2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



"Unutkanlık" Deyip de Geçmeyin!
MAKALE #9617 © Yazan Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY | Yayın Eylül 2012 | 5,627 Okuyucu
Bireysel farklılıklar göstermekle birlikte, 65 yaş 1982 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yaşlılığın başlangıç yaşı olarak belirlenmiştir. Sağlıklı yaşlıları boylamsal inceleyen çalışmalarda yaş ilerledikçe, psikomotor yavaşlamanın ortaya çıktığı, tepki verme süresinin uzadığı; hatırlama, bellek ile ilgili süreçlerin zayıfladığı, zihinsel esneklik, akıl yürütme ve problem çözme becerilerinin, bildik, tanıdık konularda korunduğu ancak, tanıdık olmayan yeni ve karmaşık konularda giderek bozulduğu belirtilmektedir. Bununla beraber, sağlıklı yaşlanmaya ilişkin bu çalışmaların ortak mesajı, bilgi işlem sürecindeki, bilişsel değişikliklerin kişinin günlük hayatını bağımsız bir şekilde sürdürmesini engellemeyecek kadar “hafif düzeyde“ olduğudur.

Bilişsel işlevlerde bozulma ile karakterize edilen demansın tanımında da bilişsel bozulmanın kişinin “toplumsal ve mesleki işlevselliğini etkileyecek düzeyde“ olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu durumda normal yaşlanmaya bağlı bilişsel kayıpları, demans başlangıcından ayırmak için geçerli kriter, kişinin hafif bilişsel kayıplara rağmen, günlük toplumsal ve mesleki yaşamını etkin ve bağımsız bir şekilde sürdürüp sürdüremediğidir. Bu bağlamda, bilişsel kayıplar demans başlangıcı ile ilgili önemli ipuçlarıdır.

Yaşlılıkta Bellek Nasıldır?

Yaşlı nüfus üzerinde deneysel olarak en çok çalışılmış bilişsel işlev bellektir. Bellek yakınmaları yaşlılıkta sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır. Farklı bellek işlevleri incelendiğinde, duyusal kayıt belleğinin yaşlanmadan hiç etkilenmediği ya da çok az etkilendiği bilinmektedir. Duyusal kayıt belleği duyu organlarından gelen bilginin doğruluğuna duyarlı olup, yaşlanmayla birlikte, görme ve işitme organlarında meydana gelen kayıplar duyusal kayıt belleğine ait süreçlerde de bozulmaya neden olabilmektedir. Kısa süreli bellek’te (KSB) tutulan bilgi miktarı göreli olarak korunmakta buna karşın, KSB’deki bilginin kayıt edilmesi sürecinde yaşa bağlı bozukluklar gözlenmektedir.

Çalışma belleği yaşlanmadan en fazla etkilenen bellek sürecidir. Yaşlı yetişkinler gençlere göre daha az bilişsel enerjiye ve kaynağa sahip olduklarından, daha etkin kodlama stratejilerine sahip olsalar bile, bilgiyi organize etme ve değerlendirme konusunda başarısızlık gösterirler. Görev zorlaştıkça, bilişsel kaynaklardaki azalmayla bağlantılı olarak, tepki zamanı da uzamaktadır. Uzun süreli bellekte (USB) depolanan bilgilerden, yeri ve zamanı belli olan kişisel bilgiler (episodik hatıralar); yeri ve zamanı belli olmayan, dış dünya hakkındaki genel bilgilere (semantik hatıralar) göre yaşlanmadan daha fazla etkilenmektedir.

Yaşlılıkta Dikkat Nasıldır?


Yaşlı bireylerde, dikkatteki bozulma öncelikle yaşanan yeni olayları veya yeni tanışılan kişilerin isimlerini hatırlamada zorluk çekmek gibi birtakım belirtilerle kendini göstermektedir. Yaşa bağlı olarak bölünmüş dikkat ve seçici dikkatte gerileme olduğu pek çok deneysel çalışmayla gösterilmiştir. Yaşlanma, bireyin bilgiyi kısa süre bellekte tutmasını ve aynı anda o bilgi ile ilişkili zihinsel bir görev yapmasını gerektiren çalışma belleği işlevlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Yaşlılıkta Yönetici İşlevler Nasıldır?


Günlük faaliyetlerimiz, plan yapma, fikir yürütme ve amaca yönelik olarak harekete geçme gibi becerilerimiz yönetici işlevler (executive functions) tarafından yönlendirilmektedir. Yapılan çalışmalar sağlıklı yaşlı bireylerin dikkat ve yönetici işlevlere duyarlı görevlerde güçlükler yaşadığını göstermektedir. Yaşlanma ile birlikte yönetici işlevlerdeki bozulmalar iki şekilde sınıflanabilmektedir. Bunlardan ilki davranışlarda isteksizlik, duyarsızlık, sebatsızlık iken diğeri tam aksi olan dürtüsellik, yaygın tepki eğilimini ketleyememe, set değiştirememe (bir bilişsel durumdan diğerine geçmede zorluk) biçiminde değerlendirilmektedir.

Yaşla birlikte yönetici işlevlerde meydana gelen yavaşlama ve zayıflama diğer bilişsel süreçler gibi bellek performansını da olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü hatırlama süreci, bilgi işlemeyi kontrol etmeye, stratejik ve dikkatli işlemeye dayanmaktadır. Bilgi kaynağının hatırlanması, geçmiş yaşantılara ait ayrıntıların geri getirilmesi ve ipuçlarının kullanımı yönetici işlevlere bağlıdır ve bu işlevler yaşla birlikte bozulmaktadır. Bu durum yaşla birlikte meydana gelen bellek bozulmasının temelde yönetici işlevlerde meydana gelen bozulmayla ilişkisini göstermektedir.

Hafif Bilişsel Bozukluk (HBB) Nedir?

Yaşlılarda demans olmaksızın ortaya çıkan bilişsel bozuklukları tarif etmek üzere, ‘iyi huylu yaşlılık unutkanlığı’, ‘yaşla ilişkili bellek bozukluğu’, ‘ileri yaş unutkanlığı’, ‘yaşla ilişkili bilişsel kayıp’ ve ‘hafif bilişsel bozukluk’ gibi çok sayıda kavram kullanılmaktadır. Hafif Bilişsel Bozukluk (HBB) (Mild Cognitive Impairment: MCI) kavramı, Petersen ve arkadaşları tarafından demans olmaksızın hafif bilişsel bozukluğu olan yaşlı bireyleri tanımlamak üzere kullanılmıştır.

HBB kavramı, epidemiyolojik ve klinik çalışmalarda bilişsel açıdan sağlıklı olma ile demans hastası olma arasındaki ara evreyi tanımlamak üzere yaygın olarak kullanılmaktadır. HBB yaşlılarda demans tanı kriterlerini karşılayacak şiddette olmayan bilişsel bozuklukları tarif etmekte; normal yaşlanma ile demans arasındaki geçiş dönemi olarak kabul görmektedir. HBB hastalarında bazen ailelerince de fark edilebilecek subjektif bellek yakınmaları ile diğer bilişsel işlevlere ilişkin yakınmalar olmaktadır. HBB hastaları objektif bilişsel testlerde, kendileri ile yaş ve eğitim açısından kıyaslanabilecek kontrollere göre daha başarısız (standart bir bellek testinden alınan puanın ortalamadan 1.5 standart sapma düşük olması) performans göstermektedirler. Buna karşın gündelik işlevleri (para hesabı yapma, alışverişe çıkma gibi) genellikle korunmuştur.

HBB’u olan bireylerde yaşıtlarına göre beklenenden daha fazla unutkanlık gözlenmekte, fakat bu durum henüz Alzheimer Tipi Demans (ATD) tanı kriterlerini karşılamaya yetmemektedir. Bugün HBB’u olan bireylerin yüksek oranda ATD’a yakalanma riski taşıdığına inanılmaktadır. Bu bakımdan HBB’un erken tanısı, izlenmesi ve tedavisi önemlidir.

Alzheimer Tipi Demans (ATD) Nedir?

Yaşam koşullarının iyileşmesi, çeşitli hastalıkların tedavisi veya kontrol edilebilir hale gelmesi sayesinde insan ömrü uzamıştır. Yaşlı nüfusun arttığı topluluklarda demans önemli bir halk sağlığı problemidir. Demans, uyanıklık, hareketlilik ve duyusal işlevlerdeki değişikliklerle ilgisi olmayan, alışılmış günlük hayat aktivitelerinde kademeli olarak kısıtlamaya sebep olan, zeka veya sosyal davranışlardaki kronik ve genellikle ilerleyici bir bozulmayı belirten bir hastalıktır. Demans tanısının konulabilmesi için zihinsel durumdaki değişikliğin, fiziksel duruma bağlı gerileme veya kaygı, depresyon ve paranoya gibi psikiyatrik belirtilere bağlı olmaması gereklidir. Demansta görülen entelektüel gerileme, aralarında bellek, dil, dikkat, mekansal yönelim veya düşünmenin de bulunduğu herhangi bir bilişsel alanı etkileyebilmektedir.

ATD 65 yaş üzerindeki bireylerde %6–10, 85 yaş üzerindeki bireylerde %30–47 gibi yüksek bir görülme sıklığına sahiptir. 60 yaşından sonra her beş yılda bir hastalık sıklığı iki katına çıkmaktadır. ATD yaşlılıkta fiziksel ve psikolojik yönden en çok yıkıma neden olan hastalıktır. ATD’ın klinik tanısında, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) DSM-IV ve Amerikan Ulusal Nörolojik ve İletişimsel Bozukluklar ve İnme Enstitüsü - Alzheimer Birliği (NINCDS-ADRA) tanı kriterleri kullanılmaktadır. Bu kriterler Tablo I’de özetlenmiştir.

Tablo I. DSM-IV ve NINCDS-ADRA Demans Tanı Kriterleri
Demans Tanı Kriterleri

DSM-IV Kriterleri
NINCDS-ADRA

Bellek bozukluğu yanında afazi, apraksi, agnozi ve yönetici işlev bozukluğundan en az birini içeren çoğul bilişsel bozukluğun yarattığı gündelik yaşantıda bozulma, alışılmış aktivitelerde gerileme.

* Muayene ve objektif testler ile
belgelenmiş bir demans varlığı,
* Bellek başta olmak üzere iki veya daha
fazla bilişsel alanda ilerleyici kayıp,
* Bilinç kaybı olmaması,
* 40–90 yaş aralığında başlaması,
* İlerleyici bellek veya bilişsel kayba yol
açabilecek sistemik veya nörolojik
hastalık olmaması,
* Dil (afazi), motor yeti (apraksi) ve
algılamada (agnozi) ilerleyici kayıp,
* Davranış değişikliği,
* Günlük yaşam aktivitelerinde bozulma,
* CT’de serebral atrofi varlığı.

ATD erken, orta ve ağır evre olarak derecelendirilmektedir. ATD’ın erken evresibellek eksenli bozukluk belirtileri ile kendini göstermektedir. Kişi sıklıkla sözlerini tekrarlar, isimleri unutur, kişisel eşyalarını yanlış yerlere koyar veya bulamaz. Erken evrede, bellekteki bozulma seçici bir biçimde yakın geçmişteki olay ve deneyimlerin hatırlanmasını etkiler. Buna karşın, uzak olay ve deneyimler ile duygusal yükü fazla olan eski ve yeni olaylar göreli olarak daha iyi hatırlanabilmektedir.

Hastalığın orta evresinde, sahip olduğumuz genel bilgilerin ve dilin temeli olan semantik bellekteki bozulma belirginleşmektedir. Dil, mekan yönelimi ve yönetici işlevlerle (özellikle muhakeme) ilgili kusurlar ortaya çıkmaya başlamakta ve günlük yaşam aktivitelerini engeller boyuta erişmektedir.

ATD’ın ağır evresindezaman, yer ve kişi yönelimi, bellek, basit dikkat, dikkati sürdürme/konsantrasyon, yönetici işlevler, dil, soyutlama ve yapılandırma ileri düzeyde bozulur. Bilişsel işlevlerin genelindeki gerilemeye paralel olarak, motor işlevlerde (yürüme gibi) sorunlar ortaya çıkar. Kişi tümüyle bir bakıcıya bağımlı hale gelir.

Hafif Bilişsel Bozukluk ve Alzheimer Tipi Demans Tanısında Nöropsikolojik Değerlendirmenin Yeri ve Önemi

Daha önce de değinildiği gibi, yaşlı nüfusun hızla arttığı toplumlarda demans önemli bir halk sağlık sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Yaşlanmaya bağlı olarak, ortaya çıkan bazı bilişsel bozuklukların iyi huylu olmayıp, yaşlıların risk grubunu oluşturduğu demans (özellikle Alzheimer tipi demans) gibi hastalıkların başlangıcı olduğu iddia edilmektedir.
Demanslarda nöropsikolojik değerlendirme başlıca üç amaca hizmet etmektedir. Bunlardan birincisi tanı amaçlı nöropsikolojik değerlendirmedir. Tanı amaçlı nöropsikolojik değerlendirme, hem demansın erken tanısı hem de farklı demans türlerini ayırt etmek amacıyla yapılır. İkincisi, demansın gidişini ve uygulanan tedavinin etkilerini görmek açısından hastayı izleme amacıyla ve belirli aralıklarla yapılan nöropsikolojik değerlendirmedir. Üçüncü amacı ise yaşlının mevcut bilişsel süreçlerini korumasına ve/veya geliştirmesine yönelik rehabilitasyonuna (bellek güçlendirme egzersizleri gibi) katkı sağlamaktır. Bu anlamda yaşlıda meydana gelen bilişsel değişiklikleri erken tanımak, ciddiye almak ve demans geliştirme riskini belirlemek açısından nöropsikolojik değerlendirme klinisyene yardımcı bir araç olarak önem kazanmaktadır.
“Sadece küçük bir unutkanlıktır” deyip de geçmeyin. Unutma belirtileri yukarıda sözünü ettiğimiz pek çok rahatsızlığın nedeni olabilir. Unutkanlık ve günlük yaşamınızı, bilgi işlem süreçlerinizi etkileyen herhangi bir şikayetiniz olduğunda mutlaka bir uzmana başvurmalısınız. Psikolog, nörolog ve diğer uzmanlarla mutlaka işbirliği yapmalısınız.

Uzman Psikolog & Aile Danışmanı
Gözde Emik

Bu makale, Uzman Psikolog Gözde Emik’in “Alzheimer Tipi Demans Hastaları ve Hafif Bilişsel Bozukluğu Olan Hastalar İle Sağlıklı Yaşlı Bireylerin Dikkat ve Yönetici İşlevlere İlişkin Nöropsikolojik Test Profilleri Açısından Karşılaştırılması (2009, Ankara).” başlıklı yüksek lisans tezinin bir parçasıdır.


İleri Okumalar İçin Aşağıdaki Kaynaklardan Yararlanabilirsiniz.
Cangöz, B., Uluç, S. Yaşlının psikolog tarafından değerlendirilmesi. (Ed. S. Arıoğlu ). Geriatri ve Gerontoloji. Ankara: M. N. Medikal & Nobel, 2006.
Cangöz, B., Selekler, K. Hafif kognitif bozukluğu olan hastalarda bellek işlevlerinin nöropsikolojik değerlendirilmesi. Demans Dergisi, 2003; 3: 105–111.
Emik, G. Alzheimer Tipi Demans hastaları ve Hafif Bilişsel Bozukluğu olan hastalar ile sağlıklı yaşlı bireylerin dikkat ve yönetici işlevlere ilişkin nöropsikolojik test profilleri açısından karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, 2009, Ankara.
Öktem, Ö. Alzheimer hastalığının erken, orta ve ileri dönemlerinde genel kognitif profil. Karakaş, S., İrkeç, İ. ve Yüksel, N. (Ed.), Beyin ve Nöropsikoloji: Temel ve Klinik Bilimler, 2003: 101–111.
Selekler, K. (Ed.). Alzheimer ve Diğer Demanslar. Modern Tıp Seminerleri: 26, Ankara: Güneş Kitabevi, 2003.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
""Unutkanlık" Deyip de Geçmeyin!" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gözde EMİK AKSOY Fotoğraf
Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi162 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un Makaleleri
► Çocuklarda Unutkanlık Psk.Elif Y. ÇAVUŞOĞLU
► Unutma ve Unutkanlık Nedenleri Psk.Halil TÜRKMEN
► Dikkat, Unutkanlık ve Beyin Psk.Eser ÖLÇER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında '"Unutkanlık" Deyip de Geçmeyin!' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öğrenilmiş İyimserlik Temmuz 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:51
Top