2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Eski Köye Yeni Adetler; Ben, Biz ve Çocuğa Dair
MAKALE #8868 © Yazan Uzm.Psk.Ramazan ŞİMŞEK | Yayın Nisan 2012 | 6,031 Okuyucu
Bu yazıda, doğru bildiğimiz, doğru olduğuna inanarak yaptığımız aile içi ilişkiler ve çocuk eğitimi bağlamında bazı önemli konu/adet/gelenek/temayüllerimizi irdelemek farklı bakış açıları getirmektir amacımız.

1. EŞİNİZLE TARTIŞABİLİRSİNİZ AMA BİR ŞARTLA


“Tartışma Sonrası” Ritüeli


Çiftlerin çoğu daha önce bahsettiğim teknikleri uygularlar. Bu arada bunları uygulamayan ya da uygulayamayan bazı “zor” çiftler vardır.


Bu çiftlerle konuşabildikleri bir zamanda tartışma sonrası ritüeli tekniğini uygularız. Burada tartışma sonrası ile ilgili bir anlaşma yapılır. Tartışma hangi konuda olursa olsun, çiftler tartışma sonrasında ortak bir şey yapma konusunda anlaşırlar. En çok benimsenen ve uygulanan bazı ritüelleri örnek olarak verelim:

· Tartışma sonrası yarım ya da bir saat herkesin ayrı bir odaya çekilmesi
· Anlaşılan süre bittikten sonra çiftin birlikte kahve içmesi ya da
· Anlaşılan süre bittikten sonra birlikte aynı televizyon programını izlemesi
Mutlaka deneyin çok faydasını göreceksiniz.


2. SAĞLIKLI EVLİLİKLER AŞKI ÖLDÜREBİLMELİDİR


Aşık olunduğunda mantık devre dışı kalır. Bu yüzden Profesör Mehmet Sungur “Aşk bir görme kusurudur” der.

İngilizce de “love” (aşk ) sözcüğü Sanskrit dilindeki lubl yani “arzulamak” kelimesinden türetilmiştir. Hintli Felsefe Profesörü Osho aşk (love) kelimesinin türetildiği kelime olan “lobha”nın “açgözlülük” anlamına geldiğini söyler ve “Belki de aşkın açgözlülük anlamına gelen bir kelimeden türetilmiş olması tamamen tesadüf değildir” der.

İngilizcede aşk sözcüğü romantik aşk ve cinsel aşk olarak iki ayrı anlamda kullanılır. Türkçede ise aşk ve sevgi kavramlarını kullanırız.

Aşk ile sevgi arasındaki fark “Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var” ile “Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum” arasındaki fark gibidir.
Aşk herkesin birbirine hissettiği benzer hislerden doğa. Sevgi bir sanattır ve onu herkes farklı biçimde icra eder. Sevgi bir ihtiyacı içerse de ihtiyaçtan çok daha geniş bir yelpazeyi de içermektedir.
Aşk bir tutkuyu; sevgi ise bir şefkat ve sevecenlik halini simgeler.
Aşk, insanın egosunu; sevgi ise ruhunu besler.
Aşkta talepler arzular vardır; sevgide ise paylaşım.
Sevgi vermesini bilir, aşk istemesini.
Aşk bencilliktir; sevgi ise emek vermektir.

EVLİLİK DEMEK SORUMLULUK DEMEKTİR.

3. NABZINIZ 100’Ü GEÇİNCE “DURUN”

Psikofizyolojik Araştırma Derneği’nin 1964’te kurulmasından yana duygu ve düşüncelerin nörolojik temelleriyle ilgili sayısız bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Yapılan tüm deneylerin sonucu şunu göstermiştir ki organizma “yaygın fizyolojik uyarılma” diye adlandırdığımız alarm ve savunma durumuna geçtiğinde;
DİNLEME
GÜLME
SEVECEN OLMA
EMPATİ KURABİLME
YARATICI OLMA yeteneklerinde şiddetli sınırlar oluşmaya başlar. Yani hem “mantık” hem de “olumlu duygular” tamamen devre dışı kalmaktadır.
Nabzınız 100’ü geçmişse hiçbir problem çözülemediği gibi onarılmaz yaralar açılmaktadır.

Peki, nabzımızın 100’ü geçtiğini nasıl anlarız?

Nabız, kalp vuruşlarının atardamarlarda duyulan vuruşlarıdır. Bu vuruşlar en kolay şekilde bileklerdeki atardamarlarda hissedilebilir. Kalbin her sıkışmasında atardamarlar içine gönderilen kanın atardamarlar boyunca ilerlemesi sırasında damar çeperine yaptığı basınç en fazla bilekte ve boyun damarlarında görülebilir. Bunlar arasında en rahat kontrolü bilek verdiği için muayene sırasında kalp atışları bilekten sayılır. Nabzın bu bölgelerde iyi duyulmasının başlıca sebebi de atardamarların, özellikle bilek ve boyun damarlarının deriye çok yakın olmasıdır.

İşaret ve orta parmağınızı bastırın atış hızı saniyede 2 ise nabzınız 100’ü geçmiş demektir.

Nabız nasıl düşülür?

Nabzı hızlı bir şekilde düşürmek için derin diyafram nefesi alıp verilebilir. Kasları sıkma ve verme il birlikte yapıldığında daha hızlı düştüğünü göreceksiniz. Eğer konuştuğunuz kişi sizin önemliyse ve özellikle aile bireylerinden biri ise nabız düşürüldüğünde problemi sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulur.

Çok Önemli!

TARTIŞMA ANINDA EĞER EŞİNİZE DOKUNMAK İÇİNİZDEN GELMİYORSA YANİ O AN, SİNİRLİYKEN, “DOKUNAMAM” DİYORSANIZ KESİNLİKLE TARTIŞMAYIN ve BİR PROBLEMİ KONUŞMAYIN.

4. İYİ ÇİFTLER AKIL OKUMAZ

Sanılan odur ki iyi çiftler birbirinin aklında geçenleri bilir hatta okur. Bu sözler genelde aşık olunan yani mantığın devre dışı olduğu durumlarda söylenir. Bu birçok çift tarafından gururla söylenir. Ama gerçek öyle değildir. Kişiyle ilgili ne kadar çok şey bilirsek o kadar yanılırız. Bir anlamda karşıdakini sınırlamış oluruz.

Akıl okuma bireysel gerçekle paylaşılan gerçeğin birbirine karıştırılmasıdır.
İki tür akıl okuma vardır: İlk türünde eşinin amacını (niyetini) bildiğimizi varsaymaktır. Diğer akıl okuma türü de karşıdakinin ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilmek varsayımıdır. Özellikle sorunlu ilişkilerde kişiler karşıdakiyle ilgili her şeyi bildiklerinden, daha doğrusu bildiklerini zannettiklerinden konuşmalarına da gerek yoktur. Çünkü onu ondan daha iyi bildiğini var sayıyorsunuzdur. Eşinizin televizyon seyretmesindeki asıl niyeti siz “beni sevmiyor” ya da “benimle ilgilenmiyor” diye okuyorsunuz. O an sizinle belki iletişime girmiyor(paylaşılan gerçek), ama onun televizyon izlemesini “sizi sevmediğine” bağlamanız (bireysel gerçek) mümkün değildir.
- Bak yine sinirlendin.
- Nerden çıkardın?
- Ayağını sallıyorsun.
- Allah Allah. Eee?
- Sen sinirlenince hep ayağını sallarsın.

İlişkilerde buna benzer konuşmalar sürüp gider. “Şunu demek istedin”, “Bunu demek istedin” hatta haklı çıkmak için uzman bile olunur “Yok kaşın kalktı, yok burnunla oynadın, yok yukarı baktın…”

Ayak sallamak bazen sadece ayak sallamak olabilir. Neden eşler akıl okumayı doğrudan konuşmaya tercih ederler? İletişim azaldığı için mi akıl okumalar artıyor yoksa akıl okumlar arttığı için mi iletişim azalıyor tartışılabilir. Asıl olan akıl okumayı bırakmak ve ne demek istediğini anlamaya, dinlemeye mümkünse ondan öğrenmeye gayret etmektir. Eşler arasında “söz” “senet” gibi olmalıdır.


5. ANNEANNE VE BABAANNE’DEN BAKICI OLMAZ!

Günümüzde kadının daha fazla iş hayatına katılıyor olması yeni bir olgu yarattı. Annelerin doğum izni bittikten sonra doğal olarak çocuğun bakım ihtiyacı başlamaktadır. Kök ailelerin torun özlemi, çekirdek ailelerin “yabancılara” güvenememesi ve maddi zorluklar anneanne ve babaanneleri çocuğun bakımını üstlenmelerine neden olmaktadır. Aslında burada bir kavramı da açıklamakta yarar var. Anne evde iken çocuğun bakımına yardım eden kişiye –kim olursa olsun- “yardımcı” diyoruz. Anne yokken çocuğa bakan kişiye ise bakıcı(caregiver) diyoruz. Bu nedenden anne işteyken anneanne ya da babaanne çocuğa bakıyorsa “bakıcı” olmuş oluyor. Tabii ki anneanneler ve babaanneler genelde çocuğun her isteklerini şartsız ve koşulsuz yerine getirmektedirler. Sonuçta olan şunlardır;
  • Anneanne ve babaanneler çocuğun her istediğini yerine getirerek onların kişilik gelişimine aslında olumsuz etki ediyorlar. (Giriş bölümündeki M.’nin hikayesinde olduğu gibi)
  • Evdeki çocukla ilgili gelişimsel ve eğitsel kurallara genelde anneanneler ve babaanneler karar verdikleri için çocuğun “Anne-Baba Figürü” olumsuz yönde etkilenerek, Anne-Baba’nın saygınlığı azalmaktadır.
  • Anneanne ya da babaanne evde olunca sizin anne-baba(otorite anlamında) olmanız gerekirken siz otomatik olarak “çocuk” rolüne de girmek zorunda kalıyorsunuz ki bu da çocuğun gözünde anne-babanın saygınlığını ve anne-baba şemasını olumsuz etkilemektedir.
  • Bir önceki sayfada olduğu gibi sisteme dışarıdan müdahale edilmesi karı-koca enerjisini olumsuz etkilemektedir.
Hem anne hem baba çalışıyorsa en doğrusu güvenli bir “bakıcı” bulmak, anneanne ve babaannelerin de günün belli saatlerinde muhteşem sevgilerinden yararlanmak olur.


6. KAVGA EDEN KARDEŞLERİ AYIRMAYIN


Çok çocuklu aileler bilir ki kardeşler kesinlikle tartışır ya da kavga eder. Bu gelişimin doğal bir özelliğidir. Doğadaki canlılara dikkat edin. Yavruları kavga ederken, güreşirken anneler müdahale etmezler çünkü onlar bilirler ki bu aslında “kavga” değil onları hayata hazırlayan bir oyun hatta gerekliliktir. Ama tavsiyemin temel nedeni bu değil tabii ki.

Anne ve babaların en sık yardım istediği konulardan birisi de çocukların birbiriyle kavga ettikleri anda nasıl davranmaları gerektikleridir. Eğer yaşları arasında çok fark yoksa onları ayırmamalarını öneriyorum.
Çünkü siz onları her ayırdığınızda;

· Onlar kendi başlarına sorunlarını bitirmeyi öğrenemiyorlar
Siz onları her ayırdığınızda;

· (Bilmeden) yeniden kavga etmeleri için onlara enerji veriyorsunuz.
Boks maçlarında neden raundlar vardır? Boksörler neden dinlendirilir ya da araya girilir?

Daha iyi dövüşmeleri için değil mi?


kaynak: Ş. Ramazan. 2012. Eski Köye Yeni Adetler; Ben, Biz ve Çocuğa Dair. Ankara. Alter Yayınları


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Eski Köye Yeni Adetler; Ben, Biz ve Çocuğa Dair" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ramazan ŞİMŞEK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ramazan ŞİMŞEK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ramazan ŞİMŞEK Fotoğraf
Uzm.Psk.Ramazan ŞİMŞEK
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi205 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Ramazan ŞİMŞEK'in Yazıları
► Gençler ve Eski Kuşak.. Psk.Dnş.Kemal TUNCER
► Ergenliğe Dair Psk.Şeyda KAYMAK
► Aşka Dair Psk.Muharrem ÇAPKIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Eski Köye Yeni Adetler; Ben, Biz ve Çocuğa Dair' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:54
Top