2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Öfke Nedir?
MAKALE #9200 © Yazan Psk.Barış Emre GÜNEMRE | Yayın Haziran 2012 | 6,892 Okuyucu
GİRİŞ

Ülkemizde öfke problemi olan çocuk ve ergenlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Buna bağlı olarak da öfke problemi yüzünden ortaya çıkan okullardaki şiddet olayları da günden güne büyük bir hızda artmaktadır. Öfkeli çocukların bilişsel yetersizliklerini saptamayı amaçlayan bu çalışma, buna uygun öfke kontrolü programı geliştirilmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.


Öfkenin duygusunu insanların içlerinde tutmayıp dış çevrelerine yansıttıkları zaman ortadan kalkacağı görüşü yaygın bir halk inancıdır. Bu ve bunun gibi pek çok yanlış inanç, zaten kontrol edilmesi zor bir duygu olan öfkenin uygunsuz şekilde dışa vurulmasına ve çocukların birbirlerine zarar vermesine yol açmaktadır.
Bu bölümde öfke kavramının kuramsal temeli açıklanmıştır. Bunun dışında yukarıda bahsi geçen örnekteki gibi öfkeli çocukların bilişsel hatalarını ortaya çıkararak, çocukların ve ergenlerin bir engellenmeyle karşılaştıkları zaman olayları nasıl kodladıkları, yorumladıkları, ne gibi çözümler ürettikleri ve bu çözümlerin değerlendirmesini doğru bir şekilde yapıp yapamadıklarını anlamak amacıyla geliştirilmiş olan Sosyal Bilgi İşleme Modeli’ne yer verilmiştir.

ÖFKE


Öfkenin (kızgınlık) İngilizce karşılığı “anger” olarak çevrilmiştir (Ayvaşık ve ark., 2000). İngilizce sözlüğünde (Longman Webster English College Dictionary 1985) ise öfke “Gerçek veya hayali bir zarar görme sonucunda ortaya çıkan intikam ve cezalandırma itkilerinin de sıklıkla refakat ettiği kuvvatli bir memnuniyetsizlik hissi” olarak tanımlanmıştır.

Budak’ın (2000) belirttiğine göre öfke “Engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakma, kısıtlama vb. gibi durumlarda hissedilen ve genellikle neden olan şeye ya da kişiye yönelik şu ya da bu biçimde saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen oldukça yoğun olumsuz bir duygu” dur.

Öfke hayatımızda önemli bir yere sahip bir duygudur. Öfkeye eşlik eden özel bilişsel ve algısal bozulmalar ve yetersizlikler vardır (yanlış değerlendirmeler, bilişsel hatalar, suçlayıcı atıflar, haksızlıklar, engellenme vb.) (Kassinove & Sukhodolsky, 1995). Öfke her ne kadar olumsuz olarak tanımlansa da aynı zamanda gerekli ve adaptif bir duygu durumudur.


Öfkenin (kızgınlık) İngilizce karşılığı “anger” olarak çevrilmiştir (Ayvaşık ve ark., 2000). İngilizce sözlüğünde (Longman Webster English College Dictionary 1985) ise öfke “Gerçek veya hayali bir zarar görme sonucunda ortaya çıkan intikam ve cezalandırma itkilerinin de sıklıkla refakat ettiği kuvvatli bir memnuniyetsizlik hissi” olarak tanımlanmıştır.

Öfke son derece rahatsız edici bir duygudur ve öfkeye kontrol edilemeyen saldırganlık (aggression) ve şiddet (violence) de eşlik edebilir (Power & Dalgleish, 2008). Bir tepki olarak öfke, bireyin karşısındakinin olması gerektiği gibi (doğru) yapmadığını düşündüğü durumlarda ortaya çıkabilir.

Averill (1982) öfkeyi, kişilerarası, sosyal olarak yapılandırılmış üç seviye ile tanımlamıştır; biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel. “Çocuk kültürel paradigma senaryolarıyla kendi duygusal hayatını (emotional life) oluşturur” (Averill, 1982).
Budak’ın (2000) belirttiğine göre öfke “Engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakma, kısıtlama vb. gibi durumlarda hissedilen ve genellikle neden olan şeye ya da kişiye yönelik şu ya da bu biçimde saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen oldukça yoğun olumsuz bir duygu” dur.

Öfke sıklığına göre farklılaşmaktadır. Bazı insanlar sürekli olarak öfkeli olduklarını bildirirlerken, bazıları daha seyrek öfkelendiklerini bildirirler. Öfke şiddetine göre de farklılaşmaktadır. Ilıman(mild) az şiddetliden (genel olarak ajitasyon(agitation) ve sıkıntı(annoyance) diye adlandırılır), çok şiddetliye (genel olarak hiddet (fury) ve köpürmek (rage) diye adlandılır) doğru değişir. Öfke sürekliliğine göre de farklılaşmaktadır. Kısa süreliden uzun süreliye doğru değişmektedir (Örn. kin tutmak). Bununla birlikte, insanlar öfke deneyimlerini farklı şekillerde ifade ederler, böylece birçok farklı davranış ortaya çıkmış olur (örn. somurtmak veya surat asmak, bağırmak, dik dik bakmak, göz teması kurmaktan kaçınmak, ayrılmak, art niyetli yorumlarda bulunmak…gibi). Bütün bu özellikler öfkeyi çok farklı bir biliş ve fenomenolojik bir deneyim yapmakla birlikte, onu anksiyete ve üzüntü gibi diğer duygulardan (feelings) da ayırmaktadır (Kassinove, 1995).

Psikologların ve psikoterapistlerin belirttiğine göre öfke’nin öğrenilen bir duygu olduğu da açıktır. Öfke; diğer aile üyelerinden, televizyonlardan, okullardan, inançsal öğretilerden vb. öğrenilmektedir. Kassinove (1995)’un belirttiğine göre hiçbir çocuk, ebeveynleri ona her gün “Sen bir aptalsın” demediği sürece olumsuz benlik algısı geliştirmez, öfkeli bir insan olmaz ve intihar girişiminde bulunmaz. Kassinove’a ek olarak Vahip (2002)’de öfkenin içselleştirilmesinin kişiyi yaşam boyu etkileyebileceğini bildirmiştİR.

Öfkenin Davranışsal Boyutu ve Saldırganlık

Öfke (anger) ve saldırganlık (aggression) kavramları sürekli bir arada kullanıldığından, bu kavramlar eş anlamlı olarak algılanmakta ve birbiriyle karıştırılmaktadır.


Boxer ve Tisak (2005) saldırganlığı, “diğer bir canlı yada nesneye yönelik incitici ve rahatsız edici davranışlar” olarak tanımlamıştır. Ancak bu tanımlamada saldırgan davranışta bulunan kişinin niyeti önemsiz kılınmıştır. Bir kişinin davranışlarını saldırgan olarak tanımlamak için niyetinin ve amacının bilinmesi gerektiği savunulmaktadır. Bu sebeple, “Saldırganlık başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış ya da eylemdir” tanımı uygun görünmektedir (Freedman, Sears, Carlsmith, 1998).

Yukarıdaki tanımlamalar incelendiğinde, öfke kavramının bir duyguyu, saldırganlık kavramının ise davranışı ifade ettiği söylenebilir.

Öfke ve saldırganlık arasındaki ilişkiyi daha iyi ayırt edebilmek için saldırganlığın da geniş bir sınıflamasını yapmamız gerekmektedir. Feshbach (1964), “duygusal veya düşmanca saldırganlığın (emotional and hostile aggression)” bireyin kendini kötü hissettiği zaman (belki öfkeli), başkalarına saldırması olarak tanımlamıştır. Bu tip saldırganlık birey kendini haksızlığa uğramış olarak algıladığında ortaya çıkabilir (Örn. “Sen benim park yerimi almamalıydın! Şimdi çok öfkelendim ve arabanı sprey boya ile boyayacağım!”). Bazı bireyler sıkıldıkları veya heyecan aradıkları için saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Farley’in (1968) belirttiği bu saldırganlık biçiminde bireyler, benlik sunumlarının onaylanması için öfke duygusu geliştirmeksizin saldırgan davranışlar ortaya çıkardıklarını belirtmiştir. Bir sokak çetesi üyelerinin insanlara, hiç bir şey yokken saldırıp onları öldürmesi veya yaralaması buna örnektir.

Berkowitz (1993) saldırganlığı “fiziksel veya sözel”, “doğrudan veya dolaylı” olarak sınıflamıştır;

Fiziksel ve doğrudan saldırganlık, örneğin bir insan diğerine hakaret ettiği ve diğerinin de buna tepki olarak ona vurduğu zaman ortaya çıkan saldırganlık tipidir.
Fiziksel ve dolaylı saldırganlık, örneğin bir insan diğerine hakaret ettiği ve diğerinin de buna tepki olarak arabasının benzin haznesine şeker ve su döktüğü zaman ortaya çıkan saldırganlık tipidir.
Sözel ve doğrudan saldırganlık, örneğin bir insan diğerine hakaret ettiği ve diğerinin de buna tepki olarak bağırıp, haykırdığı zaman ortaya çıkan saldırganlık tipidir.
Sözel ve dolaylı saldırganlık, örneğin bir insan diğerine hakaret ettiği ve diğerinin de buna tepki olarak onun hakkında dedikodu yaptığı veya söylenti çıkardığı zaman ortaya çıkan saldırganlık tipidir.

Ancak biz son iki kategoriyi öfke olarak tanımlıyoruz (saldırganlık değil), çünkü onlar sözel davranışlara odaklanmaktadır. Bizim yaptığımız saldırganlık tanımında onu motor bir davranış olarak ele almıştık. Bizim kanun sistemimiz bile konuşmalardan bizi korumaz ancak fiziksel saldırılardan korur. Pratisyenler ve öğretmenlerin dediği gibi “Sopalar ve taşlar bizim kemiklerimizi kırabilir ancak isimler bize hasar veremez” (fiziksel hasardan bahsediliyor) (Kassinove, 1995).

Özet olarak saldırganlık, motor davranışlarda bulunarak karşıdakini niyetli olarak incitmeye dayanan fiziksel bir temastır. Saldırganlık enstrümental (instrumental), duygusal veya herhangi bir amaçtan ve öfkeden yoksun olarak da ortaya çıkabilir. Yöneltildiği kaynağı, doğrudan veya dolaylı olarak hedef alabilir.

Öfkenin Sosyal ve Bilişsel Boyutu


Öfkenin moral bir duygu olması genellikle tartışılan bir durumdur ancak öfke bireysel saldırganlığın bir tepkisidir (Power ve Dalgleish, 2008). Sonuç olarak öfkeyi anlayabilmek için öncelikle konuyla ilgili suçlamaları, atfedilen niyetleri değerlendirmek gereklidir. Gerçekten de öfkenin genellikle ahlaki yargılama yaptığını, bilişsel işleme ve bireysel yorumlama gibi öfkeyi oluşturan temel parçalarla da rahat bir şekilde görebiliriz. Tarihte öfkenin ahlaki bir duygu olduğunu söyleyen önemli isimler olmuştur (örn. Plato, Aristotle, Seneca, Lactantius, Aquinas, ve Descartes). Genel olarak bakıldığında öfkenin bireye yapılan veya bireyin onu “haksızlık” olarak yorumladığı durumlarda ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Öfkenin Fiziksel ve Fizyolojik Boyutu


Darwin (1872) ve James (1884), bir duygu epizodu yaşamanın, yüzde belirgin bir değişikliğe yol açtığını belirtmişlerdir. Darwin ve James sonrası modern araştırmacılar ise yüzsel geribildirim hipotezini (facial feedback hypothesis) ortaya atmışlardır (Laird, 1974; McIntosh, 1996). Bu hipoteze göre belirli bir duyguya karşılık gelen yüz ifadesi, o ifadeye karşılık gelen öznel duygulara yol açmaktadır.

Yine Darwin’in belirttiğine göre duyguların fiziksel dışavurumları özellikle canlıyı o an gerçekleşen ve gelecekte gerçekleşecek olan olaylara karşı hazırlar. Bu fiziksel dışavurumlar diğer bireylerle veya canlılarla iletişim kurabilmek, onlara sözsüz mesaj iletebilmek için vardır. Darwin’in bu teorisi yeni yapılan deneysel çalışmalarla desteklenmiştir.

Öfkeye eşlik eden sözel, yüze ait, vücuda ait otonom bazı tepkiler vardır. Bunlar geçici durumsal tepkilerdir ve geçicidirler. Bunları göstermek sosyal rollere ve içinde bulunulan kültüre göre değişmektedir. Öfke, insanların bilinçli olarak yaşadıkları bir deneyimken, sözel ve vücutsal tepkilerle kendini gösterebilir. Bazı vücutsal tepkiler (örn., yüzün kızarması, ayağı kalkmak, ileri doğru eğilmek..gibi) başkaları tarafından gözlenebilirken, bazıları ise (örn., kalp atım hızının artması, göz bebeğindeki değişiklikler, terleme..gibi) başkaları tarafından gözlenemez.

Bir dizi çalışmada, özellikle Zillmann’ın çalışmalarında, verilen bir olaya, farklı kaynaklardan cereyan eden farklı duyguların fizyolojik uyarılmaları (arousal) incelenmiştir (Anderson ve Anderson, 1998;Berkowitz ve Harmon-Jones, 2004; Schachter, 1971; Zillmann, 1979). Bu çalışmaların temel bulguları şunlardır;

Konecni (1975), fizyolojik uyarılmayı arttıran işitsel bir uyaranın bireylere hakaret etmedikçe çok küçük bir etkisi vardır. Bireylere hakaret eden bir işitsel uyaran verildiğinde kendilerini öfkeli olarak rapor ederler. Aynı zamanda, Anderson ve Anderson (1998) rahatsız edici sıcak havanın, Berkowitz ve Harmon-Jones (2004) soğuk havanın, Fernandez ve Turk (1995) acının(pain) etkilerinin öfke ve saldırganlığa olan etkilerini araştırmışlardır.

ÖFKENİN DİĞER DUYGULARLA OLAN İLİŞKİSİ


Öfkenin genel olarak hoşa gitmeyen ve rahatsızlık veren bir duygu olduğunu daha önce belirtmiştik. Öfke, başka duygularla birlikte karışık olarak ortaya çıkabilen kompleks bir duygudur. Öfkeyi anlayabilmek için diğer duygularla olan ilişkilerine de bakmak gereklidir.
Sıkıntı (Annoyance):
Sıkıntı ve öfke arasındaki benzerlikler ve farklar Averill’in (1982) çalışması tarafından geniş bir şekilde ortaya konmuştur. Yapılan bu araştırma doğrultusunda, bireylerin öfke ve sıkıntı duygularını birlikte yaşadıkları zamanları, günlük tutarak bildirmeleri istenmiş. Bireylerden alınan bilgilere içerik analizi yapılmış.Bireylere “Size göre öfke ve sıkıntı arasındaki en temel farklar nedir? Yapabilirseniz temel olarak üç boyut oluşturun. Bu üç temel boyutta birbirlerinden nasıl farklılaştıklarını karşılaştırın.” yönergesi verilmiş. Sonuçlar Şekil 1. de gösterilmiştir.

Averill’in bu çalışmasının sonuçlarına göre öfke ve sıkıntı arasında dokuz ayrı karakteristik özellik tanımlanmıştır:

Öfke göreceli olarak çok yoğun, kişilerarası bir duygudur ve insanlar suçlayıcı atıflarda bulunarak intikamı arzularlar. Öfke, kişisel bir tehdit olduğunda ortaya çıkmakta ve insanları harekete geçirmek için motive etmektedir. Sık öfkelenen insanların sıkıntılarla normal başa çıkma yetenekleri yetersizdir. Bunların dışında öfke, sıkıntıya göre bilişsel ve sosyal olarak daha karmaşıktır ve insanlarda hissettirdikleri duygu durumları da daha farklıdır (1982, s.248)

Kızgınlık (Indignation), kin (hatred), ve gazap (wrath):


Solomon (1993) yayımladığı Tutku (The Passion) kızgınlığın, öfkeden hangi yönleriyle farklılaştığını tartışmıştır. Solomon’a göre kızgınlık, öfkeden temel olarak daha “otoriter” olmasıyla farklılaşmaktadır. Yani kızgınlığın öfke’ye oranla daha moral bir yapısı vardır ve kızgınlık yaşayan kişi daha kendini beğenmiş bir kişiliğe sahiptir. Ayrıca kızgınlık yaşayan kişi kendini haklı ve masum görür.

Şekil 1. Öfke ve Sıkıntı Arasındaki Farklar

1. Öfke başka bir insana yöneltilmesiyle sıkıntıdan farklıdır. (cansız nesnelere yöneltilmesiyle de birbirlerine benzerdir.)
2. Öfke sıkıntıdan daha az ortaya çıkmaktadır.
3. Öfke sıkıntıdan daha uzun sürmektedir.
4. Öfke kontrolü sıkıntıdan daha zordur.
5. Öfke sıkıntıya göre daha haksız olarak değerlendirme yapıldığı zaman ortaya çıkarken, sıkıntı ise daha haklı ve kaçınılmaz değerlendirme yapıldığı zamanlarda ortaya çıkar.
6. Öfke, sıkıntıya göre geçmişte yanlış yaptırımlara maruz kalındığında ortaya çıkarak, şimdiki zamandan intikam alma amacına daha çok motivedir.
7. Öfke, sıkıntıya göre daha çok sözel saldırganlık ve onu ifade edici tepkiler içerir.
8. Öfke, sıkıntıya göre duruma bağlı olarak daha çabuk değişebilir.

Averill, 1982, günlük kayıtları.


Bu durum kızgınlık duygusu yaşayan kişi ve bu duygunun yaşanmasına yol açan kişi arasındaki farkı daha belirgin hale getirir.


Öfke; bir nesneyi, bir organizasyonu, insanın kendisini, hatta cansız nesneleri bile olumsuz bir şey gibi etiketleyebilir: “Rakamlardan her zaman nefret ettim!” veya “Bilgisayarlardan nefret ediyorum!”. Böylelikle o kişiden, nesne veya o durumdan nefret edildiğini anlarız. Öyle görülüyor ki “kin (hatred)”, genelleştirilmiş öfkedir. Kesilmiş bir olay veya engellenmiş bir hedef, bu güçlü olumsuz duygunun oluşmasına sebep olabilir ve bu duygu çok uzun bir süre devam edebilir. Kalıcı bakış açıları, öfkenin kine dönüşmesini sağlayabilir.

Gazap (Wrath) hareket potansiyeli içeren, uzun süreli ve yüksek şiddette intikam arzusu olarak tanımlanabilir. Düzeltilemez hatalar olduğu zaman ortaya çıkabilir. Ayrıca gazap dolu bireyler bunun tamamen farkındadırlar. Gazap ve intikam hakkında yapılmış çok iyi iki araştırma Nico Frijda (1994) ve Robert Solomon (1994) tarafından yazılmıştır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Öfke Nedir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Barış Emre GÜNEMRE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Barış Emre GÜNEMRE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Barış Emre GÜNEMRE'nin Makaleleri
► Öfke Nedir? Öfke Kontrolü Mümkün mü? Uzm.Psk.Dnş.Yalçın YILMAZ
► Öfke Nedir? Psk.Yasemen YARALI
► Öfke Nedir? ve Nasıl Yönetilir? Psk.Damla KANKAYA
► Öfke Nedir? Neden Öfkeleniyoruz? Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Öfke Nedir?' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke Terapisi Eylül 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:22
Top