2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sıkıntı ve Üzüntülerle Doğru Mücadele Tekniği
MAKALE #8332 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Şubat 2012 | 23,128 Okuyucu
SIKINTI VE ÜZÜNTÜLERLE DOĞRU MÜCADELE TEKNİĞİ

ARABAYI NASIL KULLANDIĞIMIZIN ÖNEMİ

Bir arabanın ne kadar hızlı gidip gidemeyeceğini, varacağı yere çabuk ulaşıp ulaşamayacağı, hatta kaza yapıp yapmayacağını sadece arabanın kendisi belirlemez. Bu sonuçların nasıl ortaya çıkacağını belirleyen faktörlerin başında o arabayı kullanan (yöneten) kişinin özellikleri, özellikle de arabayla olan ilişki biçimi gelir.

Aynı şekilde yaşadığımız hüzün veya can sıkıntısı türü duygularının iç dünyamızda nasıl bir etki göstereceğini sadece başa gelen olumsuz olay (olayın mahiyeti, şiddeti, ani olup olmaması gibi) ve yaşadığımız duyguların bizatihi kendi niteliği belirlemez. Yaşanılan bu duyguları nasıl yönettiğimiz, yani beyin arabamızı nasıl kullandığımız çok daha önemli bir belirleyiciliğe sahiptir.

ÇOĞU KİŞİ BU TÜR BİR SÜRECİ NASIL YAŞAR

Çoğu kişi can sıkıntısı ve üzüntü türü nahoş duyguları (depresyon olmayan, günlük duyguları kastediyorum) genellikle iki zihinsel pozisyon içersinde yaşar:

KAÇINMAK / UZAK DURMAK

İnsanoğlu olumsuz bulduğu duygusal ve ruhsal yaşantıdan sürekli uzak durma eğilimi içinde olur. Buna psikolojide "kaçınma refleksi" denilir. Kaçınma eğilimi içinde olmak belki olumsuz durumlardan kısmen koruyucu bir işlev görür. Ancak kaçındığımız şeylere karşı bizi -farkında olmadan- daha duyarlı hale de getirir. Oluşan bu uzun süreli duyarlılık kişileri gereğinden fazla yorarak ruhsal açıdan bitkin düşürür. En önemlisi de başa gelen olumsuz olayların duygusal ve ruhsal etkisinin daha şiddetli yaşanmasına neden olur. Çünkü böylesi bir durumda kişi sürekli kaçındığı şeyi yaşıyordur, hep kaçtığı şeye yakalanmıştır. Süreci böyle anlamlandıran bir beyin yaşanılan olaya o olayın önemiyle orantısız (abartılı) tepki üretilmesine yol açar. Özetle kaçınma eğiliminin biri yararlı biri de olumsuz olmak üsere iki temel neticesi söz konusudur:

Faydası: Olumsuz duygu üretici yaşantılardan / durumlardan uzak durmamızı sağlar.

Zararı: Uzak duramadığımızda yaşayacağımız duygusal - ruhsal etkilenmeyi artırır.

SAVAŞMAK / MÜCADELE ETMEK

Kişilerin farkında olmadan kullandıkları ikinci mekanizma savaşma, yani ruhsal ve duygusal yükten mücadele ederek kurtulma mekanizmasıdır. Kişiler kaçınma yoluyla her sorundan, en azından her zaman için uzak durabilme / korunabilme şansına sahip değillerdir. Bu nedenle zaman zaman bazı sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olur. İşte bu gibi durumlarda çoğu insan içine düştükleri duygusal ve ruhsal süreçten kurtulmak ister. Bunun için ise beyinsel düzlemde bir dizi çabanın / savaşımın içine girer. Bu doğal eğilimin de aynı şekilde biri olumlu diğeri olumsuz olmak üzere iki sonucu vardır:

Faydası: Enerjimizin önemli bir bölümünü sorunun üzerine kilitlememizi sağlar. Böylece bizi çözüm odaklı bazı arayışlara sevk eder. Haliyle aradığımız için bulmamız kolaylaşmış olur!

Zararı: Zaman unsurunu unutturur, kişiyi telaşa ve sabırsızlığa düşürür, “Çözülmesi gereken bir sorunum var” düşüncesini pekiştirir. Bunlar ise hem yaşanılan duygusal sıkıntının şiddetini artırır, hem de doğal toparlanma sürecini uzatır. (Uzayan süreç ise sorunu besleyen bir damar işlevi görmeye başlar.)

SAVAŞMA – MÜCADELE ETME EĞİLİMİNİN ÖZELLİKLERİ

1. Olumsuz anlamlandırma

2. Öncesiyle otomaik kıyaslama

3. Çabucak kurtulma isteği duyma

4. Bir dizi mücadele çabası içine girme

Can sıkıntısı ve üzüntü gibi nahoş (ancak sağlıklı) ruh hallerini başa gelen olayın niteliğinden bağımsız, tamamen bu 4 aşamadaki anlamlandırma / değerlendirme biçimimize bağlı olarak ya daha şiddetli bir tonla ya da daha az etkilenmiş olarak yaşarız.

FARE KORKUSUNUN ESAS NEDENİ FARE DEĞİLDİR

Fare korkunuzda farenin rolü son derece sınırlıdır aslında. Burada esas belirleyici olan fareyle ilgili düşünme ve değerlendirme biçimlerinizdir.

Düşünün:

Can sıkıntısını ve/veya üzüntü duygumuzu -zamanında- beyinlerimize olumlu / güzel duygular olarak kodlasaydık yahut bu anlarımızı önceki güzel dönemlerimizle kıyaslamayarak (şimdi neden böyle oldum, daha geçen güne kadar çok iyiydim türü düşünce ve sözlerle) aradaki farkı algılayamaz hale gelebilseydik muhtemelen bu duygulardan halihazırda olduğu gibi etkilenmezdik.

O HALDE SÖZÜ EDİLEN DUYGULARI DOĞRU YAŞAMA YÖNTEMİ

Can sıkıntılı ve üzüntülü hallerimizde bu süreci nasıl anlamlandırdığımıza azami derecede dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu ise yukarıda "savaşma / mücadele etme eğiliminin özellikleri" başlığı altında ele aldığım hususların tam zıddını hayata geçirmekle mümkündür. Bu yaklaşım şu şekilde olabilir:

1. Olumsuz değil, son derece doğal bir dönem yaşıyorum.

2. Elbette önceki gibi değilim. Kaldı ki önceki gibi olmam da gerekmiyor. Şuan karşı karşıya olduğum olaylar da önceki dönemimle aynı değil. O halde değişen şartlara göre değişmiş bir ruh haline sahip olmak normaldir.

3. "Çok istiyorum" diye istemediğim bir yaşantıdan istediğim anda kurtulabilmem mümkün değildir. Bu sonuç istemekten ve çaba sarf etmekten çok makul bir zaman ve süreç işidir. (Ateş sönecek, sen yeter ki yelleme.)

(Her sorunu "çözerek rahatlamalısın" diyenler bize zararsız ateşi yelletiyorlar. Her tedavi sadece hastalık olduğunda işe yarayan bir yelleme faaliyetidir aynı zamanda. Yelleme belki hastalığa iyi gelir ancak gündelik sorunları yangına dönüştürür. Çoğu kişinin en büyük hatası gündelik sıkıntı ve hüzünlenmelerle hastalık gibi mücadele etmesi yani yaşadıklarını çözüm adına sürekli yellemesidir)

4. O halde doğru olan duygu ve istek odaklı çetin bir savaş içine girerek beynime, “Derhal kurtulmam gereken bir sorunum var” mesajı vermek, sonunda da beynimi kilitlemek (kilitlenen beyin kilitlendiği sorunu beslemeye başlar)yerine bu süreci soğukkanlı bir mücadele ile geçiştirmektir.

(Dikkat: Belki burada da mücadele var. Ancak bu mücadele telaşa gerek olmayan, sabırlı, sakin, soğukkanlı ve zamana yayılmış bir mücadeledir. İkisi arasındaki fark en az dağlar kadardır)

SONUÇ

Sorunlara bu tarz gerçekçi ve bilimsel yaklaşım hem içinde olduğunuz olumsuz duygusal ve ruhsal süreci kısaltacaktır (elbette derhal sonlandırmayacaktır. Bu hiç bir şekilde zaten mümkün değildir. Üstelik de buna gerek yoktur) hem de bu süreçteki sıkıntı - üzüntü alevlerinizin daha sönük olarak yaşanmasına, yani katlanılabilir seviyeye çekilmesine neden olacaktır. Alevleri kısılmış bir ateşin ne size ne çevreye hiç bir zararı olmayacaktır. Hatta bu kısık ateş ile közde mis gibi çay demlemek, üzerinde yemek pişirmek bile mümkündür.

Psikolog
İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sıkıntı ve Üzüntülerle Doğru Mücadele Tekniği" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     105 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Sosyal Kaygı ile Mücadele Psk.Serhat ÖNCÜLER
► Stres, Stresle Mücadele Yöntemleri Psk.Halil TÜRKMEN
► Okul Kaygısıyla Nasıl Mücadele Ederiz? Psk.Müjgan PEKÇETİN
► Bilişsel Terapi Modeli ile Stresle Mücadele Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Sıkıntı ve Üzüntülerle Doğru Mücadele Tekniği' başlığıyla benzeşen toplam 48 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:27
Top