2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İletişime Dair 2 Kural
MAKALE #9250 © Yazan Psk.Efser SELAMET ÇELİK | Yayın Temmuz 2012 | 6,282 Okuyucu
Etkili iletişim kurmak bir sanattır. Etkili iletişim: Sağlıklı bir iletişim sürecinin gerçekleşmesi için öncelikle insanların birbirleri ile bağlantılı olması, ilişkili olması, birbirlerini tanıması, birbirlerinden korkmaması ve birbirlerinden nefret etmemesi gerekir. İletişimde yapmacıklık ve sunilik olmamalı. Nedeni ne olursa olsun birey rahatsız olduğu bir davranışı kabul eder gibi görünürse, karşısındakilere göndereceği mesaj karışıklık veya sahtekârlık olarak algılanabilir. İnsanlar, kendilerine gönderilen sözsüz mesajlara karşı çok duyarlıdır. Adele gerilmeleri, dudak kenarındaki gergin çizgiler, mimikler, yani beden dili çok kolay okunabilir. Beden mesajları ile sözlü mesajlar çelişirse karşıdaki kişinin aklı karışabilir. Bu şekilde mesajları çelişen kişiye güven duyulmaz, bu kişiler ikiyüzlü olarak görülürler.

Karşıdaki kişiler korkutulmamalı, yargılanmamalı ve aşırı bir şekilde denetlenmemelidir. Çünkü korkutulan, yargılanan ve yakından denetlenen kişiler kendine olan güvenini kaybedebilir, kendini değersiz hissedebilir. Bu duruma düşen kişi kendisi olmaktan çıkar, her uyarana karşı savunucu tepkiler veren, yalan söyleyen ve hile yapan bir kişi haline gelebilir
kanallarının sağlıklı işleyişine bağlıdır. Etkili iletişimden kısaca bahsettikten sonra esas olarak ele alacağım iletişim içerisinde ki iki kurala geçmek istiyorum.

Kural 1

Etiketlemelere, Kıyaslamalar, Eleştirilere dair

İletişimde etiketlendirmelerden ve kıyaslamalardan da uzak durmak şart. Bir kişiye 'yaramaz, Haylaz, utanmaz...' deseniz, bu yaftalar artık onun kaderi olacaktır.
Bu sebeple ağzımızdan çıkanlara çok ama çok dikkat etmemiz gerekiyor. Beynimiz telkin sistemiyle çalışır. Bu telkinleri belirlemek bizim elimizde. Bu sebeple her daim olumlu telkinlerde bulunmamız gerekiyor. En olumsuz olaylarda dahi mutlaka olumlu bir nokta vardır. Olumlu noktadan yaklaşıp olumsuzluğu da ortadan kaldırabilirsiniz. Hiç kimse eleştirilmekten ve etiketlenmekten hoşlanmaz. Hele ki bir başkasıyla mukayese edilmekten hiç hoşlanmaz. Herkes kendisinden pay biçsin. Ben bu yaşıma geldim ve eleştirilere olumlu baksam dahi içimde bir yerde husumet oluşabiliyor.

Etiketler kaldırılmalı

Çocukluğumda bana "Dedesine benziyor, dedesi gibi asabi..." dediklerini hatırlıyorum. Bu benim kaderim haline gelmişti adeta. Bir olay olduğu zaman "Mutlaka asabileşmeliyim, çünkü ben dedeme benziyorum, çünkü ben asabiyim" dediğimi hatırlıyorum. Bu etiketten kurtulmak benim 15 yaşıma kadar olan süreci kapsadı:))

Lafa Bakılmaz

Hele ki mukayese edilmek, aman Allah'ım en sevmediğim şey idi küçükken (sanki şimdi çok seviyorum.) Birileri beni başka birileri ile kıyasladığında, o kıyasladıkları şey her ne ise onun tam tersini yapmak özel zevklerim arasında idi. Çocuklarınıza iyi örnek göstermek istiyorsanız, bu siz olmalısınız. Bu örnek gösterme işinde de sözlerle değil halinizle bunu sağlamalısınız. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz malum...

Usta, çırak ilişkisi

Çocuklarımızın tecrübesiz, acemi olduğunu aklımızdan çıkartıyoruz çoğu zaman. Onlardan çok şey bekliyoruz... Sanki biz çok güzel şeyler yapabiliyormuşuz, hatasızmışız... Gibi. Biz ustayız, onlar da çırak. Bir çırağın yaptığı işi ilk zamanlarda çok iyi öğrenmesini bekleyebilir misiniz? Böyle bir beklenti iş bilmezlik olacaktır. Bir çırak işi hata yapa yapa, ustasını seyrede seyrede öğrenecektir. Aynı zamanda şu da ortaya çıkıyor; bir usta çırağını çalıştırmalı, işi iş üzerinde öğrenmesini sağlamalıdır. Hayat tecrübesi elde etmeden gelişim sağlanamaz.

Kural 2

İyi Niyetli Olmak Gerekir

letişimde iyi niyet esastır. İyi niyetli olmak bir insanın esas özelliklerinden biridir aynı zamanda.

İyi niyetli olan kişi karşısındaki kişi ne kadar kötü niyetli olsa dahi onu iyi niyete çekebilir. Örneğin birisi üzerinizdeki kazak hakkında yorum yaptı; "Ne kadar kötü bir renk, bu renk sana hiç yakışmamış!" O esnada bu eleştiri kazağın rengi üzerinedir. Şayet bu eleştiriyi üzerimize alınır ve "Bana zevksizsin, sen hiç bir şeyden anlamıyorsun...." dedi diyerek iletişime başlarsak bu kişiden nefret etmemiz, bu kişiyle kavga etmemiz kaçınılmaz olacaktır. Halbuki hakikaten kazak ile ilgili değil de bizimle ilgili bir art niyetli eleştiri olsa dahi dikkati kazağa çekerek iyi niyeti yakalamış oluruz. Şöyle ki; "Öyle mi, sence hangi renk olsa daha çok yakışırdı?" İşte bu kadar basit. Sakın bana "Ama o kişi art niyetli, beni ezmek, aşağılamak.... için söyledi bunu, adım gibi biliyorum...." demeyin. Diyorum ya, hakikaten sizi ezmek için dahi söylese o kişiyi iyi niyete çekmek bizim vazifemizdir iletişimde başarılı olmak istiyorsak.

İhtiyaçlar hiyerarşisi

İletişimde iyi niyeti ihtiyaçlar hiyerarşisi ile daha net anlatabilirim sanırım. Şekilde bir üçgen görüyorsunuz. Ben ihtiyaçlar hiyerarşisini beş bölüme değil de üç bölüme ayırıyorum. Bu üçgenin en üst bölümünde "Kişilik" var. Üçgenin en sivri yeri burası, en tehlikeli alanı yani. Orta bölümde "Sosyal çevre ihtiyaçları" mevcut. En alt bölümde ise temel ihtiyaçlar. Ortam ihtiyaçları nelerdir; "Yeme, içme, barınma..." gibi en temel ihtiyaçlardır. Birisi ile tanıştığımız zaman ilk etapta adını, soyadını, nereli olduğunu sorarız. Ne yemekten hoşlandığından, havadan, sudan bahsederiz. İlk defa tanıştığınız birisine siyasi veya dini görüşünden bahsederek giriş yapmamalısınız. Aksi halde cevabınızı alırsınız:)) Karşımızdaki kişi ile ilk tanışmanın ardından yavaş yavaş sosyal çevre sohbetlerine başlarız; "Hangi gazeteyi okuyorsunuz? Hangi derslere katılıyorsunuz? Hangi vakıf veya dernekte çalışıyorsunuz? Mezhebiniz nedir?...." ve derken en can alıcı noktaya gelir sıra; Kişilik... Samimi olduktan sonra artık kişiliğe dair sorular başlar. Ateş üzerinde dans edilmektedir artık. "Biraz sinirlisin sanırım, kıskanç bir yapıya sahip gibi de duruyorsun..." Evet tüm bunları niye anlattığıma geldi sıra... Karşınızdaki kişi size kişiliğinizle ilgili bir yaklaşımda bulundu ise ne yapacağız?!? Az evvel verdiğim örnek üzerinden devam edeyim; "Bu kazağın rengi güzel değil..." Kişi burada kazağın rengi ile ilgili değil de kendi kişiliği ile ilgili bir çıkarsama yaparsa kıyamet esas o zaman kopar. "Sen zevksizin tekisin, renklerden anlamıyorsun, hiç bir işe yaramıyorsun...." gibi olumsuz bir okuma yapan kişi, "Kazağın rengi güzel değil" diyen kişiye karşı saldırıya geçecektir. Halbuki bu cümleyi ortama çekmek gerekir, yani kazağın rengine. Konu ne olursa olsun bu şekilde en olumsuz cümleleri dahi ortama çekerek iletişimde iyi niyeti sağlamış oluruz. Aksi halde havadan nem kapmamak kaçınılmaz olacaktır.

Bir şey kaybetmezsiniz!

İyi niyetli olmak size Hiçbir şey kaybettirmez! Bilakis kötü niyetli düşünerek çooook şey kaybedersiniz. Öncelikle insanlara güveninizi kaybedersiniz. İnsanlığa güvenmeyen bir kişi bu dünyada huzuru yakalayamaz. İnsanlara güvenmek ve iyi niyeti korumak demek, yılan deliğine elimizi sokup ısırılmak anlamına gelmiyor. En art niyetli kişiyi dahi iyi niyetli olarak olumlu duruma sevkedebiliriz. Baktık ki sevkedemiyoruz, o zaman da şunu biliriz ki biz bu kişi ile farklı kanallardan iletişime geçmeliyiz. O halde ne yapıyoruz, bizi izlemeye devam ediyoruz, iletişimin diğer kurallarından yana.

Bir hatıra

Erzurumda seminer vermek amaçlı bulunurken bir ablamız benimle şu yaşanmışlığını paylaştı sağolsun. Benim daha evvel verdiğim başka bir seminerde bu ablamız iyi niyetle ilgili anlatımlarıma şahit olmuş ve ilk etapta inanmamış buna. "Yok canım, benim adam art niyetlinin teki, hiç bir şey onu iyi niyete çekemez...." şeklinde düşünmekten kendisini alıkoyamıyormuş. Ama bu düşüncelerine rağmen iyi niyetli olmayı denemiş ve başarmış. Şöyle ki: Eşi ablamızın her hareketini eleştiriyormuş normalde ve onu her daim aşağılıyor, azarlıyormuş daha evvel. "Bu yemeği kötü yapmışsın, bu ev çok pis..." gibi. Ve derken ablamız ona şöyle söylemlerde bulunmaya başlamış; "Haklısın bey, sen daha iyilerine layıksın, ben sana yeterli gelemiyorum, Rabbim seni bu şekilde imtihan ediyor, dua et de benim için sana layık bir eş olabileyim..." Eşi bu söylemler üzerine; "Yok canım, o kadar da kötü değilsin, aslında şunu şunu... iyi yapıyorsun...." demeye başlamış. "Normalde bir önceki Erzurum seyahatinizde sizin yanınıza kaçamakla gelmiş iken, şu anda sizin yanınızda durmamı ve sizin yalnız kalmamanız adına bu gece size eşlik etmemi benden talep etti eşim" dedi bu ablamız. Ben daha ne isterim...
Haydi hodri meydan! İyi niyet yılanı bile deliğinden çıkarır diyorum. Ki örnekler o kadar çok ki kendime dair... Gelin sizler de örneklerinizi çoğaltın...

Uzm. Psk. Efser SELÂMET ÇELİK
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İletişime Dair 2 Kural" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Efser SELAMET ÇELİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Efser SELAMET ÇELİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Efser SELAMET ÇELİK'in Makaleleri
► Çocuklara Kural Koyma Emine ERGÜN
► Ergenliğe Dair Psk.Şeyda KAYMAK
► Aşka Dair Psk.Muharrem ÇAPKIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'İletişime Dair 2 Kural' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:00
Top