2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ait Olma, Kabul Edilme, Onaylanma ve Sevgi İhtiyacı
MAKALE #8448 © Yazan Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ | Yayın Şubat 2012 | 35,177 Okuyucu
Fizyolojik İhtiyaçlar ve Güvenlik İhtiyaçları yeterli düzeyde doyurulduğunda, bir üst sıradaki sevgi, şefkat, bağlılık ve ait olma ihtiyaçları kendini gösterir. Bağlılık ve sevgi ihtiyaçları ile güdülenen birey; yoğun şekilde arkadaş, dost, sevgili, eş, çocuk, aile yokluğu hissetmeye başlar. İnsanlarla ilişkilerinde sevgi arayışına girer. Ait olmak, sevmek, sevilmek, ortak davranmak, kabul edilmek, karşı cins tarafından sevilmek; aile ve ait olduğu grup üyelerinin ve aile bireylerinin gönlünde bir yer edinmek ister. Giderek artan bir şiddetle bu hedefe ulaşmak ve bu ihtiyacı doyurmak için çabalar.

Açlık, susuzluk, uyku…gibi fizyolojik ihtiyaçlarını yeterli düzeyde doyuramayan kişinin sevgi ihtiyacıyla güdülenmesi elbette mümkün olmayacaktır. “Sevgi karın doyurmaz.” sözü bir nevi duruma örnek olarak verebilecek klasiklerdendir. Ait olma ve sevgi ihtiyacıyla güdülenen birey ise, daha önceki ihtiyaç basamaklarında (Fizyolojik İhtiyaçlar ve Güvenlik İhtiyaçları ) belki de gereksiz bulduğu, hatta belki de küçümsediği, gerçek olmadığını iddia ettiği sevgiyi her nasılsa fikir değiştirmişçesine elde etmeye, birilerinin yüreğinde yer edinmeye, bir aileye veya bir gruba ait olmaya her şeyden; ama her şeyden daha çok çabalamaya başlar. Bu ihtiyaç basamağının doyurulamaması başka hiçbir basamakta rastlanılmayacak derecede insanın akıl sağlığı, duygu durumu üzerinde etki yapmaktadır, uyum bozukluklarının temel sebebinin sevgi ihtiyacının engellenmiş olmasına bağlayan kuramcıların sayısı da azımsanmayacak ölçüdedir.


İnsan yavrusu kendine bakıp gelişebilecek yeterlilikte yaratılmamıştır. Bakıma muhtacız. Birileri tarafından öncelikle beslenmemiz, yeterli sıcaklıkta muhafaza edilmemiz, korunmamız gerekir. Büyük çoğunluğumuz bir aileye doğarak şanslı grupta yer alırız. Ailelerimiz tarafından bakılır, büyütülür, seviliriz; yoksa tek başına yaşamamız mümkün değildir. Tüm fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarımız ailelerimiz ya da bize bakmayı kabul eden kişiler tarafından karşılanır. İşte bu nokta çok önemlidir. Sevilerek mi büyütülüyoruz yoksa sadece ilk düzey ihtiyaçlarımız doyurularak sevgisizce mi? Karşılıksız sevgiyle mi, koşullu sevgiyle mi? Bir ergen danışanım şöyle yakınmıştı anne babası için “Evet, bütün istediklerimi alıyorlar. Arkadaşlarımın almayı hayal bile edemediği şeylere sahibim; her zaman çok harçlık alıyorum, ama bir kez bile sarılmadılar bana, bir kez canım demediler, beni sevmiyorlar biliyorum. Sevselerdi dokunurlardı, yanlarına gittiğimde neden dizlerine yatamıyorum, büyüdün diyorlar, sanki çocukken sarıldılar da, onlar sadece para vererek seviyoruz ya diyorlar.” Ait olmak çocuk içinde, ergen içinde yetişkin içinde olmazsa olmaz ihtiyaçlardandır.


Ailenin hali, tavrı, tutum ve davranışları çocuğun halini, tavrını, tutum, inanç ve davranışlarını etkileyecektir. Ait olma ve sevgi ihtiyacını ailesinde sağlıklı şekilde doyuramayan bireyden sağlıklı sevgi ilişkileri kurmasını beklemek hatalı olur; ancak aile çocuğuna sağlıklı bir aidiyet duygusu yaşatmış onu sağlıklı sevmişse çocuk ta bir ömür sağlıklı ilişkiler oluşturabilme kabiliyetiyle donanacak; aile çocuğuna sağlıksız aidiyet duygusu yaşatmış, sağlıklı sevgi vermemişse çocukta ömrü boyu sağlıksız sevgiler yaşayacaktır. Ta ki bu örüntüleri fark edip düzeltmek için psikoterapi yardımı alarak süreci sağlıklı şekilde tamamlayan bireyler hariç.


Aile tarafından (bebeği büyütme sorumluluğunu alan kişiler, illa biyolojik aile kast edilmemektedir) doyurulması gereken sevginin oluşturacağı açlık maalesef başka hiç kimse tarafından doyurulamamaktadır. Kimileri büyüdükçe durumu kabullenir, canı yansa da evet beni sevmiyorlar der, kiminin isyanı büyür ve ailesine bitip tükenmek bilmeyen kızgınlık duyguları besler, kimileri her sevgi sözüne kanar gider, kimileri kendini kusurlu görür sevilmeye değer bulmaz, kimileri sevgiyi inkara kadar gider… sayısız davranış örüntüsü ortaya çıkar. Hiçbiri sağlıklı değildir. Hiçbiri kendini tamamlanmış hissetmez ve tamamlanmak için güdülenir. Eksikliği gidermeye, ihtiyacını doyurmaya çalışır. Çoğunlukla da ona aidiyet ve sevgi duygusunu en çok verdiğine inandığı kişilere yönelir, sağlıklı temas sınırları oluşturamaz, geçirgenleştikçe geçirgenleşir, bağımlı tercihler yapar; fakat bunun farkına varamaz. Genellikle de yanılır, o sevgiden o sevgiye; daha doğrusu sevgi ihtiyacını en çok doyuracağını umduğundan umduğuna koşar durur. Her birinde acısı daha da artar, ihtiyacı daha da şiddetlenir. Oysa tek derdi derinden kabuldür. Olduğu haliyle kabul görmek ister. Eleştirilmemek, şartsız şurtsuz sevilmek ve bunu derinden yaşantılamak.


Biz de ise eksik olan bu. Henüz derin kabul, şartsız sevgi…gibi kavramlar toplumumuzda çok yeni. İnsanımız bu kavramlarla yeni tanışıyor, tanımayanlarsa hala büyük çoğunluğu oluşturuyor. Seni olduğun gibi kabul ediyor, seviyor ve onaylıyorum kaçımız diyoruz? Kaçımız ve kaç kişiye? Gerçekten olduğu gibi kabul edebildiğimiz kişi var mı? Değiştirmeye çalışmadığımız, değişeceğini ummadığımız, her tercihini saygıyla kabul ettiğimiz kaç insan? Kavramları bilmek uygulamak anlamına gelmiyor. Uygulamanın da uygulamaya devam etmek anlamına gelmediği gibi. Gerçekten kaç kişiyi gönlümüz, aklımız, bedenimiz mutmain şekilde seviyor, kabul ediyor ve onaylıyoruz? Maalesef eksiğiz bu konuda. Maalesef yeterince takdir edilmiyor, onaylanmıyor, sevilmiyor ve ait hissetmiyoruz. Bunun acısını çektiğimiz halde, biz de sevdiklerimize sevgimizi hissettirmiyoruz.


Bakın çevrenize, şöyle alıcı gözle bir bakın. Onaylanmaya ne kadar çok ihtiyaç duyan insan olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız. Televizyon kanallarında rağbet gören programlara bakın, onaylanma ihtiyacı içindeki yarışmacılara göz atın. Güzellik yarışmaları, top modeller, en iyi yemeği kim yaparlar, en şık kim giyinmeyi becerirler… Toplum olarak açız, onaya aç, sevgiye aç, kabule aç. Her yaptığımız her düşüncemiz onaylansın isteriz, hatta onaylanacak şekilde düşünmeye ve davranmaya gayret ederiz. Eleştirilmekten tırım tırım kaçarız. Eleştirilsek ya alınır ya saldırganlaşırız. Çünkü doğru şekilde büyütülmedi çoğumuz, halen doğru şekilde büyütemiyoruz çocuklarımızı.


Bebeğimiz doğar, tüm ilgimiz ona döner, ne yapsa şirindir, ne dese alkışa değer, tüm detaylarına kadar onaylar, onaya boğarız adeta. E büyür biraz, aklı kesmeye başlar, konuşup cevap yetiştirmeye de. Birden daha az onaylamaya, daha fazla sınırlamaya, daha fazla hayır demeye başlarız. Çoğunlukla da onun inat dönemine tekabül eder bu dönem. Çocuk bocalar, hoppala ne oldu şimdi değil mi, daha önce alkışlandığı şeylere kızılıyor. Oyuncağını her attığında sabırla verenler, şimdi atma, atarsan kırılır ben de yenisini almam diyor. Yaramazlık arttığında “öldüreceksin beni, senin yüzünden kanser olacağım, bıktım senden artık annen olmak istemiyorum, seni bırakıp gideceğim…”cümleleri dökülüveriyor ağızlardan. Ve sonuç sevgi ihtiyacı giderek artıyor, doymuyor, doyurulmuyor. Çoğu davranışımız eleştirilir; hatta iyi yaptıklarımızla değil yapamadıklarımızla anılır oluruz. En ufak bir ilgisizlik durumunda bile sevilmediğimizi, istenmediğimizi, beğenilmediğimizi düşünmeye başlarız. İlişkilerimizde asla olumsuz şeyler duymaya gelmeyiz, duyduğumuzda derin acılar çeker, değersizlik hisleriyle boğuşur, depresif durumlara gireriz ya da bu duygularla baş etmek için inkar ederiz.


Bu ihtiyaç basamağında yalnızlığın, toplumdan uzaklaşmanın, reddedilmenin, dostsuzluğun, köksüzlüğün acıları daha keskin, daha şiddetli hissedilir ve bir üst basamağa geçebilmenin yolu bu basamaktaki ihtiyaçların karşılanmasından geçer. Ancak gelişim aşamalarını sağlıklı atlatan, sağlıklı bir benlik geliştirebilen, koşulsuz sevgiyle büyütülen, sağlıklı iletişim ve algıya sahip bireyler için mümkün olacaktır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ait Olma, Kabul Edilme, Onaylanma ve Sevgi İhtiyacı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     32 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tuğba DEMİRÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi244 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün Yazıları
► Terk Edilme Korkusu Psk.Dnş.Sezen SALİHOĞLU
► Terk Edilme Hissi Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Ait Olma, Kabul Edilme, Onaylanma ve Sevgi İhtiyacı' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Manüplasyon Ocak 2017
► Empati Kasım 2016
◊ Kıyamet Senaryoları Temmuz 2013
◊ Ticari Zeka Haziran 2013
◊ Hey Tuğba Naber? Nisan 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:42
Top