2007'den Bugüne 92,769 Tavsiye, 28,308 Uzman ve 20,056 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikoterapi Nedir, Ne Değildir ve Nasıl Fayda Sağlar?
MAKALE #7770 © Yazan Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA | Yayın Kasım 2011 | 7,815 Okuyucu
Psikoterapi Nedir, Ne Değildir ve Nasıl Fayda Sağlar?

Yapılan bilimsel çalışmalarla son yıllarda dünya’da ve Türkiye’de psikoterapinin ruh sağlığı üzerinde iyileştirici etkisi kabul görmekte ve psikoterapiyi yaygınlaştırma çalışmalarına ağırlık verilmektedir; ancak ülkemizde ve dünyada psikoterapi sürecinin nasıl işlediği, bu süreçten nasıl fayda sağlanıldığı ve ne gibi teknikler kullanıldığı konusunda bazı soru işaretleri mevcuttur. Bu yazının amacı psikoterapi olgusunu ve psikoterapinin iç dinamiklerini anlaşılır bir dille açıklamak ve psikoterapi desteği almayı düşünenlerin kafalarındaki soru işaretlerini mümkün olduğunca gidermektir.

Psikoterapi Nedir?

Dış ve iç etkenlere bağlı olarak fiziksel sağlığın zaman zaman bozulduğu gibi çok daha karmaşık ve soyut bir yapı olan ruhsal sağlığın da sekteye uğrayıp destek ve tedaviye ihtiyaç duyması son derece doğal bir durumdur. Kişinin bozulan ruh sağlığının tekrar sağlıklı duruma getirilmesi amacıyla belli bir bilimsel kuram ya da kuramlara bağlı profesyonel bir uzmandan yapılandırılmış bir ruhsal destek alma sürecine en genel anlamıyla psikoterapi denir. Psikoterapinin temeli Psikanalitik Psikolojinin kurucusu olan Sigmund Freud tarafından atılmış ve günümüze kadar farklı kuramlar ve yüzlerce teknikle şekillendirilmiş ve şekillendirilmeye devam etmektedir.

Psikoterapi Ne Değildir?

1. Psikoterapi bir uzmanın size tavsiyelerde bulunup, sizin adınıza kararlar alması süreci değildir. Birçok danışan psikoterapistinden kendisine tavsiyelerde bulunmasını ve kendisi adına kararlar almasını bekler, ancak psikoterapinin hedefi size kendi seçimlerinizi yapma ve kendi kararlarınızı alma olgunluğuna eriştirmektir. Dolayısıyla Profesyonel bir psikoterapist sizin adınıza karar vermez.

2. Psikoterapi sadece çocukluğunuzu anlatma süreci değildir. Psikoterapistin bağlı olduğu bilimsel kuram çerçevesinde kimi zaman sorunun kaynağının çocukluk yaşantılarında olduğuna karar verilip ve bu dönem irdelenerek daha çok çocukluk dönemi üzerinden psikoterapi süreci işleyebilir; ancak bunun şart olmadığını düşünüp, şimdinin ve yakın geçmişin üzerinden sorunun çözümlenebileceğini iddia eden kuramsal yaklaşımlar da mevcuttur. Dolayısıyla çocukluğa inip inmeme konusu tamamen mevcut sorunun türü ve psikoterapistin bağlı kaldığı kuram ve tekniğe göre farklılık gösterebilir.

3. Psikoterapi sadece geçmişteki travmalarınızı anlatmanız değildir. Birçok psikoterapist geçmişte yaşanmış travmaların ya da danışanda derin izler bırakan olumsuz yaşantıların mevcut sorun veya sorunlarla bağlantılı olduğunu fark ettiğinde travmayı çalışmayı tercih etme yoluna gidebilir ancak bunun elzem olmadığını, geçmişteki travmalara çok dokunulmaması gerektiğini savunan psikoterapistler de mevcuttur. Son zamanlarda ise danışanın ego kapasitesinin travmayla yüzleşme veya travmayı yeniden yaşantılamaya ne kadar hazır olduğu konusu dikkate alınmaktadır. Profesyonel bir psikoterapist kişinin ego gücünün belli bir seviyeye geldikten sonra eğer danışan isterse travmayı gündeme getirmeyi tercih eder, aksi takdirde yüzleştirmeyi kaldıramayacak durumda olan danışanın travmayla tekrar yüzleştirilmesinin danışana faydadan çok zarar verdiği kanısı hâkimdir.

4. Psikoterapi seansları kişilere mutluluk dağıtmaz: Psikoterapi seansı insanların seans odasından her zaman mutlu bir şekilde çıktığı bir süreç değildir. Psikoterapi kendiniz ve diğer insanlar hakkında içgörü ve farkındalığınızı arttırarak, sorunlar karşınızda baş etme becerilerinizi geliştiren, sizin daha olgun, daha bağımsız ve huzurlu bir birey halini almanıza yardımcı olan bir süreçtir. Bu süreç kimi zaman acı verir ve sıkıntılı geçebilir, zira gelişim ve değişim kimi zaman sancılı olabilir. Dolayısıyla psikoterapi sadece seanstan mutlu ayrılmak için alınan bir hizmet değildir. Bu sebeplerden dolayı danışanına seansta sadece mutluluk verme çabası içinde olan bir psikoterapist ona faydadan çok zarar verebilir, kişiyi anlık mutlu eder ama sorunlarını kökten çözmesine yardımcı olamaz.

5. Psikoterapistler yalnızca iyi dinleyen insanlar değillerdir: Bir psikoterapi seansı sırasında danışanı dinlemek oldukça önemlidir ve danışan üzerinde kimi zaman tek başına iyileştirici bir etki sağlayabilir, ancak psikoterapi süreci boyunca sadece dinleyerek kişiye yardımcı olunamaz. Psikoterapist yeri geldiğinde gündeme getirilen olaylar arasında bağlantıları kurarak danışana içinde bulunduğu durumla ilgili bağlantılar kurdurur, yorum ve yüzleştirmeler yapar. Bir psikoterapisti, danışanların etrafındaki kendilerini dinleyebilecek diğer insanlardan farklı kılan özelliklerden biri de yaptığı bu yorum ve yüzleştirmelerdir. Buna ek olarak profesyonel bir psikoterapist bilgi birikimi, aldığı mesleki eğitim ve edindiği klinik tecrübe ile insan davranışlarının nedenselliğini ve yaşantıları diğer insanlardan farklı olarak değerlendirme ve bunu kişiye fark ettirme becerisine sahip kişilerdir.

6. Psikoterapiye sadece güçsüz insanlar gitmez: Her insanın baş etmekte zorlandığı konular olabilir, böyle durumlarda başkalarından yardım talebinde bulunması son derece doğal bir durumdur. Bilinçli insan baş edemediği durumlar karşısında başkalarından yardım talebinde bulunmakta sakınca görmeyen insandır. Dolayısıyla psikoterapi güçsüz insanlardan çok sorunlar karşısında baş etmekte zorlanan insanların başvurduğu bir hizmettir. Bunun yanı sıra insanlar kendilerini daha iyi tanımak, hayattan daha çok keyif almak, diğerleriyle daha iyi ilişkiler kurmak ve yaşam kalitesini arttırmak için de pekâlâ psikoterapiye gidebilir.

7. Psikoterapi sizin yargılandığınız veya eleştirildiğiniz bir süreç değildir: Psikoterapi’nin en temel kuralı koşulsuz kabuldür. Bu kural psikoterapi sürecinin faydalı olabilmesi ve psikoterapistin danışanla işbirliği oluşturabilmesi için oldukça önemli bir durumdur. Profesyonel bir psikoterapist danışanlarını hataları, eksiklikleri ve olumsuz davranışlarından dolayı yargılamaz ya da eleştirmez. Psikoterapist, yalnızca danışanın kendisine veya başkalarına zarar verebilecek bir durumu söz konusu olursa buna müdahale etmekte sorumludur.

Psikoterapi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

1. Psikoterapi Nasıl Fayda Sağlar?


Psikoterapinin bir kişi üzerinde faydalı olmasını sağlayan önemli unsurlardan biri danışanın psikoterapistiyle kurduğu terapötik ittifaktır. Terapötik ittifak; en genel anlamıyla psikoterapist ve danışan arasında oluşan, danışanın sorunlarının çözümüne ve daha kaliteli bir hayat yaşamasına yönelik insani, güven temelli, işbirliği ve uyuma dayalı ilişkisi sürecidir. Oluşan terapötik ittifak sayesinde danışan belki de ilk defa en mahrem konularını yargılanmadan, eleştirilmeden bir başkasıyla paylaşma ve çözümleme imkânı bulur, zira benzer bir ilişkiyi günlük hayatta başkalarıyla kurması çoğunlukla mümkün olamaz, olsa da çevresindekiler profesyonel bir psikoterapist gibi olayları tarafsız değerlendiremez. Dolayısıyla sadece psikoterapistle kurulan bu terapötik ittifak sayesinde bile süreçte ilerleme kaçınılmaz bir hal alır.

Psikoterapinin faydalı olmasını sağlayan bir diğer unsur ise psikoterapistinin bilgi birikimi, deneyimi ve profesyonelliğidir. Profesyonel bir psikoterapist diğer insanlardan farklı olarak sorunun kaynağını, etkilerini, çözüm engellerini ve çözüm yollarını tespit ederek danışanına has bir iyileştirme süreci planlamasına yetkin bir kişidir. Bir psikoterapisti diğer insanlardan ayıran bu beceri, danışanın sorunlarının kaynağını fark ettirip onları çözümlemesine yönelik oldukça önemli bir etki sağlar. Dolayısıyla psikoterapistin bu profesyonel desteği ve yönlendirmesiyle psikoterapi süreci çok daha hızlı ilerleyebilir.

Bunların yanı sıra, psikoterapist bilgi ve deneyimiyle danışanın sorunlar karşısında baş etme becerilerinin güçlenmesine olanak sağlayan profesyoneldir. Bu sayede danışan psikoterapi süreci boyunca ve sonrasında karşılaştığı sorunlarla daha kolay baş edebilecek bir duruma erişir.

2. Psikoterapi her zaman işe yarar mı?

Psikoterapinin işe yaraması için en önemli unsur kişinin psikoterapi sürecine inanması ve psikoterapiye gönüllü bir şekilde gelmesidir. Aksi takdirde psikoterapist ne kadar da profesyonel olursa olsun kişiye faydalı olma şansı azalır. Kişi değişime inanıp kendi isteğiyle psikoterapiye geldiği zamanlarda ise bunun işe yaraması için en önemli etken psikoterapistin yaklaşımıdır. Terapist ve danışan arasında terapötik ittifak sağlanmazsa psikoterapinin işe yaraması çok zordur ve psikoterapi geçici çözümler sağlamaktan öteye gidemez.

3. Psikoterapiden yararlanılmaya ne zaman başlanır?


Bu sorunun cevabı danışanın yaşı, zekası, eğitim durumu, terapistiyle kuracağı ilişki, seansların sıklığı ve süresi, problemin niteliği ve psikoterapistinin uzmanlığına göre değişiklik arz edebilir. Araştırmalar 6 aylık bir dönemden sonra ölçülebilir olumlu gelişmeler olduğunu gösterse de ilk seanstan itibaren gelişme kaydeden vakalar da vardır. Bunun yanı sıra 1 yıllık bir psikoterapi çalışmasından sonra ise insanların % 75'inin psikoterapiden yararlandığını gösteren araştırmalar mevcuttur.

4. Psikoterapiden yararlanıldığı nasıl anlaşılır?

Psikoterapiden yararlanıp yararlanmadığını en iyi tespit eden danışanın kendisidir. Kendi benlik algısının olumlu yönde farklılaşması, sorunlarla baş etme becerilerinin artması, daha önce hissedilen olumsuz duygu ve düşüncelerin azalması, başkalarıyla kurulan ilişkilerin düzelmesi vb. gibi konularda gelişmelerin olması psikoterapiden yararlanıldığına dair işaretlerdir. Genellikle bu gibi değişimler psikoterapi süreci sonlandıktan sonra da devam eder. Bunların yanı sıra, psikoterapiden yararlanıldığını anlamak için danışan öncesi ve sonrasını değerlendirebilen bir takım objektif testlerle kendi durumun ölçebilir ya da psikoterapistine ölçtürebilir.

5. Psikoterapi neden Türkiye de pahalı bir hizmettir?


Bu durumun birden fazla nedeni vardır:

Birincisi, özellikle Avrupa’da ki bazı ülkelerde ve Amerika’da psikoterapi seansları belli oranlarda sigorta şirketleri ve devlet tarafından karşılanır. Bundan dolayı bu gelişmiş ülkelerdeki insanların psikoterapi desteği alması bütçelerini çok fazla sarsmamaktadır. Maalesef Türkiye’de buna benzer bir altyapı ve standart henüz oluşturulamamıştır.

İkincisi, profesyonel bir psikoterapist hangi mesleki olgunlukta olursa olsun dışarıdan katılacağı eğitimlerle kendisini geliştirmek ve yenilikleri takip etmek durumundadır. Tek başına bu eğitimler bile oldukça yüksek bir maliyeti bulmaktadır. Bunun yanı sıra her psikoterapist için ideal olanı danışanlarıyla ilgili başka bir meslektaşından süpervizyon denilen gözetim ve süreç takibine tabii olmasıdır. Terapistin başka bir uzmandan aldığı bu süpervizyon da psikoterapist için belli bir maddi gider oluşturmaktadır.

Terapistlerin psikoterapi uyguladığı merkezlerin kira, stopaj, faturalar, reklam, sekreter maaşı, vergi gideri gibi diğer masrafları düşünüldüğünde ve psikoterapistlerin verimli olabilmek için sınırlı sayıda danışanla ilgilendikleri göz önündü bulundurulduğunda psikoterapi ücretlerinin birçok insan için yüksek olması oldukça beklenen bir durumdur.

6. Ne sıklıkla psikoterapiye gidilmelidir?

Bu durum psikoterapistin bağlı olduğu kuram, çalıştığı teknik; danışanın kişisel özellikleri, zamanı, maddi olanakları ve sorunun niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Şu an da genel kabul başlangıçta en az haftada 45-50 dakikalık bir seans yapılmasının iyi olacağı yönündedir, Psikanalitik ve dinamik kuram çerçevesinde bir psikoterapi sürecinde ise psikoterapinin faydalı olabilmesi için görüşmelerin haftada en az 2, 3 seans yapılması gerektiği kanısı hakimdir. Bunların yanı sıra, yalnızca tek bir seansın etkili olduğu kişiler olduğu gibi yıllarca psikoterapiye devam etmek zorunda kalan danışanlar da vardır.

7. İyi bir psikoterapist nasıl bulanabilir?

Bu konuda psikoterapistin kişisel özellikleri, mezun olduğu okulu, aldığı eğitimleri, bağlı olduğu meslek örgütü, mesleki tecrübesi, kültürel altyapısı, insani ve etik yönü oldukça önem arz etmekle beraber her danışan için “iyi psikoterapist” kavramı farklılık gösterebilir. Bir danışan için çok iyi kabul edilen psikoterapist bir başkası için vasat ya da yetersiz görülebilir. Burada önemli olan nokta psikoterapist ile danışanın kurduğu güvene dayalı ilişki ve aralarında oluşturdukları psikoterapiye yönelik ittifaktır.

8. Hangi yaşlar psikoterapi için daha uygundur?

Bu sorunun cevabı her kuram ve tekniğe göre farklılık gösterse de yetişkinlikte yaş ilerledikçe psikoterapiden fayda görme düzeyinin azaldığına dair genel bir kanı hâkimdir. Özellikle ergenlerin ve genç yetişkinlerin psikoterapiden daha fazla faydalandıkları söylenebilir.

Ümit AKÇAKAYA
Uzm. Psikolojik Danışman & Psikoterapist
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikoterapi Nedir, Ne Değildir ve Nasıl Fayda Sağlar?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ümit AKÇAKAYA Fotoğraf
Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi140 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA'nın Yazıları
► Psikoterapi Nedir? Ne Değildir? Psk.İlke TARHAN
► Psikoterapi Nedir? Ne Değildir? Psk.Hasan Turgut ERDOĞAN
► Psikoterapi Nedir, Ne Değildir? Psk.Osman İLHAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,056 uzman makalesi arasında 'Psikoterapi Nedir, Ne Değildir ve Nasıl Fayda Sağlar?' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Erich Fromm ve 'olmak' Mayıs 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:45
Top