2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Evlilik ve Eşler Arası Sorunlar
MAKALE #8398 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Şubat 2012 | 7,680 Okuyucu
EVLİLİK ve EŞLER ARASI SORUNLAR

Gelişigüzel ilişki, hiçbir kurala, düzenlemeye, yaşa, medeni duruma ve kan bağına bakılmaksızın gerçekleştirilen cinsel ilişkilere denir. Grup evliliği birçok erkeğin bir çok kadınla bir çifti özel olarak bağlayan kurallar olmadan evlenmesidir. Poliandri bir kadının birden çok erkekle, poligami bir erkeğin birden çok kadınla evlenmesine denir. Monogami, bugün bütün kültürlerce yaygın olarak uygulanan, bir kadın ve bir erkeğin evliliğine denir. İnsanların tabiatları itibarıyle biseksüel olmaları nedeniyle, tamamlayıcı kadın erkek ilişkisi karşılıklı olarak zenginleştirici olduğu ve her iki tarafa da fayda sağladığı söylenmektedir. Birçok aile tipi vardır: Çekirdek aile, geniş geleneksel aile, geçiş ailesi, çocuksuz aile, tek ebeveynli aile, tekrar evlenmiş ebeveynli ve eşcinsel aileler gibi. Ancak temel aile modeli anne, baba ve çocuğun bulunduğu çekirdek aile tipidir. Geniş geleneksel aile, birbirine yakın akraba olan birkaç kuşağın birlikte yaşadığı aile tipidir. En eski toplumların yaşam biçimlerinde gördüğümüz bu aile tipi günümüzde de kırsal kesimde toprağa bağlı feodal topluluklarda varlığını sürdürmektedir. Bu aile tipinde yaşa bağlı bir hiyerarşik otorite söz konusudur. Ailenin reisi genellikle en yaşlı erkektir. Onun eşi de kadınların şefi durumundadır. Bu yapı günümüzde evrensel insan haklarıyla bağdaşmayan bir yaşam biçimi ortaya koysa da kendi içinde bir dengeye sahiptir. Geçiş tipi aile ise kırsal kesimde tarımla uğraşan insanların kente göçleriyle ortaya çıkmıştır ve çekirdek ailenin dede, nine, amca gibi bireylerle eski geleneklerini sürdürmeye çalıştığı bir aile tipidir. Günümüzün değişen toplumunda evlilik karışık bir olgudur. Evlilik; sosyal, dini ve siyasi anlamda aynı haklara sahip kadın ve erkek arasındaki bir sözleşmedir. Batı kültürünün etkisi, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, artan nüfus, sanayileşme ve şehirleşme sonucunda günümüzde insanların yaşam tarzları değişmiştir. Yeni cinsel etik ve cinsel açıklık, evlilik ve aileyi de etkilemektedir. Geleneksel ahlaki değerlere bağlılık, ataerkil aile yapısı ve çok sayıda çocuk sahibi olma yavaş yavaş ortadan kaybolmaktadır. Onun yerine ayrılık ve terk etme, evlilik öncesi cinsel ilişki, kürtaj, gayrı meşruiyet, fahişelik ve evliliğe sadakatsizlik sosyal sisteme sızmıştır. Her ne kadar ailenin temel fonksiyonu değişmemişse de, bu değişimler çiftlerin ilişkilerini ve evlilik uyumlarını etkilemektedir. Çiftler evlilik öncesi birbirlerini ne kadar uzun süre tanırlarsa, evlilikleri de o derecede mutlu olur. Kısacası, uzunca ve derin bir hazırlık dönemi başarılı bir evlilik için çok önemli ve gerekli görülmektedir. Pearlin, evlilik içindeki kişisel stresin eşlerin statülerinin farklılığından kaynaklanabileceğini belirtmiş;statü ilerlemesine önem veren ve daha aşağı statüden kişilerle evlenen bireylerde belirgin bir çökkünlük ve yüksek evlilik stresine yol açan bir kayıp duygusu olduğunu saptamıştır. Bu sonuçların değeri sınırlıdır; çünkü evlilik içi problemlerin çok az bir miktarını açıklayabilirler. Evli bireylerin sadece %5’i statü yükselmesine önem vermelerine rağmen daha düşük statüden kişilerle evlidirler. Aileyi oluşturan bireylerin ruhsal yapıları, davranış biçimleri, beklentileri ve etkileşimleri aile içi sorunlara neden olmaktadır. Ailedeki birey sayısının çokluğu, sorun sayısı ve çeşitliliğini de beraberinde getirecektir. Aile bireylerinden birisinin kendi iç sorunu ya da iki birey arasındaki sorum tüm aileyi etkilemektedir. Evlilikteki sıkıntının en önemli kaynaklarından bir diğeri ise iletişim azlığı ya da yokluğudur.

Evlilik içi şiddet ve bu durumun evliliğin gidişini nasıl etkilediğiyle ile ilgili yapılan çalışmalardan birinde, erkekler kadınlara göre daha saldırgan bulunmuş ve saldırganlığın evlilik uyumsuzluğu ve istikrarsızlığını belirgin olarak arttırdığı saptanmıştır. Literatürde evliliğin ilk yıllarında yüksek olan evlilik uyumsuzluğunun bu çalışmada fiziksel saldırganlıkla ilişkili olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca eşler arasında görülen saldırganlığın Eksen I ve Eksen II psikiyatrik bozukluklarıyla ilişkisine de vurgu yapılmıştır. Eşler arasındaki yaş farkı şiddet ile ilişkili bulunmuş, özellikle kadının yaşının erkeğin yaşına eşit ve büyük olması durumunda, yine kadının boşanma yaşı düştüğünde şiddetin arttığı saptanmıştır. Kadına karşı şiddetin en çok 21-36 yaşlar arasında uygulandığı görülmüştür. Kadına karşı şiddetin, erkek ve kadının evlilik yaşı, erkeğin boşanma yaşı, evlilik süresi, çocuk sayısı, köy-kasaba ve şehirde yaşama, erkeğin ve kadının evlilik sayıları ile istatiksel olarak ilişki göstermediği bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmada eşler arası geçimsizliğin saldırganlığı artıran önemli etkenlerden biri olduğu saptanmıştır. İkili çatışmaların diğer boyutlarında olduğu gibi, mali konularda da anlaşmazlık genel olarak ilişkideki düşünce ayrılığının bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Paranın idaresi ve mali anlaşmazlıklar Amerikalı çiftlerde en yaygın çatışma alanlarıdır. Birçok klinisyen, cinsel işlev bozukluklarının evlilik içi çatışmaların nedeni olmaktan çok, ilişkinin altında yatan dinamiklerin dışa yansımasıyla ortaya çıktığına, diğer bir deyişle çiftin ilişkilerindeki soruna ikincil olarak geliştiğine inanmıştır.

ÇİFT UYUMU


Genel olarak evlilik iki basit şekilde değerlendirilir. İlk terim evliliğin iptali, boşanma, ayrılık, terk etme gibi konuları içeren evlilik sürekliliği kavramıdır. Sürekliliği olan bir evlilik eşlerden birinin doğal ölümü ile sonlanır. İstikrarsız bir evlilik eşlerden birinin veya her ikisinin isteği ile sonlandırılır. Diğer bir terim ise eğer evlilik devam ediyorsa evlilik kalitesi kavramıdır. Bu kavram evlilik süresince evlilik ilişkisinin nasıl olduğu, eşlerin bu konuda ne hissettiği ve bu durumdan nasıl etkilendiği ile doğrudan ilişkilidir. Evlilik uyumu, evlilik doyumu ve mutluluğu, evlilik bütünlüğü kavramları evlilik ilişkisinin kalitesini tanımlamak için kullanılan kavramlardır. Evlilik kalitesi kavramı diğerlerini de kapsayan genel bir kavramdır. Eşler arasında çatışma, eşler arasındaki sözel ve fiziksel saldırganlığı tanımlar. Evlilik doyumu ise bireylerin ilişkilerinin tüm yönlerinde hissettikleri öznel mutluluk ve hoşnutluk duyguları olarak tanımlanmaktadır. Bazı araştırmacılar ise eşler arasındaki uyumu, eşlerin ayrı ayrı duyguları olarak değil de, eşler arasındaki ilişkinin bir özelliği olarak değerlendirmişler ve araştırmacılar eşler arasındaki uyumu ölçerken iletişim ve çatışma gibi ilişkinin kapsadığı özellikleri kullanmışlardır. Erel ve Burman (1995) ise yaptıkları meta-analiz çalışmasında eşler arasındaki uyum ile ilgili olan 68 araştırmayı incelemişler ve bu çalışmaları 3 boyuttan birine yerleştirmişlerdir. Bu boyutlar aşağıda belirtildiği gibidir:
1- Eşler arasındaki doyum (eşler arasındaki uyumu; ahenk, doyum, gerilim çerçevesinde pozitif ya da negatif olarak değerlendiren çalışmalar)
2- Ebeveyn-çocuk ilişkisi (evlilik ilişkisini ebeveyn-çocuk ilişkisine göre değerlendiren çalışmalar)
3- Eşler arasındaki çatışma ( eşler arasındaki fiziksel ve sözel saldırganlığın sıklığı ve yoğunluğunu ölçmeye çalışan araştırmalar)
Aile içinde yaşanan huzursuzluk ve gerginlik başta çocuklar olmak üzere, aile bireylerini olumsuz yönde etkilenmektedir. Dolayısıyla eşler arasındaki uyum ile çocuğun uyumu arasındaki ilişki sıklıkla araştırılan konuların başında gelmektedir. Örneğin, çocuklar model alma yoluyla ebeveynlerinden ortaya çıkan anlaşmazlıklarda kavganın bir çözüm yolu olduğunu öğrenmekte, bu da çocuğun saldırganlığını arttırmaktadır. Benmerkezci olan küçük çocuklar ise anne babaları arasındaki çatışmadan dolayı kendilerini suçlamaktadırlar. Evlilikte mutluluk çiftlerin ilişki kurma becerileri ile ilişkilidir. Bu bağlamda problem çözme önemli bir ilişki kurma becerisidir. Hiç şüphe yok ki evliliklerinde doyumlu olmayan çiftlerin problem çözümleri daha az sonuç vericidir. Beach ve O’Leary (1993), depresif semptomların başlangıcının eşlerin olumsuz davranışlarını tetikleyebileceğini, depresif eşlerin problem çözme ile ilgili tartışmalarda daha olumsuz sözel ve sözel olmayan davranışlar sergilediklerini ve depresif olmayan eşe göre evlilikleri ile ilgili daha olumsuz algılara sahip olduklarını ileri sürmüşlerdir. Problem çözme sürecinde eşlerin davranışlarındaki değişkenlik yaşam olayları ile uyum arasındaki ilişki açısından önemlidir. Uyum sağlayıcı problem çözme becerilerini kullanan kişilerin, yaşam olayları bağlamında pratik yaptıkça becerilerini güçlendirmekte, evlilik içi sorunları azalıp ve evlilik uyumları artmaktadır. Evlilik çalışmaları eşlerin problem çözme davranışlarını sözel içerik ve duygusal ifade açısından ele alır. Sözel içerikle ilgili çalışmalar olumsuz davranışların doyumlu çiftlerle doyumsuz çiftleri birbirinden ayırdığını ve evlilik üzerinde olumsuz davranışların yıpratıcı etki yaptığını göstermektedir. Ayrıca eşlerin iletişimleri sırasında sergiledikleri spesifik duyguların sorunlu ve sorunsuz çiftleri ayırmada çok belirleyici olduğu ileri sürülmektedir. Ayrılma, sızlanma ve üzüntü evlilik doyumunda bir düşüşü getirebildiği gibi eşler arasında mizah evlilik doyumunda bir artış sağlayabilir. Çatışmalar kişiler arası ilişkileri yıpratmamışsa, çözümlenebiliyorsa ve fiziksel şiddet uygulama aşamasına gelmemiş ise, bunun çocukların duygusal gelişiminde önemli bir rol oynayabileceği ileri sürülmektedir. Uyum sağlayıcı problem çözme becerileri eşleri yaşam olaylarına karşı daha esnek hale getirebilirken, uyumsuz problem çözme becerileri eşleri soruna daha duyarlı hale getirebilir. Örneğin, uyumlu becerileri olan bir çift, sorunlarını savunmacı olmayan bir şekilde tartışır, nötral ses tonunda birbirlerinin görüşünü öğrenmek ister ve sohbetlerine mizah katarsa, eşlerden birinin sorunu olduğunda sorunu birlikte çözer ve
birlikte bir savunma planı geliştirirler. Tam tersine; eşlerden birinin problem çözme becerisi yetersiz ise güçlüklerden dolayı diğerini suçlayıcı ve sinirli olabilir, yüksek ses tonunu kullanabilir ve birlikte plan geliştirmekten kaçabilir. Sonuç olarak da evlilik doyumunda azalma olur. Kısacası, yaşam olaylarında çift uyumunu arttıran en önemli unsur eşler arasındaki sağlıklı etkileşimdir. Yaşam olayları, kognitif yetersizlik ve duygusal huzursuzluk durumunda problem çözme davranışında kötüleşmeye ve stresin artmasına neden olabilir ve bu yetersizlik, eşleri birbirlerinin hatasını aramaya daha yatkın hale getirerek öfkeye, düşmanlığa, üzüntüye, yetersiz iletişime ve yetersiz duygusal paylaşıma neden olabilir. Ellis (1962) tarafından, sorunlu evlilik ilişkilerinde mantıksız beklentilerin rolü vurgulandıktan sonra evlilik uyumunda ve terapide kognitif yaklaşım dikkat çekmeye başlamıştır. Mantıksız düşünce ve fonksiyonel olmayan kongnisyonun evlilik uyumunu kötü etkilediği, mantıklı ve fonksiyonel kognisyonun ise evlilik uyumunu arttırdığı yönünde bulgular daha fazla ortaya konmuştur. Retrospektif çalışmalar kadınlarda depresyon ile evlilik uyumu arasında bir ilişki
olduğunu göstermektedir. Zayıf evlilik uyumu bildiren kadınların, evlilik uyumu iyi olanlardan belirgin olarak daha depresif oldukları saptanmıştır. Kahn, Coyne ve Margolin (1985), çiftlerden biri depresif olduğunda eşler arası yakınlıkta, evlilik içi çatışmaların çözülmesinde, iletişim yeteneğinde, cinsel doyum ve duygu dışavurumunda bozukluk
olduğu ileri sürülmüştür. Fox (1973), eşitlik ve güvene dayanan birbirine bağlı olma durumunun evlilik doyumunda önemli rol oynadığını ileri sürmektedir. (29) Eşler arasında bağlılık ayrıca çift uyumunun önemli yordayıcılarından biridir. Güven duygusu; evin geçimini sağlama, ev işlerindeki rollerin paylaşımı gibi eşitlik anlayışı ile ilişkilidir. Güven yokluğunda, eşitlik ilkesine dayanan evlilik güvensizlik duyguları ile tehdit altına girer. (30) Ayrıca Fox, her eşin ilişkilerinin kendi evlilik doyumlarının önemli bir belirleyicisi olduğunuileri sürmüştür. Fowers ve Olson; canlı, uyumlu, geleneksel ve uyumsuz başlıkları altında dört ayrı evlilik öncesi çift grubu tanımlanmıştır. Bu gruplarda yapılan çalışmalarda, canlı olarak tanımlanan çiftler; güçlü iletişim yetenekleri, duygusal, seksüel ve ekonomik alanlar ve ortak zaman paylaşımı gibi konularda yüksek doyumları ile genel anlamda evlilik doyum düzeyi en yüksek gruptur. Uyumlu çiftler orta derecede doyumlu bulunmuş olup bu grupta gözlenen doyum azalmasının evlilik ve çocuklar ile ilgili konularda gerçek dışı görüşlerden kaynaklanıyor olabileceği belirtilmiştir. Geleneksel çiftler ayrılmayı en az düşünen grup olmalarına rağmen oldukça doyumsuzken, uyumsuz çiftlerin gerilimli ve boşanma eğiliminde oldukları bulunmuştur. Waring ve Chelune (1983), kendini açma ile yakın olmanın aynı şey olmadığını fakat kendini açmanın çiftler arasında yakınlığın derecesinin belirleyicisi olduğunu
belirtmiştir. Her ne kadar çiftler evlilik ilişkisinde yakın olma ve kendini açma konusunda benzer görüşlere sahipseler de kadınlar ve erkekler arasında yakın olma ve evlilik doyumu algısının farklı olduğu saptanmıştır. Reichman’a göre yakın olma kadın ve erkek için farklı fonksiyonları tatmin etmektedir. Kadın için yakınlık ilişkiyi doyum ve mutluluğa götürürken erkek, yakın ilişkinin etkisini diğer fonksiyon alanlarına taşır. Kadın ve erkeğin duygusal yakınlık deneyimleri birbirinden farklıdır. Erkek cinsel ilişkiyi duygusal yakınlığı arttırmak için kullanırken, kadın cinsel yakınlık için duygusal yakınlığa ihtiyaç duyulmaktadır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Evlilik ve Eşler Arası Sorunlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     11 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
► Eşler Arası Sorunlar ve Etkileri Psk.Dnş.Fatma KIRIMLI TAŞKIN
► Eşler Arası Sorunlar ve Çocuk Psk.Bilge Kağan BÜYÜKKELEŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Evlilik ve Eşler Arası Sorunlar' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:04
Top