Aile Olmak ve Aileyi Korumak
İnsan, diğer birçok canlı gibi grup halinde yaşayan bir canlıdır. Aile, insanın içinde doğduğu ilk ve en küçük gruptur. Dolayısıyla grup halinde yaşamayı insan aile içinde keşfeder ve ait olmanın ilk duygusunu burada yaşar. Aile içinde tattığı duyguları ve değerleri geliştirerek diğer insanlarla ve diğer gruplarla olan ilişkilerinde kullanır.
Ailenin kabul edilen en önemli özelliği, insan yaşamını şekillendirmesidir. Bir ailenin içinde mutluysanız yaşamınızın diğer birçok alanından doyum alma ihtimaliniz yüksektir; aynı şekilde ailenizin içinde mutsuz veya huzursuzsanız yaşamınızın diğer alanlarından da huzursuzluk ve sıkıntı duyma ihtimaliniz yüksektir. Yani yaşamdan doyum almak aileden doyum alma ile yakından ilişkilidir.
Aile dış dünya ile mücadelemizden çekilip dinlenme yerimizdir. Beden ve ruh enerjimizi yuvamızda yenileriz. Yüzümüzün hangi duyguyu yansıttığını ve neler hissettiğimizi en iyi anlayanlar genellikle aile içerisindeki yakınlarımızdır. Ve en önemlisi olumsuz bir durumla karşılaştığımızda bizi en son terk edenler aile üyelerimizdir; bu sonuç sıklıkla sağlık ve borç konularında bize kendini kanıtlar.
Bu gerçeği insanların neredeyse hepsi bilir ve duyumsarlar; fakat ailenin bilinçli oluşmasına ve korunmasına enerji ve vakit harcayan pek az insan vardır. Daha çok gelişmiş kentlerimize baktığımızda insanların çoğunun aile yapısından şikâyet ettiğini, fakat düzeltmek için pek az karar verdiğini ve kararlarının pek azını uyguladığını görebiliriz.
Günümüzde insanların çoğu bağımsızlığını kazanma ve bireyselleşme ile meşguldür. Evini ebeveynlerinin evinden bir an önce ayırmaya çalışan gençler, ekonomik kontrolünü bir an önce kendi eline almaya çalışan kadınlar, ev, araba, iş yeri sahibi olma yolundaki sabırsızlık, başarı hırsı ve beraberinde gelen uzun soluklu koşuşturmalar… Her birine bol enerji ve vaktimizi, hatta bedenimizden ve ruhumuzdan canımızı harcayarak yatırım yapıyoruz. Peki, aileye ne zaman yatırım yapmayı planlıyoruz?
Ne zaman eşimizi tekrar sevmeye başlamayı planlıyoruz? Ne zaman çocuğumuzun bize tekrar saygı duyması için yeni düzenlemeler yapmayı planlıyoruz? Ne zaman aile üyelerimizi bir araya toplayıp tatile gitmeyi hayal ediyoruz? Ne zaman hayallerimizin içine kardeşimizi, ablamızı, ağabeyimizi de dâhil etmeyi düşünüyoruz?
Hızla değişen dünya, her yıl artış gösteren boşanma sonuçları, bir arada mutsuz yaşayan aile üyeleri, hayatlarını mücadeleye dönüştürmeye devam eden bireyler… İletişim, anlaşma, ilişkiler karmaşıklaştığında daha fazla çaresizliğe gömülüyoruz ve birbirimizi kırmaya, kızmaya ve hırpalamaya devam ediyoruz.
Mutluluğun gerçekten nelerin üzerinden elde edilebileceği konusunda bu noktada durup düşünmemiz gerekiyor. Ne istiyoruz? Mutlu olmayı ve mutlu bir aileye, geleceğe ve hayata sahip olmayı istemek çok doğaldır. Fakat bu isteği gerçekleştirme yolunda kendimizi mutsuz etmemiz kadar acı bir şey yok bu hayatta…
Yaşamınız bir tane ve çok değerli… Bu yaşamı mutlu bir aile ile iç içe ve huzurlu sürdürmenin yollarını arayın, hemen şimdi... Bugün ailenize vakit ayırın, enerjinizi ayırın, onu bütünleyin, içine sevgi katın ve koruyun.
(Kemale Günhan, Mayıs, 2011, Gazete Köşe Yazısı)
Çoğu insan aile kurarken sevgi, anlaşma ve geçim şartlarının ötesinde planlar yapmaz. Bu aile için çaba harcaması gerektiğini, aileyi bütün halinde bir ömür boyu tutması ve koruyuculuk görevinin bir kısmını üstlenmesi gerektiğini düşünmez. Eşi ve ebeveynleri ile veya gelecekte eşi ve çocukları ile aradaki dengeyi nasıl sağlayacağının becerilerini edinmez. Bu dengenin ve huzurun kendiliğinden gelmesi gerektiğini sanır. İyi bir eş olmak, iyi bir anne olmak ve baba olmak biz insanlara armağan edilmez. Kazanılması gereken becerilerdir.
Ailenin kabul edilen en önemli özelliği, insan yaşamını şekillendirmesidir. Bir ailenin içinde mutluysanız yaşamınızın diğer birçok alanından doyum alma ihtimaliniz yüksektir; aynı şekilde ailenizin içinde mutsuz veya huzursuzsanız yaşamınızın diğer alanlarından da huzursuzluk ve sıkıntı duyma ihtimaliniz yüksektir. Yani yaşamdan doyum almak aileden doyum alma ile yakından ilişkilidir.
Aile dış dünya ile mücadelemizden çekilip dinlenme yerimizdir. Beden ve ruh enerjimizi yuvamızda yenileriz. Yüzümüzün hangi duyguyu yansıttığını ve neler hissettiğimizi en iyi anlayanlar genellikle aile içerisindeki yakınlarımızdır. Ve en önemlisi olumsuz bir durumla karşılaştığımızda bizi en son terk edenler aile üyelerimizdir; bu sonuç sıklıkla sağlık ve borç konularında bize kendini kanıtlar.
Bu gerçeği insanların neredeyse hepsi bilir ve duyumsarlar; fakat ailenin bilinçli oluşmasına ve korunmasına enerji ve vakit harcayan pek az insan vardır. Daha çok gelişmiş kentlerimize baktığımızda insanların çoğunun aile yapısından şikâyet ettiğini, fakat düzeltmek için pek az karar verdiğini ve kararlarının pek azını uyguladığını görebiliriz.
Günümüzde insanların çoğu bağımsızlığını kazanma ve bireyselleşme ile meşguldür. Evini ebeveynlerinin evinden bir an önce ayırmaya çalışan gençler, ekonomik kontrolünü bir an önce kendi eline almaya çalışan kadınlar, ev, araba, iş yeri sahibi olma yolundaki sabırsızlık, başarı hırsı ve beraberinde gelen uzun soluklu koşuşturmalar… Her birine bol enerji ve vaktimizi, hatta bedenimizden ve ruhumuzdan canımızı harcayarak yatırım yapıyoruz. Peki, aileye ne zaman yatırım yapmayı planlıyoruz?
Ne zaman eşimizi tekrar sevmeye başlamayı planlıyoruz? Ne zaman çocuğumuzun bize tekrar saygı duyması için yeni düzenlemeler yapmayı planlıyoruz? Ne zaman aile üyelerimizi bir araya toplayıp tatile gitmeyi hayal ediyoruz? Ne zaman hayallerimizin içine kardeşimizi, ablamızı, ağabeyimizi de dâhil etmeyi düşünüyoruz?
Hızla değişen dünya, her yıl artış gösteren boşanma sonuçları, bir arada mutsuz yaşayan aile üyeleri, hayatlarını mücadeleye dönüştürmeye devam eden bireyler… İletişim, anlaşma, ilişkiler karmaşıklaştığında daha fazla çaresizliğe gömülüyoruz ve birbirimizi kırmaya, kızmaya ve hırpalamaya devam ediyoruz.
Mutluluğun gerçekten nelerin üzerinden elde edilebileceği konusunda bu noktada durup düşünmemiz gerekiyor. Ne istiyoruz? Mutlu olmayı ve mutlu bir aileye, geleceğe ve hayata sahip olmayı istemek çok doğaldır. Fakat bu isteği gerçekleştirme yolunda kendimizi mutsuz etmemiz kadar acı bir şey yok bu hayatta…
Yaşamınız bir tane ve çok değerli… Bu yaşamı mutlu bir aile ile iç içe ve huzurlu sürdürmenin yollarını arayın, hemen şimdi... Bugün ailenize vakit ayırın, enerjinizi ayırın, onu bütünleyin, içine sevgi katın ve koruyun.
(Kemale Günhan, Mayıs, 2011, Gazete Köşe Yazısı)
Çoğu insan aile kurarken sevgi, anlaşma ve geçim şartlarının ötesinde planlar yapmaz. Bu aile için çaba harcaması gerektiğini, aileyi bütün halinde bir ömür boyu tutması ve koruyuculuk görevinin bir kısmını üstlenmesi gerektiğini düşünmez. Eşi ve ebeveynleri ile veya gelecekte eşi ve çocukları ile aradaki dengeyi nasıl sağlayacağının becerilerini edinmez. Bu dengenin ve huzurun kendiliğinden gelmesi gerektiğini sanır. İyi bir eş olmak, iyi bir anne olmak ve baba olmak biz insanlara armağan edilmez. Kazanılması gereken becerilerdir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Aile Olmak ve Aileyi Korumak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Kemale GÜNHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Kemale GÜNHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.