2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikologlara Güvenir Misiniz? Psikoterapiye Başvururken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
MAKALE #8620 © Yazan Psk.İsmail SALMAN | Yayın Mart 2012 | 4,958 Okuyucu
Psikologlara güvenir misiniz?

Bir hafta önce kişisel blogumda sorusu; psikologlara güvenir misiniz olan bir anket yayınlamıştım. Sonuç %67 evet, %33 hayır. Sonuç olumlu gibi duruyor ancak psikolojik hizmetler konusunda kesinlikle tatmin edici bir güven ortamının olmadığını gösteriyor aslında. Soru her ne kadar güvenin ya da şüphe kaynağı olarak psikologları işaret ediyor olsa da hiçbir meslek grubu için bu meslek mensupları güvenilmez ya da güvenilir diye bir genelleme yapılamaz. Bu yüzden de verilen hizmetlerin belirli standartlarının oluşturulması ve verilen hizmetin nasıl olacağının meslek elemanlarının bireysel tercihlerine göre değişmemesi gerekir. Ancak eğer bir psikologdan hizmet alacaksanız ona güvenmek zorundasınız çünkü Türkiye’de psikologların yaptığı işin standartlarını belirleyen hiçbir şey yoktur, dahası psikologların yaptığı işi psikologdan başkasının yapmasını engelleyen de bir şey yoktur.


Psikologlar birçok alanda ve kurumda çalışırlar ve birçok farklı hizmet sunarlar. Bu hizmetler arasında en çok tanınanı ise psikoterapidir. Psikolojinin diğer alanlarındaki gibi psikoterapi alanı da birçok soru doğurmaktadır;


Psikoterapi nedir?

Psikoterapist kimdir?
Kim psikoterapi yapabilir?
Psikolog, psikoterapi yapabilir mi?
Psikoterapi yapmak için eğitim almak gerekir mi?
Psikoterapi kimlere uygulanabilir?

Bu soruların cevapları tabiî ki çok net bir şekilde teorik temelde ya da diğer ülkelerdeki uygulamalara bakılarak verilebilir. Ancak Türkiye’de bunlar ile ilgili sınır belirleyen bir düzenleme bulmak maalesef ki mümkün değil. Tabi ki bunların sınırları yok diye ülkede psikoterapi hizmeti veren de yok değil. Artık neredeyse her ilde en az bir tane danışmanlık merkezi ya da terapi merkezi bulmak mümkün. Sorun da bu mümkünlükle birlikte geliyor zaten. Çünkü meydan boş olunca psikoloji ile alakası olsun olmasın popüler bir terapi ismi uyduran terapist diye çıkıyor karşımıza. Mucizevi bir şekilde tıbbın çare bulamadıklarını iyileştiriyor, ayak tabanından türlü hastalıkları iyileştiriyor, tek seansta vajinusmusu tedavi ediyor, 7 günde kekemeliğe son veriyor, depresyondan çıkarıveriyor ve faydaları saymakla bitmiyor.


Bunların hepsi olamaz demiyorum, belki bir şekilde bunlardan faydalanmış kişiler olabilir. Ancak bu gibi yöntemlerin nasıl, ne dayanakla, ne kadara, ne kadar süre ile hangi şartlarda yapıldığını denetleyen hiçbir yetkili mercii bulunmuyor. Ayrıca kullanılan birçok yöntemin bilimsel bir dayanağı bile yok. Herhangi bir yöntemin kişiye zarar vermedikçe en az plasebo kadar etkisi olabilir ki plasebonun tüm hastalıklardaki iyileştirici etkisi %30’dur. Yani eğer verilen hizmetin bilimsel kanıtları yoksa etkisinin plasebo etkisinden daha fazla olup olmadığını bilmeye imkan yoktur. Bu da biraz fayda gösteren her şeyin satılmaya başlanmasına ve verilen ruh sağlığı hizmetlerinin kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır.


Tabii düşük kalitede zararsız ruh sağlığı hizmeti almak gayet masum bir olasılıktır. Belirli standartlar olmadan verilen hizmetler zarar verme olasılığı olan birçok tekniğe de yer açmış oluyor. Mesela bazıları eşcinselliği tedavi etmeye soyunuyor, bazıları vajinusmusu tedavi edeyim derken kündeye almak gibi teknikler geliştiriyor. Bazı durumlarda ise alan memnun veren memnun tekniği ile kişi terapistine bağlı bir hale gelebiliyor ve bu sefer yıllar süren bir terapi macerası ortaya çıkıyor.


Psikolojik hizmetler ile ilgili çok karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım. Fakat bu durumun dikkat çekilmesi gereken, hak ettiği önemi görmeyen tarafı. Bunun yanında etik ilkelere tam bir bağlılık ile çalışan, kendisi dışında bir denetim mekanizmasına ihtiyaç duymayan, dünyadaki gelişmeleri takip eden, sürekli eğitimler alarak verdiği hizmeti en iyi seviyede tutmaya çalışan da birçok meslektaşım var. Sanırım anketteki %67’lik güveni sağlayan da onlar. Ancak böyle bir ortamda kişi ne kadar özverili olursa olsun çalışmalarında sorunlar yaşayabiliyor. Örneğin geçtiğimiz yıllarda birçok meslektaşımın iş yerleri rant kavgaları yüzünden devlet görevlileri tarafından gerekçesi belli olmayan bir şekilde basıldı.


Hal böyle iken psikologlara güvenir misiniz sorusunu cevaplamak çok zor. Bir psikolog olarak bile gönül rahatlığı ile psikologa gidin diyemiyor insan. Yine de bir cevap vermek gerekirse; “Ben psikologlara değil, çevreye güvenmiyorum.”


Psikoterapiye başvururken nelere dikkat etmek gerekir?


Yine kişisel blogumda yayınladığım “Hiç psikolojik destek aldınız mı?” anketinde herhangi bir ruh sağlığı çalışanına başvuran katılımcılardan “Evet” demelerini istemiştim; ankete katılanların %38’inin bir ruh sağlığı hizmetine başvurduğu sonucu ortaya çıktı. Küçük bir anket olduğu için bilimsel bir veri olarak düşünmemek gerekse de toplumun önemli bir bölümünün ruh sağlığı hizmetlerine başvurduğunu gösteriyor bu sonuç.


Bir ruh sağlığı çalışanı olarak ruh sağlığı hizmetlerine başvuran kişilerin nasıl bir hizmet ile karşılaştıklarını düşünmeden edemiyorum. Devletin bu alanda sunduğu hizmetlerin durumu ortada; psikiyatrist ile 10 dakika görüşme yapabilmek, psikologdan 3 ay sonrasına randevu alabilmek büyük şans. Özelde verilen hizmetlerde de durum çok farklı değil. Ya fiyatlar çok yüksek ya da sunulan hizmet kalitesiz veya tehlikeli oluyor.


Peki, kaliteli bir psikolojik destek almak için nelere dikkat etmek gerekir.
Öncelikle genel olarak verilen hizmetlerin standartlar ile sınırlandırılmadığını akılda tutmak gerekir; bu da her türlü yöntemin terapi olarak sunulabileceği anlamına geliyor. Bu yüzden de dikkatli bir şekilde sunulanlar arasında eleme yapmak gerekiyor. İlk olarak dikkat edilmesi gereken sunulan hizmetin bilimsel dayanaklarının olup olmadığıdır. İkincisi sunulan terapi hizmetinin belirli standartlarının olması gerektiğidir. Üçüncü dikkat edilmesi gereken nokta ise; bir psikoterapi sisteminin uygulanabilmesi için mutlaka onun eğitiminin alınması gerektiğidir. Eğer bu üç noktaya dikkat edilirse psikolojik destek aramanızdaki amaca ulaşabileceğinizi düşünüyorum.

Bir psikoterapi ekolünün bilimsel dayanaklarının olması o ekolün uyguladığı yöntemlerin daha önceden test edildiği ve uygulandığında büyük olasılıkla yine aynı sonucu vereceği anlamına gelir. Yani bir psikoterapi sisteminin kanıtları ne kadar çok olursa o kadar yüksek kalitede olduğu söylenebilir. Birçok sistem ile ilgili kanıt bulmak mümkün olsa da etkililiği ile ilgili en çok kanıtı olan psikoterapi ekolü Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ekolüdür. BDT’nin birçok alanda etkili olduğu yapılan sayısız bilimsel araştırma ile kanıtlanmıştır. Ayrıca yapılan araştırmalar maliyet ve etkililik açısından da BDT’nin geçerli bir terapi ekolü olduğunu göstermektedir. Yani yıllarca terapiye gitmek gerekmediği gibi terapinin etkisinin yüksek ve kalıcı olduğu da kanıtlanmıştır.

Verilen hizmetin standartlar çerçevesinde yapılıyor olması çok önemlidir. Bu hizmetin nerede yapılırsa yapılsın belirli bir kalitede kalacağının garantisidir. Bu da sadece belirli kıstasları karşılayabilen psikoterapi sistemlerinin sunabileceği bir garantidir. Başvurduğunuz psikoterapi yönteminin dünya ve ülke çapındaki otorite olarak kabul edilen dernek ve kurumlarca onaylanıp onaylanmadığını araştırmak bu konu ile ilgili bilgi edinmek için uygun bir yöntem olabilir. Örneğin ülkemizde psikoloji bölümü olan üniversitelerden ya da Türk Psikologlar Derneği’nden bu konuda bilgi alınabilir.

Ülkemizde psikoloji eğitiminin uygulama anlamında bazı sıkıntıları vardır. Bu sıkıntılardan dolayı psikologlar meslekleri ile ilgili birçok eğitim almaya ihtiyaç duyarlar. Mesleğinde gelişebilmek için böyle bir ihtiyaç duyan kişilerin her zaman daha nitelikli hizmet vereceğini düşünüyorum. Bu yüzden başvurulan psikoterapistin uyguladığı yöntemin eğitimini alıp almadığını da araştırmak doğru hizmeti seçmekte yol gösterici olacaktır.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Mesleğini Seçerken Nelere Dikkat Etmelisin? Psk.Dnş.H. Güngör YAZICI
► Meslek Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Psk.Azade ALTINTAŞ DURMUŞ
► Meslek Seçimi Yaparken Nelere Dikkat Etmeliyim? Psk.Aslıhan DEĞERLİ AYTOĞAN
► Çocuğuma Bakıcı Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyim Psk.Dnş.Sümeyra YAPICI AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Psikologlara Güvenir Misiniz? Psikoterapiye Başvururken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?' başlığıyla benzeşen toplam 46 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:11
Top