2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yaşlılarda Tango Terapi
MAKALE #6948 © Yazan Psk.Dnş.Ekrem DEMİRAĞ | Yayın Mayıs 2011 | 4,438 Okuyucu
YAŞLILARDA TANGO TERAPİ

Dünya genelinde 1950–2000 yılları arasında ortalama yaşam süresi 20 yıl artarak 66 yıla ulaşmıştır. Gelecekteki 50 yıl süresinde ortalama yaşam süresinin 10 yıl daha artarak 76 yıla ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca 2002 yılı itibariyle 600 milyon dolayında olan yaşlı nüfusun 2050 yılında 2 milyara ulaşması ve yaşlı nüfustaki artışın daha çok gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmesi tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkemizde ise geçen yüzyılın ikinci yarısında ölümlerde belirgin azalma sağlanarak 65 yaş ve üzerindeki nüfusun artığı görülmüştür. Bu gelişmeler ışığında, 2002 tarihi itibariyle 3,5 milyon dolayında olan yaşlı sayısının 2010 da 5 milyon, 2020 de 7–8 milyon, 2050 de ise 12 milyona ulaşacağının hesaplandığı belirtmiştir. Ülkemizde bu rakamsal veriler dikkate alındığında yaşlılara yönelik sağlık düzenlemeleri önem taşımakta yaşlıların sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından fiziksel aktivitelerin ve egzersizlerin gerekliliği ön plana çıkmaktadır.

Konak ve Çiğdem, (2005), yaşlılık olgusu konulu çalışmalarında yaşlılıkla ilgili tanımların sürekli gelişmekte ve çeşitlilik göstermekte olduğunu, herkes tarafından kabul gören ortak bir tanımın yapılamadığını, ülkelerin içinde bulunduğu koşullar ve yaşam güvencelerine göre değişiklikler gösterdiğini buna karşın Dünya Sağlık Örgütünce (WHO) 65–74 yaş arası dönemin yaşlılık 75-89 yaş arası dönemin ise ihtiyarlık dönemi olarak tanımlandığını belirtmişlerdir.

Onat, (‘’t.y.’’) ise Neugarterin yaşlılığın yaş sınıflamasını daha geniş bir dilimde ele aldığını (65–74) yaş arasını genç yaşlı, (75–84) yaş arasını orta yaşlı, (85–90) üstü yaş grubunu ise yaşlı olarak sınıflandırdığını belirtir. Onat yaşlılığın sınıflandırılmasının kronolojik, psikolojik ve zihinsel değişimlerden etkilendiğini, ayrıca toplumların yaşlılığa yüklediği anlama, bireylerin toplum tarafından kabul düzeylerine, işe yarama kriterleri ve aldıkları rollere göre farklılıklar gösterdiğini dile getirir. Ayrıca bu kriterlere bağlı olarak kimi toplumlar için yaşlılığın olumlu bir süreç olarak ele alındığını kimi toplumlar içinse yaşlılığın problem olarak görüldüğünü dile getirir.

Ergan, (2009) ise yaşlılığın evrensel bir hayat dönemi olduğunu bu yönüyle yaşlılık döneminin sağlıklı bir şekilde yaşanılabileceğini belirtir. Diğer yönüyle bakıldığında ise aktivitelerin azalması, hareketlerin yavaşlaması, statülerin kaybedilmesi, başkalarına muhtaç olunması, ölümü hatırlatması gibi nedenlerle yaşlılığın istenmeyen zor kabullenilen bir evrensel dönem olarak görüldüğünü belirtir.

Bahar v,d (2005), yaşlanma evresinde bireylerin yaşadıkları kayıplara, fiziksel ve zihinsel işlevlerin azalmasına, fizyolojik hastalıkların gelişmesine bağlı olarak ruhsal yapılarında çöküntü yaşayabileceklerini beraberinde algılamada ve yaratıcı yeteneklerde azalmanın, dikkatsizliğin düşünce hızında yavaşlamanın görülebileceğini belirtmektedir. Bu değişimlere bağlı olarak çevreye ilgisi azalan, üretkenliklerini ortaya koyamayan, işe yaramazlık duygusu yaşayan zihinsel işlevleri gerileyen, alıngan, benmerkezci davranışlar sergileyebilen yaşlı kişilerin yalnız kalmaları ve çevreden izole edilmeleri neticesinde depresyon ve anksiyete ile karşı karşıya kalabildiklerini dile getirmiştir. Ülkemizdeki nüfus artışı, endüstrileşme ve kentleşmeye bağlı olarak yaşlıların bir kısmının huzurevlerine yerleştirildiklerini bu evrede yaşlıların soyutlanma, yadsınmışlık, kendilerini değersiz hissetme gibi duygulara kapılabildiklerini bu duygulara bağlı olarak yaşlıların kendilerini toplumdan geri çekmeye başladıklarını da belirtmiştir. Yaşlı hastalarda bu duygulara bağlı olarak anksiyete yaşandığını ayrıca depresyonun yaşlılarda görülen en yaygın ruhsal bozukluklardan biri olduğunu, bu bulgularının yapılan araştırmalarca da desteklendiğini belirtmişlerdir. Yapılan araştırmalara ilişkin bulgular aşağıda belirtilmiştir.

Yurt dışında huzurevlerinde yaşayan yaşlılarda yapılan araştırma sonucu depresyon oranları:

Bagley ve arkadaşları: % 43,7

Mechanic ve Mc Alpinc: % 12,1

Mc Curren ve arkadaşları: % 68

Rinaldi ve arkadaşları: % 57,1

Wada ve arkadaşları: % 32,3


Türkiye de yapılan araştırma sonucu depresyon oranları:


Bekaroğlu ve arkadaşları: % 41

Gülseren ve arkadaşları:% 6,7

Maral ve arkadaşları: %48.1

Topbaş ve arkadaşları: % 80,4

Sütoluk ve arkadaşları: % 26.1

Ekinci ve arkadaşları: % 58,3

Demet ve arkadaşları: % 35,9

Aksüllü ve Doğan: % 68.9

Kurtoğluve Rezaki: %10,2

Aksüllü ve Doğan yaptıkları çalışmada yaşlılığı işe yaramazlık, yalnızlık ve bağımlılık olarak tanımlayan yaşlı oranını %55,4 olarak saptamış ve bu durumu depresyonla ilişkili bulmuştur.

Bahar, v,d yaptıkları çalışmalar neticesinde yaşlıların sosyalizasyonlarını arttırmaya yönelik, fiziksel aktivite ve egzersizleri kapsayacak sosyal, kültürel programların düzenlenmesinin yaşlıların depresyon ve kaygı düzeyleri üzerinde olumlu etkileri olacağını bildirmektedir.

Demet v,d (2002), huzurevi koşullarının, kişinin sosyal desteğinin, diğer kişilerle olan ilişkilerinin depresyon oranlarını etkileyen unsurlar olduğunu ayrıca Ryden vd, (2000) yaptığı çalışmada huzurevinde kalanların kurumdan tatmin olma düzeyleri ile depresyon arasında negatif ilişki sonucuna ulaştıklarını belirtmektedir. (Fessman ve Lesterin 2000) ise huzurevlerinde sosyal bir ortam oluşturulmasının depresyon ve yalnızlık üzerinde arkadaş ve yakın ziyaretinden daha fazla etkisinin bulunduğunu (Hagerty ve Williams, 1999) yaşlılarda yalnızlık duygusu yaşanmasının, aidiyet duygusu ve sosyal desteğin zayıf olmasının depresyona yol açan önemli etkenler arasında bulunduğunu çalışmalarında belirtmişlerdir. Ayrıca yaşlıların kaldıkları kuruma ve birlikte yaşayacakları kişilere karşı geliştirecekleri aidiyet duygusunun depresyon belirtilerinin gelişmesini engelleyen bir etken olabileceğini aktarmışlardır.

Öztürk (1997), depresyonu derin üzüntülü bir duygu durum içinde değersizlik, küçüklük, isteksizlik, karamsarlık hisleriyle birlikte fizyolojik işlevlerde, konuşma ve hareketlerde yavaşlama ve durgunluk olarak belirtmiştir. Anksiyeteyi ise klinik düzeyde şiddetli bunaltıya karşılık gelen bir kavram olarak tanımlamaktadır. Kişilerin anksiyeteyi nedeni belli olmayan bir sıkıntı endişe duygusu olarak algıladığını, hafif tedirginlik ve gerginlik duygusundan panik derecesine kadar bunaltının değişik yoğunluklarda yaşanabildiğini aktarmaktadır.

Soyuer, (2008) Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) kişilerin yaşam standardındaki artışlara bağlı olarak fiziksel aktivitelerinde azalma olduğunu, tahminlerine göre her yıl iki milyondan fazla kişinin fiziksel aktivite yapmadıkları için öldüğünü dile getirmektedir. Soyuer, fiziksel aktivitenin yaşlı bireylerin sağlığını birçok hastalıktan koruyan bir faktör olduğunu ayrıca ilerleyen yıllarda yaşlıların yaşam kaliteleri için gerekli bir unsur olduğunu belirtmektedir. Yaşlılarda yapılan fiziksel aktivitelerin yaşlılar için çalışma sorumluluğu yerine geçeceğini, yaşlıların kendilerini verimli hissedeceğini bunlara bağlı olarak anksiyete ve depresyonun azalacağını stresle başa çıkmanın kolaylaşacağını, fiziksel aktivitelerin düzenli yapılması durumunda yaşam kalitesinin artacağını ve bilişsel fonksiyonların korunmasına katkı sağlayacağını belirtmektedir.

Fiziksel aktivite üzerine dayalı tango uygulamalarının terapötik yararları konusunda Arjantinli Doktor Roberto Peidro öncü bir isimdir. Peidro tangonun Parkinson hastalarında önemli yararlar sağladığını, sırrının ritimlerinde ve dansın gereksinim duyduğu koordinasyonda saklı olduğunu dile getirir. Peidro ayrıca tangonun, dans adımlarının öğrenilmesi sürecinde koordinasyona ve hatırda tutulmasına gereksinim duyduğu için Alzheimer hastalıklarında da oldukça faydalı bir terapi yöntemi olarak kullanılabileceğini dile getirir.

Peidro tangoyu geleneksel eksersiz uygulamalarından ve diğer danslardan ayıran özelliğin ve faydalı kılan unsurun tangonun koordinasyon gelişiminde izlediği yola bağlar. Peidro koordinasyon gelişiminde izlenen bu yolun diğer danslarda ve eksersiz uygulamalarında tangodaki gibi bulunmadığına vurgu yapar.

Washington Üniversitesince yapılan çalışmalarda da tango dansının dengeyi diğer eksersiz uygulamalarına göre daha çok geliştirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Parkinson hastalarıyla yapılan çalışmada Parkinson hastaları iki gruba bölünmüştür. Gruplardan birisi eksersizlerini sandalyelerle yapmıştır. Diğer grup ise eksersizlerini tango dansı ile yapmıştır. Çalışma sonucunda sandalye ile eksersiz yapanların sonuçlarının iyi çıkmasına karşın tango dansı yapan grubun dengelerinin diğer gruba oranla daha çok gelişim gösterdiği saptanmıştır.

Psikiyatrist Federico Trossero ise tangonun sadece bedene değil aynı zamanda zihne ve ruha da iyi geldiğine dikkat çeker. Trosero ‘’Tango Terapia’’ adlı kitabında tango workshoplarının tedavi yöntemi gibi depresyonlarda, sosyal fobilerde, şizofrenlerde kullanılabileceğini ifade eder.

Alzheimer hastalığına, denge ve koordinasyon yitimlerine en sık yaşlılık dönemlerinde rastlandığı söylenebilir. Özellikle temel bakımlarında güçlük çeken yaşlıların bu nedenlerden dolayı huzurevlerine yerleştikleri görülür. Depresyon ve intihar oranlarının yüksek olduğu yaşlılık evresinde tango terapi uygulamaları bu sıkıntıları önleyici nitelikte katkı sunabilir. Ayrıca tango terapi uygulamaları yaşlıların, spontanite becerilerini geliştirmesi, ruh sağlıklarını güçlendirmesi, kişisel gelişimlerine katkı sağlaması ve bu gelişim süreçlerinin yaşam kaliteleri üzerinde yaratacağı olumlu etkiler açısından da önem taşıyabilir.

Ekrem Demirağ
Uzman Psikolojik Danışman/Endüstri Psikoloğu
Psikodramatist

Kaynaklar:

Bilir, N. (2002) Yaşlanan Toplum, Ankara: Güneş Kitapevi.

Bahar, A. Tutkun, H. Sertbaş, G (2005) ‘’Huzurevinde Yaşayan Yaşlıların Anksiyete ve Depresyon Düzeylerinin Belirlenmesi’’ Anadolu Psikiyatri Dergisi. Sayı:6 227-239

Ergan, N. G. (2009) ‘’Yaşlılıkta Sosyal Uyum’’

Konak ve Çiğdem (2005) ‘’Yaşlılık Olgusu: Sivas Huzurevi Örneği’’ C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi. Sayı:29 23-63

Onat, Ü. (2009) ‘’Yaşlıda Sosyal Hizmet Uzmanı Değerlendi’’

Öztürk M.O (1997) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, içinde (224-264) Ankara: Hekimler Yayın Birliği.

Soyuer, F. Soyuer, A.(2008 ) ’’Yaşlılık ve Fiziksel Aktivite’’ İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. Sayı:15 219-224
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Yaşlılarda Tango Terapi' başlığıyla benzeşen toplam 33 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:49
Top