Gut Hastalığı
Vücutta özellikle proteinlerin yıkım (metabolizma) ürünleri “ürik asit” denilen bir maddeye dönüşerek atılır. Bu maddenin atılma kusuru veya çok fazla üretilmesi nedeniyle vücudun değişik yerlerinde özellikle de bazı eklemlerde birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalığa Gut delinir. Hastalık, Hipokrat zamanından beri bilinmektedir. Bununla birlikte ilk defa Sydenham denilen hekim tarafından 17. yüz yılda tanımlanmıştır. 19. yüzyılda ise hastalığın ürik asit ile olan ilişkisi ortaya konulmuştur. Hastalık erkeklerde çok daha fazla görülür ve 40-65 yaşındaki kişilerde ortaya çıkar. Ürik asit az önce de belirtildiği gibi proteinlerin metabolizmasına katılan pürin denilen maddenin yıkım ürünüdür. Bazı sebeplerden dolayı ürik asitin kanda seviyesinin yükselmesi ve bu maddenin dokularda birikmesi ile ortaya çıkan bağışıklık sistemi yanıtı sonucu özellikle de eklemde iltihaplanmalar olabilir.
Kanda ürik asit neden yükselir?
Üretiminde artma önemli bir sebeptir. Örneğin; çocukluk çağında Gut hastalığı bulguları veren Lesch Nyhan sendromu denilen bir durumda bir enzim anormalliği nedeniyle kanda ürik asit yüksektir ve dokularda birikir. Bu birikim böbreklerde de olur ve böbrek yetersizliği olabilir. Bunun dışında bazı kan hastalıkları (örneğin lösemiler) ve diğer bazı kanser vakalarında da ayrıca tedavi ile de oluşan protein yıkımları olabilir. Bu durumlarda kanda protein yıkım ürünlerinden olan ürik asit artar. Bir de ürik asitin ana maddesi olan pürin, proteinle zengin gıdalardan beslenme ile kanda ürik asit artabilir. Bu gıdaların başında hayvansal proteinler, yani etler gelir ki, bu hastalığa bu yüzden tarihsel olarak zenginlerin hastalığı da denilmektedir.
Ürik asitin kanda yükselmesi ve dokulara bu nedenle birikebilmesine yol açan önemli nedenlerden biri de vücuttan atılımının azalmasıdır. Atılımın en önemli organı böbreklerdir. Dolayısıyla bazı böbrek problemleri ürik asitin kanda artmasına neden olabilir. Ayrıca kanda asit ortam yaratan bazı ilaçlarda (örneğin aspirin) ürik asitin böbrekten atılımını azaltabilir.
Hastalık nasıl oluşur?
Hastalığın oluşmasındaki temel olay monosodyum ürat kristallerinin ekleme çökmesidir. Yani kanda tek başında kanda ürik asitin yükselmesi tablonun oluşması için yeterli değildir. Muhakkak bu asin kristalleşerek ekleme çökmesi gerekir. Dolayısıyla herhangi bir hastanın kan tahlilinde ürik asit yüksek saptanınca “bu hasta gut hastalığıdır demek” son derece yanlıştır.
Hastalık dönemleri ve bulguları
Bu hastalarda dört evreden bahsedilebilir:
1- Herhangi bir bulgu olmaksızın sadece kanda ürik asitin yüksek saptandığı dönem. Bu dönem hayat boyu sürebilir ve hasta hiçbir zaman Gut hastalığı bulguları göstermeyebilir. Yahut, hastalarda yüksek ürik asit böbreklerden atılırken böbrek taşlarına neden olabilir. Ya da bu durum “akut Gut artriti” dediğimiz eklem tutuluşu tablosu ile sonlanabilir.
2- Akut Gut artriti dönemi: Orta yaş veya üzeri genellikle de erkelerde görülen bir artritte (eklemde ağrılı şişlik, hareket kısıtlılığı ve kızarıklık ile giden durum) akla gelmelidir. Çoğu olguda tek bir eklem tutuluşu görülür. Genellikle de ayak başparmağında ortaya çıkar. Eklemdeki ağrı genellikle gece veya sabaha karşı başlar. Çok fazla ağrı vardır. Eklemin üzerindeki deri kırmızı hatta bazen morumsu bile olabilir. Hasta ekleminin hareket ettirmez, ağrıdan dolayı çok ızdırap çeker.
3- Ara dönemler: Bu dönem akut Gut artriti aralarında görülen dönemdir. Hasta daha önceden Gut hastalığı tanısı almıştır ve şu anda herhangi bir bulgu göstermiyordur. Bu dönemde kanda ürik asit yüksek saptanabilir. Olguların yaklaşık yarısı ilk bir yıl içinde ikinci bir eklem tutuluşu atağı geçirebilir.
4- Tofüs denilen deri altında nodüllerin oluştuğu dönem. Aşağı yukarı Gut hastalığı tanısı aldıktan yaklaşık 10 yıl sonra gelişir. On yıllık olguların neredeyse yarısında tofüs saptanır. Kanda ürik asitin devamlı yüksek olduğu Gut hastalarında daha sıklıkla tofüs geliştiği görülmüştür. Tofüsler ençok yine ayak başparmağı, dirsek ve kulak sayvanında görülür.
Gutlu hastalarda tüm bunlar dışında böbrek taşlarından böbrek yetersizliğine kadar giden bir yelpazede böbrek hastalıkları gelişebilir.
Laboratuar tetkiklerinde Gut için neler yapılabilir?
Gut hastalığına özgül aman aman bir laboratuar testi yoktur. Akut eklem tutuşu esnasında kanda sedimentasyon ve lökosit yüksekliği olabilir. Ürik asit tabii ki yüksek olabilir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi sadece ürik asitin yüksek olması Gut hastalığı tanısı koydurmaz (!!!). Yani akut Gut artriti hastalarında kanda ürik asit düzeyi normal olabilir.
Gut hastalığı tanısını kesinleştiren araştırma; eklem sıvısından alınan örneklerde monosodyum ürat kristallerinin görülmesidir.
Çekilen filmlerde de Gut hastalığına çok özgül olan bir bulgu yoktur. En iyi olarak artık tofüs gelişmi Gut’ lu hastalarda tofüse ait film bulguları yansır.
Tedavi
Hastalığın evrelerine göre tedavi yapılması gerekmektedir. En önemli şeylerden biri hastanın hayvansal proteinden kısıtlı bir diyet yapmasıdır. Bunun dışında akut Gut artriti dönemlerinde anti romatizmal (özellikle endometazin) çok yararlı olur. Ayrıca kolşisin de bu dönemde çok yararlı olur. Pratikte kortizon kullanılmasına pek gerek kalmaz. Ara dönemlerde hasta mutlaka diyetine dikkat etmeli ve uzun süreli kolşisin kullanmalıdır. Yağlı yemeklerden ve alkolden de uzak durmalıdır. Çünkü, bunların ürik asitin vücuttan atılımını bozduğunu biliyoruz. Ayrıca ataksız dönemlerde “allopürinol” denilen bir ilaç kullanılır. Bu da ürik asit yapımın azaltır. Tüm bunlara ek olarak hastaların bol su içmeleri ve dolayısıyla fazlaca idrar çıkarmaları istenir ki, bu da ürik asitin böbrek taşı oluşturmasına engel olabilir.
Unutulmamalıdır ki, hastalar hastalığın tedavisi üstlenen hekimin kontrolünden hiç çıkmamalı, onun belirttiği tedavi ve takip rejimlerini çok sıkı bir şekilde uygulamalı, herhangi bir beklenmeyen durum görüldüğünde hızla hekimine başvurmalıdırlar.
Sağlıklı günler dileğiyle...
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ
Kanda ürik asit neden yükselir?
Üretiminde artma önemli bir sebeptir. Örneğin; çocukluk çağında Gut hastalığı bulguları veren Lesch Nyhan sendromu denilen bir durumda bir enzim anormalliği nedeniyle kanda ürik asit yüksektir ve dokularda birikir. Bu birikim böbreklerde de olur ve böbrek yetersizliği olabilir. Bunun dışında bazı kan hastalıkları (örneğin lösemiler) ve diğer bazı kanser vakalarında da ayrıca tedavi ile de oluşan protein yıkımları olabilir. Bu durumlarda kanda protein yıkım ürünlerinden olan ürik asit artar. Bir de ürik asitin ana maddesi olan pürin, proteinle zengin gıdalardan beslenme ile kanda ürik asit artabilir. Bu gıdaların başında hayvansal proteinler, yani etler gelir ki, bu hastalığa bu yüzden tarihsel olarak zenginlerin hastalığı da denilmektedir.
Ürik asitin kanda yükselmesi ve dokulara bu nedenle birikebilmesine yol açan önemli nedenlerden biri de vücuttan atılımının azalmasıdır. Atılımın en önemli organı böbreklerdir. Dolayısıyla bazı böbrek problemleri ürik asitin kanda artmasına neden olabilir. Ayrıca kanda asit ortam yaratan bazı ilaçlarda (örneğin aspirin) ürik asitin böbrekten atılımını azaltabilir.
Hastalık nasıl oluşur?
Hastalığın oluşmasındaki temel olay monosodyum ürat kristallerinin ekleme çökmesidir. Yani kanda tek başında kanda ürik asitin yükselmesi tablonun oluşması için yeterli değildir. Muhakkak bu asin kristalleşerek ekleme çökmesi gerekir. Dolayısıyla herhangi bir hastanın kan tahlilinde ürik asit yüksek saptanınca “bu hasta gut hastalığıdır demek” son derece yanlıştır.
Hastalık dönemleri ve bulguları
Bu hastalarda dört evreden bahsedilebilir:
1- Herhangi bir bulgu olmaksızın sadece kanda ürik asitin yüksek saptandığı dönem. Bu dönem hayat boyu sürebilir ve hasta hiçbir zaman Gut hastalığı bulguları göstermeyebilir. Yahut, hastalarda yüksek ürik asit böbreklerden atılırken böbrek taşlarına neden olabilir. Ya da bu durum “akut Gut artriti” dediğimiz eklem tutuluşu tablosu ile sonlanabilir.
2- Akut Gut artriti dönemi: Orta yaş veya üzeri genellikle de erkelerde görülen bir artritte (eklemde ağrılı şişlik, hareket kısıtlılığı ve kızarıklık ile giden durum) akla gelmelidir. Çoğu olguda tek bir eklem tutuluşu görülür. Genellikle de ayak başparmağında ortaya çıkar. Eklemdeki ağrı genellikle gece veya sabaha karşı başlar. Çok fazla ağrı vardır. Eklemin üzerindeki deri kırmızı hatta bazen morumsu bile olabilir. Hasta ekleminin hareket ettirmez, ağrıdan dolayı çok ızdırap çeker.
3- Ara dönemler: Bu dönem akut Gut artriti aralarında görülen dönemdir. Hasta daha önceden Gut hastalığı tanısı almıştır ve şu anda herhangi bir bulgu göstermiyordur. Bu dönemde kanda ürik asit yüksek saptanabilir. Olguların yaklaşık yarısı ilk bir yıl içinde ikinci bir eklem tutuluşu atağı geçirebilir.
4- Tofüs denilen deri altında nodüllerin oluştuğu dönem. Aşağı yukarı Gut hastalığı tanısı aldıktan yaklaşık 10 yıl sonra gelişir. On yıllık olguların neredeyse yarısında tofüs saptanır. Kanda ürik asitin devamlı yüksek olduğu Gut hastalarında daha sıklıkla tofüs geliştiği görülmüştür. Tofüsler ençok yine ayak başparmağı, dirsek ve kulak sayvanında görülür.
Gutlu hastalarda tüm bunlar dışında böbrek taşlarından böbrek yetersizliğine kadar giden bir yelpazede böbrek hastalıkları gelişebilir.
Laboratuar tetkiklerinde Gut için neler yapılabilir?
Gut hastalığına özgül aman aman bir laboratuar testi yoktur. Akut eklem tutuşu esnasında kanda sedimentasyon ve lökosit yüksekliği olabilir. Ürik asit tabii ki yüksek olabilir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi sadece ürik asitin yüksek olması Gut hastalığı tanısı koydurmaz (!!!). Yani akut Gut artriti hastalarında kanda ürik asit düzeyi normal olabilir.
Gut hastalığı tanısını kesinleştiren araştırma; eklem sıvısından alınan örneklerde monosodyum ürat kristallerinin görülmesidir.
Çekilen filmlerde de Gut hastalığına çok özgül olan bir bulgu yoktur. En iyi olarak artık tofüs gelişmi Gut’ lu hastalarda tofüse ait film bulguları yansır.
Tedavi
Hastalığın evrelerine göre tedavi yapılması gerekmektedir. En önemli şeylerden biri hastanın hayvansal proteinden kısıtlı bir diyet yapmasıdır. Bunun dışında akut Gut artriti dönemlerinde anti romatizmal (özellikle endometazin) çok yararlı olur. Ayrıca kolşisin de bu dönemde çok yararlı olur. Pratikte kortizon kullanılmasına pek gerek kalmaz. Ara dönemlerde hasta mutlaka diyetine dikkat etmeli ve uzun süreli kolşisin kullanmalıdır. Yağlı yemeklerden ve alkolden de uzak durmalıdır. Çünkü, bunların ürik asitin vücuttan atılımını bozduğunu biliyoruz. Ayrıca ataksız dönemlerde “allopürinol” denilen bir ilaç kullanılır. Bu da ürik asit yapımın azaltır. Tüm bunlara ek olarak hastaların bol su içmeleri ve dolayısıyla fazlaca idrar çıkarmaları istenir ki, bu da ürik asitin böbrek taşı oluşturmasına engel olabilir.
Unutulmamalıdır ki, hastalar hastalığın tedavisi üstlenen hekimin kontrolünden hiç çıkmamalı, onun belirttiği tedavi ve takip rejimlerini çok sıkı bir şekilde uygulamalı, herhangi bir beklenmeyen durum görüldüğünde hızla hekimine başvurmalıdırlar.
Sağlıklı günler dileğiyle...
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Gut Hastalığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Cengiz KIRMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Cengiz KIRMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
gut hastalığı, gut artriti, kolşisin, kortizon, anti romatizmal, allopürinol, tofüs, gut atağı, pürin, proteinden zengin diyet, zengin hastalığı
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.