2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Peçe Takma, Akraba Evliliği, Çok Çocukluluk ve Tarikatlerin Doğuşu Üzerine Psikososyal Tespitler
MAKALE #7092 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Haziran 2011 | 5,591 Okuyucu
PEÇE TAKMA, AKRABA EVLİLİĞİ, ÇOK ÇOCUKLULUK VE TARİKATLERİN DOĞUŞU ÜZERİNE PSİKOSOSYAL TESPİTLER

Empati sadece kişiler arası iletişimde gerekli olan bir algılama biçimi değildir. Tarihsel sürece ve sosyal olaylara da empatik yaklaşabilmek gereklidir. Ancak empatik yaklaşabilmek her iki alanda da çok zor bir süreçtir.

Tarihsel süreç içinde şekillenmiş ve günümüze kadar gelmiş sosyal olgulara oturduğumuz yerden ve salt eleştirel bir tutum takınarak yaklaşmak ancak işin kolayına kaçmak olur. Haddizatında eleştirmek en kolay iştir. Çünkü bilgi, sistematik yaklaşım ve yaratıcılık gerektirmez, söylenen şeyin tam tersi şeyler söylemek ve bunda kişisel bir inatla sonuna dek direnmek yeterlidir.

O yüzden günümüzde pek çok kişinin, işin özüne vakıf olma ve empatik davranma gereği duymadan, sadece eleştirel bir yaklaşım getirmek suretiyle, “Şu zamanda, bu devirde, aptalca, çok saçma…” diyerek tamamen şahsi değer yargılarıyla meseleleri izaha çalıştıkları, bu tutumu da bilimsellik zannettikleri görülmektedir.

Aşağıdaki izahları okuyunca insan davranışlarında güvenlik ihtiyacının ne denli belirleyici olduğu görülecektir. Bu durum kesinlikle yadırganmamalıdır. Çünkü modern bilimin de belirttiği üzere “beslenme, barınma ve güvenlik” en önemli üç insani gereksinimdir. O bakımdan, insan davranışlarında bu üç hususun, özellikle de güvenlik unsurunun belirleyiciliği daima çok fazla olmuştur.

ÇOK, ÖZELLİKLE DE ERKEK ÇOCUK İSTEME OLGUSUNUN PSİKOSOSYAL NEDENİ

Çok çocuk olgusunu günümüze değil, ortaya çıktığı tarihsel sürece bakarak anlamaya çalışmak gerekir. Son çeyrek asra kadar dünya üzerinde doğaya ve zorlu tabiat şartlarına açık, polisiye ve devlet tedbirlerinin şimdiki kadar yaygın ve kolay ulaşılabilir olmadığı, sayının ve bedensel gücün en etkili savunma argümanı olarak işlev gördüğü devirler yaşanmıştır. O nedenle çok çocuk sahibi olmak asırlar boyu, en temel insani gereksinim olan “güvenlik” arayışının zorunlu bir sonucu olarak hayati işlev görmüştür.
Çok çocukluluk, özellikle de erkek çocuğu sahibi olmak çoğu zaman caydırıcı olmuş, böylece toplumsal hayattaki huzurun sağlanmasında ve harici tehlikelerden uzak kalınmasında, böylece insan türünün günümüze kadar gelebilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca tarımsal işleme, beslenme gibi gereksinimlerin kaba kuvvetle karşılanması da bu olguyu gerekli kılmıştır.

Bu sosyal zorunluluk gereği işletilen çok çocuk sahibi olma uygulaması zamanla yerleşik bir geleneğe dönüşmüş, bu güne kadar gelebilmiştir. Belki, “Halen niçin var peki” denilebilir. Yerleşik bir hüviyet kazanmış, bir zamanlar önemli bir işlev görmüş olan davranışların artık fonksiyonu kalmadı diye birden ortadan kalkmasını beklemek insan ve onun psikolojik mekanizması açısından kolay bir durum değildir. O yüzden, çok çocukluluk olgusunun ortaya çıkmasında sosyal koşullar, bugüne değin süre gelmesinde ise psikolojik gerçekler belirleyici olmuştur denilebilir.

(Ancak bu sosyal olguyu objektif bir biçimde anlamaya çalışmak yerine salt eleştirme yaklaşımını belirleyen -bu gerçekler ışığında baktığımızda daha iyi anlıyoruz ki- bilimsel gerekçeler değildir. Tamamen ayıplama, suçlama, küçümseme odaklı şahsi endişeler ile yererek prim yapma, alçaltarak yükselme amacı güden ideolojik kaygılardır.)

AKRABA EVLİLİKLERİNIN SOSYAL NEDENİ

Bu sosyal olguyu da aynı şekilde doğru anlamak için hep birlikte empati yapalım. En azından zihnen o dönemlere gidelim ve eski - tarihi dönemleri düşünelim:

Yaşam daha çok küçük yerleşim yerleri halinde ve zorlu tabiat koşulları içersinde sürüyor. Yağmanın, talanın, saldırının, kaba kuvvetin yaygın olduğu bu çağlarda kız çocukları ve kadınlar saldırıya en açık kesimi oluşturuyor. Bir baba evladını bir yabancıya verse atacak kızını atın sırtına, alıp götürecek uzaklara. Daha geri gelebilecek mi, giderken yolu mu kesilecek, kızına sahip çıkacak mı, yoksa hevesi geçince bir köle pazarında mı satacak, bu haklı endişeler anne ve babaların yüreğini sızlatıyor haklı olarak.

(Sanki oradaymışım gibi anlatıyorum değil mi! Kız çocuğu babası olduğumdan öyle empati yapıyorum ki, görüyorsunuz, adeta o devrin içinden anlatıyorum:))

Dolayısı ile endişeli anne ve babaların kız çocukları için en iyi, en doğru seçim; çocukluklarından beri tanıdıkları, huyunu ve suyunu bildikleri, hiç olmazsa evlatlarına zarar vermeyeceklerine inandıkları, istedikleri zaman haber alabilmenin daha mümkün olduğu (cep telefonu yok o devirlerde) akraba içersindeki kişiler... Haliyle çetin yaşam koşullarının hüküm sürdüğü, güvenliğin en önemli konu olduğu eski devirlerde evlilik için tanıdık - yakın kişiler, özellikle de akrabalar tercih edilmiştir. Dinen de yasak olmaması bu konudaki yönelimin daha serbest olmasını mümkün kılmıştır.

PEÇE İLE YÜZÜN KAPATILMASI VE KADINLARIN SOSYAL HAYATTAN UZAK OLMASI

Dinsel yönü de bulunsa, herhangi bir davranışın şeklini ve niteliğini belirleyen sadece din değildir. Sözgelimi kapanma işinde tek etken kişilerin dinsel inançları değildir; aynı zamanda geleneksel değerler de bu konuda en az dini tutumlar kadar belirleyici olmuştur. Zaten o yüzdendir ki her toplumda farklı farklı kapanma biçimleri ortaya çıkmıştır. Kapanmanın en güçlü nedeni pek tabiidir ki din olmuştur. Ancak peçe takma ve yüzü tamamen kapatma davranışı daha ziyade yukarıdaki tarihsel ve toplumsal zorunluluklarca belirlenmiştir.

Nüfusun az; kabalığın ve hoyratlığın, saldırı, yağma ve ele geçirme (talan) davranışlarının ise çok yaygın olduğu bu çağlarda kadın olmak, özellikle de güzel bir kadın olmak her zaman için tehlike arz etmiştir. Tehlike ise doğal olarak korunma refleksini harekete geçirmiş, bu yönde bazı tedbirlerin devreye sokulmasını gerekli kılmıştır. Kitle iletişim araçlarının bulunmadığı, yazılı kanunların ve polisiye tedbirlerin hemen hemen yok hükmünde olduğu bu devirlerde kadınlar gerek sosyal ortamlardan uzak durmak suretiyle kendilerini unutturmaya çalışarak, gerekse toplum içine çıktıklarında kendilerini ve cazibelerini belli etmeyerek "erkek ve güç egemen" kültürün tehditkar eğilimlerinden korunmaya çalışmışlardır. Bu uygulama zaman içinde içselleştirilerek geleneğe dönüşmüş, zaman içinde işin içine psikolojik gerçekler de girmiş, böylece içsel rahatlık, alışkanlık vb. sayiklerin tesiriyle günümüze kadar gelmiştir.


TARİKATLAR NASIL DOĞMUŞTUR

Kim ne derse desin, objektif bir şekilde ve tam bir empatiyle bakınca anlıyoruz ki hiç bir olgu aptalcasına gerekçelerle doğmamış; ortaya çıkan her uygulamayı son derece mantıki bir takım ihtiyaçlar belirlemiştir. Ancak zamanla bu ihtiyaçlar ortadan kalkmış, böylece dışarıdan bakılınca bu olgu boş, manasız, saçma şeyler / ritüeller olarak algılanır hale gelmiştir. O yüzden bir şeyi doğru anlamak istiyorsak sadece sonuna değil; başına, köküne de bakmak gerekmektedir.

İnsanlar dünya üzerinde sadece günümüzün ışıklı, bilgisayarlı, kütüphaneli, bol ulaşım araçlı 2000’li yıllarında yaşamış değildir. Dünya üzerinde binlerce yıldan beri insan yaşamaktadır.

Matbaanın olmadığı, dolayısı ile en bilindik öğrenme kaynağı olan kitaplara ve yazılı eserlere ulaşım olanaklarının bulunmadığı o eski ve uzun devirlerde bilgiye ve öğrenmeye açık kişiler / kesimler bu konuda şanslı olan, zaten çok az sayıdaki eserlere ulaşıp kendilerini geliştirebilmiş bir – iki kişinin etrafında toplanmaya başlamışlar, sonunda belli isimler alarak tarikat gerçeğinin doğumunu mayalamışlardır.

Bilgileri dolayısı ile etrafında toplanılan kişiler sırf bir yol ve ekol kurmak için değil, bilgiyi yaymak için çalışmışlar; ancak tarikat kurucuları olarak tanınmışlar, öyle meşhur olmuşlardır (Malum; şeyhler uçmaz, müritleri uçurur). Bu şekilde aslında kendileri yaşadıkları dönemlerin ayaklı ve canlı kitapları, yaşadıkları ve "tekke" vb. adlar alan yerler de kütüphane olarak toplumların gelişmesinde, bu güne günkü seviyeye gelmesinde önemli bir fonksiyon üstelenmişlerdir. (Pek çoğu zamanla asli misyonundan uzaklaşmış, belki dejenere olmuştur, o ayrı bir konudur)

(Pek çok şey gibi tarikat gerçeğine de bu şekilde bakınca mevcut durumu sadece anlarız. Doğru anlayınca gelişecek olan duygu kabul, hoş görü ve anlayış olur. Ancak soruna oturduğumuz deri koltuktan sığ ve yanlı bilgilerle, en önemlisi de başkalarını aptal, kendi aklımızı ise evrenin merkezi sayarak yaklaştığımızda kızgınlık ve nefret hisleri ile dolarız. Bilimsellik zannettiğimiz bu yaklaşımsal süreç sonunda ise var olan bir gerçeği değiştiremeyiz belki. Lakin toplumu kutuplaştırarak en büyük kötülüğü yapmış oluruz.)

( Kaynak: Bu makalede, kıymetli dostum S.H.U İsmet ÇAĞLAYAN' ın konuyla ilgili sohbetlerinden yararlanılmıştır. )

Psikolog
İzzet Güllü
MDH
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Peçe Takma, Akraba Evliliği, Çok Çocukluluk ve Tarikatlerin Doğuşu Üzerine Psikososyal Tespitler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Ruhumun Doğuşu ve Benliğim Psk.Eyüp AKIN
► Akraba İlişkilerinin Psikolojik Kazanımı Psk.Elif Sultan DEMİRHAN
► Aşk Evliliği Psk.Dnş.Kevser ORAK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Peçe Takma, Akraba Evliliği, Çok Çocukluluk ve Tarikatlerin Doğuşu Üzerine Psikososyal Tespitler' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:32
Top