2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Keçi Yetiştiriciliği
MAKALE #8929 © Yazan Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ | Yayın Nisan 2012 | 62,380 Okuyucu ÇOK OKUNUYOR
KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

Dr.Ali AYYILDIZ – Veteriner Hekim – İnsan Anatomisi Uzmanı Dr.

Keçi, evcil memelilerden olup, sütü, eti için beslenen çok önemli bir çiftlik hayvanıdır. Keçi (Capra hircus) Sistematik Taksonomik olarak; Hayvanlar Aleminde : Animalia, Filum (şube) olarak : Chordata (Kordalılar), Sınıf : Mammalia (Memeliler), Takım : Artiodactyla, Familya : Bovidae (Sığırgiller), Alt Familya: Caprinae ( Keçigiller), Cins : Capra (Keçi), Tür : Capra hircus (Evcil keçi) olarak isimlendirilmiştir.

Çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinin temelinde, İnsan beslenmesin-de çok önemli yeri olan proteinin, insanlar tarafından tüketilmeyen besinlerle beslenen hayvanlardan düşük maliyet ile elde edilmesi hedeflenmektedir.Keçi bu nedenle öne çıkan türlerden birisidir.Keçiler bir çok evcil hayvan türünün tüketmediği veya tüketemediği (örneğin : selüloz) besinleri tüketerek hayvansal ürünlere (et, süt vb) dönüştürmektedirler.

Tropik ülkelerde halkın besin ihtiyaçlarının karşılanmasında keçinin ayrı bir yeri vardır. Hindistan, Meksika, Nijerya, Irak, Libya, Fas, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelerde rutubeti az, kurak ve yarı kurak alanlarda keçi yetiştiriciliği yaygın şekilde yapılmaktadır.

Evcil hayvan türleri arasında keçinin çok büyük bir yeri ve önemi vardır.Ekonomik önemi çok fazla olan hayvan türlerinden birisidir. Keçi, ilk evcilleştirilen havyan türlerinden biri olmasına rağmen cüsselerinin küçük fakat selülozca zengin yemleri fazla miktarlarda sindirebilme özelliğine sahip olması nedeniyle ve oldukça değişken çevre koşullarına uyum sağlayabilmelerinden ötürü çok değerli bir süt ve et hayvanıdır. Keçinin M.Ö. 9000 – 8000 yıllarında Orta Doğuda evcilleştirildiğini düşünülmektedir.Halen dünyada yetiştirilmekte olan evcil keçinin (Capra hircus), 3 yabani keçiden köken aldığı kabul edilmektedir. Bunlar;

1-Capra prisca adamets (Kılıç boynuzlu yaban keçisi)
2-Capra falconeri (Burgu boynuzlu yaban keçisi)
3-Capra aegagrus (hilal –ay boynuzlu yaban keçisi)

Evcil Keçi’nin (Capra hircus), erkeğine Teke, dişisine Keçi, yavrusuna Oğlak, 1 yaşındaki erkek keçilere Çebiç, kısır keçilere Yazmış ismi verilmektedir.

Ülkemiz, dünya keçi varlığında çok önemli bir varlığa sahipti. Ne yazıktır ki son 50 yıldan beri sistemli bir şekilde keçiler, ormanların baş düşmanı olarak gösterilmiş ve kanuni yasaklamalarla sayıları hızla azaltılmıştır.Oysa gerçekte ormanların en büyük düşmanı insanoğlundan başkası değildir.Ormanların yakıldığı, kesildiği, satılıp imara açılmasından keçi sorumlu tutulamaz.Ormanlar sadece insan eliyle tahrip edilmektedir.

Türkiye'de yaklaşık 4 milyon baş keçi bulunmaktadır. Son beş yıl içinde ki keçi varlığımızdaki azalma oranı % 30 dur. Daha önceleri 30 milyon olan keçi varlığımız maalesef hızla azalmaktadır. Keçi yetiştiriciliği özellikle kırsal kesimde yaşayanlar için hayvansal protein kaynağı açısından önemli bir yere sahiptir. Keçi ürünleri et, süt, deri ve kıl ya da tiftiktir. Türkiye et üretiminin % 6 sı, süt üretiminin ise %2 si keçilerden sağlanmaktadır (FAO, 2009). Et üretimi keçi başına ortalama 15 kg ve süt üretimi keçi başına günlük sadece 400 ml.dir.

Artık günümüz çağdaş Türkiye’sinde entansif (kapalı tip) keçi yetiştirilmesi ile çok değerli olan keçi sütü ve keçi eti elde edilmeye başlanmıştır. Keçi, Sığıra göre hem küçük cüssesi ile daha az yem tüketmekte, hem de süt ineğine göre beden ağırlığı ile orantılı olarak daha fazla süt vermektedir. Keçi sütü hem besleyici olarak hem de özellikle bebek, çocuk ve yaşlı beslenmesinde inek sütünden çok çok üstündür. Keçinin bakım ve beslenmesi, barınaklarının temizliği, idaresi sığıra oranla çok kolay ve basittir.

Süt keçisi, diğer hayvanlara oranla daha az bir para ile satın alınabilmektedir.
Süt ineğine oranla orantısal olarak süt keçisinin süt verimi (canlı ağırlığa göre) çok yüksektir. 50 kg ağırlığındaki bir süt keçisi canlı ağırlığının 10-14 katı süt verebilmektedir.

Keçiler kötü çevre şartlarında kolaylıkla yetiştirilebilmektedirler. Çevre koşullarına uyum yeteneği yüksektir.

Diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen dağlık bölge meralarını değerlendirebilirler.

Keçilerin anatomik olarak ağız yapısı farklıdır ve diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen kaba yemleri yiyebilmektedir.
Et, süt, kıl, tiftik, deri, barsak, gübre gibi çeşitli amaçlarla kullanılabilen çok sayıda ürüne sahiptirler.


Bitkisel tarım yapılacak arazisi bulunmayan yerleşim birimlerinin en önemli ve tek geçim kaynağıdır.

Yetiştiricinin her an kolaylıkla paraya dönüştürebileceği hayvanlardır. Basit ve ucuz maliyetli barınaklarda yetiştirilebilirler.Sevk ve idaresi, bakım beslemesi ve sağım işlemleri çok kolaydır.

Keçi sütü, içerdiği besin maddeleri bakımından inek sütüyle büyük oranda eş değerdir ve inek sütünün bebeklerde ve çocuklarda alerjenik olmasına rağmen keçi sütünün hiçbir allerjenik özelliği yoktur.


Keçi Beslenmesi

Keçiler tür olarak yetersiz bakım ve beslenme koşullarını çok iyi tolere edebilen düşük değerli kaba yemleri et, süt, kıl, tiftik, deri vb. gibi ürünlere dönüştürebilen ve de diğer türlerin değerlendiremediği alanlar ile bu alanlardaki bitkileri tüketebilme yeteneğine sahiptirler. Dünya üzerindeki kurak ve yarı kurak iklimlerde, dağlık arazilerde ve çok kötü değişken iklim koşullarında yaşayabilme ve üreyebilme avantajına sahiptirler. Bu avantajlarına rağmen keçiler zaman içinde ıslah edilmiş ve yüksek süt ve et verebilen keçi türleri melezlemeler ve seleksiyon (ıslah – ayıklama) ile elde edilmiştir. Günümüzde entansif koşullarda (kapalı barınaklarda dengeli bir rasyon ile besleme ) günde 5- 8 litre arasında süt verebilen Oberhasli ve Saanen keçi ırkları elde edilmiştir. Günde yaklaşık 5 litre süt veren 45 – 50 kg ağırlığındaki bir süt keçisinin 600 kg ağırlığındaki günde 25 litre süt veren bir süt ineği ile sevk, idare, bakım ve besleme masraflarını karşılaştırmak size sanırım çok uygun bir fikir verir.

Süt keçilerinin beslenmesinde başlıca 3 dönem vardır.Bunlar;

1- Teke katımı öncesi damızlık keçilerin beslenmesi
2- Gebeliğin son dönemi beslenmesi ( gebeliğin son 1,5 ayına ait beslenme programı)
3- Doğumdan sonraki Süt verme dönemi beslenmesi

1- Teke katımı öncesi damızlık keçilerin beslenmesi

Teke katım döneminde gerek damızlık keçilerin gerek tekelerin beslenmesi başarılı bir çiftleşmenin – fekondasyonun (döllenme) ve sağlıklı bir fötüsün (yavru) elde edilmesinin temelini oluşturmaktadır. Bu beslenme programı 5- 6 haftalık bir süreyi kapsar.

Keçilerin beslenmesi : Bu süre içerisinde damızlık keçilere günde 1,5 kg yonca kurusu ve 250 gram arpa kırması ve 100 gram mısır kırması verilmelidir.

Tekelerin beslenmesi : tekelere özellikle çiftleşme döneminde yapılacak iyi bir beslenme sperma(döl, er suyu) kalitesini yükseltmekte, zindelik sağlamakta dolayısıyla döllenme oranını arttırmaktadır. Bu amaçla çiftleşmeden önce damızlık tekelere çiftleşmeden 5-6 hafta öncesinden başlamak üzere yedikleri normal yemin üzerine günde 1,5 kg yonca kurusu, 250 gr arpa kırması, 100 gr mısır kırması, 50 gram kuru üzüm yedirilmesi ve günde 1 adet çiğ yumurta içirilmesi döllülük oranını yükseltmektedir.

2-Gebeliğin son dönemi beslenmesi ( gebeliğin son 1,5 ayına ait beslenme programı)

Gebeliğin son döneminde ( gebeliğin son 1,5 ayında beslenme) uygulanacak beslenme; yaşama gücü yüksek bir yavrunun dünyaya gelmesi ve sağlıklı bir doğumun gerçekleşmesi için büyük önem taşır. Gebeliğin son 1,5 ayı oğlağın ana karnında uterusta (rahim) en hızlı geliştiği dönemdir. Bu dönemde yeterli ve sağlıklı bir beslenme uygulanan gebe keçilerden elde edilen yavrular (oğlaklar) iri doğarlar. Ayrıca ana keçinin güçlü kalması sağlanacağından ikiz ve üçüz doğum oranı yükselir.Bu dönemde beslenmede günde 150 gramdan başlanarak 500 grama kadar arpa kırması, günde 50 gramdan başlanarak 150 grama kadar mısır kırması ve her gün 800 gram yonca kurusu verilmesi gereklidir.

3-Doğumdan sonraki Süt verme dönemi beslenmesi

Süt keçiciliğinde süt veriminin en yüksek olduğu dönem, doğumu takip eden 6- 8 haftalık dönemdir.Bu dönemde uygulanacak olan beslenme çok büyük öneme sahiptir.

Doğumdan sonra her bir süt keçisi için Süt yemi rasyonu hazırlanmalı ve her 1 litre süt için bu rasyondan 500 gram verilmelidir. Örnek olarak günde 4 litre süt veren yeni doğum yapmış süt keçisi için günde 2 kg süt yemi verilmelidir.

Süt veren keçiler (laktasyondaki keçiler) için basit bir süt yemi formulü :

100 kg süt yemi için

14 kg razmol (kalın buğday kepeği)
28 kg arpa kırması (ezme de olabilir)
14 kg mısır kırması
14 kg kurutulmuş ayçiçeği küspesi
26 kg yonca kurusu
2 kg Dikalsiyum fosfat
1 kg kaya tuzu
1 kg vitamin mineral karışımı (premix)

Yemler kesinlikle kuru ve temiz olmalıdır. Asla küf, rutubet içeren nemli ve bozuk yemleri hayvanlarınıza yedirmeyiniz. İçme suyunu önce laboratuarlarda analiz yaptırınız. Temiz ve kaliteli içme suyu kullanınız.

Damızlık Seçimi

Damızlık seçiminin esas hedefi, keçi sürüsünde en iyi (üstün) hayvanları bularak bunları uygun şekilde çiftleştirmektir. Böylece üstün yeteneklerin döllere geçmesini sağlamaktır. Bir hayvanda bazı kriterler çok iyi olabilir, fakat kriterlerin % 100'ünün bu keçinin yavrularında görülmesi beklenemez.

Keçilerin dış görünüşlerinde değişiklikler çok fazladır. Bundan dolayı dış görünüşe bakarak genetik yapısı (kalıtsal yapısı) hakkında hüküm vererek çok defa büyük yanlışlıklara sebep olunmaktadır.

İyi kriterlere sahip keçileri, damızlığa ayırmak gerekir. Damızlığa ayrılan bu hayvanların döllerine bakarak verim güçlerinin öğrenilmesi gerekir. Kalıtsal yapıları öğrenildikten sonra verimleri kötü olanları damızlık sürüden atımalı ve yalnız iyileri sürüde bırakmalıdır. Bu işlem, mutlaka titizlikle takip dilerek yapılmalıdır.

Özellikle süt keçiciliğinde entansif sistem dediğimiz kapalı işletmelerden kayıt altına alınmış soyu ve şeçeresi belli Pedigrili ( Pedigri : Ana, Baba, Verim kayıtları) havyanları satın alınız.

Genellikle entansif keçi yetiştiriciliği yapan işletmelerde hayvanın kendisine ve akrabalarına ait verim özellikleri kayıt altına alınmaktadır. Bu kayıtlarda canlı ağırlık, cidago yüksekliği, büyüme hızı, oğlak verimi, süt verimi ve üzerinde durulan diğer verim kayıtları kayıt altına alınır. Örneğin oğlak veriminde kalıtsallık (genetik) çok önemlidir. Daha önce ikiz, üçüz doğuran anaç damızlık keçilerin satın alınmasında büyük yarar vardır.

Dış yapıya göre hayvan alımı son derece güvensizdir. Özellikle hayvan pazarlarında yada internet ortamında satılan pedigrisiz hayvanları dış görünüşü, boyu, cüssesi, ağırlığı, meme yapısı iyi diye satın almayınız. Zira böyle hayvanların süt verimi tahmin edemeyeceğiniz kadar az olabilmektedir. Süt keçiciliğinde Keçi ırkının önemi çok büyüktür. Benim 26 yıllık meslek tecrübeme göre yerli keçi ırklarını beslemek mantıklı bir seçim değildir. Kendi kişisel görüşlerime göre temin edilebiliyorsa en iyi sütçü keçi ırkı birinci öncelik Avusturya kökenli Oberhasli keçisi daha sonra İsviçre kökenli saf Saanen keçisidir. (Mutlaka Pedigri ve Sağlık kayıt belgeli olmak şartı ile)

Keçilerde Damızlıkta Kullanma Yaşı

Oğlaklar 6 -8 aylık yaşta erginliğe ulaşır ve genellikle 8-10 aylık yaşta damızlıkta kullanılırsa da en iyisi 1 yaşını tamamlamış oğlakları damızlıkta kullanmakta büyük yarar vardır. Çünkü oğlağın iskelet yapısı 1 yaşında tamamen tamamlanmaktadır. Damızlıkta kullanma yaşında ergin ağırlığının % 60'ına (35-40 kg) gelmiş olması yeterlidir. Eğer oğlaklar damızlıkta kullanma yaşında uygun canlı ağırlıkta değilse, damızlıkta kullanım için esas kriter yaştan ziyada vücut ağırlığıdır. Yine de, 10 aylık yaştan sonra damızlıkta kullanılırsa üreme performansı düşebilir. Hayvanlarda gelişme hızı iyi bir beleme programı ile ayarlanabilir.
Üreme mevsiminden 2-3 hafta önce keçilere canlı ağırlık kazandırılmalıdır. Bu, yemlerdeki enerjinin artırılmasıyla sağlanabilir. Bu biçimde idare edilen keçilerde yumurtlama sayısı artacaktır.

Kızgınlığın Belirtileri

Kızgınlık (Östrüs), dişi keçinin tekeyi kabul ettiği zamandır. Keçilerde kızgınlık süresi ortalama 24-48 saattir. Kızgınlık süresi, ırk, yaş, çiftleşme mevsimi dönemleri (baş, orta ve son) ve tekenin uyarıcı etkisine göre ayrım gösterir. Keçilerde yumurtlama, kızgınlık süresinin sonuna doğru şekillenir. Başka bir ifade ile kızgınlığın oluşumundan 30-36 saat sonra olur. Keçilerde gözlenebilen genel kızgınlık belirtileri şunlardır. Keçilerin melemesi, kuyruk sallaması, dış üreme organlarının (vulva – ferç) pembe renk alması, şişkinliği ve akıntı şeklinde tanımlanabilir. Laktasyondaki keçide genellikle süt verimi düşecektir. Keçilerde kızgınlık belli zaman aralıklarıyla yinelenir (tekrarlanılır). Bu zaman sürecine Östrüs siklusu (kızgınlık döngüsü) denir. Keçilerde kızgınlık döngüsü uzunluğu 18-22 gün arasındadır, ortalama 21 gün olarak kabul edilir. Kızgınlık döngüsü uzunluğu yaş, ırk, çiftleşme mevsimi dönemi, besleme gibi etmenlere bağlılık olarak değişir.
Üreme mevsiminde tekeler güçlü bir kokuya sahiptir ve ayrı bir bölmede tutulurlar. Tekelerin davranışlarındaki farklılıklar keçilerin kızgınlık mevsiminde olduğunu gösterir ve keçilerin erken dönemde sonraki kızgınlıkların belirler.

Gebelik süresi
Gebelik süresi çiftleşmeyi takiben, döllenmeden itibaren doğuma kadar geçen süredir. Keçilerde gebelik süresi, ırka, yaşa, doğacak yavrunun doğum tipi, cinsiyetine ve mevsime göre değişir. Ortalama 143 -157 gündür, ortalama 5 ay kabul edilir. Keçiler doğumu takiben hemen süt üretmeye başlarlar ve 6- 8 hafta sonra süt verimleri en yüksek noktaya çıkar. Keçiler laktasyonun 45-60 günlerinde tekrar kızgınlık gösterirler ve süt verimleri genellikle 305- 310 gün devam eder.
Suni Tohumlama

Suni (Yapay) tohumlama Veteriner Hekim veya Veteriner Sağlık Teknisyeni tarafından dişi keçinin üreme organına, Teke spermasının konulmasıdır. Keçilerde Suni tohumlamada donmuş sperma kullanılabileceği gibi taze teke sperması da kullanılmaktadır. Keçilerde Suni tohumlamadan ziyade doğal teke katımı (Teke ile tohumlama) tercih edilmelidir. Suni tohumlama sadece maddi külfet getirmektedir. Keçilerde daha çok bilimsel ve Genetik seleksiyon amacıyla Suni tohumlama kullanılmaktadır. Pratik bir getirisi yoktur.

Oğlaklarının Büyütülmesi

Oğlaklar doğumdan sonra mutlaka ağız sütü (Kolostrum) almalıdır. Ağız sütü oğlaklara anadan maternal antikor ve immunolojik (bağışıklık yapan – hastalıklara karşı koruyan ) maddeleri Kolostrum ile alırlar. Oğlaklar doğumdan sonra hemen göbeklerine plastik göbek klembi takılmalı ve povidoniyot içeren dezenfektanlar ile ilk 3-4 gün göbek dezenfekte edilmelidir. Yapılan bilimsel araştırmalarda enfeksiyonların çoğunun göbek yolu alındığı tespit edilmiştir.

Antikorlar, dişi keçinin memesinde doğumdan önce oluşur ve oğlağın annesini emmesiyle birlikte barsaklardan geçerek sirkulasyon başlar. Bu transfer veya geçiş barsak hücrelerinin özel geçiş sağlaması ile ilk 18 saat içesinde olur. Bundan sonra hücreler antikorları elimine eder ve kan serumuna girmesine izin vermez. O zaman doğumdan sonra 2- 4 saat oğlakların emmesi için kritik bir zamandır. Kolostrum özellikle A, B vitaminleri ile protein ve mineraller bakımından yüksek besleyici değere sahiptir,. Kolostrumun protein içeriği yaklaşık %22 dolayında ve normal sütün %3.5 katıdır

Oğlakların kolostrumla yada diğer sütlerle fazla beslenmesi barsaklarda ishale neden olabilir. Fazla kolostrum dolapta saklanır ve sonra vücut sıcaklığında tekrar verilebilir. Oğlaklar nazikçe tutulmalıdır ve içirmek için zorlanmamalıdır.
Birkaç saat aç kalan oğlak kolostrumu çabukça içecektir. Oğlaklara 2-3 gün kolostrumve ana sütü verildikten sonra keçi sütü yerine sığır sütü veya oğlak maması (süt tozu kökenli) verilebilir. Oğlaklar ilk 2-3 günlerde 3- 4 defa, daha sonra ise günde iki kez süt ile beslenmelidirler.

Doğumda oğlaklar yaklaşık olarak 2,5-4 kg arasında doğarlar. Cidago yükseklikleri ve göğüs çevresi yaklaşık 34 -38 cm arasında değişir. Oğlaklar doğduğunda basit mideli hayvan yavruları (köpek ve kedi yavrusu gibi) gibidir. Yani hayatlarının ilk 3 haftasında süte ihtiyaç duyarlar. Oğlaklara ilk 2-3 haftadan sonra küçük taneli tahıl ezmeleri tıpkı buzağılar gibi alıştırılarak başlatılabilir. Genel olarak tane kırmaları %14-15 protein, vitamin ve mineral karışımından oluşurlar.

Oğlaklar yem yemeye başlar başlamaz işkembede (Rumen) geviş getirme işlemleri de gelişmeye başlar. Bu geviş getiren midesinin bütün kısımlarının (İşkembe (Rumen), Börkenek (Reticulum), Omasum(Kırkbayır) ve Şirden(Abomasum) geliştiğini gösterir. Geviş getiren hayvanlar 4 mide kompartımanına (kısmına) sahiptirler. Bu geviş getiren hayvanlara Ruminantia denir. Hayvan büyüdüğü zaman İşkembe (Rumen) en büyük kompartıman olur.

Oğlaklara, taze su ve yalama taşı blokları özellikle sütten kesimden sonra 8-12 haftalıklardan sonra serbest olarak verilmelidir. Oğlaklar, kovadan süt içer gibi su içmeye devam etmelidirler. Oğlakların kuru ot ve tane yem yemeye başladığından emin olmamız gerekir.

Sürü idaresinin kolay olması açısından ve sürü içerisinde saldırgan davranışların meydana getirebileceği yaralanmaların önüne geçmek için özellikle sütçü keçi yetiştiriciliğinde bütün oğlakların doğumdan sonra 3. gün ile 1 hafta arasında boynuzları köreltilmelidir. Oğlakların ileriki yaşlarda boynuzlu yada boynuzsuz olacakları boynuz düğmelerinin kontrolü ile anlaşılır. Boynuzsuz olacak oğlakların başlarındaki kıllar düzgün, boynuz düğmeleri ise dokunulduğunda kaygan bir his verir. Boynuz düğmelerine uygulanacak olan köreltmede kimyasal maddeler ( kostik : sodyum hidroksit:Na2OH, potas kostik : potasyum hidroksit : K2OH) kullanılır. Veteriner Hekim boynuz düğmelerine önce lokal anastezi uygular. Lokal anestezi uygulanan boynuz düğmesi bisturi ile usulüne uygun olarak kesilir ve kimyasal kalemler (crayonlar) ile boynuzsuzlaştırma işlemi gerçekleştirilir

Barınaklar

Keçi barınakları (Keçi ağılları ), hayvanları sıcaklık, soğuk, yağmur ve rüzgara gibi çevresel etmenlere karşı koruyan yapılardır. Keçiler için gereksinim duyulan yerin şekli, keçilerin rahat edebileceği yapıda ve keçi sayısına göre değişir. Keçiler için sağım ve besleme bölmelerinin yakın olması tavsiye edilir. Keçiler sağımda 30-45 cm'lik yüksekliğinde 45-50 cm eninde rahat dönüş yapacakları sağım yerleri uygundur. Sağım yerinin önünde keçinin başını kolayca bağlamak için uygun kilit düzeneği yer olmalıdır. Sağım yerlerinde keçilerin memelerinin yaralanmasına neden olabilecek hiçbir şey bulunmamalıdır. İşletmelerde ağıl içi temizlik önemlidir. Keçi Ağılları mutlaka her hafta temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.

Temiz Keçi Sütü

Keçilerden temiz süt elde edilmesi için keçiler temiz olmalıdırlar. Kısa tüylü süt keçileri plastik kaşağı ile kaşağılanmalı, fazla tüylü keçiler gerekirse traş edilmelidirler. Keçilerin meme, böğür kılları sık sık traş edilerek temizlenmelidir. Sağılan sütü hayvanlardan uzaklaştırmak sütün temizliği için daha doğrudur. Keçi sürüsü İnsan Sağlığı için çok önemli olan Brucellosis ve Tuberculosis hastalıklarından ari (arındırılmış) olmalıdır. Bu hastalıklar insan sağlığı için çok önemlidir.

Sağım İşlemi

Sağım işlemleri mutlaka sağım makinesı ile sağlık koşullarına uygun olarak yapılmalıdır. Sağımdan hemen önce sağım ünitesine giren keçilerin meme ve özellikle meme uçları 43.3 derecede ılık dezenfektanlı su ile yıkanmalıdır. Bu işlem Mastitis (meme iltihabı) ten başarılı bir şekilde korumayı sağlar. Ilık su süt salgısını başlatır. Aynı zamanda sütü kirletebilen meme ucundaki mikropların yok edilmesi amacıyla yapılır. Memenin yıkanmasından 2-3 dakika sonra makine ile sağıma başlanır. Makinalı sağım sisteminde sağılan keçi sütü el değmeden + 4 C derecedeki süt toplama tankına gönderilir. Sağımdan sonra keçilerin memeleri yine ılık dezenfektanlı su ile yıkanmalıdır. Sağım makinaları ve sağım ekipmanları ile süt sağım ünitesi hemen yıkanarak temizlenir ve dezenfekte edilir. Bir sonraki sağıma hazır halde bekletilir..

Hastalıklara Karşı Koruma

Hayvansal üretimde barınak temizliği ve barınakların bakım ve dezenfeksiyonu çok önemlidir. Hastalıkların çoğu pis, bakımsız ve dezenfekte edilmemiş hayvan barınaklarından kaynaklanmaktadır. Keçi barınaklarının temizlenmesi ve dezenfeksiyon uygulamaları çok önemlidir.Hastalıklara neden olan bakteri, maya ve viruslar nemli ortamlarda, özellikle dışkı ve idrar ile ıslanan barınak tabanı ile duvarlardaki çatlak ve Tarıklarda kolaylıkla çoğalırlar. Bu nedenle mümkün olduğunca barınağın tabanı kuru tutulmalı ve dışkılar hemen barınak tabanından uzaklaştırılmalıdır. Yataklık uygulaması yapan süt keçisi işletmelerinde yataklıklar ilkbaharda ve sonbaharda dışarı çıkartılmalıdır. Barınak tabanı iyice temizlenmeli ve dezenfeksiyon yapıldıktan sonra barınak duvarındaki çatlak ve yarıklar sıva ile kapatılmalı ve kireç ile badana yapılmalıdır. Yataklıklar ise tekrar kuru olan barınak zeminine yerleştirilmelidir. Barınakta bulunan metal aksamlar yağlı boya ile boyanmalı, pencere ve havalandırma bacaları yazın sinek ve parazitlere karşı ince tellerle kapatılmalıdır.Keçilerin ayak banyoları Cu2So4 : bakır sülfatlı su ile mutlaka yapılmalıdır. Keçilerde yaşayabilen Karaciğer kelebekleri, Kum kelebekleri, Akciğer kıl kurtları, Mide ve barsak kıl kurtları, Delibaş hastalığı, Barsak şeritleri, Koksidiyoz (kanlı ishal), bit, kene, uyuz ve nokra için mutlaka bir Veteriner Hekimden profesyonel yardım alınmalıdır.

Keçilere ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere mutlaka bir Veteriner Hekim gözetiminde yılda 2 defa iç parazit ve dış parazit tedavisi yapılmalıdır.

Başlıca keçi salgın hastalıkları, Keçi çiçek hastalığı, Şap hastalığı, Şarbon hastalığı, Keçi ciğer ağrısı hastalığı, Brusellosis (malta humması), Pseudutuberculosis (yalancı verem), Agalaksi, Ektima, Enterotoksemi hastalığı (Çelerme, yumuşak böbrek hastalığı, barsak hastalığı), Yanıkara, Tetanoz, Enfeksiyöz Necrozan Hepatit(bulaşıcı karaciğer hastalığı), Koksidiyosis hastalığı, Kuduz hastalığı, Akdeniz bölgesinde Mavidil hastalığı sayılabilir.

Sağlık koruma amacı ile yapılan aşılar

Bir Keçi işletmesinde, sağlığı koruma en önemli işlemlerden birisidir. Zamanında yapılan aşılar hayvanlarınızın sigortasıdır.Aşı, Hayvanları hastalıklardan korur. Aşı, sağlığı korumada en ucuz ve en güvenilir yoldur.Hasta hayvanı tedavi etmek hem pahalı hem de zaman gerektiren bir yöntemdir. Hastalık büyük verim kayıplarına yol açar. Sağlıklı keçicilik için keçiler her yıl muntazaman aşılanmalı ve aşı kayıtları tutulmalıdır. Hayvan Sağlık Sigortası (Tarım Sigortaları kapsamında TARSİM) mutlaka yaptırılmalı ve her yıl yenilenmelidir.

Keçilere her yıl rutin olarak yaptırılması gereken aşılara kıssaca göz atacak olursak;

Şap Aşısı : 6 aydan büyük tüm oğlak ve keçilere yılda 2 defa

Enterotoksemi Aşısı : İlkbahar ve sonbaharda yılda 2 defa 21 gün ara ile 2 aşılama

Ektima aşısı : Hastalık görülmeden önce yılda 1 defa
Brucella Genç Aşısı : 3-6 aylık oğlaklara hayatlarında 1 defa ( %100 tam koruma sağlar)

Agalaksia Aşısı : 4 aydan büyük oğlak ve tüm keçilere yılda 1 defa

Pseudotuberculosis Aşısı (yalancı verem) : yılda 1 defa – 5 yıl düzenli olarak tekrar edilmeli

Sağlıklı günler dileği ile.
Dr.Ali AYYILDIZ


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Keçi Yetiştiriciliği" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     26 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ali AYYILDIZ Fotoğraf
Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ
Antalya
Veteriner Hekim
İnsan Anatomisi Uzmanı Dr.
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın Yazıları
► Tigem At Yetiştiriciliği ve Islahı Vet.Hek.Dr.Mustafa ALTUNTAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Keçi Yetiştiriciliği' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Antiviral İlaçlar Nisan 2020
◊ Latince Atasözleri ÇOK OKUNUYOR Aralık 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:08
Top