Sağlık Sistemi: Katil Psikolojik Tedavi Görüyormuş Yalanı
SAĞLIK SİSTEMİ: KATİL PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRÜYORMUŞ YALANI
Son dönemde, “Psikolojik tedavi gören şahıs dehşet saçtı” türü haberler basında sıklıkla yer almaya başladı.
Daha dün 7 yaşındaki Ece’yi öldüren ve psikolojik tedavi gördüğü ifade edilen kişi, “Pişman mısınız” sorusuna içli bir iç geçirme ile, “Pişmanım” diye cevap veriyor. Peki niçin yaptınız sorusunu ise kafasını sallayarak, “Bilmiyorum” diye yanıtlıyor.
Dikkat edin: Bilmiyorum! Yani, “Bir amaçla öldürmedim, niçin öldürdüğümü bilmiyorum!”
Prospektusunda açıkça, “İntiharı tetikleyebilir” yazan antidepresif özellikli psikiyatri ilaçları bu sonuca yol açmış olabilir mi?
Hemen “yok” demek işin kolayı! Gençlerde intihar eğilimini artırdığı açıkça ortaya konulan, hatta ilacın içinde bile açıkça yazılan bu yan etki kimi yetişkinlerde bu tarz sonuçlara yol açıyor olamaz mı?
Daha önceki bir haber de şöyle!
“Diyarbakır’da, İlköğretim Okulu Türkçe Öğretmeni N.S. cinnet geçirerek eşini ve 5 yaşından küçük 3 çocuğunu öldürdü. Gece yarısı meydana gelen olayda öğretmen, kendi bileğini de kestikten sonra 4. katın balkonundan aşağı atladı.
TOKİ 1. Etap 210 Ada CO-3 Blok’taki gürültüleri duyan komşuları polise haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, binanın 4. katından atladıktan sonra ağır yaralanan S’i çağırdıkları ambulansla Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk etti.
Diyarbakır’a bağlı Merkez Yenişehir İlçesi Toplu Konutlar 1’de gürültüler üzerine sesiyle uyanan bina sakinleri dışarıda S’i yaralı ve yerde yatar halde buldu. 4. kattaki dairenin kapısını çilingircinin açmasıyla eve giren polis, gördüğü manzara karşısında büyük şok yaşadı. Polis, dairede N S’in eşi S S (33), çocukları S (4) ile ikizler H ve H’in (2) cansız bedenleriyle karşılaştı.N S’in komşuları, öğretmenin bir süredir psikolojik tedavi gördüğünü söyledi. (www.memurlar.biz)
Yıllardır bu tür cinnet – cinayet haberleri akabinde, “Kişi hastaymış, tedavi de alıyormuş, yazık olmuş maktüllere, Allah ölenlere rahmet eylesin…” denilmesinin ötesinde pek bir şey yapılmaz. Özellikle de konuyla ilgili olarak bazı hususlar gözden kaçırılır, mesela aşağıdaki sorulara hiç cevap aranmaz.
ÇOK HAYATİ OLAN VE CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Bu dehşet saçan ve hasta denilen kişilere söz konusu tedaviler bahsedildiği gibi “psikolojik” bir yaklaşımla mı yoksa sadece “ilaç ver yolla” işleyişiyle mi verilmiştir?
Hastanelerdeki mevcut ve yaygın yapısal işleyiş nedeniyle, basında sıklıkla “psikolojik” denilen tedavilerin sadece medikal bir anlayışla yapılmış olması olasılığı yüksektir. Bu durumda “İlaç artı terapi” şeklinde düzenlenmesi gereken bir psikolojik tedavinin sadece ilaca indirgenilerek eksik bırakılmış olması ihtimali söz konusudur. Üstelik de bu olasılık çok yüksektir. Dolayısı ile bu ve benzeri olayların; ruhsal yardımın sadece ilaç odaklı bir anlayışla yürütülmesi, yani eksik bir tedavi sunulması neticesinde meydana gelip gelmediği iyice açıklığa kavuşturulmalı, etraflıca araştırılmalıdır.
Kaldı ki sadece ilaçla tedavinin eksik bir tedavi olması yanında, son dönemde sıklıkla basına da yansıdığı üzere bu ilaçların kayda değer bir etkisinin olmadığını ortaya koyan ciddi araştırma sonuçları mevcuttur. Bu durumda ilgili kişilerin “psikolojik tedavi” adı altında “tamamen tedavisiz bırakılmış” olmaları gibi trajik bir ihtimal de söz konusudur! Sürecin içinde terapi yoksa, pek çok araştırmanın belirttiği gibi bir de bu tür ilaçların kayda değer bir etkisi bulunmuyorsa böyle bir sonuçtan bahsetmek pekala mümkün!
SON OLAYIN ANLATMAYA ÇALIŞTIKLARI VE HALA GÖRMEK İSTEMEDİKLERİMİZ
Son olaydaki şahıs bir okulda öğretmendir. Bu sebeple kişinin psikotik denilen ağır bir düşünce bozukluğu hastası olmadığı; en fazla duygu durum sorunları (depresyon, anksiyete vb.) bulunduğu değerlendirilebilir. Bu sorunlarda algısal şemaları, işlevsel olmayan düşünce sayıltıları, genel düşünce yapıları, kendilerine, sorunlarına ve yaşama dair bakış açıları, geçmiş yaşam birikimleri, günlük yaşam aktiviteleri gibi kişilerin zihinsel ve davranışsal süreçleri çok önemli bir belirleyiciliğe sahiptir. Dolayısı ile danışmanlık, psikolojik destek ve terapi hayati bir önem taşır.
Daha kuvvetli bir ihtimal de ilgili kişinin yaşanılan sorunlu sürecin ağır duygusal yükünü kaldıramamış, bir çıkış yolu bulamayarak sağlıklı düşünme yetisini geçici olarak kaybetmiş olmasıdır. Ancak ağır duygusal yük altında sağlıklı düşünce yetisini geçici olarak kaybetmek demek düşünce yapısı beyindeki bir hasarla yahut madde eksikliğiyle patolojik olarak bozulmuş, psikotik bir tablosu (hastalığı) var demek değildir. Bu geçici duygusal pozisyonu kişinin kavga anında gözünün dönmesi, elinin bir anda yumruğa dönüşmesi yahut bıçağa gitmesi gibi değerlendirmek gerekir.
Çocuklarını öldürmesindeki vahameti bile psikotik bir hasta olmasından çok yaşanılan sorunların oluşturduğu ağır duygusal baskı neticesinde sağlıklı düşünce yetisini geçici olarak kaybetmesiyle açıklamak gerekir.
Beyinde yapısal ve işlevsel bozulma olmayan, tamamen duygu, düşünce ve davranış eksenli olan bu gibi geçici duygusal durumları sadece ilaçlarla halletmek çoğu zaman imkansızdır. Söz konusu geçici sorun dönemlerinde ikna, inandırma, onaylama, destekleme, cesaretlendirme, yönlendirme, telkin, düşüncede değişim yaratma, davranış egzersizleri, terapi, danışmanlık gibi psikolojik ve sosyal yaklaşımlara daha çok ihtiyaç vardır.
BAKANLIĞA DÜŞEN GÖREV BÜYÜK
Basına yansıyan, “Psikolojik tedavi gören kişi dehşet saçtı” haberleri neticesinde bakanlık bu hususları baz alarak ciddi bir inceleme yapmalı; meseleye, “Uzman hekim görmüş, öyleyse tedavide sorun yoktur” mantığıyla yaklaşmamalıdır. Bu yerleşik anlayış, bundan sonraki muhtemel olaylar için tedbir alınamaması sonucunu getirecektir.
Ayrıca bu tip olaylar; hastanelerde yıllardır süregelen yanlış ve eksik ruhsal yardım işleyişiyle ilgili olarak hala bir düzenleme yapmayan bakanlığın artık zaman kaybetmeden harekete geçmesinin ne denli elzem bir hale geldiğini göstermektedir.
Psikolog
İzzet Güllü
Son dönemde, “Psikolojik tedavi gören şahıs dehşet saçtı” türü haberler basında sıklıkla yer almaya başladı.
Daha dün 7 yaşındaki Ece’yi öldüren ve psikolojik tedavi gördüğü ifade edilen kişi, “Pişman mısınız” sorusuna içli bir iç geçirme ile, “Pişmanım” diye cevap veriyor. Peki niçin yaptınız sorusunu ise kafasını sallayarak, “Bilmiyorum” diye yanıtlıyor.
Dikkat edin: Bilmiyorum! Yani, “Bir amaçla öldürmedim, niçin öldürdüğümü bilmiyorum!”
Prospektusunda açıkça, “İntiharı tetikleyebilir” yazan antidepresif özellikli psikiyatri ilaçları bu sonuca yol açmış olabilir mi?
Hemen “yok” demek işin kolayı! Gençlerde intihar eğilimini artırdığı açıkça ortaya konulan, hatta ilacın içinde bile açıkça yazılan bu yan etki kimi yetişkinlerde bu tarz sonuçlara yol açıyor olamaz mı?
Daha önceki bir haber de şöyle!
“Diyarbakır’da, İlköğretim Okulu Türkçe Öğretmeni N.S. cinnet geçirerek eşini ve 5 yaşından küçük 3 çocuğunu öldürdü. Gece yarısı meydana gelen olayda öğretmen, kendi bileğini de kestikten sonra 4. katın balkonundan aşağı atladı.
TOKİ 1. Etap 210 Ada CO-3 Blok’taki gürültüleri duyan komşuları polise haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, binanın 4. katından atladıktan sonra ağır yaralanan S’i çağırdıkları ambulansla Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk etti.
Diyarbakır’a bağlı Merkez Yenişehir İlçesi Toplu Konutlar 1’de gürültüler üzerine sesiyle uyanan bina sakinleri dışarıda S’i yaralı ve yerde yatar halde buldu. 4. kattaki dairenin kapısını çilingircinin açmasıyla eve giren polis, gördüğü manzara karşısında büyük şok yaşadı. Polis, dairede N S’in eşi S S (33), çocukları S (4) ile ikizler H ve H’in (2) cansız bedenleriyle karşılaştı.N S’in komşuları, öğretmenin bir süredir psikolojik tedavi gördüğünü söyledi. (www.memurlar.biz)
Yıllardır bu tür cinnet – cinayet haberleri akabinde, “Kişi hastaymış, tedavi de alıyormuş, yazık olmuş maktüllere, Allah ölenlere rahmet eylesin…” denilmesinin ötesinde pek bir şey yapılmaz. Özellikle de konuyla ilgili olarak bazı hususlar gözden kaçırılır, mesela aşağıdaki sorulara hiç cevap aranmaz.
ÇOK HAYATİ OLAN VE CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Bu dehşet saçan ve hasta denilen kişilere söz konusu tedaviler bahsedildiği gibi “psikolojik” bir yaklaşımla mı yoksa sadece “ilaç ver yolla” işleyişiyle mi verilmiştir?
Hastanelerdeki mevcut ve yaygın yapısal işleyiş nedeniyle, basında sıklıkla “psikolojik” denilen tedavilerin sadece medikal bir anlayışla yapılmış olması olasılığı yüksektir. Bu durumda “İlaç artı terapi” şeklinde düzenlenmesi gereken bir psikolojik tedavinin sadece ilaca indirgenilerek eksik bırakılmış olması ihtimali söz konusudur. Üstelik de bu olasılık çok yüksektir. Dolayısı ile bu ve benzeri olayların; ruhsal yardımın sadece ilaç odaklı bir anlayışla yürütülmesi, yani eksik bir tedavi sunulması neticesinde meydana gelip gelmediği iyice açıklığa kavuşturulmalı, etraflıca araştırılmalıdır.
Kaldı ki sadece ilaçla tedavinin eksik bir tedavi olması yanında, son dönemde sıklıkla basına da yansıdığı üzere bu ilaçların kayda değer bir etkisinin olmadığını ortaya koyan ciddi araştırma sonuçları mevcuttur. Bu durumda ilgili kişilerin “psikolojik tedavi” adı altında “tamamen tedavisiz bırakılmış” olmaları gibi trajik bir ihtimal de söz konusudur! Sürecin içinde terapi yoksa, pek çok araştırmanın belirttiği gibi bir de bu tür ilaçların kayda değer bir etkisi bulunmuyorsa böyle bir sonuçtan bahsetmek pekala mümkün!
SON OLAYIN ANLATMAYA ÇALIŞTIKLARI VE HALA GÖRMEK İSTEMEDİKLERİMİZ
Son olaydaki şahıs bir okulda öğretmendir. Bu sebeple kişinin psikotik denilen ağır bir düşünce bozukluğu hastası olmadığı; en fazla duygu durum sorunları (depresyon, anksiyete vb.) bulunduğu değerlendirilebilir. Bu sorunlarda algısal şemaları, işlevsel olmayan düşünce sayıltıları, genel düşünce yapıları, kendilerine, sorunlarına ve yaşama dair bakış açıları, geçmiş yaşam birikimleri, günlük yaşam aktiviteleri gibi kişilerin zihinsel ve davranışsal süreçleri çok önemli bir belirleyiciliğe sahiptir. Dolayısı ile danışmanlık, psikolojik destek ve terapi hayati bir önem taşır.
Daha kuvvetli bir ihtimal de ilgili kişinin yaşanılan sorunlu sürecin ağır duygusal yükünü kaldıramamış, bir çıkış yolu bulamayarak sağlıklı düşünme yetisini geçici olarak kaybetmiş olmasıdır. Ancak ağır duygusal yük altında sağlıklı düşünce yetisini geçici olarak kaybetmek demek düşünce yapısı beyindeki bir hasarla yahut madde eksikliğiyle patolojik olarak bozulmuş, psikotik bir tablosu (hastalığı) var demek değildir. Bu geçici duygusal pozisyonu kişinin kavga anında gözünün dönmesi, elinin bir anda yumruğa dönüşmesi yahut bıçağa gitmesi gibi değerlendirmek gerekir.
Çocuklarını öldürmesindeki vahameti bile psikotik bir hasta olmasından çok yaşanılan sorunların oluşturduğu ağır duygusal baskı neticesinde sağlıklı düşünce yetisini geçici olarak kaybetmesiyle açıklamak gerekir.
Beyinde yapısal ve işlevsel bozulma olmayan, tamamen duygu, düşünce ve davranış eksenli olan bu gibi geçici duygusal durumları sadece ilaçlarla halletmek çoğu zaman imkansızdır. Söz konusu geçici sorun dönemlerinde ikna, inandırma, onaylama, destekleme, cesaretlendirme, yönlendirme, telkin, düşüncede değişim yaratma, davranış egzersizleri, terapi, danışmanlık gibi psikolojik ve sosyal yaklaşımlara daha çok ihtiyaç vardır.
BAKANLIĞA DÜŞEN GÖREV BÜYÜK
Basına yansıyan, “Psikolojik tedavi gören kişi dehşet saçtı” haberleri neticesinde bakanlık bu hususları baz alarak ciddi bir inceleme yapmalı; meseleye, “Uzman hekim görmüş, öyleyse tedavide sorun yoktur” mantığıyla yaklaşmamalıdır. Bu yerleşik anlayış, bundan sonraki muhtemel olaylar için tedbir alınamaması sonucunu getirecektir.
Ayrıca bu tip olaylar; hastanelerde yıllardır süregelen yanlış ve eksik ruhsal yardım işleyişiyle ilgili olarak hala bir düzenleme yapmayan bakanlığın artık zaman kaybetmeden harekete geçmesinin ne denli elzem bir hale geldiğini göstermektedir.
Psikolog
İzzet Güllü
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sağlık Sistemi: Katil Psikolojik Tedavi Görüyormuş Yalanı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
