2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Mevlananın İnsan Psikolojisine Dair Tespitleri
MAKALE #7081 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Haziran 2011 | 10,294 Okuyucu
2 - 9 Aralık Mevlana Haftası Anısına: Mevlana'nın İnsan Psikolojisine Dair Eşsiz Tespitleri

Yakında büyük bir törenle de kutlanacak olan “2- 9 Aralık Mevlana Haftası” münasebetiyle hazırladığım ve Mevlana’nın psikolojiye dair düşünce ve tespitlerinden küçük bir demet sunan aşağıdaki yazımı bu büyük şahsiyetin aziz hatırasına saygıyla armağan ediyorum.

Mevlana sıkıntılara farklı bir bakış açısı getirir ve, “Her keder ve sıkıntı bayatlamış mutluluklarımızı süpürür, temizler. Yeni ve taze hoşnutluklar için bizi hazırlar. Bir keder gelip çattığında yepyeni hoşnutlukları bekle. Keder de sıkıntı da bir emanettir. Gelir, yaşanır ve gider. Hoşnutluk fark etmeye bağlıdır. Fark etmek ise ancak zıtlıkla mümkündür. Dert ve keder olacak ki hoşnutlukları fark edip gereken lezzeti alabilelim. Her gün et yemek insana ne kadar et hazzı verir! Ne sürekli açık el, ne de sürekli kapalı bir el insan için hoşnutluktur. İnsan için hoşnutluk, hem açılan hem de kapanan eldir. Yoksunluk sahip olduğumuzda alacağımız haz için bizi hazırlar. Dolayısı ile bir nimettir.” der.

Hepimizin peşinden koştuğu mutluluğun tıpkı yerinde duran bir bitkinin rızkının ayağına gelmesi misali aslında ardından kovalamayanı gelip bulan bir ödül / mükafat olduğuna dikkatleri çeker ve, “Mutluluk peşinden koşmayanı gelip bulan bir ödüldür.” diye söyler.

“Övülme ihtiyacı olmayanın dünyada zor işi olmaz.” sözüyle yaşadığımız hayatta altına girdiğimiz onlarca ton ağırlıktaki dünya yükünün bilinçaltı nedeninin aslında övülme, beğenilme, onaylanma arzusu olduğunu anlatmaya çalışır. “Peşinden koşacağın ve çoğunu yakalayamayacağın her arzu ve emel için sürekli engellenme yaşayacağına (ki engellenmeler birer stres, gerginlik ve mutsuzluk sebebidir) temeldeki bu duygudan kurtulmaya çalış” demektedir. Bir başka yerde ise bu duygudan kurtulmanın yolunun ilim öğrenmekten, faydalı bilgi edinmekten geçtiğini ifade eder.

Yine, “Her nimette bir gam, her gamda da bir nimet saklıdır. Nimetin içindeki gam sahip olunan nimeti kaybetme endişesidir” diyerek ne varlara sırf var diye çılgınca sevinmenin ne de yoklara sırf yok diye kahrolurcasına üzülmenin doğru olmadığına, böylece sınırlı yaşam enerjimizi zayıflatarak psikolojik direncimizi günden güne yok etmemizin doğru olmadığına dikkatleri çeker.

İnsanın benlik, kişilik ve ego gelişiminin (sosyal öğrenme ve davranışlarda sosyal çevrenin rolü) sağlıklı yahut patolojik oluşunda dışarıdan alınan tepkilerin rolüne “İnsanı firavun yapan, dışındakilerdir.” tespitiyle veciz bir vurgu yapar.

“Eli - ayağı olmayan kazancın peşinden koşma.” diyerek kısır maddi çıkarlar için zaten çok kısa olan hayatımızı heba etmemek gerektiğini anlatır.

“Kederi sahte olanın ağlaması gösterişli olur.”

Bu sözde eşsiz bir insan psikolojisi çözümlemesi vardır. Abartılı tepkilerin altında genellikle gizleme maksadı taşıyan bir savunma mekanizmasının yattığını bundan yüzyıllar öncesinden gözler önüne serer.

“Ne deniz benim için mükafattır, ne de kara bana ceza. Çünkü ben artık balık değil, balık resmiyim.”

Adeta Maslow’un ihtiyaç hiyerarşisindeki basamakları kastederek bunları çoktan aştığını, en üstteki "kendini gerçekleştirme" aşamasına geçtiğini, bu noktaya ulaştıktan sonra varlar ile yokların insan için fazla bir öneminin / farkının kalmadığını ve beyin düzleminde aynı çizgide eşitlendiğini anlatır. Aslında insanın zihinden ve fikirden ibaret olduğunu hatırlatır. Bununla ilgili bir başka sözü de şudur: “İnsan düşünce ve fikirdir aslında. Gerisi ise bir yığın et ve kemiktir sadece.”

“Yara pansuman edilmeden tedavi edilirse kangrene dönüşür, şifa hasıl olmaz.”

Yara önce temizlenmeli, sonra tedavi edilmeli. Bunu, “Danışanlarımız öncelikle sorunlarını anlatarak içini iyice boşaltmalı; gerekli önerilere, ödevlere, danışmanlık bilgilerine ve desteğe ancak ondan sonra geçilmeli” diye anlamak mümkün.

"Dert daima insana yol gösterir."

İşte psikoloji binasını üzerine oturtabileceğimiz en temel, en doğru zemin. Fiziki ya da ruhi bütün dertler aslında anlamsız sıkıntılar olmayıp, organizmanın bize sinyal gönderen birer ikaz / alarm sistemidir aslında. İlacı sırf tadı acı olduğu için zararlı bir madde zannederek atan bir hasta gibi yapmak, hemen tabelaları sökmeye çalışmak yerine bu işaretlere uygun manevralar yapabilmeyi öğrenmeliyiz, öğretmeliyiz.

“Maşrabamız küçükse deryayı suçlamaya hakkımız olmaz”

Algı ve bakış açısı maşrabamız (algısal şemamız) küçük ise koca dünya ve yaşam denizinde bir şey yok diyemeyiz. Onca şeye sahip olduğumuz halde hala bir iki eksiğe takılıp kalıyor ve sonra da bu dünyada bir şey yok diyor ve mutlu olamıyorsak dünya okyanusunu değil, ondan büyüklüğü nispetinde nasiplenebileceğimiz beyin maşrabamızı suçlamalıyız. Okyanus yeterince büyük, senin maşrabanda sorun var kardeş…

“İnsanı ilgi ile dinlemek insana en büyük ikramdır.”

Biz buna psikolojide “aktif dinleme” diyoruz. Batının patatesi alıp cips diye satması misali acaba bu gerçeği Mevlana’dan öğrenip adını değiştirmiş ve bize yeni bir tespit gibi takdim etmiş olabilirler mi? "Paranoyak olma" mı dediniz! Paranoyak olmam takip edilmediğim anlamına gelmez ki!

“Yaptığın hayrı ancak Allah’a sat, insanlara değil!”

İyi, faydalı bir iş yapacaksak bunu insanlardan karşılık beklemeden yapmalıyız. Yani koşulsuz olarak... Tıpkı terapilerdeki “koşulsuz kabul” gibi. Ya da çocuklara verilen "koşulsuz sevgi" gibi. Hakikaten de çoğu insanın günlük sıkıntıları “değmezmiş, kıymet bilmedi, anlamadı, hak etmedi, yazıklar olsun” cümleleriyle ifade edilen bu türden pişmanlıklarla dolu değil midir? İşte koruyucu ruh sağlığı için eşsiz bir tespit!

“Sıkıntılı insan, evi yanan ama bundan haberi olmayan kişiye benzer. Onu çağır pencereye, konuştur! Ne konuştuğun önemli değil; o konuşurken dumanlar pencereden dışarıya çıksın, yeter.” “Dinlemek tedavinin yarısıdır” (Freud)

“Tohumu çorak yere ekme.”

Herkesin toprağı aynı ürün için müsait olmayabilir. O zaman herkese sırf sorunu aynı diye terapi yapmaya kalkışma. Bazılarının toprağı verimsiz olabilir, bu durumda onlara çaba yapma, tarlayı hazırlama, sulama anlamında önce eğitim verilmeli. Öğrenmenler bu ilkeden hareketle vermeden önce öğrencileri almaya açık ve istekli hale getirmeli. Eşler dilimin ucuna geldi diye hemen eleştiriye kalkışmamalı, önce eşlerinin iyi yönlerini hatırlatarak onların ruh tarlasını çapalamalı. Böylece tarlayı ekmek ve ürün almak için hazır hale getirmeli.

“Kişinin niyetini anlamak istiyorsan, son cümlesine bak.”

Harika! Sözgelimi bir telefon gelir. “Hocam nasılsın? İyi misin? Nerelerdesin? Eeee! Daha daha! Ya hocam aslında sizden bir şey isteyecektim...” Kahretsin! Bir anda moraliniz bozulur. Siz tam da değer verildiğiniz için arandığınızı düşünmeye, buna inanmaya başlamışken bu son cümle her şeyi bir anda berbat ediverir! Ne kadar doğru, ne denli harikulade bir çözümleme bakın! İnsan psikolojisine dair bu denli somut ve net çözümlemeler psikolojide fazla yoktur!

“Kaynağından uzaklaşan su kirlenir”

Bilgi edinme sürecinde kaynağa, kaynak eserlere bağlı kalınması gerektiğine dair çok veciz bir tespit! Bu yüzden ben kaynak olmayan, piyasadaki güncel - popüler psikoloji kitaplarını fazla okumam!

“Şunu bil ki ölmedikçe can çekişmen bitmez. Ölümünden evvel ölmediğin için can çekişmen uzayıp gitti.”

Ölümünden evvel ölmek! Ruhen olgunlaşmak, nirvanaya ulaşmak, belki de kendini gerçekleştirmek! Var ile yoku, kazanmak ile kaybetmeyi, ucuz ile pahalıyı, kavuşmak ile sahip olamamayı aynı renkte ve tonda görecek düzeye ulaşabilmek!

“Bu dünya bir ağaca benzer. Bizler de bu ağaçtaki yarı ham, yarı olmuş meyveler gibiyiz.”

İnsanlar yarı ham yarı olmuş meyveler ise onlara karşı beklentini buna göre ayarla. Onların melek olmadığını bil. Hepsi yaşam okulunun ayrı ayrı sınıflarındaki öğrenciler. Yaşadıkları ise farklı farklı dersler. O halde onlara hoşgörüyle ve anlayışla yaklaş. Ve onlardan her zaman için her şeyi bekle. Bekle ki gördüğünde şaşırmayasın, yıkılıp kalmayasın. İşte bir koruyucu ruh sağlığı önerisi daha!

“Yürek yanmadıkça göz yaşarmaz.”

"Gülmek belki sahte olabilir ama ağlamak asla." Yürek yanması ile, ruhsal yaşantıyla göz yaşı, yani fiziksel tepkiler arasındaki bağlantıya dikkat çekiliyor! Ruh ve beden bir bütündür. Birbirini etkiler, birbirinden etkilenir.

“Ayakkabım yok diye üzülüyordum. Yolda, karşımdan gelen ayaksız bir adam gördüm.”

İç dünyamızda yaşadıklarımız başımıza gelenlerin değil, algıladıklarımızın bir sonucudur aslında. Çünkü kişi için gerçek, algıladığıdır. Kişi dış dünyadaki gerçeğe değil, bu gerçeğin zihninde oluşan algısına tepki verir. Psikolojideki ABC Modeline, doğru algılamanın önemine, bilişsel terapiye güzel bir atıf!

“Kilime vuran kilimi dövmez, tozunu silkeler.”

Bu söz, sorunların sopasını yediklerini, böylece hak etmedikleri halde kader eliyle dövüldüklerini düşünenler için söylenmiş olsa gerek. Onlar için Mevlana bir bakıma, “Sorunlar marifetiyle dayak yemiyorsunuz, sadece ruhunuz tozdan topraktan arındırılıyor, olgunlaştırılıyorsunuz. Sıkıntılar, sıkıntısızlığa özlem duygumuzu körükleyerek ruhumuzu dirilten bir aşı; ayrıca sıkıntı sonrası yaşamdan alacağımız haz için bizi hazırlayan bir yaşantı biçimidir” demektedir.

Sadece bu kadar mı?

İşte Mevlana’dan koruyucu ve tedavi edici üç - beş şifalı tablet daha:

Mesela sıkıntılarının kaynağı para ve maddi eksiklikler mi? Mevlana’nın, “Ne kadar zengin olsan ancak yiyebileceğin kadar yersin. Denize testini daldırsan ancak alabileceği kadar su alırsın, gerisi kalır” düşünce ilacını kullan. Çok etkili. Üstelik de hiç bir yan tesiri yok…

Çok para kazanınca şaşırmaktan, yoldan çıkmaktan mı korkuyorsun? Mevlana’nın şu ilacını kullan o zaman: “Deniz gibi mal kazan fakat sen üzerinde gemi ol. Gemi suyu içine alırsa batar”

“Sorunlarım iki hafta oldu hala geçmedi mi” diyorsun. İki hafta sana göre uzun… Oysa her sorunun doğası farklıdır, haliyle iyileşmek için belli bir süreyi gerektirir. O halde acele etme, Mevlana eczanesinden “Sabır önceleri acıdır, huy edersen bal olur” iksirini al, onu dene.

“Kimse beni anlamıyor” diyor ve buna mı üzülüyorsun. Hadi Mevlana’ya kulak ver de, “Körler çarşısında ayna satma, Sağırlar Pazarında gazel atma” işaretini kullan.

İletişimde sürekli kendine yüklenme, “Ne kadar bilirsen bil, söylediğin karşındakinin anladığı kadardır” ilkesini rehber edin kendine.

Bir şeyi arıyor ve bulamıyorsan, “Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aslında onu aramamak demektir” pusulasından yararlan.

Sen sadece ver, verdin diye herkesin aynı düzeyde almasını bekleme. Bu sonuca bakarak verme işinden asla vazgeçme. Unutma, “Bin bahar görse de taş yeşermez” der, Mevlana.

Geçici ayrılıklara üzülme. Açığa çıkarıcı, gerçek mahiyeti ortaya koyucu faydasından istifade etmeye bak sadece. Çünkü, “Rüzgar ateş için neyse ayrılık da aşk için odur. Küçük bir ateşi söndürür büyük olanını ise daha da alevlendirir”.

Özellikle eşine karşı evde her ağzına geleni söyleme. “Düşünmeden söyleyen nişan almadan atan avcıya benzer.” Avcı masum bir hayvanı öldürür, sen ise mutluluğunu vurursun sonra.

İşin kolayına kaçma hep, şartlarına isyan etme. Unutma ki, “Rüzgar çoğu zaman gemilerin istemediği istikametten eser” (ama bu gemilerin gitmek istediği yere ulaşmasına mani değildir). Seni mutsuz eden şartların değil, şartları algılayış biçimin. Tıpkı seni ıslatanın yağmur değil, şemsiye kullanmaman olması misali.

Hemen inanma her şeye. İyice ölç biç önce. Hayal kırıklıklarından koru kendini böylece. “Köpek bile atılan bir kemiği koklamadan yemez” demez mi, Mevlana.

“Şöyle mi olacak, öyle mi olur acaba” endişesinden kurtar kendini. Mevlana gibi, “Her şey kader ile takdir edilmiştir, kısmetine razı ol ki rahat edesin” de ve rahatla iyice.

Çocuğuna, oğluna veya kızına her doğruyu sırf doğru diye hemen o an vermeye kalkışma. Acele etme. Haydi, “Acele bir işi bozar. Allah bile insanı yavaş yavaş tam kırk yılda olgunlaştırır” gerçeğini hatırla azıcık.

Bir şeyi çok mu arzu ediyorsun? İllaki olmalı mı diyorsun? “Bu dünya bir tuzaktır, tanesi de arzular” önerisi üzerinde yoğunlaş biraz.

“İnsan ilişkilerin rayına girsin diyorsan, “Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır, iyilik aradın mı insanda kötülük kalmaz" sözleri üzerinde de…




Sevginin, hoşgörünün, barışın ve kardeşliğin timsali, eserleri bugün Batı'da, özellikle de Amerika'da en çok satanlar listesinde yer alan dünyaca ünlü mütefekkirimiz Mevlana herkes için, hele de biz psikologlar için adeta bir deniz. Hatta koca bir okyanus. Sizleri, beyin testilerinizi alarak bugüne değin kendisini yanlış ve eksik tanıdığımız, sadece dinden bahseden bir din alimi zannettiğimiz Mevlana okyanusuna koşmaya davet ediyorum.

(Not: Mevlana'nın veciz sözlerinin önemli bir bölümünü slayt / sunum olarak hazırladım. İlgilenen arkadaşların igullu3744@gmail.com adresime mail atmaları halinde bu çalışma kendilerine gönderilecektir.)

Psikolog
İzzet Güllü
MDH


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Mevlananın İnsan Psikolojisine Dair Tespitleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     22 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Kültür ve İnsan İletişimine Dair Bir Araştırma Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU
► Gebe Psikolojisine Kısa Bir Bakış Psk.M.Kenan ALYÜRÜK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Mevlananın İnsan Psikolojisine Dair Tespitleri' başlığıyla benzeşen toplam 27 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:26
Top