2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Şemalar: Hayata Açılan Pencerelerimiz
MAKALE #833 © Yazan Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN | Yayın Mart 2008 | 5,716 Okuyucu
ŞEMALAR: HAYATA AÇILAN PENCERELERİMİZ

İnsan söz konusu olduğunda en temel sorulardan biri “neden öyle davrandığı, tepki verdiği”dir. Bir insan, belirli bir durumla karşı karşıya kalınca neden yüzlerce, belki binlerce seçenek içinden “o” davranışı/tepkiyi seçer. Bu sorunun birbirinden farklı; ama kendisinin dışındakilerle ilişkili, ve kuşkusuz hepsi bir miktar eksik olabilecek birçok cevabı olagelmiştir. Biz bu yazımızda bu temel soruya “şema”lar penceresinden bakmaya çalışacağız.

Her insan teki, en nihayetinde kendisini ötekilerden ayıran, nev-i şahsına münhasır bir donanımla dünyaya gelir ve bu donanım o insanı “biricik” ve “çok özel” yapar. Bu “ayırt edici donanım”, insan tekinin tepkilerinin spesifikliğini anlamlı kılabilecek en temel veri olarak elimizde durur; ancak sadece bu veri ile yapılacak izah son derece akim ve işlevsiz kalmak durumundadır.
Hepimiz, temel donanımımızla birlikte bir “dünya”da doğarız. Bu “dünya” içinde, anne babamız/bize en yakın bakıcılar, etrafımızdaki insanlar, içine doğduğumuz sosyo-kültürel doku vb. yer alır; ve bu “dünya” bizim ilk ve en önemli veri kaynağımız olur. Bu kaynaktan gelen veriler/bilgilerle biz kendimize, ötekilere/diğer insanlara ve dünyaya dair intiba/düşünce sahibi oluruz. Bu intibalar kendimizi, ötekileri ve dünyayı algılama ve anlamlandırma şeklimizi ifade eder.

Her insan teki, özgürlük/özünü gürleştirebilmek için bazı “temel ihtiyaçlar”la dünyaya gelir. Bunlar: yiyecek, içecek, uyuma gibi fizyolojik ihtiyaçların yanında, sevilme, sevme, diğerlerine güvenli bağlanma, güvenlik, hareket özgürlüğü, yeterlilik ve olumlu benlik algısı, gereksinimlerini ve kendini ifade özgürlüğü, kendiliğindenlik ve oyun, gerçekçi limitler ve öz denetim gibi psikolojik ihtiyaçlardır; ve bir bakıma pek çok davranışımız bu temel ihtiyaçlarımızı gidermeye dönüktür. Bu durum her insan teki için geçerli olduğu gibi, bu ihtiyaçların karşılanma düzeyi ve şekli bizim kendimize, ötekilere ve dünyaya ilişkin temel algılarımızı oluşturur.

İnsan teki doğduğunda, kendine, ötekilere ve dünyaya ilişkin algısı/bilgisi nötrdür; ya da yoktur. İnsanda doğuştan var olan şey ise bu algıyı oluşturabilme potansiyeli ya da yeteneğidir. Dünyaya adım attığımız andan itibaren, anne memesiyle ilk temasımızdan, altımızın değiştirilme şekline; açlığımızın giderilme süresinden saçımızın okşanmasına; okuma yazmaya başlama zamanımızdan, öğretmenimizin verdiği tepkiye kadar irili ufaklı her yaşantımız bu algı oluşumuna etki eder. Kendisine şarkılar eşliğinde yemek yedirilen bir çocukla kaşığın ağzına tıkıldığı bir çocuğun “kendilik algısı”; öğretmeni tarafından, sırtı başı okşanan bir öğrenciyle, sürekli azar işiten bir öğrencinin ”başarı algısı”; “faunus ev” ortamında yaşayan bir çocukla, arkadaşlarıyla oyun üreten bir çocuğun “öteki algısı” bir olamayacaktır.

İnsan yaşantısının en önemli özelliklerinden biri de, bir yaşantının sonraki yaşantılara zemin/ipucu oluşturabilmesidir. Yani insan, bir hareketinin sonucuna göre aynı duruma ait sonraki yaşantılarını şekillendirebilir. Mesela bir insan, önemsendiği, kabul edildiğini hissettiği bir ortama daha sonra tekrar katılmak isteyebilir.

Temel ihtiyaçlarımızın giderilme sürecinde oluşturduğumuz intibalarımız zamanla kalıplaşmaya başlar. Söz konusu kalıplar, bizim kendimize, ötekilere ve dünyaya ilişkin algılarımızın spesifik/bize özgü hale gelmesi ile oluşurlar. Biz artık bu kalıplarla yaşamaya devam ederiz. Bu kalıpları Young “ŞEMA” olarak isimlendirmiştir. Şemalar için ilk söylenecek şey belki de, insan sayısı ve her insanın her şeye dair oluşturduğu “kalıp” kadar çok oluşlarıdır. Yani bir insanın kendine, öteki insanlara(anne, baba, dayı, sevgili, tanımadığı insanlar vb.) ve dünyaya(nesne, eşya, hayat vb) dair çok sayıda “şema”sı olabilir. Ancak psikoterapi açısından bizi ilgilendiren daha çok, hayatımızı olumlu yönde değil olumsuz yönde etkileyen şemalardır. Young bu olumsuz şemaları “erken dönem uyum bozucu şema” olarak isimlendirmiş; bunun yanında yığıldıkları alanlara göre ve işlevsellik sağlama adına 18 başlık altında toplayabilmiştir. Bunlar: 1-Terkedilme 2-Kuşkuculuk 3-Duygusal Yoksunluk 4-Kusurluluk 5-Sosyal İzolasyon 6-Bağımlılık 7-Dayanıksızlık 8-Yapışıklık 9-Başarısızlık 10-Onay Arayıcılık 11-Boyun Eğicilik 12-Kendini Feda Etme 13-Haklılık 14-Yetersiz Özdenetim 15-Yüksek Standartlar 16-Karamsarlık 17-Duyguları Bastırma 18-Cezalandırıcılık.

Şemaları bir yumak olarak düşünürsek bu yumağı, temel yaşantılar, duygu ve bedensel duyumlar ile bilişler oluşturur.

Şemalar zamanla, insanların olayları değerlendirmede kullandıkları bir süzgeç görevi görürler. Olaylar/durumlar bu süzgeçten geçirilip olumsuz olarak değerlendirilirler. Mesela “kusurluluk” şemasına sahip olan bir kimse, güzelliğine dair övgüleri, kandırıldığı şeklinde yorumlayabilir ve güzel olduğunu kabul etmeyebilir. Burdan anlaşılacağı üzre şemalar değişime karşı son derece dirençlidirler ve bu direnç yetişkinlik döneminde önceki dönemlere oranla daha fazladır. Şemalar her ne kadar insanın hayatını zorlaştırsa da olayları “tanıdık” hale getiriyor ve insanı belirsizlikten koruyor. İronik biçimde insan, hayatı kendisine çekilmez hale getiren şemalarını, belirsizliğe karşı bir savunma kalkanı olarak kullanabiliyor.

Şemalar durumlar/olaylar karşısında tetiklenebilirler. Mesela “terkedilme” şeması olan bir kadın, kocasının şehir dışına yapması gereken bir iş seyahatini, terkedildiği şeklinde yorumlayabilir; bu durumu depresyon ve panik atak şeklinde yaşayabilir.

“Başa çıkma” kavramı, istenmeyen bir duruma verdiğimiz tepkiyi, bir problemi çözmede kullandığımız yöntemi(uykumuz geldiğinde uyumak, üzüldüğümüzde ağlamak, endişelendiğimizde sigara içmek vb.) ifade eder. Başa çıkma tutumları işlevsel/işe yarar olabileceği gibi işlevsiz de olabilir. Şemalarla başa çıkmada 3 temel olumsuz tutum belirgindir. Bunlar Şema Teslimi, Şema Kaçınması, Şema Aşırı Telafisidir. Pek çok kişisel, özgün başa çıkma tutumu bu 3 ana/yaygın biçimden türer. Şema Teslimi, şemayı yaşamak, şemaya uygun tepki vermektir. Şema Kaçınması, şema ile yüzleşmemek için durumlardan/olaylardan kaçınmayı; Şema Aşırı Telafisi ise, şemadan beklenenin tam tersi, şemayı yaşamamak için verilen aşırı mücadeleyi ifade eder. Bu durum bir örnek üzerinden daha anlaşılır hale gelecektir. Terkedilme şemasının en temel özelliği, birlikte olunan insanlara güvenememe, insanların eninde sonunda kendisini terkedeceğine inanmadır. Terkedilme şemasının şema teslimi, “evli, yabancı gibi, ilişkinin sürdürülemeyeceği eşler seçme”(kişi eninde sonunda terkedilir); şema kaçınması, “yakın ilişkiden uzak durma, yalnız kalma, alkoliklik vb.(kişi ilişkiye hiç girmeyip terkedilmekten kurtulmuş olur!)”; şema aşırı telafisi ise “birlikte olunan insanlara, onları uzaklaştıracak kadar aşırı yapışma”(kişi karşıdakini bıktırıp uzaklaştırır ve yalnız kalır) olarak görülebilir. Farkedileceği üzere bu üç tutum da, diğer insanlarla sağlıklı bir ilişki geliştirmeye imkan tanımıyor.

Tüm insani durumlar için geçerli olabilecek şey şemalar için de geçerlidir. Her şema her insanda bulunabilir; ancak bir insanı psikoterapi yardımı almaya götüren bu şemaların hayatında, kendisini mutsuz edecek şekilde yer alması ve hayatını artık dayanılmaz hale getirmesidir.
Şema terapi, değiştirilmesi zor, çocukluk ve ergenlik döneminde belirgin kökenleri bulunan psikolojik rahatsızlıklar için tasarlanmış, bilişsel, davranışçı, kişiler arası, yaşantısal teknikleri birleştiren bütünleştirici bir teori ve tedavi yaklaşımı olarak düşünülebilir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, şema terapi sürecinde, bilişsel, davranışçı, kişiler arası ve yaşantısal teknikler birlikte kullanılır. Şemalara yazı başlığımızda, “hayata bakan pencerelerimiz” tanımlamasını yapmıştık. Bu bakıştan hareketle şema terapiyi de, “hayata açılan pencerelerimizi önce tespit etme, tespit ettikten sonra da daha olumlu pencerelerle değiştirme süreci” olarak düşünebiliriz. Şema terapide yapılan şey, kişinin hayatına olumsuz etkiyen şemaları, bu şemalarla başa çıkmada kullandığı stratejileri tespit etmek ve yerlerine daha işlevsel olanları yerleştirmede kişiye yardımcı olmaktır. Bu şekilde kişi yapıp etmeleri hakkında bir farkındalık süreci yaşar ve “hayatını yeniden inşa etme” şansı yakalar.
Psikoterapist Yusuf BAYALAN
Yazan
Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Şemalar: Hayata Açılan Pencerelerimiz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN
Psikolojik Danışman
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN'ın Yazıları
► Kapattıkça Açılan Kapılar Psk.Esra ERDOĞAN
► Emdr: Zihne Açılan Pencere Psk.Mine Didem ARULAT
► Şemalar ve İlişkiler Dr.Psk.Bahar KÖSE
► Şemalar, Şema Terapisi ve Bağlanma Dr.Psk.Ali İhsan YAKA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Şemalar: Hayata Açılan Pencerelerimiz' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kuşkucu Musunuz? Nisan 2011
► Şema Terapi Nedir? Temmuz 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:39
Top