2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Pozitif Aile Terapisi
MAKALE #6790 © Yazan Psk.Dnş.Muharrem KÖSE | Yayın Nisan 2011 | 10,645 Okuyucu
POZİTİF AİLE TERAPİSİ

“Pozitif” terimi, genellikle ahlaki bir kategori olarak kullanılır ve “pozitif” olarak tanımlanan değer yargılarına bakılmaksızın, iyi ile kötü için standartlar koyan değer sistemlerine dayanır. Bu, pozitif aile terapisinin incelediği bir ilişki sistemidir. Burada “pozitif” ek bir anlam kazanır: orijinal kullanımında olduğu gibi pozitif sözcüğü, gerçek olan, verilmiş olan anlamını taşır. Gerçek ve belirli şeylerin, mutlaka çatışmalar ve karışıklıklar olması gerekmez; bunlar her insanın doğasında bulunan yetenekler de olabilir.

Geleneksel görüşe göre, hastalık terapistle hasta arasında bulunur:

Geleneksel Yaklaşım

Terapist

Hastalık
Hasta


Hastalık yerine, hastanın iyileşme gücüne yoğunlaşır yoğunlaşmaz terapistle hasta arasındaki ilişkilerin yeni bir özellik kazandığını görürüz:

Pozitif Yaklaşım

Terapist

Yetenekler
Hastalık
Hasta


Yeni doğan bir insan boş bir sayfa gibi değildir, mutlaka bir mecaz kurmamız gerekiyorsa, onun okunmamış ya da okunamayacak bir sayfa olduğunu söyleyebiliriz. Kişinin gelişimini temel teşkil eden yetenek ve imkanların olgunlaşması gerekir; çevreden yardım alması gerekir.
Yetenekler kendi varlıklarını başarıyla kanıtlayıncaya dek kişi onları fark etmez. Bu,siyah bir karıncanın gece vakti siyah bir taşın üzerinde oturmasına benzer. Onları göremezsiniz; ama oradadırlar. Zaman gelince varlıklarını gösterirler. Herkesin böyle yetenekleri vardır. Bedenin durumuna, yaşanan çevreye ve zamana bağlı olarak gerçekleşen gelişim sürecinde kendilerini belli ederler. Koşullar bu yeteneklerin gelişimini destekleyebilir de engelleyebilir de.

POZİTİF AİLE TERAPİSİNİN 6 TEMEL GÖRÜŞÜ
  • Kendi Kendine Yardım: Pozitif Aile Terapisi, gerçek ve varolan anlamını taşıyan “positum” kelimesinen gelir. Bir aile içindeki gerçek ve varolan tek şey hastalıklar ve çatışmalar değildir. Aile çatışmalarla başetme kapasitesini de içinde barındırır. P.A.T. yaklaşımında kişi hasta rolünü bir kenara bırakıp,kendisi ve çevresi için terapist olur.
  • Evrensel Karakter: P.A.T. hastalık durumunu bireyin basit bir özelliği olarak ele almaz. Hastalık, aynı zamanda kişinin aile ve toplum ilişkilerindeki niteliğin bir yansımasıdır. P.A.T. tüm rahatsızlıklara temel bir bakış açısı sunar.
  • Kültürlerarası Yaklaşım: Kültürlerarası düşünce P.A.T. için ana prensiptir. Bu yaklaşım kişiyi hem birey hem de bir toplumun üyesi olarak değerlendirir. Her insan büyüdüğü kültürel bütün içinde yer alır. Ama aynı zamanda yetiştiriliş biçiminin sonucu olarak kişisel alanına da sahiptir. Bu durum kişinin hemcinsleriyle arasında sosyo-kültürel sorunlara yol açabilir.
  • İçeriğe Bakış: P.A.T., “İnsanların ortak yönleri ve ayrıldıkları noktalar nelerdir?” sorusuna cevap vermeye çalışır. Bu yanıtı verebilmek için terapi, çatışma içeriklerinin dökümünü oluşturur. Bu çatışmalar bireyin kendi içinde de toplum ve ailesiyle olduğu kadar kuvvetlidir. Çatışma içerikleri P.A.T. için kullanılan tedavi edici araçların temelini oluşturur.
  • Metateorik Yaklaşım: P.A.T. içerikten yola çıktığı için çeşitli medot ve yaklaşımların birbirin tamamlayarak kullanılabileceği farklı bir kavram sunar.
  • Aile Bağlarının Göreceliği: P.A.T. tedavi edci düşüncenin özel bir formudur. Aile merkez alındığı halde terapi kendini salt aile ile sınırlamaz. Daha çok aile fertlerini birey olarak değerlendirir ve sosyal faktörleri de tedaviye katar.
Eğer P.A.T yaklaşımını tüm sosyal ilişkilerin (toplumlar, insanlar, uluslar ve kültürel çevreler) alanına uygularsak, ekonomik faktörlerin yanısıra, insanların birbirleriyle somut ilişkilerini yönlendiren nedenlere odaklanmış bir sosyal teori geliştirebiliriz.

TEMEL YETENEKLER

İnsan etkileşimlerine bir çatışma potansiyeli kazandıran davranış kalıpları, toplumsal normlar aracılığıyla tanımlanabilir. Bunlar: dakiklik, temizlik, düzenlilik, itaat, nezaket, dürüstlük, sadakat, tutumluluk, adalet, hırs, başarı, güvenilirlik, çalışkanlık, sevgi, örnek olma, sabır, zaman, ilişki, cinsellik, güven, inanç, ümit, vefa, kuşku, kesinlik ve birlik. Bütün bu davranışlar gerçek yetenekler olarak adlandrılır.
İkincil Yetenekler: Bilginin ve bilme yeteneğinin iletilmesini ifade eder. Bunlar bireyin ait olduğu toplumsal grubun normlarını yansıtmaktadır. İkincil yetenekler şunları içermektedir: dakiklik, temizlik, düzen, itaat, nezaket, dürüstlük, tutumluluk, adalet, hırs, başarı, güvenilirlilik, kesinlik, çalışkanlık.
İkincil yetenekler, günlük tanımlamalar ve değelendirmelerde, arkadaşların birbirlerni yargılama şekillerinde önemli bir rol oynamaktadır.
Kişi, ikincil yeteneklerdeki bozukluklaın yarattığı büyük titreşimleri ancak duygusal ilişkiler sayesinde anlayabilir. Birincil yetenekler ikincil yeteneklerin ifade aracılığıdır.
Birincil yetenekler, sevme yetisiyle ilişkilidir. Doğumdan itibaren, başka insanlarla temas kurma yoluyla oluşurlar. Birincil yetenekler şunları kapsamaktadır: sevgi, sabır, örnek olma, zaman, temas, cinsellik, güven, inanç, ümit, vefa, kuşku, kesinlik ve birlik.
Birincil yeteneklerden söz ederken, bunların ikincilerden daha önemli olduğunu ima etmiyoruz. “Birincil” terimi, bu yeteneklerin duygusal, egoya yakın olaylarla ilgili olduğu gerçeğini yansıtmaktadır. Birincil yetenekler, üzerlerinde ikincil yeteneklerin yapılandığı temellerini ifade etmektedir. Diğer taraftan, birincil yeteneklerin ikincil yetenekler üzerinde güçlendirici bir etkisi vardır.
İkincil ve Birincil Yeteneklein Farklılaşma Analizi Envanteri

İkincil Yetenekler
Birincil Yetenekler

Dakiklik
Sevgi – duygular
Temizlik
Örnek olmak
Düzen
Sabır
İtaat
Zaman
Nezaket
Cinsellik
Dürüstlük- açıklık
İlişki
Bağlılık
Güven
Adalet
Kendine güvenmek
Hırs- başarı
Ümit
Tutumluluk
İnanç-din
Güvenilirlilik
Şüphe
Kusursuzluk
Kesinlik
İnsaflık
Birlik

Gerçek yetenekler listesi daha da uzatılabilir, fakat bu ikincil ve birincil yetenekler genellikle kişiler arası ilişkilerde meydana gelen davranış alanlarnı teşkil eder. Gerçek yetenekler kişinin gelişimini, onun toplum içindeki yerini nasıl tayin edeceğini de etkiler. Her iç ve dış çatışma, gerçek yetenek kavramıyla tanımlanabilir. Her gün bunların etkileriyle hem kişisel hem de ortak alanlarda karşılaşıyoruz: bir evlilik gündeme geldiğinde ya da dağıldığında, bir arkadaşlık bozulduğunda, biri işten atıldığında, gruplar veya kişiler arasındaki ilişkiler çatışma potansiyeli oluşturduğunda, karşımıza gerçek yetenekler çıkar.
İkincil ve birincil yetenekler yani gerçek yetenekler, sadece terim ya da rastgele olgular değildir. Özel insani yetenekler gibi, onlar da toplumsallaşma süreci sırasında biçimlenir, iyice ortaya çıkar ve çok geçmeden etkin bir şekilde kullanılacak hale gelirler. Bunlar kişiliğin birer ögesidir.

Gerçek yeteneklerin iki işlevi vardır:
  • tanımlamalar yapmak
  • insan davranışlarına ait kapsamlı bir envanter elde etmek için kategoriler sunmak.

Pozitif Aile Terapisi kavramı, istisnasız her insanın-gelişim evresine bakılmaksızın- iki temel yetiye sahip olduğu görüşüne dayanır: bilme yetisi ve sevme yetisi. Bu iki yeti, her insanın gerçek doğasında vardır.

a) Bilme Yetisi (Algı):
Her insan gerçekle bağlantılı olan şeyleri keşfetmeye çalışır. Ağacn niye büyüdüğünü, güneşin neden parladığını, neden hastalılar ve üzüntüler olduğunu sorgular. Kendisinin aslında ne olduğuyla,nereden geldiğiyle, nereye gittiğiyle ilgilenir. İnsanın bu tür sorular sorması ve bu soruların yanıtlarını araması, bilme yetisidir. Eğitimsel olarak, bu yetenek bilginin iletilmesine dayanır. Bilme yetisi, öğrenme ve öğretme, yani keşif yapma ve bunları başkasına aktarma gibi iki tamamlayıcı yeteneğe ayrılır. Öğrenme yetisinden, dakiklik, düzen, temizlik, nezaket, dürüstlük ve tutumuluk gibi ikincil yetenekler gelişir.

b) Sevme Yeteneği:
Bilme yetisi başarı ve başarsızlıkla, tatmin ve yadsımayla, herkesçe bilinen tüm deneyimlerle bağıntılıdır. Çocuk okulda yeteri kadar başarılı olamadığı zaman okula gitmek eğlenceli bir iş olmaktan çıkar. Ödev yapmayı başarısızlıkla ilişkilendirdiği için tembel bir öğrenci olur. Elbete ebeveynler de çocuğun başarısızlığına karşı kayıtsız kalmazlar. Fakat, genellikle, bunun tersi olur: pozitif başarı tüm atmosferi değiştirebilir. Bu, sözcüğün dar anlamıyla yalnızca başarıyı değil, ikincil yetenekleri de işaret eder.
Öğrenme yetisinin farklı alanlarına karşı nasıl tutum alınacağına, nasıl tepki verileceğine insanın duygusal dünyası karar verir. Burada özellikle iki unsur önemlidir: duygusal bağı aktif olarak ele alma yeteneği (sevmek) ile duygusal özeni kabul etme yeteneği (sevilmek). Bunun sonraki gelişiminde, sevme yetisi aşk, sabır, zaman, temas, güven, umut,inanç, şüphe, kesinlik ve birlik gibi birincil yetenekler ortaya çıkar.

Yetenekler, hemen gözlemlenebilir veya ölçülebilir değildir. Onlar öncelikle başarı olarak ortaya çıktıklarında anlaşılabilir. Her insanda bu yetenekler vardır. İnsanın gelişimi süresince şekillenip şekillenemeyecekleri, insanın vücudunun, çevresinin ve içinde yaşaığı zamanın destekleyen veya bastıran şartlarına bağlıdır. Bu yetenekler insanın pozitif varoluşunun bir parçasıdır. Bunları içinde bulunduğumuz anda göremesek de gerçekte vardırlar. Bu anlamda, pozitif yöntem, kendimizi ve hemcinslerimizi içinde bulunduğumuz zamanda olduğumuz gibi kabul etmek anlamına gelir. Ama aynı zamanda onların ne olabileceğini de görmek gerekir. Bunun için önce kişiyi hastalıkları ile birlikte kabul edebilmeliyiz ki ondan sonra onun henüz bilinmeyen, saklanmış ve hastalığından etkilenmiş yetenekleri ile temas kurabilelim. Bu yönteme verilebilecek bir örnek de ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkidir. Çocuğun dişleri çıkmamıştır, yürüyemez ve konuşamaz ama buna rağmen anne ve babası, çocukları zamanı geldiğinde tüm bunları başaracakmış gibi davranırlar.

Yalnızca kusurlara, zorluklara, problemlere ve hastalıklara değil, rahatsızlıklarla başetmemizi kolaylaştıran varolan yeteneklere de odaklanmaktır.

DÖRTLÜ MODEL BOYUTLARI

Ebeveyn-Kardeşler Çocuk

Ebeveyn birbiriyle

Ebeveyn-Çevre

Ebeveyn-Din

Ben

Sen

Biz

Asıl Biz

TEMEL ÇATIŞMA
(Etkili İlişkiler)

GERÇEK ÇATIŞMA
(Etkili İlişkilerin Yapısı)

Çatışmayı anlamak için, onun altyapısın ve içerdiği kavramları da anlamak gerekir. Kişilik gelişimi, büyük ölçüde insanın kurduğu ilk sosyal bağlar ile damgalanmıştır. Kişinin neden bazı ilişkileri tercih edip diğerlerini reddettiğini saptamak için model boyutunu kullanmanın önemli olduğunu gördük. Bu konuyla ilgili bilgiler şöyledir:
  • İlişkin kişilerin (anne ve baba) ve kardeşlerin (veya diğer oyun arkadaşları) çocuk (“Ben”) ile olan bağları.
  • Anne babanın birbiriyle olan ilişkisi (“Sen”).
  • Anne babanın çevreyle olan ilişkisi (“Biz”).
  • Anne babanın dinle ve kendi felsefik yaşamıyla olan ilişkisi (“Asıl Biz”)

Gerçek çatışma; Kişinin işindeki aşırı talepler, evlilik sorunları, ebeveyn ve çocuklar arasındaki problemler, vb. gibi sorunları içeren gerçek problemler tarafından üretilen çatışma ortamlarını ifade eder. Bu çatışma ortamları aynı zamanda varolan şiddetli bir semptomu başlatır.
Temel çatışma: Gerçek çatışma şans eseri meydana gelmiş gibi birdenbire olmaz. Gerçek çatışma çok yavaş gelişir ve snunda ailenin ya da üyelerinden birinin hassasiyetinin psikolojik veya fiziksel bir hastalık haline geldiği eşiğe ulaşır. Bu durum daha çok bardağı taşıran son damlaya benzer. Yalnızca gerçek çatışmayı başlatan son damlayı değil, aynı zamanda bardağı doldurmaya başlayan diğer damlaları da araştırırız. Bu kişinin gelişimini ilk çocukluk yıllarına dek ve aile içindeki gelişimsel şartları mümkünse birkaç nesil öncesine kadar araştırmak anlamına gelir.
Temel çatışmayla başlayarak, kişilik yapısındakileri olduğu kadar, ailedeki çatışma hassasiyetlerini de anlayabiliriz. PAT’ye göre temel çatışmadaki ana elemanlar kişilikle ve aile kurallarıyla sıkı sıkıya bağlı kavramlardır. Bu kavramlar aynı zamanda çatışmaya karşı bir eğilimi de temsil ederler. Kavramlar bireyin gelişiminin ilk safhalarında edinildiği için, onlara temel kavramlar deriz. Bireyin yaşamında bunlar, çeşitli değişik şekillerde meydana çıkan bir temadır. Bu nedenle PAT tüm kişiliği değil, yalnızca kavramları ve sonra da temel kavramları yeniden şekillendirmeye çalışır. Böyle yaparak, yalnızca bireyin içindeki tedavi yöntemine odaklanmamış oluruz.
Temel çatışma olarak tanımladığımız dörtlü model boyutları, kişinin aile içindeki ve onun ötesindeki ilişkilere ışık tutar. Kişi hem diğer insanlarla olan deneyimlerini hem de bu deneyimlerin simgelediği modelleri birleştirir. Bu model ilişkisi, temel ve gerçek çatışmalar olarak ayrı ayrı tanımlanabilir ama uygulmada her iki modeli birbiri üstüne yansıtıp tek bir model olarak tanımlarız.
Dörtlü model boyutları, çatışmayla başetmenin dört alanı ile örtüşür. Özellikle, “sosyal ilişki kurma (temas)” teması ve “Sen-Biz” ile olan ilişki arasında; hayal kurma ve “Asıl Biz” ile olan ilişki arasında karşılıklı ilişki söz konusudur.
Dörtlü model boyutları her kişide ilişkilerini geliştirmesi için varolan yeteneklerdir. Bunlar, orijinal ailenin kendi modelleri aracılığıyla keşfedilen, “Ben”, “Sen”, “Biz” ve “Asıl Biz” ile olan ilişkileri kapsar.
Çocuk ve anne-babası arasındaki ilişki hakkında bilgi edinebilmek için, kişiye anne babasından hangisinin ona daha çok zaman ayırdığını, hangisinin daha sabırlı olduğunu ve hangisini kendisine örnek (model) aldığını sorarız.

Anne-baba ve kardeşlerin benle ile olan ilişkileri

Anne
Baba
Zaman


Sabır


Model



Dörtlü model boyutlarının hızlı bir değerlendirmesini yapmak için, her alandaki tepkiler öznel değerlerine göre artı veya eksi olarak işaretlenir. Sabır, zaman ve modelin farklılaşması dörtlü model boyutlarının yanına eklenir. Aile terapisinde bu yöntem, aynı şekilde diğer aile üyelerinin değerleini ekleyerek farklılaştırılabilir.
Bu işaretleme sistemi,
  • Duruma genel bir bakış kazanmamızı kolaylaştırır.
  • Terapiste hatırlatma aracı olarak hizmet eder.
  • Aile üyelerinin kendilerini bunaltan durumu daha iyi anlamalarını sağlar.

Başlangıç soruları:
  • Çocukken kendinizi kime daha yakın hissederdiniz? (Anne, baba, büyükanne, büyükbaba vs)
  • Anne ve babanızdan (veya diğer önemli kişilerden) hangisi size daha çok zaman ayırıyordu?)
  • Anne ve babanızdan hangisi daha sabırlıydı yani hangisi daha geç sinirlenirdi?
  • Kendinize kimi örnek alırdınız?
  • Çocukken size adil davranıldığını düşünüyor musunuz? (örneğin kardeşlerinize iltimas geçilir miydi?)
  • Bugün anne-babanızın evliliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Anne ve babanızdan hangisi daha açık fikirliydi?
  • Anne ve babanızdan hangisi dini ve felsefik sorularla daha ilgiliydi?
FARKLILAŞMA ANALİZ ENVANTERİ

Aşağıda insan ilişkilerinde çatışmaların nedenleri olabilecek, günlük yaşantıda oldukça etkili olan 18 özellik-gerçek kapasiteler verilmiştir. Sizden istenen kendinizi ve eşinizi bu özelliklere verdiğiniz öneme göre değerlendirmeniz. Değerlendirmeyi, lütfen “siz” ve “eşiniz” bölümleri altına aşağıda belirtilen ölçütleri kullanarak yapınız.

1- Çok fazla önemli 3- Az önemli 5- Az önemsiz 7- Çok önemsiz
2- Önemli 4- Ne önemli ne önemsiz 6- Önemsiz

Gerçek Yetenek
Siz
Eşiniz
Söylemek istedikleriniz
  • Dakiklik
  • Temizlik
  • düzenlilik
  • İtaat
  • Nezaket
  • Dürüstlük
  • Sadakat
  • Adalet
  • Gayret/ Başarı
  • Tutumluluk
  • Güvenirlik
  • Sevgi
  • Sabır
  • Zaman
  • Güven / Umut
  • Temas (Sosyal İlişki)
  • Cinsellik
  • İnanç

ÇATIŞMAYLA BAŞETMENİN DÖRT ŞEKLİ VE BUNLARIN İŞLEYİŞİ

Tüm kültürel ve sosyal farklılıklara, her bireyin kendine özgü olmasına rağmen, herkesin dört farklı yöntemle çatışmalarıyla ilgilendiği görülür. Bir problemimiz olduğunda, mutsuzken, sorumluluklarla ezilmiş veya yanlış anlaşılmış hissetiğimizde, devamlı gerilim içinde veya anlamsız yaşadığımızı düşündüğümüzde, bu durumları aşağıdaki şekillerde ifade ederiz. Bu dört farklı yöntem, öğrenme ve bilmenin dört faklı şekliyle de ilgilidir. Bunlar bizim, kişinin kendisini ve çevresini nasıl algıladığını ve gerçekliği ne şekilde değerlendirdiğini görmemizi sağlar.
1. Beden (duyular aracılığıyla)
2. Başarı ( akıl aracılığıyla)
3. İlişki kurmak ( gelenekler aracılığıyla)
4. Hayal kurmak (sezgi aracılığıyla)


Beden, Duyular

Akıl, Başarı

Gelenek, İlişki kurmak

Sezgi, Hayal, Gelecek

Bilinçdışı

Denge Modeli

Örnek: baba, işine sığınarak tepki verir ( başarı); anne, içine kapanıp, sosyal ilişkilerden kaçarak tepki gösterir (ilişki kurmak); çocuk fiziksel şikayetlerle tepki gösterir (beden). Bu değişik tepkiler iletişim problemlerine neden olur.

Her insan başgösteren sorunları kendi geliştirdiği tercihler doğrultusunda halletmeye çalışır. Çatışmayı çözmede kullanılan bir yöntemin aşırı öne çıkmasıyla diğerleri geri planda kalır. Belli bir yöntemin seçimi, büyük ölçüde kişinin özellikle çocukluğundan kaynaklanan öğrenme deneyimlerine dayanır.

Çatışmayla başetmenin dört şekline genel yönelmeyi belirleyen sorular:
  • Sorunlarınız olduğunda nasıl tepki gösterirsiniz?
- Bedeninizle mi?
- Başarılarınız aracılığıyla mı?
- Başkalarının yardımını isteyerek mi?
- Hayal kurarak mı?
  • Hangi cümle sizin için geçerli?
- “Gördüğüme inanırım”
- “Anladığıma inanırım”
- “Bana aktarılana inanırım örneğin annem babam tarafından”
- “Bana kendiliğinden olan şeylere inanırım”
  • Evdeki slogan neydi? Örneğin
- “Yemek, içmek bedenle ruhu bir arada tutar”
- “Bir şey yapabilirsen birisi olabilirsin”
- “İnsanlar ne der?”
- “Tanrı her şeyi halleder”

BEDEN / DUYULAR
GELECEK / SEZGİ
HAYAL

BAŞARI

DENGE MODELİ
POZİTİF PSİKOTERAPİ

BAŞARI

Jale ATAŞALAR – Seza KAYIŞ
Aile Terapisi İleri Eğitimi
31 Mart-3 Nisan 2005 BAKIŞ - İSTANBUL

İLİŞKİLER / GELENEK

Jale ATAŞALAR – Seza KAYIŞ
Aile Terapisi İleri Eğitimi
31 Mart-3 Nisan 2005 BAKIŞ - İSTANBUL


ÇOCUK YETİŞTİRME BİÇİMLERİ
  • İkincil Tip: Birincil yeteneklere yeteri kadar önem vermemek ve ikincil yeteneklere aşırı önem vermek.
Gelişim: İkincil yetenekler eğitimde ön planda yer alır. İnsanlar en kısa zamanda çocuğun başarı, düzen, dakiklik, temizlik, tutum gibi sosyal beklentileri karşılamasını sağlamaya çalışmak konusunda birleşmektedir.
İnsanların tipik tepki verme şekilleri:
“Başarılı olduğum sürece değerliyim.
Hiçbir şeye değil, sadece kendi başarıma güvenebilirim.
Her şeyi kendim yapabilirim.
Başkasının yardımına ihtiyacım yok.
Bırak başkaları senin için çalışsın.”
Bu tarz bir eğitimde, adaletin sevgiye üstünlüğü vardır.
İnsan tipleri: “başarı ve prestij” tipi, arkadaşlarını sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan nesneler olarak gören “nesne” tipi; çoğunlukla takıntılı davranışlara bağlı olan “mükemmeliyetçi”, “takıntılı” kişi ve din aleminde entellektüel karşıtlık ve bağnaz batıl inançlar gelişir.
  • Birincil Tip: İkincil yeteneklere yeteri kadar önem vermez ve birincil yeteneklere aşırı önem verir.
Gelişim: Birincil yetenekler, eğitimde baskın rol oynarlar. Burada çocuğa yakın insanlar, tüm zorlukları ortadan kaldırmaya çalışırlar. Böylece çocuk, tüm yük ve sorumluluktan kurtulur. Yetiştirilirken çocuktan pek fazla şey istenmemesi karakteristiktir; gayret sarfetmesi gerekmemiştir.
İnsanların tipik tepki verme şekilleri;
“Bunu tek başıma yapamam.
Başkaları bana yardım etmeli.
Yardım almazsam her şey biter.”
Bu tarz bir eğitimde sevgi adaletten üstündür.
İnsan tipleri: acı çeken; alçakgönüllü; neşe-kaçıran; “saf-dindar”tip; fanatik ve pasif beklenti tipi (cinsellik ve başarı alanlarında). Tüm bunların içinde pasif beklenti davranışı baskındır. Kişi, ebeveynlerinin yaptığı gibi sorunları kendi adına başkalarının çözmesini bekler.
  • Çift-Bağlı Tip: Çocuğa yakın olan bir ya da daha fazla kişi tarafından birincil ve ikincil yeteneklere rastgele önem verilir.
Gelişim: Çocuğa yakın kişiler, eğitim konusunda emin veya hemfikir değillerdir. Kararsızlıkla hareket eder ve saf-birkincil ve ikincil tepki tiplerine eğilim gösterirler. Çocuğa karşı davranışları tutarlı değildir.
İnsanların tipik tepki verme şekilleri:
“Her şeyi kendim yapabilirim.... fakat, yine de bana yardım edemez misin?
Ne istediğimi bilmiyorum.
Bir şey istiyorum ama aynı zamanda da istemiyorum.
Bana yardım etmenden hoşlanmıyorum. Fakat, beni yalnız bıraktığında mutlu da olmuyorum.
İnsan tipleri: Karar vermede zorluk çeken, güvensiz kişi; yalnızca ona sahip olduğunu hissedene kadar eşini seven, cinsellik düşkünü tip; temize çıkma (bir proje ile ilk önce aşırı derecede yakından ilgilenmek ve hemen ardından aniden ondan vazgeçmek) konusunda nevrotik olan kişi; sonsuzluğu arayan kişi (dine karşı kararsız tutum).

EBEVEYN TİPLERİ

ANNE TİPLERİ
  • Profesyonel Anne: Bu anne, temel olarak çocuğun yanındadır. Yemek yapar, ortalığı temizler, çocuk için gerekli olan şeyleri düzenler.
  • Oyuncak Anne: Bu annenin sevgisi sadece küçük çocuklar içindir. Çocuklarını yalnızca küçük ve yardıma muhtaç oldukları sürece sever ve korur. Çocuklar büyüdükçe, onlara karşı sevgisini ve dikkatini azaltır. Uzaklaşmaya başlar.
  • Fedakar Anne: Bu anne, çocuğunu yetiştirirken büyük acılar çeker. Onun için, iyi bir ev kadını olmak çok önemlidir. Özgürlüğünü ve zamanını feda eder ve kendini unutur. İlgilendiği şeyleri boş verir, kendini bu şekilde sunmaktan mutluluk duyar. Sonra da, çocuklarının ona minnettar olmasını ister.
  • Endişeli Anne: Çocuklarını tüm zor ve tehlikeli şeylerden korumaya çalışır. Her yerde tehlikeli, olumsuz bir şeyler görür; fazlasıyla endişelidir.
  • Yabancı Anne: Bu anne, çouklarına onları sevdiğini göstermez. Sevgisini saklar. Çocuklarını gizlice, onlar uyurken öper. Onları yetiştirme tarzı kesin ve mükemmeldir.
  • Ayaklı Kütüphane: Bu anne, çocuklarının eğitimini kendi görevi olarak görür. Onları kitaplara, planlara göre yetiştirir, fazlasıyla doğru şeyler yapar, fakat doğal dikkat ve sevgisi eksiktir.
  • Kıskanç Anne: Bu anne tipi, çocukları bağmıszı hale gelip de evden ayrıldıklarında yıkılır. Anne, kendini lüzumsuz hisseder, çocuklarını nankörlükle suçlar. Baskıcı pozisyonunun, büyüdüktleri halde onları eleştirerek elde tutmaya çalışır. Giyim tarzlarını, görünüşlerini, arkadaşlarını, eve bakma şekillerini eleştirir.
  • Arkadaş Anne: O, çocuklarının dostudur, yani yabancı annenin tamamen tersidir. Onların duygularını paylaşır, acılarını hisseder ve hayır diyemez. Eğitimlerini uygun bir zamana kadar erteler.
  • Yarım Günlük Anne: Mesleği ve diğer uğraşları sebebiyle çocuklarının terbiyesini ihmal eder. Yarım günlük anne, bunu akşam eve geldiğinde yapmaya çalışır. Sonra da çocuklarını dikkatiyle, oyuncaklarla boğar.

- İkinci tip terbiyeye önem verme: ayaklı kütüphane, yabancı anne
- Saf-birincil terbiye: profesyonel anne, oyuncak anne, fedakar anne, fazla dikkatli anne
- Çift-bağlı terbiye: yarım günlük anne, kıskanç anne, arkadaş anne.

BABA TİPLERİ
  • Sabırlı Melek: Kendisini çocuklarının sorunlarından uzak tutan saf, fakat ilgili, özenli ve duygusal baba.
  • Kuramsal Baba: Sözcükler onun başlıca sıfatıdır; hareket ise onun işi değildir. Çocuklarını teoriye göre yetiştirir. Çocuğun özgünlüğüne dikkat etmez.
  • Sert Baba: Çocuklar oyun oynamamalı, çalışmalıdır. Çocuklarının bir şeyler elde etmesini ister. Çocuk yetiştirme şekli bu amaca yöneliktir, sebatkardır. Çocuğun ne yapıp ne yapamayacağını belirler. Çocuğun kendine vakit ayırmasına fırsat tanımaz.
  • Diktatör: Çocuklarını asker gibi yetiştirir. Sert disiplini mutlak düzen, itaat, hırs ve dakiklik gerektirir. Üzerinde durduğu şeyler bunlardır. Derinlerde genellikle iyi yüreklidir, fakat eğitim sürecinde, sertliği yumuşaklıkla nasıl birleştireceğini bilememektedir. Diktatör baba, emirlerine itaat edileceğinden emindir, ancak biraz hoşgörü payı da bırakır.
  • Sihirbaz: çocuklarını tamamen özgür bırakır, heveslerine uygunsa istediklerini yapmalarına izin verir. Çocuklar onu bir arkadaş olarak görürler, fakat genellikle anne, babanın bu tutumundan şikayet eder.
  • Hükümdar: Çocuklarına yetişkin gibi davranır. Ne över ne söver. Kendi varlığının çocuklarını yetiştirmek için yeterli olduğunu düşünür, bu görev esnasında bu işi “sessiz bir uşak” gibi yapabildiğini düşünür.

- İkincil terbiyeye önem verme: Kuramsal, diktatör, sert baba.
- Saf-birincil terbiye: Sabırlı melek.
- Çift-bağlı terbiye: Sihirbaz, hükümdar.
Çoğu anababa çift-bağlı terbiyeye yönlendirilir; fakat babanın rolü ikincil yetenekleri önemsemeye dayanmaktadır. Birincil yetenekleri önemseme anne rolü için tipik olabilir.

POZİTİF AİLE TERAPİSİ SÜRECİ
  • Mesafe Koyma / Gözlem
Eğer biri kendini başkasına karşı sorumlu hissederse, kendiliğinden onu diğerlerinin gördüğünden farklı bir şekilde görür. Kural olarak, bilinçsizce ve istemeden kendi isteklerini o kişiye nakleder. O kişiden, kendi hoşlandığı şekilde davranmasını bekler. Aynı zamanda, kendini onun yerine koyup onunla özdeşleşir. Bu güçlü ilişkinin sonucu olarak, karşısındakinin işlerini kendininmiş gibi görüp karışır. Bu gibi durumlarda, o kişiye objektif ya da “tarafsız” değil, sübjektif olarak ve güçlü bir duygusal bağlılıkla bakılır.
Eşin daha objektif ve uygun bir gözle görülmesi için, kişinin alışılmış klişelerden kurtulmuş olması gerekir. Eşi gerçekte olduğu şekilde görmek ve anlaşmazlığa götüren davranışları değiştirmek için, mesafe koyma basamağında üç gerekli aşama vardır: Gözlem, eleştirinin olmaması, konuyla ilgili olmayan üçüncü bir şahsin duruma sokulmaması.
Gözlem Aşamaları
Eşinizin davranışlarını gözlemleyin.
- Sizi sinirlendiren şeyleri yazın.
- Hangi durumlarda üzüldüğünüzü kesin olarak tanımlayın.
- Gözlemler sırasında, eşinizi eleştirmeyin.
- Bu sürede, iyi niyetli de olsa hiçbir öneride bulunmayın.
- Sorunlar özel olaylardır. Bunları konuyla ilgisi olmayan kişilerle tartışmayın.
  • Envanter
Gözlemin ne kadar iyi olduğu, ne kadar sistematik olarak yer aldığıyla olayı ne kadar kapsadığına bağlıdır. Farklılaşma Analizi Envanteri, gözlem için bir rehber olabilir. Bu envanter, kişinin hayatında ve yaşamın her aşamasında önemli rol oynayan özellikler, davranışlar ve yetenekleri düzene sokar.
  • Durumsal Cesaretlendirme
Karşımızdaki kişiyi eleştirmek yerine, bize göre iyi ve doğru bir şey yaptığında onu cesaretlendirebiliriz. Söylenilenler, doğrudan özel durumla ilgili olmalı ve pozitif davranışın hemen arkasından gelmelidir. Farklılaşma Analizi Envanteri sonrasında diğer kişideki denk gelen yetenekler eşin yetenek çiftine ters olarak yerleştirilir. Diğer kişiye uyan yetenek, eşte negatif olarak işaretlenen yeteneğe uyan davranış sahasıdır.
Bir hafta boyunca, eşte pozitif olarak işaretlenen yetenek, somut örenlerde övülür. Eleştiri yoktur. Bu sürede, uygun yetenekler diğer kişide ön planda bulunur. Örneğin o kişi, bir hafta boyunca sabır gösterir.
4. Sözle İfade Etme
Bu aşamada, günlük çatışmalar sebebiyle ortaya çıkan tartışmalar vardır. Güven temelini kurmak için, tartışma olaylarla doğrulanan cesaretlendirmelerle başlar. Eşlerden biri şikayetlerini söyler, diğer kişi de dinler. Eş diğer kişinin yakınlarını dinler. İkisi, ortaya çıkan sorunlara ortak çözüm ararlar. İlgili kişiler, tartışmaları konusunda sessiz kalmaya söz verirler. Nezaket ve dürüstlük konusunda odaklanılır.
5.Hedefi Genişletme
Gerçek yetenekler alanındaki hedeflerinizi genişletin. (Önceden baştan savma bir şekilde
davrandığınız gerçek yetenekler hangileri?). Çatışma ile başetmek için yeni yollar yaratın. (Önceden hangi alanlarda meseleleri kısa yoldan hallettiniz?) siz ve eşiniz arasında ne tarz ilişkiler geliştirilebilir (dörtlü model boyutları)?


HİKAYELERİN İŞLEVLERİ
· Ayna İşlevi: Hikayelerdeki imge zenginliği, hikayelerin içeriğini egoya yakınlaştırır ve okuyucunun bu imgelerle daha kolay özdeşleşmesine yardımcı olur. Kişi gereksinimlerini hikayeye yansıtabilir ve hikayenin anlamını o anki psikolojik durumuna uygun olarak oluşturabilir. Hasta, hikaye ile bağlantı kurarak kendisi, çatışmaları, istekleri hakkında konuşabilir. Günlük yaşamdan uzaklıklarıyla, hikayeler, bilinçli olarak kullanıldıkları takdirde, hastaya çatışmalarıyla mesafeli bir ilişki içinde olması konusunda yardımcı olabilir. Böylece kişi artık hastalığının kurbanı olmaktan çıkar. Çatışmasına ve zaten çatışmalarla dolu alışılmış çözümlere ilişkin bir tutum geliştirebilir. Hikaye, yansıtan ve yansıtılan bir ayna haline gelir.
· Model İşlevi: Hikayeler birer modeldir. Çatışma durumlarını yeniden ortaya koyar ve olası çözümler sunarlar. Hikayeler duygu ve düşüncelerimizdeki olağandışı çözümleri çıkarmak ve bunları çatışmalarımıza uygulamak için deneme ortamları yaratırlar.
· Aracı İşlevi: Yüzme bilmeyen kişi yardım sandalına binmesine yardımcı olan can simidini çıkarmaktan nasıl korkarsa, hasta da kendisini bir çatışma girdabına sokmasına karşın yaşam boyunca kullandığı düşünceleri terk etmekten korkar. Seanstaki konuşmanın konusu, konuşmadan dolayı semptomatik davranış gösterme olasılığı olan hasta yerine hikayenin kahramanıdır. Hasta, hikayeyle ilgili ifade ve yorumlarıyla, hikayenin aracılığı olmadan açığa çıkması çok zor olan bilgileri verir.
· Depo Etkisi: İmgeleri nedeniyle hikayeler, kolayca korunup farklı durumlara uygulanabilir. Benzer durumlar hikayeleri akla getirsin veya getirmesin, onların yarattığı soruları kurcalama gereği doğsun veya doğmasın, hikayeler hastanın günlük yaşantısının tedavisinde de vardır. Hasta değişik durumlarda hikayeyi farklı yorumlayabilir.
· Geleneğin Taşıyıcıları Olarak Hikayeler: Kuşaktan kuşağa aktarılan hikayeler her zaman aynı gibi gözükmelerine karşın aslında dinleyene bağlı olarak yeni ve belki de bilinmeyen anlamlar kazanır.
· Kültürlerarası Taşıyıcılar Olarak Hikayeler: Geleneklerin taşıyıcıları olan hikayeler bu yönüyle kültürün temsilcileridir. Kültürün kabul edilen kural, kavram ve davranış normlarını yansıtırlar. Farklı kültürden hikayeler ise o kültürde önemli olan kural ve kavramlar hakkında bilgi verir; değişik düşünce modelleri gösterir ve kişinin kavram, değer ve çözümler repertuarını zenginleştirmeyi sağlar.
· Regresyona Yardım Olarak Hikayeler: Başarı odaklı toplumda, fantaziye dönüş regresyon, yani daha önceki gelişim evrelerine dönme anlamına gelir. Önceki gelişim dönemlerine dönüş, hikayelerdeki temalarla yönlenir.
· Karşıt Düşünceler Olarak Hikayeler: Terapist hikayeleri sunarken yerleşik bir teori ortaya koymaz. Terapistin yaptığı, hastaya kabul veya reddedebileceği bir karşıt-kavram sunmaktır.
· Bakış Açısının Değişimi: Hikayelerde sunulan şekliyle karşıt düşünceler, bakış açısı değişikliğini, olağandışı kavram ve olası çözümleri denemeyi destekler. Bildik durumlar yeni bir açıdan görülmeye başlar ve böylece farklı bir hal alırlar. Bazen sorunu çözmek için gerekli olan yalnızca daha fazla bakış açısı değişikliğidir.

KAYNAKÇA:
Pozitif Aile Terapisi. Nossrat Peseschkian
Çev. Merih Naim. Beyaz Yayınları. Ekim 1999. İstanbul.
Günlük Yaşamın Psikoterapisi. Nossrat Peseschkian
Çev. Kıvılcım Teksöz. Ed. Hürol Fışıloğlu. Beyaz Yayınları. Kasım 2002. İstanbul.
Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi. Nossrat Peseschkian
Çev. Hürol Fışıloğlu.Beyaz Yayınları. Şubat 1998. İstanbul
Pozitif Psikoterapi Seminerleri (I ve II).
17 – 19 Mayıs 2004 ve 25-26 Şubat 2005 Ankara
Pozitif Psikoterapi Türkiye Merkezi Çalışmaları
Merkez Başkanı: Doç..Dr. Hürol Fışıloğlu

Daha fazla bilgi için:
Uluslararası Pozitif Psikoterapi Merkezi: www.positum.org
Pozitif Psikoterapi Türkiye Merkezi: www.ccpt.org



Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Pozitif Aile Terapisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Muharrem KÖSE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Muharrem KÖSE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Muharrem KÖSE
Kocaeli (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi21 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Muharrem KÖSE'nin Makaleleri
► Aile Terapisi Psk.Mahmut PAKDEMİR
► Aile Terapisi Psk.Ümit KARABULUT
► Aile Terapisi Psk.Sude FERALİ
► Aile Terapisi Nedir? Abdullah ÖZER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Pozitif Aile Terapisi' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aile İçi İletişim Mart 2014
► Erken Boşalma Nedir? Mart 2013
► Cinsellik ve Özgüven Mart 2013
► Okula Başlamak Eylül 2011
► Neden Aile Terapisi? Aralık 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:30
Top