2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kardeş Kıskançlığı
MAKALE #7336 © Yazan Psk.Gül MERİÇ | Yayın Ağustos 2011 | 6,748 Okuyucu
KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Kıskançlık bir kişinin veya bir ilişkinin yitirilmesinden korkulan, karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuz tutumdur. Kıskançlığı oluşturan ortam, çoğu kez toplumsal kaynaklı olup, kişinin sevdikleriyle bağlantılıdır. Sevginin var olduğu yerde kıskançlık da vardır.

Kardeş kıskançlığı, sevginin paylaşılmasına katlanamama durumu, beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine karşı geliştirilen bir kızgınlık ve gücenme durumudur. Ebeveyn çocuk ilişkisini tehdit altında hissetmek ve potansiyel sevginin kaybı korkusu olarak da değerlendirilebilir. Duygu yoğunluğu ile birlikte rekabet ve gayret sürecinin başlamasıdır. Doğuştan getirilen ve içgüdüsel bir duygu olmakla birlikte, aile ve sosyal çevrenin tutumları, bu duygunun yaşanma şeklini ve dozajını belirler. Çocuklukta başlayan bu duygu, sağlıklı ortam hazırlanıp gerekli önlemler alınmazsa, ileriki yıllarda başka kişilere ve durumlara yansıtılarak yaşanmaya devam eder.

Birden fazla çocuğun yaşadığı ailelerde doğal olarak ortaya çıkan bir duygu durumudur. Önemli olan bu duygu durumunun yaşanma boyutudur. Kimi zaman davranış sorunlarına neden olabilecek ve hayatı etkileyebilecek boyutlara varabilir. Kardeşler arasındaki kıskançlık, çocuk gelişiminde tümüyle doğal ve kaçınılmaz bir olay olmakla birlikte, bu doğal duygunun sonuçları ebeveynin alacağı tutuma bağlıdır. Kardeşlerin birbirleri ile kıyaslanması veya kıskançlıklardan kaynaklanan davranışları nedeniyle cezalandırılmaları, bu duyguyu sağlıksız yaşamalarına ve ileriki yaşamlarına yansıtmalarına neden olabilmektedir.

Kardeş kıskançlığı engellenemez, ancak bunu minimum düzeye indirebilirsiniz. Bu duygunun normal düzeyde yaşanması, çocukların kendi benliklerini algılayış şekline, çevreyle olan ilişkilerine katkı sağlar ve olumlu etkiler. Yüksek düzeyde yaşanmış ve ebeveyn tarafından körüklenmiş kardeş kıskançlığı, davranış problemlerini de beraberinde getirir. İnsan ilişkileri bozuk, kendisiyle ve çevresiyle barışık olmayan bir kişilik oluşur.

Kıskançlık duygusu, çocukluk çağında kardeşe yöneltilirken, eğer sağlıklı ortam sağlanıp gerekli önlemler alınmazsa, yetişkinlik çağında da kimi zaman eşe, kimi zaman arkadaşa veya çevresindeki insanlara yönelebilir. Rekabet ve kıskançlık yaşam tarzı haline dönüşüp, yararlılığı olmayan, huzursuzluk yaratan, tehlikeli ve yıkıcı bir duygu halini alır. Temelinde güvensizlik duygusu yatmaktadır.

Bir kardeşin gelmesi, eve yeni bir bireyin katılması ve evdeki dengeleri değiştirmesi anlamına gelir. Yeni gelen kardeş, evdeki çocuğa rakip konumundadır ve rakip olarak algılanması doğal karşılanmalıdır.

Temeli büyük kardeşin, anne babanın ilgi ve sevgisini küçük kardeşiyle paylaşmaya yanaşmamasıdır. Kardeşlerin dünyaya geliş sırası, kardeşler arası ilişkilerde ve çocukların yapılarında önemli bir belirleyici etken olmaktadır. Büyük,ortanca veya küçük çocuk olmak, çocukların yapılarında farklılaşmalara sebep olmaktadır. Her çocuk farklı ve kendi koşulları içerisinde şekillenir. Aynı evde yaşayan ve aynı anne babadan olan hiçbir çocuğun konumu bir diğeriyle aynı değildir. Kardeşler arasındaki yerinden ötürü her çocuğun gelişimi farklılık göstermektedir.

Büyük kardeşin, küçük kardeşe duyduğu kıskançlık zamanla küçük kardeşe geçmekte, küçükte de büyüğe karşı bir kıskançlığın uyanmasına yol açmaktadır. Küçük kardeş, büyük kardeşin kendisinden daha büyük, becerikli ve birçok şeyi yapabilir, bazı konularda imtiyazlara sahip olmasına karşın, bazı şeylerin kendisine yasaklandığını görmesi bu duyguyu besler. Tüm bu yaşananları etkileyerek belirleyen, ebeveynin alacağı tutarlı tutumlardır.

Çocuklardaki kıskançlık duygusu 2 yaş civarında başlar ve 5 yaşına kadar oldukça yoğun yaşanır.

Ebeveyn sevgi ve ilgisinin, tüm çocuklara eşit ve adaletli bir şekilde dağıtılması gereklidir. Aksi takdirde çocukların doğal tepkileriyle karşılaşırlar ve bu tepkiler, hatayı yapan ebeveyne değil, kardeşlere yönelir. Hatayı ebeveyn yapmıştır fakat ilgi, sevgi ve şefkat yine ebeveynden beklendiği için, bu adaletsizliğe neden olduğu düşünülen kardeşe öfkelenilir.

Bir diğer sebep ise kardeşler arasındaki kıyaslamalardır. Davranışlar, başarılar, yetenekler ve yapabilirlikler konusunda kıyaslanmak, kardeşler arasındaki rekabeti ve olumsuz duyguları arttırmaktadır. Ebeveynler, kardeşler arasında ayrım yapmadıklarını düşünseler de, kıyaslama yaptıklarında bu ayrımı çok net olarak çocuğa yansıtmış olurlar. Kıyaslamalar sadece olumsuz olarak düşünülmemelidir, farkına varmadan olumlu benzetmeler şeklinde de yapılabilmektedir. Örneğin; “Bak ağabeyin çok güzel çalışıyor, sen de onun gibi çalışsan olmaz mı?” “Kardeşin senden küçük ama nasıl davranması gerektiğini biliyor.” Her çocuğun kendi içerisinde bir bütün olduğu ve aynı anne babadan doğmuş olsalar da farklı bireyler oldukları hiçbir zaman unutulmamalıdır. Kıyaslama bazen de sosyal çevreden gelebilir. Bir kardeşin okul başarısı, sevimliliği, konuşkanlığı gibi olumlu özellikleri vurgulanırken diğer kardeşin zayıf yönleri öne çıkarılabilir. Bu gibi sosyal çevre kıyaslamaları da rekabet, kızgınlık ve kıskançlık duygularını körükleyebilir.
Kardeşler arasındaki yaş farkı, kıskançlığı belirleyen etkenlerdendir. Yaş farkı azaldıkça kıskançlık oranı artar. Yaşları birbirine yakın olan kardeşler, rekabet olayını, çok daha yoğun yaşarlar. Yaş farkı 5-7 den fazla olan kardeşlerde, rekabet olayından çok ezme-yönetme ilişkisi ön plana çıkabilmektedir.

Kardeş kıskançlıklarının yaşanma şekilleri de zaman zaman farklılıklar gösterebilir. Mesela kardeşine aşırı ilgi ve sevgi gösteren çocuk, kıskançlığını dışa vurmadan içinde yaşıyor olabilir. Bu aşırı düşkünlüğün sebebi, ebeveynin kendisine olan ilgisini ve sevgisini yitirme korkusundan dolayı, kıskançlığını maskeleme ihtiyacı olabilmektedir.
Kıskançlık yaşayan çocuk, sık sık anne ve babasının sevgisini direkt veya dolaylı yollardan sorgulama eğilimine girebilir. Evin tek çocuğu iken birden bire yeni bir kardeşin gelişi ile kendisine gösterilen sevginin ve ilginin azaldığı kaygısını yaşayan çocuk, bu sorgulamayı yaparken gösterilen sevgiden emin olamama durumunu da yaşar.
Bazen de kardeşine olan kıskançlığını direkt sözel veya fiziksel olarak dışa vurabilir. Kardeşine zarar verme eğilimi olabilir. Fiziksel olarak kardeşine veya kardeşinin eşyasına, herhangi bir oyuncağına zarar verebilir, onu kırabilir. Sözel olarak da kardeşini sevmediğini, ondan nefret ettiğini ifade edebilir. Bu tür kıskançlıklar genellikle yaş farkı az olan kardeşlerde görülmektedir.

Kardeşin gelişinden hiç etkilenmemiş veya kardeşi yokmuş gibi davranabilir. Hırçınlık, huzursuzluk, istediğini yaptırmaya çalışma, tutturma, ağlama krizleri bu çocukların tipik tepkileridir.

Kardeşi dünyaya gelinceye kadar evde ilgi ve sevgi odağı olan çocuk, artık anne-babasının ve diğer yakınlarının sevgi ve ilgisini kardeşiyle paylaşmak durumunda kalır. İkinci plana itilmiş olma ve sevilmediği düşüncesiyle ebeveyninden uzaklaşabilir, içine kapanabilir, yemek yememeye ve zayıflamaya başlayabilir.
Küçük yaş gruplarında, kardeşin doğumu ile kardeşi taklit ederek ilgiyi toplayabileceğini düşünebilir. Tekrar altını ıslatma, bez bağlanmasını isteme veya sütünü biberondan içmek gibi bebeksi davranışlar gösterebilir.

Okul çağı çocuğunda, kardeşin dünyaya gelmesi ile evden uzaklaşmamak, okula gitmek istememe, bunun için çeşitli psikosomatik rahatsızlıklar geliştirme ( mide bulantısı, baş ağrısı vb.), huzursuzluk, uyku ve yemek düzeninde bozulmalar gibi çeşitli belirtiler sıklıkla gözlenebilir.

NE YAPILMALI

Yeni bir kardeş dünyaya gelirken, eğer büyük kardeşin yaşı küçük ise, somutlaştıramayacağı açıklamalar yapılmamalıdır. Soyut düşünce henüz gelişmediği için her şey somut örneklerle ve kelimelerle açıklanmalıdır.
Anlayacağı bir dille aileye yeni bir üyenin geleceği, ev ortamının biraz daha hareketli olabileceği, yeni doğan bebeğin bakım ihtiyacının biraz daha yoğun olabileceği açıklanmalıdır. Aynı süreçlerin o doğduğunda da yaşandığı, yavaş yavaş tekrar eski yaşamlarına devam edecekleri anlatılmalıdır. Gelecek yeni kardeşin hakkında bilgi verme zamanı son ana bırakılmamalıdır.

Anne ve babanın çocuklar ile ilgili iş paylaşımı yapmış olması gerekir Anne, bebeği emzirirken baba da büyük kardeşle ilgilenebilir

Büyük kardeşin izni olmadan özel eşyalarının küçük kardeşe verilmesi kıskançlık ve kavga ortamını oluşturabilir. Her çocuğun bir birey olduğu, izni olmadan eşyasının kullanılamayacağı, anlayabileceği uygun bir dille küçük kardeşe anlatılmalıdır.
Sevginizin eşit olduğunu göstermeye çalışmayın. Sevgi eşit olmaktan çok adil olmalıdır. Her kardeşin yaşı, beklentisi farklı olacağı için eşit sevgi göstermeğe çalışmak doğru değildir. 3 yaşındaki kardeşin sevgi ve ilgi beklentisi ile 10 yaşındaki kardeşin sevgi ve ilgi beklentisi eşit olamaz. Her çocuk, gösterilen sevginin kendisine özel olduğunu hissedebilmeli ve gösterilen bu sevgiler dengeli olmalıdır.

5 yaş ile 10 yaşın ihtiyaçları ve bunların çözümünde kullanılan yöntemler aynı olamaz Çocukların yaş dönemlerine uygun iletişim kurmak gerekir Taleplerini bununla orantılı olarak değerlendirmek gerekir Büyük kardeşin ihtiyacı olan bir durum, küçük kardeş tarafında da talep edilebilir. Her konuda eşit davranmak adına bu talepler karşılanmamalı, ihtiyaçlar doğrultusunda değerlendirilmelidir. Mesela, büyük kardeş sinemaya gideceği için küçük kardeşin de sinemaya gitme talebine “Ablan arkadaşları ile sinemaya gidiyor ve izleyecekleri film ablan yaşındaki çocuklar için, seni parka götürebilirim veya yapmak istediğin başka bir şey var mı?”

Büyük kardeşin okula başlama sürecine rastlayan yeni kardeşin doğumu kıskançlığı körüklediği gibi okul konusunda da olumsuz duygular geliştirmesine neden olabilir. Okul süreçlerinin başlaması ile yeni kardeşin eve geliş süreçleri uygun zamanlara göre ayarlanmalıdır. Kendisinin evden uzaklaştırılmak için okula gönderildiğini düşünebilir. Bu olumsuz duygularla birlikte davranış sorunları ve psikosomatik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Çocuklarla birlikte geçirilen zamanın süresinden çok kalitesi önemlidir. Her çocuğun gereksinimine göre zaman ayırmak ve o zamanı kaliteli geçirmek, yapmaktan hoşlandığı işlerle uğraşmak, sadece ona yoğunlaştırdığını hissettirmek gerekir. Mümkünse oyunlarına bire bir katlanması önemlidir.

Anne baba çocukla mümkün olan her fırsatta birebir iletişime geçmeli, ortak paylaşımlı faaliyetlerde bulunmalı ve alabileceği küçük sorumlulukları çocuğa vererek, ona önemsendiği ve sevildiği mesajını iletebilmelidir.

Kardeşler arasında yapılan kıyaslamalar, çocuklar arasındaki ilişkiyi olumsuz etkiler, kıskançlığı ve rekabeti körükler. Her insan ayrı bir yetenek ve ilgiye sahiptir. Birinin akademik becerileri yüksekken diğerinin sosyal aktiviteleri daha iyi olabilir veya biri çok hareketli iken biri çok sakin olabilir. Bu nedenle her çocuk kendi içerisinde, yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

Çocukların kavgalarında hakem rolü alınmamalıdır. Ebeveyn, çocukların tartışmalarına katıldığı zaman taraf olmak durumunda kalabilir veya taraf olarak görülebilir. Bu da rekabeti yoğunlaştıran bir ortam hazırlar. Anne babanın taraf tutması durumunda, çocuklardan biri ebeveyn ve korunan çocuğa karşı düşmanlık duyguları geliştirebilir. Anne baba ne kadar yansız olmaya çalışsa da, bu işe yaramaz. Fiziksel şiddetin olmadığı ve birbirlerinin haklarını taciz etmedikleri sürece anne babanın araya girmemesi, haklı haksız ayrımı yapmaması sorunun çözümünü kolaylaştırır. Bazen anne-babaların kardeş kavgalarını engelleme çabaları, düşündüklerinin aksine çocukların kavga etme isteğini daha da arttırabilir. Anne-baba müdahalesinden sonra çocuklar kavga etmeyi durdurabilir; ama anne-babalar gözden kaybolur kaybolmaz yeniden kavgaya devam edebilirler.

Tartışmalar çözümlenirken, çocuklar kişisel sınırlarını da öğrenirler Ebeveynler buna ne kadar müdahale ederse, baş etme becerilerinin de gelişmesini engellemiş olurlar
Olayı kimin başlattığı sorusu sorulmamalıdır. Çünkü olayı kimin başlattığını öğrenmeğe çalışmak, çocukların birbirini suçlamasına neden olur. Her bir çocuğun kavganın çıkmasında eşit pay sahibi olduğu düşünülerek, sonuçlarında eşit şekilde katlanmaları sağlanmalıdır.

Kardeş kavgalarında anne babanın dikkati, sorun çıkaran çocuğa değil zarar gören çocuğa yönelmelidir. Örneğin, bir yeri kanamışsa onunla ilgilenilmeli ve diğer kardeşin üzerine fazla gidilmemelidir. Zaten o, kardeşine verdiği zarardan büyük üzüntü duymuş ve pişman olmuştur. Sadece uyarmak daha etkili olacaktır.

Kardeşler arasındaki çatışmaları çözmenin en etkili yolu, sorunu çözme sorumluluğunu onlara vermektir. Bu sorumluluğu ve olgunluğu kazanabilmeleri için ihtiyaçları olan sadece, sevgi ve saygı ortamında her birinin bağımsız bir birey olduklarının kabullenilmesi ve kendilerine güvenildiği hissinin verilmesi gerekir.

Sonuç olarak, kardeş kıskançlığı evrensel bir duygudur. Çocuk gelişiminde tümüyle doğal ve kaçınılmaz bir olaydır. Bir söz vardır “Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş”. Kardeşler ne kadar anlaşamaz durumda olsalar da, zor zamanlarda birbirlerinin yanındadırlar. Önemli olan içgüdüsel ve doğuştan getirilen bu duygunun sağlıklı yaşanmasıdır.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kardeş Kıskançlığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gül MERİÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gül MERİÇ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Gül MERİÇ'in Makaleleri
► Kardeş Kıskançlığı Psk.Elçin BOZ ORHAN
► Kardeş Kıskançlığı Psk.Pınar TURANLI DURMUŞ
► Kardeş Kıskançlığı Psk.Elif Can ÖZTÜRK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Kardeş Kıskançlığı' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:11
Top