2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Genetiği Değiştirilmiş Besinler: Mucize mi? Kabus mu?
MAKALE #9328 © Yazan Prof.Dr.Dyt.Murat BAŞ | Yayın Temmuz 2012 | 3,976 Okuyucu
Tabağınızdaki patatesin içerisinde, balıktan alınmış bir genin olduğu fikri ne kadar hoşunuza gider hiç düşündünüz mü? Ya da içerinde A vitamini olan altın sarısı bir pirinçten yapılmış pilavı yeseniz!

Genetiği değiştirilmiş besinler veya genetiği değiştirilmiş organizmalar en son moleküler biyoloji tekniklerinin kullanımıyla insan veya hayvan tüketiminde yer alan tarımsal ürünlerin gen transferi ile değiştirilmiş modellerini ifade etmektedir. Bu bitkiler laboratuvar şartlarında; örneğin yabancı otlara karşı direncin ya da besin değerinin arttırılması gibi çalışmalarla değiştirilirler. Gen aktarımı; bir bitkiden başka bitkiye olabileceği gibi, bitkisel olmayan bir kaynaktan da bitkiye olabilmektedir. Örneğin; doğal olarak doğada bulunan bir bakteri (Bacillus thurigiensis) kristal proteinler üreterek böcek yumurtalarına karşı öldürücü etki göstermektedir. Bu bakterinin ürettiği kristal proteinler alınıp, mısır tanesi içerisine transfer edilerek, böceklere karşı kendini savunabilen mısır üretilebilmektedir.

Genetiği değiştirilmiş besinlerin avantajları:
  • Dünya nüfusunun 6 milyarı aştığı günümüzde, gelecek 50 yıl içerisinde bu rakamın iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Nüfus yoğunluğundaki bu artış, ileriki dönemlerde besin kıtlığına neden olacağı aşikar bir gerçektir. Bu gerçek, köklü değişikliklere gidilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle genetiği değiştirilmiş besinler yüksek miktarda, kalitede ve ucuz ürün üretilmesi açısından umut verici özellikler taşımaktadır.
  • Gelişmekte olan ülkelerde böcek türü zararlılara karşı mücadeleler ve bu canlıların yarattığı ürün kayıpları için kaybedilen para azımsanmayacak kadar yüksektir. Çiftçiler bu zararlılara karşı, yıllık olarak tonlarca kimyasal tarım ilaçları kullanmaktadır. Tüketiciler açısından bakıldığında ise; kullanılan bu tarımsal ilaçların insan sağlığı üzerine yarattığı ciddi olumsuz etkiler mevcuttur. Tarımsal ilaçların birçoğunun kanser oluşturmaya yönelik aktiviteleri bulunmaktadır. Ayrıca tarımsal ilaçlar su kaynaklarına ve çevreye ciddi boyutta zararlar vermektedir. Bu nedenle zararlı böceklere karşı kendini koruyabilen özellikteki genetiği değiştirilmiş tahıl tohumları ve diğer bitkiler; tarımsal ilaç kullanımını azaltarak hem maliyeti düşürebilmekte hem de tarımsal ilaç kalıntılarının olası sağlık riskini azaltmaktadır.
  • Birçok çiftçi için tarladaki ürün içerisinde çıkan yabani otları temizlemek, fiziksel olarak uğraşlı ve maliyetli bir durumdur. Bu nedenle çiftçiler bu otalara karşı ilaçlama yapmaktadırlar. Genetiği değiştirilerek yabani ot oluşumunu engelleyen ve dirençli ürünlerin üretilmesi ile hem yabani otlarla savaş kolaylaşmakta hem de çevresel zararlar engellenebilmektedir.
  • Bitkilerin hastalığına neden olan birçok bakteri, virüs ve küf türü bulunmaktadır. Bitki biyolojisteleri, bu hastalıklara karşı direnç gösteren genetiği değiştirilmiş bitkiler yaratmak üzerine çalışmalarını devam ettirmektedir.
  • Soğuk hava birçok bitki türünün sezonunu ve ürün miktarını etkilemektedir. Soğuk suda yaşayan balık türlerinden alınan soğuğa karşı direnç genleri tütün ve patates gibi birçok bitkiye transfer edilmektedir. Bu şekilde, soğuk havaya karşı direnç genleri transfer edilen bu bitkiler zorlu kış şartlarına tolerans göstermektedirler.
  • Yetersiz beslenme, üçüncü dünya ülkelerindeki en yaygın sorundur ve bu ülkelerde yaşayan birçok insan pirinç gibi tek bir besine dayalı olarak beslenme ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bununla birlikte, pirinç yeterli beslenme için gerekli olan besin öğelerini içermez ya da az miktarda içerir. Eğer pirinç üretiminde genetik olarak vitamin ve mineral eklenirse bu ülkelerdeki besin öğesi yetersizliğine karşı önlem olabilecektir. Örneğin A vitamini yetersizliği üçüncü dünya ülkelerinde yaygın bir problemdir. Araştırmacılar, yüksek miktarda A vitamini içeren pirin ürettiler ve buna altın sarısı rengi nedeniyle “golden rice-altın pirinç” adını verdiler. Bugünlerde ise bu pirincin demir miktarını arttırmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir. Ancak genetiği değiştirilmiş besinlere karşı olan protestolar nedeniyle, bu pirinç market raflarındaki yerini henüz almış değildir.
  • İlaçlar ve aşıların üretimi ve sevkiyatı son derece maliyetli bir süreçtir. Araştırmacılar domates ve patates gibi sebzelere ile yenilebilir aşılar geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürmektedir. Bu aşıların uygulanması, saklanması ve transferinin, geleneksel aşı türlerine göre daha kolay olacağı düşünülmektedir.
Genetiği değiştirilmiş besinlerin dezavantajları:
  • Genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar toprak yapısında bulunan ve olumlu etkilere sahip diğer mikroorganizma türlerinin yokolmasına ya da negatif yönde etkilenmesine neden olabilir. Aynı zamanda, büyük çoğrafyalarda tek yönlü yapılan tarımsal uygulamalar, o bölgedeki çoğrafyaya ait biyolojik çeşitliliği geriye dönüşsüz olarak yok edebilecektir. Bu uygulamalar yabani bitki ve hayvan türlerinin yok olma olasılığınıda beraberinde getirmektedir. Zararlı böceklere karşı genleriyle oynanan besinler, o bölgede yaşayan tüm böcek türlerini etkileyebilecek (mesela kelebek türleri) ve türlerin yok oluşu gündeme gelecektir. Bununla birlikte, besinlere aktarılan genler, doğal çevreye sıçrayarak biyolojik bir felaketin öncülüğünü yapabilirler.
  • Birçok çocuğun bazı besinlere karşı (yerfıstığı, süt, yumurta gibi) allerjik reaksiyonları vardır. Allerjik reaksiyonların çocuklarda, genetiği değiştirilmiş besinlere karşı da olması olası bir düşüncedir. Ayrıca, genetiği değiştirilmiş besinler insan sağlığı üzerinde bilinmeyen olumsuz etkilere de neden olabilecektir. Örneğin son yapılan çalışmalardan birinden elde edilen sonuç düşündürücüdür. Deney hayvanları üzerinde, genetiği değiştirilmiş besinlerin sindirim sistemine etkilerini araştırmak üzere yapılan araştırmada, bir grup hayvana genetiği değiştirilmiş, diğer gruba ise genetiği değiştirilmemiş besinler yedirilmiştir. Sonuç olarak, genetiği değiştirilmiş besinlerin deney hayvanlarının sindirim sistemini olumsuz etkilediği belirtilmiştir.
  • Antibiyotiklere dayanıklı genlerin transfer edildiği bitkileri yiyen kişilerde de antibiyotik direnci gelişmesi muhtemeldir. Bu tür bir besini yiyen kişi, tedavi amaçlı kullandığı bir antibiyotikten fayda görmemek gibi bir riskle karşı karşıya kalabilecektir.
Sonuç olarak; dünyada halen yaklaşık 900 milyon insan açlıkla karşı karşıyadır ve bu rakamdan daha fazla insan yetersiz beslenme sorunlarıyla etkilenmektedir. Genetiği değiştirilmiş besinlerin dünyadaki açlık ve yetersiz beslenme problemlerine çözüm olacağı yaygın bir inanıştır. Genetik mühendisliğin harikaları olarak üretilen bu besinlerin risk taşıdıkları ise tüm dünya ülkelerinde kabul görmüştür. Avrupa Birliği ülkeleri bu konu üzerindeki güvenliği oluşturmak amacıyla hukuki olarak düzenlemeler yapmaktadır ki muhtemel olarak ülkemizde bu düzenlemelere tabi olacaktır. Burada önemli olan nokta şudur ki; önemli olan gen teknolojisinin nasıl kullanılacağı ve üretilen ürünün yarar-zarar yüzdesinin ne olduğudur. Ülkemizde genetiği değiştirilmiş bir ürünün üretimi şuan yoktur.nÇalışmaların çoğunluğu piyasadki ürünlerin teşhisi ve karakterizasyonu ile ilgilidir. Genetiği değiştirilmiş ürünler konusunda bilimsel ve yasal eksiklikler ve belirsizliklerin giderilmesi gerekmektedir. Herşeyin doğal olanının en iyisi olduğunun yanında, ülkeler arasındaki gıda ticaretinin cezbedici pazar karmaşası, bu konunun uzun bir süre dünya gündeminde olacağının habercisi sanırım.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Genetiği Değiştirilmiş Besinler: Mucize mi? Kabus mu?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Dyt.Murat BAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Dyt.Murat BAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Dyt.Murat BAŞ'ın Makaleleri
► Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar Dyt.Özge KARAARSLAN
► Mucize Diyetler Dyt.Zühal AYNACI BAYEL
► Chia Tohumu Mucize mi? Dyt.Tuğba BALDEDE
► Sarı Mucize Zerdeçal Dyt.Nihal DURUKAN KELEŞ
► Mucize İçecek Kefir Dyt.Dilan DALGIÇ
► Bir Mucize Besin Grubu: Baklagiller Dyt.Zühal AYNACI BAYEL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Genetiği Değiştirilmiş Besinler: Mucize mi? Kabus mu?' başlığıyla benzeşen toplam 27 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Besinlerden Gelen Sağlık Ağustos 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:45
Top