2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Vücudun Alarm Sinyallerini Hastalık Olarak Okumak
MAKALE #7671 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ekim 2011 | 7,204 Okuyucu
Kainatın ve içindeki bütün canlıların varoluşuna dair izahlar genel olarak iki ana yörüngede seyretmektedir. Birincisi, yaşamın ilkel bir düzeyde başlayıp gelişerek bu güne kadar geldiğini (tamamen tesadüfen) öngören evrimci materyalist görüştür. Bu düşünce özünde, ilkelden başlayıp mükemmele doğru uzun soluklu bir seyir izleyen “tekamülü” esas aldığı için şuan yaşayan canlıları henüz gelişim sürecini tamamlayamamış, dolayısı ile eksik ve kusurları fazlaca bulunan “noksansı” bir varlık olarak kabul eder. Bu düşünce gerek bilinçli gerekse bilinç dışı düzeyde olsun, insan doğasına (aynı zamanda sağlığa ve hastalığa) bakışı da büyük ölçüde etkilemiştir.

Bu bilimsel ve felsefi akım, organizmadan zaman zaman dışarı sızan semptomları bizatihi hastalığın kendisi olarak görmeye her zaman için daha eğilimli olmuştur. Sözgelimi uzun ömür sürecimizde sık sık yaşayabildiğimiz yüksek ateş hemen düşürülmesi gereken bir arızalı / patolojik hal durumudur.

“At sahibine göre kişner” denilir. Haliyle bilim, sahibinin temeldeki bu varlık tasavvuruna göre kişneyecektir. Nitekim de öyle olmuştur. Zeminde böylesi bir varlık / varoluş tasavvuru olan, temelde bu yaşam ontolojisi üzerinde psikoloji bilimi ve uygulaması yapan uzmanların insan psikolojisini sık sık arıza veren, organizmadan dışa yansıyan her sıradışı tepkiyi - davranışı "patoloji" olarak değerlendirmeye daha yakın duran bir eğilimde olmaları, bu çizginin doğal bir uzantısı olarak da bütün tanı - hatalık kategorilerini, tüm sınıflandırma sistemlerini ve sistematiğini ona göre şekillendirmeleri oldukça anlaşılabilir bir durumdur.

Diğer yandan, bilim camiasında çok yaygın olmamakla birlikte (son yıllarda çok yükselişte olan) geniş halk kesimlerince çok daha kabul gören ikinci varoluşsal yaklaşım, yaşamın ve bütün canlıların kendi türleri içinde en üst, en mükemmel düzeyde ve bir defafada yaratıldığına dair inançtır ki buna dinsel öğreti ya da "yaratılışçılık akımı" denilir.

Bu kabule sahip bilim adamları insanın herşeyiyle mükemmel olduğunu, hastalıkların insanın eksik ve kusurlu bir varlık olması sonucu ortaya çıkan yaygın bir anomali olarak değil; belli şartlar neticesinde sonradan gelişen sınırlı ve geçici patolojiler olduğunu varsayar.

Yukarıdaki örnek üzerinden gidecek olursak, bu felsefi zemin üzerinde bilim ve uygulama yapanlar yüksek ateşi başlı başına bir hastalık olarak değil; olsa olsa mükemmel olarak kurgulanan organizmanın bize verdiği bir mesaj ve aynı zamanda hastalıkla başa çıkmada kullandığı otomatik bir savaş tekniğinin harici sinyali (bombanın patlayınca çıkan sesi) olarak kabul ederler.

Ben insan ve organizmanın izahına ve işaretlerine yönelik açıklamlarda bu ikincisini daha rasyonel buluyorum. Üşüdüğümüz zamanki titremenin vücudun ani ısı ihtiyacını karşılayabilmek için başvurduğu bir taktiksel yöntem olması, yine zararlı bir gıda aldığımızda sistemin bunu kabul etmeyip kusma yoluyla hemen dışarı göndermeye çalışması, hastalıklı anlardaki istem dışı terleme ile toksinlerin dışarıya atılarak hastalık mikroplarının güçsüz düşürülmeye çalışılması, koşarken kalbin yüksek ritimlerde atarak ihtiyaca göre kan sevkiyatını artırması, göze bir cisim yaklaştığında göz kapaklarının otomatrik olarak kapanarak aniden savunma pozisyonuna geçmesi, aydınlıktan değil de daha ziyade belirsiz olan "karanlıktan" korkmamızı sağlayarak bizi olası bilinmezlere / tehlikelere karşı koruyan istem dışı korku duygusu üretimi, çocuk daha doğar doğmaz su dahil onun bütün ihtiyaçlarını karşılayan ve mucizevi bir ürün olan sütün hemen üretilmeye başlanması ve bunun bebek dışarıdan beslenebilecek yaşa gelince anında kesilmesi, bir yerimizi bıçak kestiğinde tedavi olmasak bile dokunun kendi kendisini hemen tamire başlaması, dinlenmeye ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda ayaklarımızın dermanımızı keserek bizi (bize rağmen devreye girerek) istirahate zorlaması, hatta buna mahkum kılması gibi birçok savunma devrelerini ve savaşım sistemlerini düşündüğümüzde bizim hastalık dediğimiz durumların aslında çok sınırlı olduğunu, belirtilerin bizatihi hastalığın kendisi değil; birer ikaz / alarm işlevi gördüğünü düşünmek daha mantıklı geliyor bana.

Bu izahların gösterdiği gerçek bağlamında meseleye yaklaştığımızda, artık neredeyse fobi ile eş anlamlı olarak kullanır hale geldiğimiz korku duygusu (ki şiddeti her ne olursa olsun) başlı başına bir hastalık değil; yaşanılan bir olayın akabinde harekete geçirilen ve geçici süreli olan bir savunma refleksi olarak kabul edilmelidir.

Bu durumda belki fare canlısı için “fobisi” kabul edilebilir bir durumdur (buradaki korku korku nesnesinin gerçekliğiyle orantısız ve irrasyoneldir) ancak tehlikeli bir varlık olarak içselleştirilmiş yılana karşı içine düşülen korkuya “yılan fobisi” denmesi üzerinde biraz düşünülmesi gerektiği aşikardır.

“Aslandan korkmak fobi değildir. Hele bir korkma da seyreyle vaziyeti” ( İ.G )

Kalp hastası olan birinin doktora ulaşamayacığını düşündüğü otobüsle seyahat ederken, yine sıkışabileceği ihtimaline karşın (ki bu kalbin sıkışması ile birlikte yaşanılacak olası panik atmosferinde çok olası bir durumdur) kalabalık vb. ortamlarda içine girdiği korkulu ve panikle karışık ruhsal hal de aynı şekilde. Bu duyguları öncesiyle, seyri ve sonucu ile bir bütün olarak analiz ettiğimizde rasyonelliğin dışında gözümüze çarpan bir anormallik var mı sizce!

Dürtüsel olmayan ve ihtiyaca binaen yapılan çalmalar için “çalma hastalığı mevcut” derken de aynı şekilde.

İş yoğunluğu karşısında, "Benim umurunda olan senin işin değil, sağlığın! Artık dayanamıyorum, iş yoğunluğunu gözden geçir, bir şeyleri düzelt, bak uyarıyorum seni" diyen stres adlı dost sesini "stres = tu-kaka" görerek yok etmeye çalışmak da öyle! Hatta depresyon bile böyle! Çoğu için bu gerçek aynen böyle!

Yaşamın kökenine ve varoluşun nasıl meydana geldiğine ilişkin görüşler (kabuller ve inançlar) şüphesiz ki herkesin sadece kendisini ilgilendirir. Lakin varoluşun, daha doğrusu “varolmuşun” doğasına dair kurgular, öngörüler, bilgiler; diğer bir tabirle varlık felsefesin niteliğine dair algılar belki herkes için ama ençok da biz bilimin uygulamacıları için çok hayati öneme sahip.

Felsefe, üzerine bilim evini, bilgi odalarını ve bunlara bağlı olarak uygulama koridorlarını inşa ettiğimiz binanın altındaki sağlam yahut çürük zemindir. Bu zemin yanlış ise bizim üzerinde yükselteceğimiz bina temelsiz olmaya, çoğunlukla daha kurarken, en kötü ihtimalle de karşılaşacağı ilk darbede yıkılmaya mahkum olacaktır.

Önemine istinaden ve son olarak, “Çalışmayan, göstergeleri yanmayan her makine bozuk demek değildir. Elektriğe de, fişe de, kablolara da bir gözatmak gerekir” sözümü yeri gelmişken tekrar hatırlatıyor; bütün uzmanları artık neredeyse kişilik özelliklerimizin bile hastalık sayılmaya başlandığı şu insanlık tarihinin puslu kış mevsiminde daha dikkatli olmaya, kaza yapmamaya, masum insanların canına ve malına malolmamaya, bu sebeple trafikteki (literatürdeki) normalin ve anormalin kurallarına hakkıyla riayet etme konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

(Not: Olanlara teşekkür ediyorum, sözüm olmayanlara)

Psikolog
İzzet Güllü
MDH



Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Vücudun Alarm Sinyallerini Hastalık Olarak Okumak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     21 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Aşk Bir Hastalık mı? Psk.Nazike MEŞE
► Hastalık Psikolojisi Psk.Serap DUYGULU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Vücudun Alarm Sinyallerini Hastalık Olarak Okumak' başlığıyla benzeşen toplam 38 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:21
Top