2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Alkol ve Madde Bağımlılığı
MAKALE #7848 © Yazan Psk.Serpil KIZILTAŞ GÜNYÜZ | Yayın Aralık 2011 | 7,815 Okuyucu
BAĞIMLILIK

İnsanları bağımlılığa sürükleyen temel nedenlerden biri duygusal doyumsuzluktur. Başka bir ifadeyle, duygularına doyum arayan insanın belli bir nesneye, kişiye ya da düşünceye takılıp kalmasının nedeni ona gereğinden fazla duygusal yatırım yapmasıdır (Köknel, 1998).


Bağımlılık davranışını oluşturan üçgen


Alkol, madde kullanımı ve bağımlılık sorunu değişik zamanlarda farklı görüşlerin etkisinde yorumlanmıştır. Önceleri huy, karakter, mizaç ve kişilik bozukluğu, çöküntüsü, yozlaşması olarak ele alınmış; zamanla psikonevroz, psikopati, ruhsal bozukluk, hastalık olarak değerlendirilmiş, hatta savunma düzeni olarak ele alınmıştır; günümüzde ise bir davranış biçimi olarak kabul edilmektedir. Bağımlılık sorunu bir davranış biçimi olarak ele alındığında, bu davranışın oluşmasında çevre koşullarının, bu koşulların etkilediği kişilik yapısının içinden ve dışından gelen uyaranların niteliğinin ve niceliğinin bilinmesi ve anlaşılması gerekmektedir. Bağımlılık biçimindeki davranışa yol açan çevre koşulları, insanın içinde yaşadığı toplumun ekonomik ve kültürel yapısından; o toplumda güncel ve etkili olan alkol ve madde alt kültüründen oluşur. Kişilik yapısının içinden gelen uyaranlar bir anlamda kişiliğin değişik katmanlarından kaynaklanan ve bağımlılığa yol açan farklı etkenlerdir. Dıştan gelen uyaranlar, kişilik katmanlarının etkisi altında ya çözümlenir ya da bağımlılığa yol açan çatışmalara dönüşür (Köknel, 1998).


İçki içen herkes alkolik değildir. Eroin kullanan herkes eroin bağımlısı değildir. Ancak her madenin fizyolojik bağımlılığa götürme hızı birbirinden farklıdır. Fizyolojik bağımlılık her maddede psikolojik bağımlılıkla paralellik göstermez. Psikolojik bağımlılığı belirleyen ise insanın baştan beri gelen çevresi, eğitimi, duygusal toleransı, toplumsallaşma düzeyi, kısacası kişiliğidir (Bengü, 2000).


Bağımlılık tesadüfen olmaz. Aslında kişi madde kullanmadan önce de bağımlıdır: kişilere, kumara, alkole, esrara, sekse, sigaraya, aktivitelere ya da eğlenceye. Bağımlılığın her türünün ortak özelliği maddenin, kişinin ya da aktivitenin yaşamda başrol oynamasıdır(Gün, 1998).


ALKOL, MADDE KULLANIMI VE CİNSELLİK


Alkolün getirdikleri..


Genel olarak alkole bağlı ruhsal belirtiler, kişilik yapısına, kişinin duygudurumuna ve kişinin içinde bulunduğu çevre koşullarına göre değişir. Ancak çoğunlukla kandaki alkol düzeyiyle ruhsal belirtiler arasında bağlantı vardır.


10-20 mg: Düşüncede açıklık, iyimserlik, neşe, aşırı konuşma, kendine güven, atılganlık

20-40 mg: Neşe durumu artar, kimi kez aşırı neşe, taşkınlık ve keyif hali olur. Bu dönemde bedensel yorgunluk, bitkinlik, halsizlik durumu da azalır. Hafif ağrılar ortadan kalkar. Baş dönmesi, sıcaklık, kızarma, terleme olabilir.
40-60 mg: Konuşma bozulur. Düzenli hareketler azalır. İstemli hareketler zorlaşır. Konuşma ve hareketlerde taşkınlık ve tutarsızlık ortaya çıkar.
60-80 mg: Konuşma ve düzenli hareketlerdeki bozukluk artar. Oturma ve yürümede dengesizlik görülür. Taşkınlık ve tutarsızlık artar. Saldırgan belirtiler ortaya çıkar. Alınganlık, bağırıp çağırma, küfür, vurup kırma, kavga, tahrip etme duygusu öne çıkar.
80-100 mg: Üst benliğin denetimi azalır ya da bütünüyle ortadan kalkar. Kişi kırıcı, kavgacı ve saldırgandır. Ruhsal durum çocuksudur. Zaman zaman gereksiz üzüntü, sıkıntı, ağlama, kendini suçlama, kıskançlık, yaşamdan yakınma biçiminde belirtiler olur. Kalp vurum sayısı ve solunum hızlanır. Görme bulanıklaşır.
100-200 mg: Üst benliğin denetimi bütünüyle ortadan kalkar. Saldırganlık, sapkın cinsel eğilimler ortaya çıkar. Konuşma, görme, yürüme güçlüğü ve çift görme, dengesiz yürüme, sendeleme, yalpalama görülür. Bilinç bulanır. Bulantı, kusma olur.
200-300 mg: Başlangıçta aşırı kaygı ve sıkıntı, bilinç bulanıklığı, öfke, kızgınlık görülür. Bulantı, kusma ve kalp vurum sayısında artma gözlenir. Zaman zaman şiddetli taşkınlık ve saldırganlık ortaya çıkar (Köknel, 1998).

Alkolün Cinselliğe Etkisi

İçki içtikten sonra bireylerin aşk düşüncelerinin ve cinsel faaliyetlerinin arttığı şeklindeki genel kanının aksine yapılan çalışmalarda aşırı ölçüde alkolün cinsel davranışları körelttiği anlaşılmıştır. Alkol bağımlısı kişiler üzerinde yapılan çalışmalar, kişilerin cinsel yaşamlarının bozulduğunu, etkisiz ve düzenli olmadığını göstermiştir.


Alkol bağımlısı olmayan kişilerde yapılan bir çalışmada, alınan birkaç kadeh içkinin, cinsel arzuların güvensizlik ve suçluluk hissinden arınarak arzuyu arttırabileceği ancak miktar arttıkça faaliyeti olumsuz etkileyeceği bulunmuştur. Yine aynı çalışmada, gruptaki erkek deneklerin penis sertlik oranı da ölçülmüştür; alınan alkol miktarı arttıkça penisteki sertleşmenin azaldığı gözlenmiştir. Çalışmada kadın deneklerin de cinsel istek ifadeleri alınmıştır. Alkollü içki almadıkları halde alkollü içki aldıklarına inandırıldıklarında, kadın denekler, cinsel bakımdan uyarılmalarının daha kolaylaştığını söylemişlerdir. Ancak araştırıcılar cinsel organlardaki kan akımının deneklerin belirttikleri kadar bir seksüel uyarılma belirtisi vermediğini saptamışlardır. Burada aslında alkolün sosyal baskı ve yasaklardan kısmen kurtulmayı sağladığı için cinsel arzunun daha kolay kamçılandığını görmekteyiz (Kasatura, 1998).


Belli bir düzeyde alındığında alkol frontal lobda olan yatıştırıcı etkisiyle – analitik olarak yaklaşıldığında süperegonun baskısını kaldırarak – huzursuzluk gösteren, sorunları olan, iletişim güçlüğü çeken kişilerde, kısa süreli de olsa, bunaltıyı yok ederek duyguları uyuşturmaktadır. Bahsedilen merkezlerin denetiminin azalmasıyla davranışlarda bazı ilkel tepkiler ortaya çıkmakta ve kontrol altında tutulan dürtüler serbestçe açığa çıkarak dışavurumları kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra zihinsel işlev ve davranışlarda da bozukluklar göze çarpar. Alkolün inhibisyonları yok eden üst düzeydeki etkisiyle görülen tabloda, normal yaşamda gizli kalan olgunlaşmamış kişilik yapısı ortaya çıkar. Bunun gerçekleşmesi kişideki süperego gücüyle doğru orantılıdır. Davranışçı ekole göre ise alkol tutkusu, kaygının giderilmesi için alkol alınmasıyla başlar. Alkol, kaygı halini ortadan kaldırdığından, sonraki kaygı durumlarında yeniden alkol alımına yönelinecek ve bu da alkol koşullanmasına neden olacağından “alkolizm” ortaya çıkacaktır (Kozacığlu v.d., 1995).


Madde Kullanımının Yol Açtığı Cinsel İşlev Bozuklukları


• Cinsel işlev, serotonerjik ilaçlardan, dopamin antagonistlerinden ve prolaktini yükselten ilaçlardan ve otonom sinir sistemini etkileyen ilaçlardan genellikle olumsuz yönde etkilenir.

• Madde entoksikasyonu ve yoksunluğu olduğu bir ay içerisinde cinsel işlev bozukluğu da ortaya çıkar. Birçok madde düşük dozlarda kullanıldığında cinsel yeterliliği arttırıyor gibi görünebilir ancak uzun süreli kullanılmaları durumunda erektil, orgazmik ve ejakülatuar yeterliği bozarlar.

Oral kontraseptifler bazı kadınlarda libidoyu azaltmaktadırlar. Antikolinerjik yan etkileri olan birtakım ilaçlar uyarılmayı olduğu gibi orgazmı da engelleyebilmektedirler. Bazı dopamin reseptör antagonistleri ve bütün seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) kadınlarda orgazmı inhibe edebilir (Köroğlu, 2005).



CİNSEL SUÇLAR


Cinsel suçlarda alkol ve madde kullanımı


Cinsel şiddet ciddi bir kriminal ve kamu sağlığı problemidir. Pek çok kadın ve erkek cinsel şiddetten zarar görmektedir, cinsel şiddeti deneyimlemiş kişilerin bir kısmı çeşitli fiziksel yaralanmalar yaşamış ya da saldırı sonrasında zihinsel problemler geliştirmişlerdir. Alkol ve madde kullanımı, cinsel şiddette önemli bir boyuttur – pek çok fail kurbanlarına saldırırken içmektedir ya da pek çoğunda alkol kötüye kullanım problemi vardır. Bundan başka, pek çok mağdur da alkol problemleri yaşamaktadır.



Alkolle ilişkili cinsel şiddetin sıklığı

Uluslararası araştırmalar, alkol kullanımı –olay anında içme ve uzun süreli içme patternleri- ile cinsel şiddet arasında güçlü bir ilişkiye işaret etmektedirler.
Olay sırasında içme
>> Araştırmalar göstermiştir ki cinsel şiddet faillerinin büyük bir oranı olay esnasında içmektedir:
• İngiltere’de tecavüz suçundan mahkum edilmiş 142 erkekten %58 i tecavüzden yaklaşık 6 saat kadar önce içtiklerini rapor etmişlerdir. Bunlardan farklı olarak %12 si de alkol ve madde kombinasyonu kullanmışlardır (Grubin ve Gunn, 1990, akt. Finney, 2004).
• 10,000 eyalet mahkumu üzerinde yapılan bir taramaya göre, tecavüz suçundan mahkum olanların %57si suçu işledikleri anda içiyor olduklarını belirtmişlerdir (Bureau of Justice Statistics, 1983; reported in Martin, 1992 – US, akt. Finney, 2004).
• Ulusal bir mağduriyet taramasının sonuçları ise, suçluların cinsel şiddet olaylarının %61 inde alkol ve/ya madde kullandıklarını; alkol alanların %76 sının ise yalnız olduğunu göstermiştir (Brecklin ve Ullman, 2001 – US).
(Elbette burada faillerin kişisel sorumluluklarını en aza indirgemek amacıyla olay anında içtiklerini söyleme eğiliminde olabileceklerini göz önünde bulundurmak gerekmektedir).
>> Cinsel saldırı mağdurlarının büyük bir oranı da olaydan önce alkol tüketmektedirler:
• Kuzey Amerika’da çoğunluğu polis raporlarından oluşan verilere göre, mağdurların %36 sı olaydan önce alkol almıştır (Roizen, 1997 – US, akt. Finney, 2004).
• Yedi Amerikan yüksek okul öğrencisinin katıldığı bir ankete göre, mağdurların %35 - %81 i olay sırasında içmektedirler (Testa ve Parks, 1996 – US, akt. Finney, 2004).

Problem içicilik

Hem faillerin hem de mağdurların problem içiciler olduklarına dair güçlü kanıtlar bulunmaktadır.

>> Çalışmalar, cinsel şiddet faillerinin pek çoğunun “ağır içici” ya da “problem içiciler” olduklarını göstermektedir:

• İngiltere’de tecavüzden hüküm giymiş 142 fail üzerinde yapılan bir araştırmada, araştırmacılar görüşme esnasında, faillerin %37 sinin alkol bağımlısı olduğunu saptamışlardır (Grubin ve Gunn, 1990, akt. Finney, 2004).

• Kanadalı bir grup mahkum (72 tecavüz faili, 34 çocuk tacizcisi, ve 24 cinsel içerikli olmayan şiddet failleri) üzerinde yapılan bir araştırmada, tecavüz faillerinin %46 sının alkol kötüye kullanıcıları – alcohol abusers – oldukları, cinsel içerikli olmayan şiddet faillerinin ise %4’ünün alkol kötüye kullanıcıları oldukları belirlenmiştir. Özellikle madde kötüye kullanım oranları daha az dile getirilmiştir (Abracen v.d., 2000 – Canada).

>> Çalışmalar ayrıca pek çok cinsel şiddet mağdurunun problem içici olduklarına işaret etmektedir:
• Amerika’da 238 kadın üniversite öğrencisiyle yapılmış bir çalışmada çeşitli cinsel mağduriyet öyküsü olanların cinsel mağduriyeti olmayanlara göre haftalık alkol kullanım oranları büyük oranda farklılaşmaktadır (Corbin v.d., 2001 – US, akt. Finney, 2004).
• 296 Yunan yüksek okul öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmada, kadın ve erkeklerden alınan öyküler sonucunda, istenmeyen cinsel iletişimi olanların olmayanlara göre büyük ölçüde alkol kullanımı sergilediği bulunmuştur (Larimer v.d., 1999 – Greece, akt. Finney, 2004).
• Kanada’da 358 gay ve biseksüel erkek üzerinde yapılan bir çalışmada, başka bir erkek tarafından rıza göstermeksizin deneyimlenen seks (çocuklukta, erişkinlikte ve her ikisinde) rapor eden erkeklerde, mağduriyeti olmayan erkeklere oranla 3 kat fazla alkol kötüye kullanımı belirlenmiştir (Ratner v.d., 2003 – Canada, akt. Finney, 2004).

Alkolle ilişkili cinsel şiddetin karakteristikleri ve sonuçları

>> Mağdur – saldırgan ilişkisi

Cinsel saldırı sıklıkla alkol alan ve birbiriyle etkileşim içinde olan kadın ve erkekler arasında gerçekleşmektedir. Alkolün tanıdık bireyler arasında cinsel saldırıyı nasıl kolaylaştırdığını tanımlamak çoklu metodların, mekanizmaların ve ortak perspektiflerin bir arada değerlendirilmesini gerektirmektedir (Zawacki v.d., 2005).

Bu araştırmanın sonuçlarına zıt bir biçimde pek çok cinsel saldırı birbirini tanıyan kişiler arasında gerçekleşmesine rağmen, alkolle ilişkili cinsel saldırıların daha çok birbirini iyi tanımayan insanlar arasında gerçekleştiğini (Abbey v.d., 2001 – US) söyleyen çalışmalar da mevcuttur.
Alkol hem mağdur hem de saldırgan tarafından, çoğunlukla teklifsiz flörtlerde ve daha az olarak da eşler arasında ya da aile içinde tecavüzlerde tüketilmektedir.

Tanıdık cinsel saldırganlığına karşı kadınların tepkilerinde alkolün dozajı

ve alkol beklentilerinin rolü

Pek çok çalışma göstermiştir ki, cinsel saldırıların büyük çoğunluğunda, hem saldırgan hem de kurban aynı sosyal ortamda birlikte içmektedirler. Aynı zamanda ciddi biçimde direnç gösterme genel olarak tecavüze uğramaktan kaçınmanın en etkin yolu olmaya devam etmektedir. Tanıdıkları tarafından cinsel saldırıya uğrayan kadınlar, sıklıkla fiziksel bir direnç gösterme hususunda en azından ilk başta isteksiz davranmaktadırlar. Tehlikeli davranışların sıklıkla gözüktüğü yabancı cinsel saldırılardan farklı olarak, bir tanıdık tarafından gerçekleştirilen cinsel saldırılar, kurbanın çevresel uyaranlara nazaran kendi yanıtlarının geri tepmesini ve vurgulamaları tartmanın yanında erkeğin motivasyonlarını yorumlamak gibi pek çok çevresel bilgi sürecini gerektirmektedir. Bu yüzden, tanıdık birinin cinsel saldırısına uğrayan bir kadının direncini anlamak için, kadınların güncel davranışlarına ek olarak onların kognisyonlarına da bakmak oldukça önemlidir. Çünkü alkol kişinin işlemleme sürecini bozmaktadır (Zawacki, 2005).


Ayrıca bireylerin alkolle ilgili inançları ya da alkolün etkilerinden beklentileri, içme davranışlarını etkileyebilmektedir (Zawacki, 2005).

>> Durumsal karakteristikler

Genel olarak şiddet, alkol satış yetkisi olan dükkanlarda ve çevresinde meydana gelir ve alkol pek çok olayda faktörlerden biridir (Finney, 2004). Lisanslı dükkanlar aynı zamanda yüksek oranlarda cinsel saldırılarla da ilişkilendirilmektedir (Combs-Lane ve Smith, 2002 – US, akt. Finney, 2004).


Alkol, tecavüzün en önemli belirleyicilerinden biridir. (Koss ve Dinero, 1989, akt. Zawacki v.d., 2005). National Crime Victim Survey bulguları, tüm tecavüz olaylarının %46.2 sinde alkolün fail tarafından tüketilmiş olduğuna işaret etmektedir (Brecklin ve Ullman, 2001).


Alkolle ilişkili cinsel şiddet, kişilerin evlerinden daha çok barlarda ve partilerde meydana gelmektedir (Abbey v.d., 2001).


Bütün cinsel saldırıların en az dörtte biri, mağdur, fail ya da her ikisinde birden alkol tüketimi içermektedir (Abbey v.d., 2004, akt. Zawacki v.d., 2005 ).


Cinsel şiddet olaylarında genellikle hem mağdur hem de saldırgan içmektedirler (Abbey v.d., 2001 – US). Amerikan polis verilerine dayanarak, Amir (1971 – reported in Roizen, 1997 – US, akt. Finney, 2004) alkolle ilişkili tecavüz vakalarının 2/3 sinde hem mağdurun hem de saldırganın içkili olduğunu saptamıştır. Bu durum, alkol alımı ile parti ve barların sosyalizasyon aracı olarak düzenlenmesini(!) düşündürmektedir ve daha çok cinsel saldırıların birbirini tanıyan insanlar arasında olduğunu söyleyen bulgularla güçlü biçimde ilişkilidir.


Bununla birlikte nadiren de olsa, yalnızca mağdurun içkili olduğu durumlar da mevcuttur (Abbey v.d., 2001 – US). Örneğin, Brecklin ve Ullman (2002 – US) cinsel şiddet mağduru olan 859 kadından yalnızca 2 sinin saldırgan içki içmediği halde içkili olduklarını bulmuşlardır.


Araştırmalar gösteriyor ki, cinsel şiddetin sertliği alkol kullanımına bağlı olarak değişiklik arz etmektedir. Kuzey Amerika çalışmaları alkolle ilişkili tecavüzlerin, saldırgan tarafından sergilenen büyük bir fiziksel zorlamayı içerdiğini ve mağdurun ciddi biçimlerde yaralandığını içerdiğini göstermektedir (Collins ve Messerschmidt, 1993 – US; Hodge, 1993, akt. Finney, 2004).


Amerikan anket araştırmaları da saldırgan içiciliğinin, mağdurun yaralanabilirliğini ve bunun sertliğinin olasılığını arttırdığını söylemektedir ( Brecklin ve Ullman, 2002 – US).


>> Alkol kullanımının cinsel şiddetin dereceleri üzerindeki etkisi karışık bir görünüm arz eder:


• Resmi veriler, cinsel aşağılamanın saldırgan içkili olduğunda arttığını öne sürmektedir (Roizen, 1997 – US, akt. Finney, 2004).

• Anket-tarama temelli çalışmaların bir kısmı bir tecavüzün daha çok eğer saldırgan içiyorsa tamamlandığını ileri sürmektedir ( Brecklin ve Ullman, 2002 – US); diğerleri ise failin içiyor oluşunun tecavüzün tamamlanmasıyla bütünüyle ilişkili olmadığını söylemektedirler (Abbey v.d., 2002 – US).
• National US victim survey verilerini kullanarak Brecklin ve Ullman (2001 – US) tamamlanmış bir tecavüzün, eğer saldırgan içiyorsa, mağdurun etkili direncine bağlı olarak daha az olası olduğunu bulmuşlardır.
• Yüksek okullu kadın bir örneklem üzerinden elde edilen verilere göre, Ullman v.d. (1999 – US) saldırganın içkisinin cinsel şiddetin sertliğiyle doğrudan alakalı olmadığını bulmuştur. Bununla birlikte saldırganın içmesi, saldırganın agresyonunun derecesiyle de alakalı değildir.

Mağdurun içme seviyesinin artmış olması saldırganın azalmış agresyonuyla, mağdurun azalmış direnciyle ve fiziksel yaralanmasıyla ilişkilendirilmiştir (Abbey v.d., 2002 – US; Brecklin ve Ullman, 2002 – US). Bununla birlikte bunlar, girişimle kıyaslandığında tecavüzdeki artmış tamamlanma riskiyle ilişkilidirler (Abbey v.d., 2002 – US).


Birbiriyle zıt düşen bulgular farklı çalışmalarda kullanılan farklı metotlara ve açıklamalara bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir.


Alkolün rolü


Alkol alımı bağlamında işlenen herhangi bir davranış, şiddet ya da diğerleri, bireysellikle ilgili, yakın çevreyle ilgili ve alkol tüketimiyle ilgili faktörler arasındaki etkileşimden kaynaklanmaktadır.


Araştırmalar göstermiştir ki, alkol, şiddet davranışına neden olmaktan daha çok onu kolaylaştırmaktadır (McCord , 1993 – US, akt. Finney, 2004). Alkolün rolü çok yönlüdür. Graham v.d. (1998 – Canada, akt. Finney, 2004) şiddetle doğrudan ilişkili olan ve olmayan alkolle ilişkili faktörleri 4 gruba ayırarak inceler:


1. kültürel faktörler, alkol ve şiddetle ilişkisinin toplumda nasıl algılandığı ile ilgili faktörler

2. kişisel faktörler, bireylerin alkolle ilgili beklentileri, düşünceleri ve alkole tepkileriyle ilgili faktörler
3. farmakolojik faktörler, alkolün psikofarmakolojik özellikleriyle ilgili faktörler
4. bağlam faktörleri, alkolün alındığı fiziksel ve sosyal durumlarla ilgili faktörler


Alkolün cinsel şiddeti nasıl kolaylaştırdığını açıklayan çeşitli teoriler – ki bunlar çeşitli bulgularla da desteklenmiştir - bulunmaktadır:


Disinhibition


Failin entoksikasyonu , cinsel ve fiziksel agresyonun baskılanmasını ortadan kaldırabilir (disinhibition) ve mağdurun rızası olmadığına dair verdiği sinyalleri anlama yeteneğini azaltabilir (Collins ve Messerschmidt, 1993 – US, akt. Finney, 2004). Entoksike olmuş mağdurlar giderek sertleşmeden önce, bunu bir saldırı olarak daha az tanımlayabilirler, kendilerini etkin bir biçimde daha az koruyabilirler, ya da kendilerini riskli durumlara daha fazla atabilirler (Testa ve Parks, 1996 – US, akt. Finney, 2004). Bu durum da, planlanmış olanlarla karşılaştırıldığında spontane gelişen cinsel eylemlerle ilişkilendirilebilir (Collins ve Messerschmidt, 1993 – US, akt. Finney, 2004).


İnançlar ve beklentiler


Alkol hakkındaki İnançlar ve beklentiler alkolle ilişkili suçlarda daha önem kazanmaktadır.


>> İçki içmenin davranışı nasıl etkilediğine dair çeşitli inanışlar:


• Alkol cinsel isteği ve kapasiteyi arttırır ve aynı zamanda özellikle erkeklerde agresif davranışı arttırır. Bu kimi erkeklerin alkol aldıktan sonra cinsel davranış ve agresif davranışlar sergilemesine yatkınlık sağlayabilir (Abbey v.d., 2002).

• Pek çok cinsel saldırı faili haddi aşan davranışlarından ötürü alkolü suçlamaktadır ve ağır içiciler, alkolü, saldırı sonrası bir özür aracı olarak kullanmaktadır (Abbey v.d., 2001).
• Amerika’ da üniversitede gerçekleştirilen bir “flört tecavüzü” çalışmasında (Kanin, 1984; akt. Abbey v.d., 2001) katılımcıların %62 sinin alkollü oldukları için tecavüze uğradıklarını söyledikleri rapor edilmiştir.
• Ek olarak, alkol almış kadınların alkol almayanlarla karşılaştırıldığında genel olarak daha “seksi” ve “önüne gelenle cinsel ilişkide bulunan” olarak görüldükleri belirlenmiştir (Abbey v.d., 2001 – US). Wild v.d. (1998, akt. Finney, 2004), faillerin, eğer mağdur alkollüyse, kendilerinin alkollü olup olmamasına aldırılmaksızın daha az suçlandıklarını bulmuştur.
• Bunun yanında, kadınları, kimi koşullar ve çevreler, içen kadınları daha seksi olarak algılayan agresif erkeklere daha “kolay” hedefler olarak sunmaktadır (Testa ve Parks, 1996 – US, akt. Finney, 2004).

Bağlam


Alkol ve cinsel şiddet arasındaki ilişki, kimi durumlarda, sıklıkla karşılaşılan, sosyalleşilen ve alkolün tüketildiği çevre ve şartların bir yansıması olarak düşünülmektedir. Barlarda ve partilerde artmış cinsel risk oranı potansiyel saldırganlar için büyük bir teşhir olabilir (Combs-Lane ve Smith,2002 – US, akt. Finney, 2004) ya da insanlar içki içen insanların cinsel anlamda ileri gitme konusunda daha “kabul edici” olduklarını düşünmekte olabilirler (Abbey v.d., 2001 – US).


Strateji


Alkol, tecavüz faili için bir strateji olarak kullanılabilir (Brecklin ve Ullman, 2001 – US), çünkü belki insanlar alkolün desteklediğine, yardım ettiğine, afrodizyak etkisinin olduğuna inanmaktadırlar (Abbey v.d., 2001 – U S). Pek çok “flört tecavüzcüsü” onunla cinsel birleşme yaşayabilmek için taammüden alkolik kadınlarla birlikte olduğunu rapor etmiştir (Abbey v.d., 2001 – US).


Testa ve Parks (1996 – US, akt. Finney, 2004) tanıdık kişilerin ya da yabancıların, mağdur entoksike olduğunda onlara saldırgan davranmayı kolay bulduklarını söylemektedir. Tersine bir biçimde, yakın partnerlerine karşı cinsel şiddet uygulayan failler mağdurlarını zorlamaktan daha çok, onlara alternatif stratejiler olarak güçlerini, korku öğelerini ya da algılarını kullanarak baskı yapmaktadırlar.


Cinsel Suçlarda Alkol ve Madde Kullanımıyla İlgili Anahtar Bulgular

• The British Crime Survey(BCS) sonuçları, 16 yaşından itibaren her 10 kadından birinin cinsel mağdur olduğuna işaret etmektedir (Myhill ve Allen, 2002, akt. Finney, 2004).
• Pek çok fail olaydan hemen önce alkol almaktadır ya da içki problemleri yaşamaktadır (Grubin ve Gunn, 1990, akt. Finney, 2004 ).
• Failin alkol tüketimi zaman zaman artmış cinsel saldırı ve fiziksel agresyonla ilişkilendirilmiştir (Brecklin ve Ullman, 2002).
• Paylaşılan bir aktivite olarak içme eğilimi, alkolün farmakolojik etkileri ile alkolün etkilerine dair beklentiler ve inançlar neden cinsel şiddetin sıklıkla gerçekleştiğini ya da neden içen insanlara karşı daha çok gerçekleştiğini açıklamada önem arz etmektedir.
• Pek çok mağdur viktimizasyona bir tepki olarak içki problemleri geliştirmektedir ve problematik içicilik mağdurlarda PTSD gelişiminin erken belirleyicilerinden biridir (Testa ve Parks, 1996, akt. Abbey v.d., 2001).

Sonuç


Alkol ve/ya madde kullanımı cinsel şiddet olaylarında hem mağdur hem de failde temel bir sorundur. Bu, cinsel şiddetin meydana geldiği durumun bir fonksiyonu olabilir ya da alkolle ilişkili farmakolojik bir etkinin ve cinsel davranış üzerindeki etkisiyle ilgili beklentinin bir sonucu olabilir. Alkol kullanımı cinsel şiddet faili olan erkeklerde temel bir sorun oluşturmaktadır. Aynı şekilde alkol kullanımı cinsel şiddet mağdurlarında da temel bir sorun arz eder, kimi durumlarda mağduriyeti takiben gelişebilmektedir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Alkol ve Madde Bağımlılığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Serpil KIZILTAŞ GÜNYÜZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Serpil KIZILTAŞ GÜNYÜZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Serpil KIZILTAŞ GÜNYÜZ'ün Yazıları
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Tamer Numan DUMAN
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Gül MERİÇ
► Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Psk.Bayram ŞİMŞEK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Alkol ve Madde Bağımlılığı' başlığıyla benzeşen toplam 31 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Elalem Ne Der? Kasım 2013
► Ms (Multıpl Skleroz) Ekim 2013
► Alkolle Gelen Şiddet Ocak 2013
► Psikoloji ve Bilim Aralık 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:43
Top