Eleştiri: Bilinmezlik Üzerine Sağlık İnşa Etme Çabası
Eleştiri: Bilinmezlik Üzerine Sağlık İnşa Etme Çabası
Bazı meslekler varlıklarını ve etkinliklerini bilinmezliğin yarattığı gizem üzerine kurmuştur. Bilinmezlik kaygı ve korku yaratır! Bilinmezlik ve bunun yarattığı korkudur aslında, bazı meslekleri besleyen şey! Bunların başında avukatlık ve hekimlik mesleği gelir.
Avukatlık esasında hukuki danışmanlık sunma mesleğidir. Kişilerin hepsi; çoğu eski dille kaleme alınmış onca kanun ve yönetmelik içersinden kendi işlerine yarayacak olanları bulup da bunları etkili bir dille mahkemeye sunamayacağı için özgürlük ile hapis arasındaki bu ince işte yardım alırlar. Bu danışmanlık odaklı yardıma hukuki destek veya avukatlık hizmeti denilir.
Kişiler bu alanda bir avukat kadar hukuk literatürüne hakim olmadıkları için korkarlar, hukuki destek almadan kendilerini savunurlarsa başlarına bin bir türlü iş geleceğini düşünürler. Öyle ki karı koca anlaşarak boşanmaya karar verdiklerinde bile bir kısmı bu işin yine de avukatsız olmayacağını düşünebilir. Burada, başta literatürün yol açtığı bir dizi bilinmezlik bu mesleğin varlığını besleyen en önemli ana damar işlevi görür.
Hekimlik de böyledir. Okunaklı olmayan reçete yazıları, hasta anlamadığı, belki de anlamadığı için zarar görebilmesi olasılığına rağmen inatla kullanılagelen tıbbi terminoloji ve çok daha fazlası bu mesleği de aynı şekilde evvela bilinmezler zemini üzerinde var eder, sonra da etkin kılar.
Bir de buna kamyona çuval yığma işi kadar hızlı işleyen mevcut tedavi uygulamalarını ve bilgilenmeye dayalı her soru sorma girişiminde verilen, adeta mesleğin olmazsa olmazları haline gelen “tersleyici doktor cevaplarını” eklediğinizde bu bilinmezlik devam eder, sonra da kökleşir gider.
Bu sebepledir ki yıllardır, “İlaç doktor eliyle verilmez ise zehirdir” denilir lakin hiçbir kimse söz konusu prospektüs bilgilerini, “Maazallah yanlış kullanma sonucu zehirlenme olabilir” diyerek sadeleştirme girişiminde bulunmaz.
Doktorların mutlaka doktor kontrolünde dediği ilaçları ne doktor hastasına anlatır açıkça, ne reçetede bu konuda açık bir dil kullanılır ne de eczanedeki çırak kapatır bu açığı! O bile, “Yanlış kullanılınca zehir olur, mutlaka hekim kontrolünde olmalı” denilen ilacı iki çizik atarak koyar hastanın önüne. Ne yan etkisi için uyaran vardır ne de başka bilgi veren!
Neden böyledir?
Yoksa bunun gizli anlamı, “Aslında ilaç hekim kontrolü ve bilgisi olmadan kullanılsa bile anlatıldığı gibi tehlikeli değildir” demek midir?
Yok böyle demek değil ise, ilaç uzman nezaretinde alınmadığında cidden tehlike arz eden bir ürünse neden bu tehlikenin gerektirdiği özen ve bilgilendirme yapılmaz?
İnsan sağlığı konusunda risk almak bir mesleğin bilinmezlik üzerindeki etkinliğinin korunması kadar önemli değil midir ya da?
Hekim hastasını etraflıca bilgilendirse, reçete her şeyi açık açık öz Türkçe ile yazsa, kalan eksikliği de eczanedeki çırak (eczacı demiyorum bir kısmı eczanede bile durmuyor çünkü) tamamlasa halk da en az yarım doktor kadar bilgili olurdu oysa! Hangi konuda olursa olsun, bilgili olmanın neresi kötüdür! Ancak bu yapılmaz. Bilinmezlik bilinir hale gelirse bir mesleğin etkinliği tartışmaya açılır mı denilir, bilinmez! Ancak bu gerçek yıllardır hiç değişmez!
Dedim ya bu yapılmaz! Yapılmayan sadece bu kadar mıdır? Keşke öyle olsa!
Mesela halka vücudun muhtelif dönemlerde ürettiği belirtileri ve bu belirtilerin dilini (anlamını) anlatan, kişilere klinik vaka olmadan önceki uzun hastalanma sürecinde koruyucu ve (ilaç almaya gerek kalmadan) iyileştirici bilgilerin verildiği kitap ve broşürler hazırlanmaz! Bunlar kliniklerde veya sokaklarda halka hiç dağıtılmaz!
“Vücut şöyle çalışır, organizmanın çalışma mekanizması şudur, bu çalışma esnasında bazen hasta olmadığı halde hastaymış gibi tepkiler üretebilir. Bu tepkilerin bize verdiği mesaj hemen hasta olduğumuzu göstermez! Bilakis bunlar içimizdeki dost kuvvetin hasta olmamak için bize ilettiği alarm / ikaz işaretleridir” falan denilmez! Tam tersine hastalık umacılığı yapılır, insanlar en ufak belirtileri için bile korkutularak hastalık hastası kişiliklere ve takıntılı varlıklara dönüştürülür. Hemen ardından da hemen doktora başvurun denilir.
Tüm doktorlar sadece hastalık uzmanı olarak değil; bilmem ne sağlığı ve hastalığı uzmanı olarak sağlığı da içine alacak şekilde unvan alırlar ancak hiç birisi, “Şu şu belirtiler varsa normalsiniz” demekle ilgilenmez; hemen hemen hepsi, “Onlar ve bunlar varsa hastasınız” demenin gayretiyle dertlenmiştir.
Ülkelerin sağlık sistemleri de bu sürece destek olur! Onların da çoğu doktorları hastalarını iyileştirip iyileştirmediklerine bakarak değil; baktıkları hasta sayısının çokluğuyla ödüllendirir! Orduda komutan düşman sayısının çokluğuyla değil; bu düşmanla mücadelesindeki başarısıyla değerlendirilirken; öğretmen sınıftaki öğrenci kalabalığıyla ölçülmeyip sınavlardaki başarısıyla takdir edilirken, siyasetçiler ekonomik vb. göstergelerdeki performanslarıyla ölçülürken buradaki gerçek ne tuhaftır ki böyledir!
Tedavi sadece ilaç demek olmadığı halde pratikte estirilen hava tam da budur! Hemen şikayet dinlenir, her belirtiye hastalık muamelesi çekilir, mutlaka ilaç verilir. Alternatif bir yöntem, mesela bitkisel bir karışım fayda verdi mi pek az doktor bundan memnun olur! O bitkiden dolayı koca dünyada senede bir kişi ölse bu manşetten verdirilir, ancak ilaç kullanımından dolayı gerçekleşen ölümlerdeki çok daha yüksek oran pek duyurulmaz halka! Tek bir tanesi bile dünyada asgari bir düzine insanı öldüren haplar en fazla piyasadan toplatılır, o kadar! Giden gitti, kalan sağlar bizimdir nasıl olsa! Bu firmalar haksız yere kazandıklarının yanında devede kulak olan bir miktarı mahkemeye “ceza” olarak ödediler mi, her şey fazlasıyla tamamdır!
Yeni çıkan ilacı ilaç mümessilleri reklam eder, yazılması için her türlü markajı uygularlar! Herkes gibi etkilemeye müsait bir insan olan doktorlar ilacın sahici faydası ile reklam ve zorlayıcı baskısı arasında iki arada bir derede bırakılırlar! Halka bu ilaç tanıtımı diye duyurulur! Oysa yeni ilaçları internet ortamında hekimlerin objektif bilgisine sunmak pekala mümkündür günümüzde! Bu ilaçları en güzel kızlar, en büyük ebatlı çantalar ellerinde, en şık giyimli halde, sabahın yedi buçuğunda hekim yolunu gözetleyerek tanıtırlar. Ne hikmet ise mesleki denilen seminerler Urfa’da, Çorum’da, Çankırı’da değil; Antalya’da, Kaş’ta, Bodrum’da verilir.
Bir memur evrağı geciktirse soruşturma açılır ancak ek ödemede performans geçilince ameliyatlar bilmem kaçta kaça patlar, halk arasında safra kesesi ve bademcikleri alınmadık kimse kalmadı son dönemde şikayetleri ayyuka çıkar lakin hiçbir hekimden bunun hesabı sorulmaz!
Velhasıl Mühendislik dalı Mars’ı, Kimya DNA sarmalını, Biyoloji timsahların solungaçlarının yapısını bilinir kılmaya çalışırken başını hekimliğin çektiği bazı alanlar bilinmezlik üzerine kurdukları varlıklarını perçinlemeye devam ediyorlar!
Psikolog
İzzet Güllü
Bazı meslekler varlıklarını ve etkinliklerini bilinmezliğin yarattığı gizem üzerine kurmuştur. Bilinmezlik kaygı ve korku yaratır! Bilinmezlik ve bunun yarattığı korkudur aslında, bazı meslekleri besleyen şey! Bunların başında avukatlık ve hekimlik mesleği gelir.
Avukatlık esasında hukuki danışmanlık sunma mesleğidir. Kişilerin hepsi; çoğu eski dille kaleme alınmış onca kanun ve yönetmelik içersinden kendi işlerine yarayacak olanları bulup da bunları etkili bir dille mahkemeye sunamayacağı için özgürlük ile hapis arasındaki bu ince işte yardım alırlar. Bu danışmanlık odaklı yardıma hukuki destek veya avukatlık hizmeti denilir.
Kişiler bu alanda bir avukat kadar hukuk literatürüne hakim olmadıkları için korkarlar, hukuki destek almadan kendilerini savunurlarsa başlarına bin bir türlü iş geleceğini düşünürler. Öyle ki karı koca anlaşarak boşanmaya karar verdiklerinde bile bir kısmı bu işin yine de avukatsız olmayacağını düşünebilir. Burada, başta literatürün yol açtığı bir dizi bilinmezlik bu mesleğin varlığını besleyen en önemli ana damar işlevi görür.
Hekimlik de böyledir. Okunaklı olmayan reçete yazıları, hasta anlamadığı, belki de anlamadığı için zarar görebilmesi olasılığına rağmen inatla kullanılagelen tıbbi terminoloji ve çok daha fazlası bu mesleği de aynı şekilde evvela bilinmezler zemini üzerinde var eder, sonra da etkin kılar.
Bir de buna kamyona çuval yığma işi kadar hızlı işleyen mevcut tedavi uygulamalarını ve bilgilenmeye dayalı her soru sorma girişiminde verilen, adeta mesleğin olmazsa olmazları haline gelen “tersleyici doktor cevaplarını” eklediğinizde bu bilinmezlik devam eder, sonra da kökleşir gider.
Bu sebepledir ki yıllardır, “İlaç doktor eliyle verilmez ise zehirdir” denilir lakin hiçbir kimse söz konusu prospektüs bilgilerini, “Maazallah yanlış kullanma sonucu zehirlenme olabilir” diyerek sadeleştirme girişiminde bulunmaz.
Doktorların mutlaka doktor kontrolünde dediği ilaçları ne doktor hastasına anlatır açıkça, ne reçetede bu konuda açık bir dil kullanılır ne de eczanedeki çırak kapatır bu açığı! O bile, “Yanlış kullanılınca zehir olur, mutlaka hekim kontrolünde olmalı” denilen ilacı iki çizik atarak koyar hastanın önüne. Ne yan etkisi için uyaran vardır ne de başka bilgi veren!
Neden böyledir?
Yoksa bunun gizli anlamı, “Aslında ilaç hekim kontrolü ve bilgisi olmadan kullanılsa bile anlatıldığı gibi tehlikeli değildir” demek midir?
Yok böyle demek değil ise, ilaç uzman nezaretinde alınmadığında cidden tehlike arz eden bir ürünse neden bu tehlikenin gerektirdiği özen ve bilgilendirme yapılmaz?
İnsan sağlığı konusunda risk almak bir mesleğin bilinmezlik üzerindeki etkinliğinin korunması kadar önemli değil midir ya da?
Hekim hastasını etraflıca bilgilendirse, reçete her şeyi açık açık öz Türkçe ile yazsa, kalan eksikliği de eczanedeki çırak (eczacı demiyorum bir kısmı eczanede bile durmuyor çünkü) tamamlasa halk da en az yarım doktor kadar bilgili olurdu oysa! Hangi konuda olursa olsun, bilgili olmanın neresi kötüdür! Ancak bu yapılmaz. Bilinmezlik bilinir hale gelirse bir mesleğin etkinliği tartışmaya açılır mı denilir, bilinmez! Ancak bu gerçek yıllardır hiç değişmez!
Dedim ya bu yapılmaz! Yapılmayan sadece bu kadar mıdır? Keşke öyle olsa!
Mesela halka vücudun muhtelif dönemlerde ürettiği belirtileri ve bu belirtilerin dilini (anlamını) anlatan, kişilere klinik vaka olmadan önceki uzun hastalanma sürecinde koruyucu ve (ilaç almaya gerek kalmadan) iyileştirici bilgilerin verildiği kitap ve broşürler hazırlanmaz! Bunlar kliniklerde veya sokaklarda halka hiç dağıtılmaz!
“Vücut şöyle çalışır, organizmanın çalışma mekanizması şudur, bu çalışma esnasında bazen hasta olmadığı halde hastaymış gibi tepkiler üretebilir. Bu tepkilerin bize verdiği mesaj hemen hasta olduğumuzu göstermez! Bilakis bunlar içimizdeki dost kuvvetin hasta olmamak için bize ilettiği alarm / ikaz işaretleridir” falan denilmez! Tam tersine hastalık umacılığı yapılır, insanlar en ufak belirtileri için bile korkutularak hastalık hastası kişiliklere ve takıntılı varlıklara dönüştürülür. Hemen ardından da hemen doktora başvurun denilir.
Tüm doktorlar sadece hastalık uzmanı olarak değil; bilmem ne sağlığı ve hastalığı uzmanı olarak sağlığı da içine alacak şekilde unvan alırlar ancak hiç birisi, “Şu şu belirtiler varsa normalsiniz” demekle ilgilenmez; hemen hemen hepsi, “Onlar ve bunlar varsa hastasınız” demenin gayretiyle dertlenmiştir.
Ülkelerin sağlık sistemleri de bu sürece destek olur! Onların da çoğu doktorları hastalarını iyileştirip iyileştirmediklerine bakarak değil; baktıkları hasta sayısının çokluğuyla ödüllendirir! Orduda komutan düşman sayısının çokluğuyla değil; bu düşmanla mücadelesindeki başarısıyla değerlendirilirken; öğretmen sınıftaki öğrenci kalabalığıyla ölçülmeyip sınavlardaki başarısıyla takdir edilirken, siyasetçiler ekonomik vb. göstergelerdeki performanslarıyla ölçülürken buradaki gerçek ne tuhaftır ki böyledir!
Tedavi sadece ilaç demek olmadığı halde pratikte estirilen hava tam da budur! Hemen şikayet dinlenir, her belirtiye hastalık muamelesi çekilir, mutlaka ilaç verilir. Alternatif bir yöntem, mesela bitkisel bir karışım fayda verdi mi pek az doktor bundan memnun olur! O bitkiden dolayı koca dünyada senede bir kişi ölse bu manşetten verdirilir, ancak ilaç kullanımından dolayı gerçekleşen ölümlerdeki çok daha yüksek oran pek duyurulmaz halka! Tek bir tanesi bile dünyada asgari bir düzine insanı öldüren haplar en fazla piyasadan toplatılır, o kadar! Giden gitti, kalan sağlar bizimdir nasıl olsa! Bu firmalar haksız yere kazandıklarının yanında devede kulak olan bir miktarı mahkemeye “ceza” olarak ödediler mi, her şey fazlasıyla tamamdır!
Yeni çıkan ilacı ilaç mümessilleri reklam eder, yazılması için her türlü markajı uygularlar! Herkes gibi etkilemeye müsait bir insan olan doktorlar ilacın sahici faydası ile reklam ve zorlayıcı baskısı arasında iki arada bir derede bırakılırlar! Halka bu ilaç tanıtımı diye duyurulur! Oysa yeni ilaçları internet ortamında hekimlerin objektif bilgisine sunmak pekala mümkündür günümüzde! Bu ilaçları en güzel kızlar, en büyük ebatlı çantalar ellerinde, en şık giyimli halde, sabahın yedi buçuğunda hekim yolunu gözetleyerek tanıtırlar. Ne hikmet ise mesleki denilen seminerler Urfa’da, Çorum’da, Çankırı’da değil; Antalya’da, Kaş’ta, Bodrum’da verilir.
Bir memur evrağı geciktirse soruşturma açılır ancak ek ödemede performans geçilince ameliyatlar bilmem kaçta kaça patlar, halk arasında safra kesesi ve bademcikleri alınmadık kimse kalmadı son dönemde şikayetleri ayyuka çıkar lakin hiçbir hekimden bunun hesabı sorulmaz!
Velhasıl Mühendislik dalı Mars’ı, Kimya DNA sarmalını, Biyoloji timsahların solungaçlarının yapısını bilinir kılmaya çalışırken başını hekimliğin çektiği bazı alanlar bilinmezlik üzerine kurdukları varlıklarını perçinlemeye devam ediyorlar!
Psikolog
İzzet Güllü
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Eleştiri: Bilinmezlik Üzerine Sağlık İnşa Etme Çabası" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
4 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
