2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,979 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ne Zaman Nerede, Hangi Tepkileri Nasıl Vermeli
MAKALE #7045 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Haziran 2011 | 10,440 Okuyucu
NE ZAMAN NEREDE, HANGİ TEPKİLERİ NASIL VERMELİ

Her sorun bir ateştir. Ancak her ateş evi yakmaz. Ve her ateş eninde sonunda söner. Yeter ki bir süre sonra zaten sönecek olan bir ateş hemen sönsün adına yanlışlıkla körüklenmesin.

Bir köşede yanan masum bir ateşi yangına çevirmek ateşin alevlerinin kabahati değildir; bu sadece ve sadece nasıl tepki verdiğimizle alakalı bir yaklaşım sorunudur.

"Yaklaşım sorunu" dedik. Her konuda ortaya konabilecek potansiyel yaklaşım biçimleri vardır. Ancak her potansiyel yaklaşım biçimi doğru bir yaklaşım modeli demek değildir.

Bu yazıda muhtelif ateşleri (sorunları) yangına çevirerek gerçek sorun haline dönüştüren yanlış yaklaşımların yerine sergilenmesi gerekli olan doğru tepki modelleri ele alınacaktır. Bu konuda belli bir düzen takip edilmeyecek, rastgele seçilen konular serbest bir üslupla ele alınacaktır.

(Uyarı: Bu genel yaklaşımların size daha da uygun düşebilecek spesifik türevlerini konuşmak için davranış bilimleri uzmanı olan psikoloğunuzla görüşünüz)

***

Sorun Ateşi:

Senin de çocukluğun hepimizinki gibi öyle veya böyle, masum oyunlarla yahut taşkın yaramazlıklarla geçti ve gitti bir şekilde. Şimdi pek çok kişi gibi genç bir delikanlı oldun sen de. Ve psikolojin eskisi gibi değil artık. Asabi, değişken, alıngan, zaman zaman mutsuz, bazen insanları kıran bazen de oturup pişmanlık duyan tuhaf birine dönüştün.

Söndürücü Doğru Tepki Modeli:

Hayır! Olup bitenlere bakarak ya da başkalarının lafına sözüne kanarak öyle düşünme hemen; sen bir hasta değilsin. “Ama yaşadıklarım şiddetli” diyorsun belki de, biliyorum! Olsun, bu durum mevcut analizin geçerliliğini değiştirmez. Çünkü bir şeyin şiddeti fazla olunca o şeyin niteliği değişmiş olmaz. Mesela bir grip şiddetli seyredince bambaşka bir soruna, sözgelimi kansere dönüşmüş sayılmaz.

Demek ki sen de herkes gibi ergenlik döneminin tipik zorlanmalarını yaşıyorsun sadece. Böyle algılamakla “eskiden böyle değildim, şimdi neden böyle oldum” şeklinde düşünmek, yani yaşadıklarını garipseyerek karşılamak aynı sonucu doğurmaz. Bilakis bu ikincisi yaşadığın doğal süreci daha da körükler. Sana asıl rahatsızlık veren de aslında mevcut sorunun körüklenmiş son halidir.

***

Sorun Ateşi:

Diyelim ki liseye giden, ders çalışan bir öğrencisin. Ayrıca bu günlerde biraz canın da sıkkın. Hiç ders çalışmak istemiyorsun.

Söndürücü Doğru Tepki Modeli:

Kaybolan ders çalışma isteği durduk yere gökten zembille inivermez hayatımıza. Öyleyse oturup da ders çalışma isteğinin geri gelmesini bekleme. Ancak ondan sonra ders çalışmayı planlama hatasına düşme. Bu yanlış anlayış seni alır götürür, kısır bir döngünün kör ve zifiri karanlık kuyusuna düşürür. Sonra da seni ve çalışma şevkini / motivasyonunu oracıkta hiç acımadan tüketir. Demek ki isteyerek ders çalışmanın yolu bir müddet istemeden ders çalışabilmekten geçiyor. Oturup da önce ders çalışma isteğinin geri gelmesini beklemekten değil! "Bu nasıl olabilir ki" diyorsan eğer hiç istemediğin halde okula gidebildiğin nice sabahları hatırla.

***

Sorun Ateşi:

Bu arada gençsin, birini seviyorsun belki de, kim bilir. Sevdiğin kişi sana sık sık, “Niye bana güvenmiyorsun” diyerek kendisine sınırsız bir güven duyman için psikolojik baskı mı yapıyor yoksa?

Söndürücü Doğru Tepki Modeli:

Böylesi bir durumda vaziyetten azıcık da olsa işkillen derim. Sonra da, “Sevgilimse güvenmeliyim, güvenmiyorsam bitmeli” şeklindeki basit ve klasik ikileme düşmemeye çalışmanı öneririm. İstiyorsan yine sev, gerekiyorsa ilişkin hala sürsün ama ona kayıtsız ve şartsız güvenmek zorunda olmadığını, örneğin onunla ıssız bir dağ yamacına pikniğe gitmen gerekmediğini bil. Bu sorunu uzatır da polemik konusu yapmaya kalkışırsa şayet, “Benim bu konuda doğrularım var, lütfen polemiğe girmeyelim. Kapatalım bu mevzuyu, sonu gelmez sözlerin” de ve konuyu oracıkta kapat. Temel psikoloji bilgileri, en önemlisi de mesleki deneyimler göstermiştir ki bu tip durumlarda verilebilecek en uygun psikolojik tepki şekli budur: Kısaca söylemek ve hemen akabinde de kapıyı kapatmak… Böyle yaparak adım adım bağlanmakta olan kör düğümü daha yolun başında çözmüş olursun.

***

Sorun Ateşi:

Ya da yaşadığın ilişki bitti ve pek çok kişi gibi sen de sonunda ayrıldın mı? Olabilir! O halde zor bir dönem seni bekliyor demektir.

Söndürücü Doğru Tepki Modeli:

İlişki bitti diye bu ilişkinin içinizde oluşmuş olan tortularının da hemen silinmesini bekleme. Yanlış beklenti demek ateşi yanlış yellemek demektir. Görüyorsun, iş gitti - geldi yine bir şeyi bekleme / bir konuda beklenti oluşturma meselesine dayandı. Beklemek, beklenti oluşturmak meselesi çok önemlidir.

Beklenti şekli başımıza gelen olayların etkisini artıran ya da azaltan bir zihin pozisyonu biçimidir.

Öyleyse her zaman için neyi, nasıl ve ne şekilde beklediğine dikkat et. Her konudaki beklentin, her zaman için ne olumlu ne de olumsuz, sadece ve sadece gerçekçi olmalı. (Bakmayın siz pozitif telkin adına ve kulaktan dolma bilgilerle harekete geçenlere, şahsi üç beş deneyimden esinlenme yaşantısı ile uzman kesilenlere, sonra da kalkıp “içindeki devi uyandır” diyenlere. Ya içinde dev yoksa yahut var ama bir türlü uyanmıyorsa gerisini sen düşün kardeş. Onlar bunu pek düşünmezler.)

Sorun Ateşi:

“Bitti nasıl olsa, takma, unut, boş ver” telkinleri. Bu pozitif görünümlü negatif telkinler bazen kendi beyninizden bazen de dışarıdaki eş ve dostlardan gelir. Oysa bu yanlış yelleme işi ruhun ve doğal unutma mekanizmasının iki ayağını bir pabuca sokarak sıkar, ardından da boğar.

Söndürücü Doğru Tepki Modeli:

Bu gerçek dışı beklenti unutmaya çalıştığın şeyi daha da pekiştirir. Bu şekilde yaparak bir yandan “unutmalıyım” dediğin şeyi öbür yandan çaktırmadan pekiştirmeye devam ettiğin sürece kolay kolay unutamazsın. En azından makul bir süre içinde bu mümkün olmaz. En iyisi mi sen sadece ilişkinizin bitip bitmeyeceğine karar ver. Eğer bu kararın daha sağlıklı olmasını istiyorsan şayet bu süreci ileri bir tarihe de erteleyebilirsin. Böyle yaparsan tutumun çok daha doğru, bir bakıma kaymaklı ekmek kadayıfı olur.

Ayrılmak senin en doğal hakkın. Bu saklı hakkını her zaman için kullanabilirsin pekala. Ayrılmak tazı değil, kaçacak değil ne de olsa… Ancak bu kararı aklını kullanmak suretiyle almalısın; duygularını kullanarak değil...

Unutma:

Yaşamın içindeki en büyük hatalar aklımızı kullanmamız gereken yerlerde duygularımızı, duygularımızı kullanmak lazım gelen yerlerde de aklımızı kullanmaya kalkışmaktan doğar.

Yüreğindeki, ruhundaki unutma işini ise zamanın müşfik kollarına, diğer bir anlatımla unutulmaya bırak. Tıpkı topladığın dutları, biberleri, kayısıları güneşte kurumaya bıraktığın gibi. Sana düşen toplamaktır, kurutmak ise güneşin işidir. Kurutmada güneşin, unutmada ise beyninin vazifesine karışma. Sonra da bir müddet acı çek gerekirse, ne çıkar sanki. Acılar güneş değildir. Sen de kar değilsin; erimezsin merak etme!

***

Soru Ateşi:

Ayrıdığın kişi bir gün seni aradı, öyle mi! Nasıl tepki vereceğini merakediyorsun sanırım. Bu tepkinin ne olacağı nasıl bir duygu ve niyet taşıdığına bağlı olarak değişecektir şüphesiz. Ancak yine de şu tip bir yaklaşım içinde olmanız pek çok açıdan tavsiye olunur.

Söndürücü Doğru Tepki Modeli:

Rahatsız olduğun bir konuyu sinirli bir ses tonuyla ifade etmek ve/veya "unuttum, daha arama" şeklinde öfke tonlu sözler söylemek muhatapta fazla bir tesir uyandırmaz. Bu tarz tepkiler kişinin bilinçaltı algılayıcıları tarafından; sinirle söylenmiş, dolayısı ile saman alevi gibi sönecek bir reaksiyon olarak görülür, haliyle fazlaca ciddiye alınmaz. Hatta "öfke var, demek ki hala beni önemsiyor" şeklinde düşünmesine yol açar, yine kendi egosu lehine yorumlanır.

Bu tip durumlarda konuları "aşırı sakin bir üslupla ancak çok açık ve gerçekçi bir içerikle" ortaya koyarsan daha tesirli olur. "Üzülüyorum tabi ki, bu gayet normal, kolay olmuyor ama bir şekilde alışıyorum, insan zamanla neye alışmıyor ki" şeklinde... Bu şekilde konuştuktan sonra "son derece nazik bir dille" görüşmeyi bitirMEYE çalış. "Anladım" vs. dedikten sonra "bir diyeceğin var mı, kendine iyi bak" şeklinde diyaloğu hemen sonlandırma istikametine doğru sürükleyici bir yaklaşım içine gir. Bu arada kısa görüşme aralarına, yemeğe baharat ekmek misali kendinden emin ufak gülümsemeler (kahkaha değil) serpiştir ki iletişim senin için ziyadesiyle lezzetli, onun için ise daha acı olsun. Bunu istersin sanırım, değil mi!

"Nerede hangi tepkileri vermeli" konulu bu yazı dizisi devam edecek...

Psikolog
İzzet Güllü
MDH

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ne Zaman Nerede, Hangi Tepkileri Nasıl Vermeli" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     20 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,979 uzman makalesi arasında 'Ne Zaman Nerede, Hangi Tepkileri Nasıl Vermeli' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:30
Top