2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Okuldan Kaçma Davranışı ve Nedenleri
MAKALE #7418 © Yazan Uzm.Psk.Belma ZİREKOĞLU | Yayın Eylül 2011 | 25,070 Okuyucu
Okuldan Kaçma Davranışının Ebeveynin Yetiştirme Tutumu İle ilişkisi:

Okuldan kaçma, çocuğun uzun süreli, geçerli bir bahanesi olmaksızın okula gitmemesi veya ders saatleri dâhilinde okulu terk etmesi olarak tanımlanabilir. Her ikisinde de çocuk anne-babasının veya ondan sorumlu olan yetişkinin haberi ve izni olmaksızın okuldan uzaklaşmaktadır. Bir süre sonra bu davranış bir yaşam tarzı haline dönüşür. Öğretmeni veya akranları ile iletişim de güçlük çeken, okul başarısı düşük vs bir nedenden dolayı çocuk okula gitmeyi istemez ve okuldan kaçma davranışını gösterir. Peki, benzer problemi yaşayan çocuklardan bazıları okuldan kaçmayı seçerken bazıları neden bu davranışı göstermez? İşte bu noktada aslında temel etken noktası okul olarak kabul edilen okuldan kaçma davranışının ailesel etkenlerle yakından ilişkili olduğu da çok tartışılan bir kavramdır.

Öncelikle okul fobisi ve okuldan kaçma davranışının ayrımının doğru yapılmasının daha anlaşılır olabileceği görüşündeyim. Okul fobisi, genellikle karşılıklı bağımlı, patolojik anne-çocuk varlığında gelişir. Genellikle bu çocukların çok koruyucu anneleri, çok uzak ve soğuk duran babaları vardır. Bazen ise anne ve baba çocuğa aşırı derecede düşkündür, kendileri de çocuklarından ayrılmayı bir türlü göze alamamışlardır. Bazen de anne ve babaların kendileri nörotik ve güvensizdir, çocuğun başına kötü şeyler geleceğinden gereksiz yere korkmuş ve çocuğu hep evde tutmaya çalışmışlardır. Böylece çocuk kendiside farkında olmadığı halde evden uzaklaşınca veya okulda iken annesine, babasına veya kendisine korkunç şeyler olabileceğinden korkmakta ve bunu engellemek için evde kalmakta ısrar etmekte, zorlandığı zaman panik içine düşmektedir. Okul fobisi olan bir çocuk okulda olmadığı zamanı evde geçirmeyi istemekte oysa okuldan kaçan bir çocuk( genellikle ergenlik dönemine denk gelmekte) zamanını evden dışarıda geçirmeyi tercih etmektedir (Ekşi, 1990).

Çocuk büyüdükçe toplumsallaşma sürecine aile dışında kalan faktörlerin etkisi artmaktadır. Çocuğun aile içinde kazandığı tutumlar, onun diğer gruplara katılma biçimi de etkilemektedir. Aile içinde edinilen tutum ve alışkanlıklar, otorite figürlerine düşmanlık ya da uyma, liderlik ya da edilgen tutum alış biçiminde kendini gösterecektir. Okul aynı zamanda çocuk için, toplum tarafından oluşturulan ilk kendini deneme yeridir. Toplumun örgütlü bir kurumu olarak okulda roller, sorumluluklar ve uyulması gereken yazılı kurallar vardır. Okul, toplumun ve yetişkinlerin çocuk üzerinde doğrudan etkisinin görüldüğü bir ortam oluşturur (Yörükoğlu, 2002).

Çocuğun aile içinde, ilk toplumsallaşma döneminin sona erişiyle birlikte, gelişiminde başka bir evre başlamaktadır. Bu ergenliktir. Çocukluktan yetişkinliğe geçişte yer alan ergenlik döneminde bireyler başta biyolojik olmak üzere fiziksel, psikolojik, bilişsel ve sosyal açıdan pek çok değişim ve gelişim yaşamaktadır (Jessor, 1991).Ancak ergenin içerisinde yer aldığı sosyal çevre tarafından kendisine sunulansosyal desteğin yetersiz veya hatalı olması sonucunda ergenlerde çeşitliuyum problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bazı ergenlerde,dürtüsel davranış, öğrenme bozuklukları, amaçsızlık, erteleme eğilimi ya dahuysuzluk şeklinde ortaya çıkan çalkantılar genellikle geçicidir. Bazı ergenler ise evden kaçma, okul bırakma, cinsel ilişkiye girme, alkol ve madde kullanma gibi daha ciddi problemler yaşayabilmektedir (Tamar, 2005).

Ergenlik döneminde okuldan kaçma davranışı üzerinde aile ve arkadaş etkisi ile ilgili olarak literatürde farklı araştırma bulguları yer almaktadır. Bazı çalışmalar bu dönemde ailelerin çocukları üzerindeki etkisinin oldukça az olduğunu gösterirken (Barth, Watson ve Blanchard, 1966); diğer bazı araştırmalar ise arkadaşların ailelerine göre ergenler üzerinde daha etkili olduğunu (Rosen, 1965); yine bir başka grup araştırma ise ailelerin ergenler üzerinde hala etkilerinin devam ettiğini göstermektedir (Douvan ve Adelson, 1965). Brittain (1963) tarafından yapılan çalışma ise ergenlerin hali hazırdaki statülerini ve kimliklerini belirlerken arkadaşlarının beklentilerini dikkate aldıklarını ancak gelecekteki rollerine ve statülerine yönelik bir belirleme yaparken ise ebeveynlerinin beklentilerini dikkate aldığını göstermektedir (Akt: Siyez ve Aysan, 2009).
Anne ve babaların çocuk yetiştirme biçimi ile okul devamsızlığı arasında ki ilişkinin incelendiği bir çalışmada örneklemin %59.50’sinin ebeveynin ve okul yöneticilerinin bilgisi dışında devamsızlık yaptığı saptanmıştır. Ebeveynin çocuk yetiştirme biçimi ile gencin ebeveyn ve okul yöneticilerinin bilgisi dışında devamsızlık yapması arasındaki ilişki anlamlı bulunmuştur. İlgisiz ebeveynin %88.00’inin, baskıcı-otoriter ebeveynin %59.60’ının, izin verici-hoşgörülü ebeveynin %58.80’inin ve yetkin-tatlı sert ebeveynin %58.00’inin çocuklarının aile ve okul yöneticilerinin dışında devamsızlık yaptığı tespit edilmiştir. Bu sonuçlara göre, ilgisiz ve baskıcı ebeveynin çocuklarının okula devamsızlık yapma eğilimlerinin daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır ( Ulusoy ve Ark, 2005).

Düzenli bir şekilde okuldan kaçma ve vaktinin çoğunun sokaklarda geçmesi de suç kapmasına giren davranışlarda bulunma riskini arttırır. Suç ve okul ilişkisi üzerine odaklanan araştırmacıların çalışmalarına genel olarak bakıldığında özellikle; akademik başarı, okula yönelik tutumlar, eğitim sistemi, okul yönetiminin öğrencilere yönelik tutumları, öğrenciler arasındaki ilişkiler, okul yönetiminin disiplin anlayışı, okuldaki başarı düzeyi ve not durumu, okuldan kaçma sıklığı veya okuldan atılma gibi faktörler üzerinde odaklaştıkları ve suçlulukla ilintili olarak söz konusu bu değişkenleri çözümleme unsurları olarak ele aldıkları görülmektedir ( Kızmaz, 2004 ).

Sonuç:

Çocuğun kişilik gelişimini ilk kazandığı ortam aile ortamıdır. Okula başlamamış çocuğun hemen hemen bütün zamanı evde geçer, bu süreçte kişilik gelişiminin temelleri atılır ve okula başlayınca ilk sosyalleşme süreci başlamış olur. Çocuğun o zamana kadar ailesinden kazandığı tutumları, sergileme olanağı bulduğu ortam okuldur. Bu nedenle okulda yaşanan problem davranışlar kazanılan bu tutumun biçimini ortaya koyar. Okulda ortaya konan her problem davranış olumsuz kazanılan tutumun göstergesidir demek her zaman mümkün olmaz. Okulda ki öğretmen, akran ilişkisinin önemi de yadsınamaz. Nitekim okuldan kaçma davranışı söz konusu olunca akla ilk gelen, çocuğun okulda yaşanan bir problemden ötürü ve ya arkadaşlarına uyarak bu davranışı sergilediğidir. Oysa okulda hiçbir sorun yaşamayan, hatta kimi zaman okulu yalnız terk eden öğrencilerin varlığı da söz konusudur. Bu bağlamda ailenin etken rol üstlendiği araştırma bulguları ile de desteklenmektedir. Aile içi anlaşmazlık, geçimsizlik nedeni ile kendini okula adapte etmekte zorlanan bir çocuk okuldan kaçabilir ya da bunu ailesine tepki olarak da gerçekleştirebilir. Bunun gibi birçok neden sıralanabilir.

Çocuk ve gençlerin neden problem davranış geliştirdiğine ilişkin birçok kuram görüş sunmaktadır. Bunların içinden günümüzde en kabul gören Problem Davranış teorisi, problem davranışta problemi attıran risk faktörlerden ve önleyen koruyucu faktörlerden bahsetmiştir. Bu görüşten yola çıkacak olursak, okuldan kaçma problem davranışında sosyal ve kişisel açıdan sağlıklı bir ortam oluşturmayan aileyi risk faktörü olarak kabul edebiliriz. Aile hem öncesinde geliştirmiş olduğu sağlıksız tutum ve yetiştirme biçimleri ile çocuğun okuldan kaçmasına neden olabilmekte, hem de kaçma davranışı karşısında gösterdiği olumsuz tavır ile örn: dayak atma, problem davranışı pekiştirmekte. Risk faktörü olarak kabul edebileceğimiz aile aynı zamanda koruyucu faktör görevini de üstlenebilir. Çocuğun kendisinden kaynaklanmayan problem davranışı karşısında, destekleyici ve güven verici tutumları ile davranışın ortadan kalmasını sağlayabilir. Çocuğuna ilgisiz olan bir anne baba, bu tutumu ile çocuğun okuldan kaçmasına risk faktörü oluşturacaktır. Aynı anne baba çocuğunun okuldan kaçtığını öğrendiğinde ilgisiz kalmayarak, çocuğu ile problemini sağlıklı bir biçimde paylaşarak, koruyucu görev üstlenebilir.

Ebeveynin tutumları ile kaçma davranışı arasında ki ilişkiyi araştıran araştırma sonuçlarına bakıldığında da aşırı otoriter ve ilgisiz anne baba tutumu sergileyen ailenin çocuklarının bu davranışı daha sık tekrarlandığı gözlemlenmiştir. Her iki tutum karşısında da çocuk okuldan kaçarak ailelerine tepki göstermeye ve ya ilgilerini çekmeye çalıştığının söyleyebiliriz. Yaptıkları davranış karşısında aileleri onlarla olumsuzda olsa daha fazla iletişime geçecek, bu çocuk için olumlu bir çıkarsama olacaktır.

Ergenlik döneminde okuldan kaçma davranışı üzerinde aile ve akran grubunun etkisini inceleyen çalışmalara göre, bir kısmı her ikisinin de etkili olduğunu diğer bir kısım araştırma ise ailenin etkisinin, bu sosyalleşme sürecinde bile önemli bir ölçüde devam ettiği görüşünü desteklemekte. Bu görüşü destekleyen birçok örnek sıralayabiliriz. Bütün arkadaşları okuldan kaçarken, kendisi bu davranışı sergilememiş birçok öğrencinin varlığından söz edebiliriz.

Başlı başına bir problem davranış olarak kabul edilen okuldan kaçma davranışı, diğer problemlerin de artmasına davetiye çıkarmaktadır. Akranları ve ya yalnız olan çocuk, sokakta daha çok vakit geçirmekte ve bir takım olumsuz alışkanlıklara, sigara içme, alkol uyuşturucu madde kullanmaya, risk davranışları sergilemeye daha yatkın hale gelebilmektedir. Başka bir değiş ile suça yatkınlık oranı artmaktadır ki birçok araştırma okul ile suç arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu ortaya koymakta. Bu ve benzeri nedenlerden ötürü ailenin ve okul yönetiminin kaçma davranışına daha fazla önem vermeleri gerektiği görüşündeyim. Özellikle risk faktörlerinin azaltılmasında ve koruyucu faktörlerin güçlendirilmesinde okulların oldukça önemli bir yere sahip olduğuna inanılmaktayım. Bu nedenle de okullardaki psikolojik danışma ve rehberlik servislerinin yaygınlaştırılmasının ve alanda çalışan psikolojik danışman sayısının arttırılmasının; okullarda hâlihazırda yürütülen rehberlik etkinliklerinin de sadece eğitsel ve mesleki rehberlik etkinlikleriyle sınırlandırılmayıp öğrencilerin özyeterliklerinin, problem çözme, karar verme ve sosyal becerilerinin geliştirilmesi gibi etkinlikleri kapsayacak şekilde kişisel rehberlik hizmetlerine ağırlık verilmesinin; önleyici çalışmaların temel eğitim dönemi ile birlikte başlatılmasının ve paket programlar olarak yürütülmesinin önemli olduğu düşünmekteyim.

Çocuğu bir birey olarak kabul görmenin yanı sıra, onu yetiştiği aile ortamından ayrı görmeden değerlendirmenin önemi büyüktür. Bir ağaç olmadan, ilk aile içinde yeşeren çocuk, beslenmesini okul ile birlikte sürdürür fakat kökleri her zaman ailesine aittir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Okuldan Kaçma Davranışı ve Nedenleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Belma ZİREKOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Belma ZİREKOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Belma ZİREKOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Belma ZİREKOĞLU
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi108 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Belma ZİREKOĞLU'nun Makaleleri
► Çocuklar Okuldan Neden Korkuyor Psk.Dnş.Gökçe SABANCI
► Davranışı Anlamanın 2 Yolu Psk.Dnş.Zeynep ANAFOROĞLU BIKMAZ
► Çocuk ve Yeme Davranışı Psk.Reyhan UZUN
► Tırnak Yeme Davranışı Psk.Gülçin DÖNMEZ FİDAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Okuldan Kaçma Davranışı ve Nedenleri' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Emdr Nedir? Nisan 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:31
Top