan vs gibi) uyaranlar veriliyor bir gruba (kontrol) grubuna bunlar verilmiyor. Sonuçta stres içinde bulunan farelerde %90 oranda kanser görülürken kontrol grubunda %7 olarak görülüyor.

Stres ve Kalp hastalığı

Uygar ülkelerin tıbbi kurumları stresin koroner kalp hastalığının gelişimine katkıda bulunan temel bir etken ve stresli yaşamın sürmesinin ölümün ve sakatlığın başlıca nedeni olarak kabul edilmektedir.
“A” tipi kişilik sabırsız, düşmanca yaklaşımda ve aceleci.
“B” tipi sakin.
Stres yaşandığında “A” tipinin kalp atış düzeyi ve kan basıcı “B” ye göre daha yüksek oluyor.

Bilişsel Davranışçı Psikoterapi yaklaşımı uzun süreli stres ten sonra ortaya çıkan KKH artırdığı arterosklerosis gelişim seyrini azaltmak ve yavaşlatmakta kullanılan tedavinin bir parçasıdır.

Beynimizin Aptal Yanı

Beynimizin genetik tasarımının birkaç yüz bin yıl öncesine dayandığı kabul edilir. O zamanlar yaşamı sürdürmek temel öncelikti. Milyon yıl önce doğanların pek azı ileri yaşa erişebilirdi. Temel güdü yaşayabilmek yada en azından DNA mızı yeryüzünde bırakmaktı. Çok üremek ve tehlikeye karşı aşırı duyarlılık türün devamını sağlıyordu. O zamanlar tehlike denince sınav, asansör, karanlık oda, uçak işten kovulma maaşın geç alınması, işten çıkarılma yoktu. O zamanlar tehlike denince yabanıl bir hayvanın saldırısı, eşinin çocuğunun kaçırılması türünün yada neslinin devamını bozacak olan cinsel tecavüzler (ya eşinin uterusundaki yumurta üzerine başka sperm bırakılırsa !Aslında eş değil önemli olan yumurta..) temel tehlikelerdi. Artık sokaklarımızda aslanlar, dinozorlar dolaşmıyor. Ama bugün fizik ve psikolojik bir tehdit algıladığımızda tıpkı bir ayı ile karşılaşmış yada karşılaşacakmış gibi yanıt vermekteyiz. Hızlı olan kazanır Vuruşabilmek yada kaçabilmek için kan kaybının en az olması için kılcal damarların büzülmesi, kaslardaki şekerin enerjiye dönüştürülebilmesi için kalbin hızlanması, iyi görebilmek için göz bebeklerinin büyümesi, iyi duyabilmek için kulak zarının gerilmesi, et yerine bir parça tüy vermek için saçlarımızın tüylerimizin dim dik olması, beden direncimizin artması için adrenalin salgılanması gibi bir sürü fizyolojik tepki verilir.

Günümüzde gerçekte hayati olmayan durumlarda (örneğin trafik sıkışıklığı, işe geç gelince yenen fırça sınavda kopya çekerken yakalanma gibi) beynimiz yanılmış ve sanki cana kasıt varmış tepkisi vermeye başlar.

Strese bağlı bozuklukların ve hastalıkların tek nedeni beynimizin gerçek tehlike ile sanal tehlike arasındaki ayrımı algılayamamasıdır. İşin bir vahim yanı da stres yaratan durum karşısında yaşadığımız çöküntü yada öfkeyi haklı bulmamızdır.

Beynimizin Güzel Yanı

Başlangıçta söz ettiğim insanın kendi içinde stres yaratabilme özelliği varsa yaratığımız hayaller bize nahoş bir yaşantı sunuyorsa aynı b içimde hoş bir hayal durumu terse çevirebilir.

Bu özellik bize neler getirmekte görelim. Bir ilacın gerçekte etkili olup olmadığını anlamak için placebo deneyleri yapılır. Nerdeyse tüm hastalıklarda bir placebo etkisi görülmektedir.

Bir başka örnekte, Harvard Tıp Fakültesinden Dr. Henry K. Beecher’in 1950 li yaptığı ve etik olarak yargılanabilecek deneyde. Koroner kalp rahatsızlığının ağrısını gidermek için gögüsteki bir damarı ameliyatla bağlıyorlardı bu hastaların %40’ında bu ağrılar yok oluyor yada %65-75’inde ise büyük ölçüde ilerleme gözlendi. Fakat sonraki yıllarda bu iyileşmenin fizyolojik temeli olamayacağı düşünüldü. Araştırma için 2 gurup hasta alındı bir guruba sadece ameliyat yapılmış süsü verildi sonuçta gerçek ameliyat yapılanlarda olduğu gibi ağrı onlarda da ortadan kalkmıştı. Bu bulgu üzerine bu ameliyattan vaz geçildi ama vazgeçilene kadar yaklaşık 10.000 ameliyat yapılmış oldu.

SONUÇ

Hastalanmaya etki eden üç faktör olduğu kabul ediliyor
-Dayanıklılık
-Egzersiz
-Sosyal destek.
Yöneticiler üzerine yapılan bir çalışmada eğer bu 3 faktör yoksa hastalanma oranı %93
İkisi yoksa %72 biri yoksa %58. Üç kaynağa da sahip olanlarda yani düzenli egzersiz yapan, dayanıklı ve sosyal destek alanlarda bu oran % 8 e düşüyor.Peki dayanıklı olmak öğrenilebilirimi evet öğrenilir.Bunun için çocuklarımızı eğitirken de stresle nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek ve öğretmek zorundayız.

İLETİŞİM VE STRES

Psikoloji sözlüğünde iletişim “ Bilginin, semboller, işaretler, davranışlar, mimikler, vb. şeklinde bir yerden başka bir yere aktarılmasıdır. Bir aktarımın anlamlı olabilmesi, yani alıcı tarafın aktarılan şeyi anlayabilmesi için, aktarım kodlarının her iki tarafça da bilinmesi ve anlaşılması gerekir.”

İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.

Belirli mesajların kodlanarak bir kanal aracılığıyla bir kaynaktan bir hedefe/alıcıya aktarılması sürecidir. Örneğin bir konuşmacı (kaynak) ortak bir dil aracılığıyla (örn. Türkçe) kodladığı belirli kelimeleri (mesaj/ileti) ses dalgaları ve hava yoluyla (kanal) dinleyiciye/alımlayıcı (hedef) aktarır.
İletişimi açıklamak için altı temel öğe kullanılır:
Kaynak (Gönderici)
Alıcı
İleti (Mesaj)
Kanal (İletim yolu)
Bağlam (Ortam)
Dönüt (Geri bildirim)

Gönderici, duygu düşünce ve isteğin aktarılmasında sözü söyleyen kişi veya topluluklara denir. Alıcı, iletilen sözü alan kişiye veya topluluğa denir. Aynı şekilde ileti, gönderici ile alıcı arasında aktarılmakta olan duygu, düşünce ya da isteğe denmektedir. Bu temel iletişimin gerçekleştiği ortama bağlam; gönderici ile alıcı arasındaki iletinin gönderilme şekline kanal denmektedir. Eğer varsa iletiye verilen her türlü yanıt da dönüt olarak adlandırılmaktadır. Eğer sistemde bir tür şifreleme söz konusuysa ve konuşan iki kişinin birbirini anladığı seslerden oluşan ve belli kuralları olan her doğal dile de kod veya şifre adı verilir

Gerçek olumlu bir iletişimde olması gereken bir takım özelikler vardır ve koşul düzeyindedir, bunlar empati, saygı, saydamlık ve somutluktur.
Empati
Empati, diğerinin duygularının yoğunluğunu ve anlatımının algılanma ve anlama yeteneğidir. Bunun algılanıp anlaşıldığının bildirilmesi empati kurulumudur ancak papağan gibi yinelemek olumsuz bir empati girişimidir.
Saygı
Kişinin karşısındakine de, kendine de saygısı olması gereklidir. Kendini kabullenmeyen karşısındaki kabullenemez. İlişkide bulunulan kişi kim olursa olsun kabullenilmelidir. Bu karşı tarafta kabul edildim duygusunu oluşturacaktır.
Saydamlık dürüstlük, içtenlik ve doğruluk anlamına gelir. Yaşadığınız duygunun farkında olmalısınız eğer bunlar uygunsa iletiniz. Mesajınızı alacak kişi hazırsa iletiniz yoksa bu saydamlık olmaz, saygısızlıktır.
Somutluk
Somutluk konuştuğumuz kişi ile genel konuşma yerine belirgin, kendine özgü duygu, değer düşünce ve sorunların anlatılması için cesaretlendirilmesi olarak nitelendirilir.


Psk.K.Alyürük
Özel Yücelen Hastanesi
MUĞLA

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Stress Nedir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.M.Kenan ALYÜRÜK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.M.Kenan ALYÜRÜK'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
M.Kenan ALYÜRÜK Fotoğraf
Psk.M.Kenan ALYÜRÜK
Muğla (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi15 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.M.Kenan ALYÜRÜK'ün Makaleleri
► Psikolojik Stress Psk.Kamil ERTEKİN
► Travma Sonrası Stress Bozukluğu Psk.Atakan ŞAHİN
► Cinsel Kimlik ve Cinsiyet Kimliği Nedir? Lgbti+ Nedir? ÇOK OKUNUYOR Psk.Dnş.Büşra UYSAL
► Psikolog Nedir,psikiyatrist Nedir ve Ne İş Yaparlar? ÇOK OKUNUYOR Psk.İlhan BOZKURT
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Stress Nedir' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Uyku Yoksunluğu Ağustos 2018
► Travma Nedir Nisan 2018
► Uyku Ekim 2012
► Öfke ve Kontrolü Eylül 2012
► Okul Fobisi Nisan 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:11
Top