2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikolojisiz Psikologluk, Ontolojisiz Uzmanlık, Kursla Terapistlik Statükosuna Eleştiriler
MAKALE #8012 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Aralık 2011 | 4,991 Okuyucu
PSİKOLOJİSİZ PSİKOLOGLUK

Piyasada dolaşan, “İslamsız müslümanlık, Ali’siz Alevilik, maneviyatsız imamlık, bilgisiz alimlik, beceriksiz cerrahlık” kavramlarını okuyunca farkına vardım, psikolojisiz psikologluğun olduğunu!


KOLAY KAZANAN KOLAY HARCIYOR


Kolay para kazananın paranın kıymetini bilmemesi misali diplomasını kolay elde eden de sahip olduğu mesleğin, bağlı bulunduğu sınırların, taşıdığı mesleki sorumluluğun kıymetini fazla bilemiyor diye düşünüyorum!


Bir bilimin ulaştığı bilgi ve bulguların sadık taşıyıcıları / aktarıcıları olması gereken uzmanların önemli bir bölümünün bu konuda son derece özensiz ve hoyrat davrandığını gözlemliyorum!


HEPSİ FİLİ İLK TUTTUKLARI ORGANLA TARİF DİYOR! OYSA UZMAN FİLİ BİR BÜTÜN OLARAK ANLATABİLEN KİŞİDİR!


Sözgelimi bu kişiler tanımı, belirtileri, tablosu, kategorisi, ayırıcı kriterleriyle standartlaşmış bir hastalık olan depresyonu, panik atağı, OKB’yi bile kafalarına göre kaleme alabilmekte, bildikleriyle -ya da unuttuklarını düştükten sonra aklında kalan kırıntılarla- makale yazmayı yeğleyebilmektedirler. Bu kişilerin kaleme aldıkları depresyon yazılarını okuyanların kafalarında doğru ve standart bir bilginin oluşması son derece güçtür. Ancak birinde, “Şükür depresyonda değilmişim” diyen bir başkasının ise başka bir uzmanın yazdığı yazıyı okuyunca kendisini anında depresyon sayması ise kolaylıkla mümkündür!


PİYASADA PSİKOLOJİSİZ PSİKOLOGLUK YAYGIN


Oysa dinden bahseden bir alimin kafasına göre değil de ayet, hadis kaynaklı konuşması, hemen altta ayetin numarasını ve surenin adını vermesi misali bu kişilerin de DSM’ye ve literatüre bağlı kalarak yazılar yazması beklenir. Beklenir, çünkü doğru olan budur! Aynı şekilde bir mühendis inşaattan bahsederken hesaplama ilkelerini ve bu konudaki temel rakamları kafasına göre değil; bir çizelgeye bakarak anlatır.


Ancak biz psikologların ve uzmanların bir kısmı depresyonu hatırlayabildikleriyle, aşkı kafasından uydurabildikleriyle, mutluluğu da kişisel değerler dünyasından süzebildikleriyle ele alır. Yani daha ziyade psikolojisiz psikologluk yapılır! Psikologluk için yapılan işin mahiyetinin ne olduğu değil, unvanın psikolog veya uzman olması yeterli görülür!


Bu hatalı gidişat son derece sakıncalıdır. Bir süre sonra ortaya, “Ne kuşa ne de ördeğe” benzeyen, “Aşağı köyde bir yalan söyledim yukarı köye varınca kendim de inandım” sözüyle anlatılan gerçeğe benzer sonuçların çıkmasına neden olabilmektedir.


TÜM BUNLARIN SEBEPLERİ


Bu anlayışın nedenleri kısaca şunlar olabilir!


SORUMLU VE İLKELİ DAVRANMAK ZORDUR


Sorumlu davranmanın zorluğu! Evet, sorumlu davranmak zordur. Bir mesleğin sınırlarına bağlı kalmak zahmetli, akılda kalanı ve içten geleni yazmak ise daha kolaydır. Oysa insan özgür ve serbest davranmak ister.


Fakülte vb. eğitimler daha ziyade bu zoru başarabilmek için verilir! Bu eğitimler kişilere salt bilginin öğretilmesi çok zaman aldığından dolayı değil; mesleğin gerektirdiği vasıfları (ahlak, disiplin, duyarlılık, sadakat, sorumluluk, beceri vb) içselleştirebilmeleri için uzun tutulmuştur.


Bu konuda sohbet ettiğimiz bir çocuk psikiyatrisi uzmanı arkadaş, “ Normalde çocuk psikiyatrisi eğitimi 1 senede verilir. Hastalıklar ve belirtileri bunlardır, tedavi yöntemleri de şunlardır” odaklı bir eğitim en fazla bu kadar zamanda alınabilir. Bu ve tüm eğitimlerin uzun tutulmasından maksat bu değildir; gerekli mesleki vasıflarla donanabilmektir. Zaman ve uzmanlık isteyen budur, kuru bilgi değil” demiştir.


Bu gerçek sadece çocuk psikiyatrisi için değil; tüm meslekler için geçerlidir. Tüm yüksek okulların 2 yıl, bütün fakültelerin de -bir iki istisna dışında- genelde 4 yıl olmasının nedeni her meslekteki bilgilerin öğrenilmesinin son derece enteresan bir biçimde aynı sürede mümkün olması değildir kuşkusuz!


Çoğu kişi işin bu yönünü kaçırmakta, fakülte bitirmekle sadece bilgi öğrendiklerini, bir meslek ifa etmek için ise bunun fazlasıyla yeterli olduğunu düşünmektedir. Fakülte eğitimini sadece bilgi kazandıran “kendilerine özel bir sermaye” gibi gören bu kişiler kısa bir zaman sonra sahip oldukları bilgileri abartmakta, bu bilgilerin başkaları tarafından fakülte dışı yol ve yöntemlerle (kendi kendine vs.) tarafından da edinilebilmesi gerçeğine, hatta bunun söz konusu olma olasılığına karşı bile son derece tepkisel yaklaşabilmektedirler. Bunun temeldeki nedeni, “Benim ancak şurayı bitirerek öğrendiklerimi o da -üstelik de bu kadar kolayca- bilirse benim farkım nerede kalır” kaygısıdır. Oysa buradaki fark bilgiden çok daha öte gerçeklerden kaynaklanmaktadır. Daha doğrusu bu fark bilgi ötesindeki gerçeklerden kaynaklanırsa ancak o zaman anlamlıdır! Yoksa şu global ve bilgiye erişim asrında kuru bilgi kimsenin tekelinde değildir! Bunun artık eskisi gibi, olmazsa olmaz denilen bir “mabedi” de yoktur!


Peki bir mesleğin eğitimini zorunlu bir süreçten geçerek alanla o mesleğin bilgisini bir biçimde öğrenmiş bulunan kişiler aynı mı görülmelidir?


Buna elbette ki karşı çıkılmalıdır lakin bu bir eğitim aracını (Yani fakülteyi vs… Oysa artık uzaktan öğretim, meslek içi öğretim gibi bir çok öğretim -eğitim değil- yöntemi vardır) kutsallaştırma şeklinde, yani “Biz öğrendik, sen bilemezsin” mantığıyla değil; “Biz uzun süreçte bu mesleğin gerektirdiği vasıfları içselleştirdik, sen bunu bu kadar kısa sürede yapmış olamazsın” mantığıyla olmalıdır, onu söylemeye çalışıyorum!


Bu ayrım çok önemlidir. Çünkü bu iki farklı vurgu iki farklı mesleki anlayışı beraberinde getirecektir. Birinde sahip olunan üç - beş bilgiyi tabulaştıran, onun dışındaki gereklilikleri umursamayan, dolayısı ile yetersiz bir vizyona sahip olduğu halde bunun farkında bile olmayan bir mesleki anlayışın doğması kaçınılmaz olacaktır. Diğerinde ise işin bilgi dışı şartlarına da ciddi ehemmiyet verilmesi, dolayısı ile de gelişmiş, bütüncül ve daha çaplı uzmanların doğması söz konusu olacaktır.


KISA TERAPİ KURSLARI CESEDİ GÜZELLEŞTİRİR, ANCAK RUHU ÖLDÜRÜR


Kısa süreli terapi vb. kursların en büyük sakıncası işte burada yatmaktadır. Bu kısa süreli eğitimler her meslekte geçerli olan, ancak terapi gibi mesleki ilkelerin, sanatsal ve kişisel vasıfların daha da önemli olduğu bir ustalık işini sadece kısa bir takvime yayılan bilgi yükleme işi gibi göstermekte, çoğu kişi zamanla buna bu yönde inanmaya, sonuç itibariyle de çizgi, sınır, işin doğası gibi konularda daha hoyrat, mesleki değil de kişisel kaygı odaklı ve ilkesiz hareket etmeye başlayabilmektedir. Halbuki bir ustalık işi olan terapistlik bir kurs merkezinde öğretilmez. Terapistler işin içinde, atölyede, hasta – çırak ilişkisiyle yetişir!


Ne demiştim yazımın başında, “Kolay kazanan kolay harcar!”


UZMANIN İLKESİ EROZYONA UĞRARSA TOPLUMUN SAĞLIĞI GÖÇÜK ALTINDA KALIR


Bu ve benzeri bir “sürece değil sonuca, detaya değil pratiğe ve uzun zamana değil kısa süreye yani kolaycılığa, içselleştirmeye değil maske sunmaya” odaklı süreç sonunda ortaya çıkan uzman yapısı (hepsini tenzih ediyorum) bilgisini oltanın ucuna takılan et gibi kullanmaya daha yatkın olabilmektedir. Bu da mesleğinin ve mesleki ilkelerin günden güne aşınmasıyla sonuçlanabilmektedir. Bunlar aşınınca asıl aşınan ise kişilerin ve toplumun sağlığı olmaktadır ne yazık ki! Keşke aşındırıcıların aşındığıyla kalabilse!


Bu tespitimin en tipik delili alandaki uygulama örnekleri ile bu tür platformlarda yayınlanan bir kısım yazı ve makalelerdir.


BİLGİ ODAKLI YAZMAK ZAHMETLİDİR


Bilgi odaklı yazmak zahmetlidir. Unutmamayı, her geçen gün öğrenmeyi, hatırlamayı, araştırmayı gerektirir. Oysa klavyenin başına geçip bir zamanlar öğrenilenleri hatırlamaya çalışmak, bunların içinden akılda kalanları toplayıp kağıda aktarmak daha kolaydır. Uzmanların ağızlarından çıkan her sözün bilimsel bilgi gibi algılanması eğilimi de bu yönelimi güçlendirici bir işlev görmektedir.


STANDART BİLGİYİ AKTARMAK EGONUN HOŞUNA GİTMEZ


Bilgiye ve mesleki sınırlara sadık kalarak yazmak egoya hoş gelmez. Bu çaba basit bir aktarma işi gibi görülür, kişilerdeki kendini özel ve değerli hissetme ihtiyacına cevap vermez. Çünkü kişi bir kitapta zaten bulunan temel parametreleri yazıyordur sadece. Oysa diğerinde kafasından bir makale ortaya koyuyordur. Bu ise ego için daha doyurucudur! (Çoğu meslek mensubu sırf bu psikoloji nedeniyle ön görülmüş yasalara ve kurallara titizlikle bağlı kalmayı yeğlemez, mutlaka kişisel olarak inisiyatif kullanmak ister)


ASRIN SALGINI / VEBASI: ÇIKAR DUYGUSU


“Çıkar duygusu!” Bu aşındırıcı anlayışın diğer bir motivasyon kaynağı da kişisel çıkar duygularıdır! Bilerek veya bilmeyerek, çoğu uzman sırf bu nedenle bile kendi alanını sınırlayan bilgileri / ilkeleri -hedef kitlesini daha da genişletecek şekilde- aşındırma eğilimi içinde olur.


SAĞLIKTAN DEĞİL, HEP HASTALIKTAN BAHSEDİLİR


Dikkat edilirse yok denecek kadar az konuşmada, yazıda ve makalede “hastalık olmayan, hastalık değildir, sağlıklısınız” odaklı bilgiler verilir. Genellikle koruyuculuk değil, hastalık önemsenir! İçi dolu ve işe yarayacak somut bilgiler yerine sıklıkla hastalık belirtileri servis edilir. “Şunları yapın çözülür” önerileri değil, “uzmana başvurun” (bu aslında bize, hatta bana başvurun demenin şık bir yoludur) tavsiyeleri baskındır!


Evet, tamamına yakını hastalık bulmaya, hasta saymaya, hasta çıkarmaya odaklanmış bir bilgi içeriğine sahiptir. Mesela bu yazıların yüzde yüze yakını hangi belirtiler varsa depresyon olduğunu işler; ancak, “Şunlar yoksa depresyon da yoktur, şu belirtiler varsa bile sağlıklısınızdır” odaklı yazı ve makaleler yok denecek düzeydedir, hatta yoktur bile. Çünkü mesleki kaygıların giderilmesi ve kişisel tatmin duygularının cevap bulabilmesi açısından sıklıkla sağlıklı çıkmanız değil; mümkünse sorunlu ve hasta çıkmanız daha uygundur!


Psikolog

İzzet Gülü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikolojisiz Psikologluk, Ontolojisiz Uzmanlık, Kursla Terapistlik Statükosuna Eleştiriler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Ah Şu Psikologluk Psk.İzzet GÜLLÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Psikolojisiz Psikologluk, Ontolojisiz Uzmanlık, Kursla Terapistlik Statükosuna Eleştiriler' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:02
Top