2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Cinsel Problemleri Konuşmak
MAKALE #9683 © Yazan Psk.Burcu ATATÜR | Yayın Ekim 2012 | 3,943 Okuyucu
Sus Konuşma, Sözler Kimin Umurunda?

Dese de Teoman, konuşmak, anlaşmak, anlaşılmak çok önemli bir ihtiyaç ancak; konuşmuyoruz… Konuşamıyoruz… Konuşmaktan utanıyoruz, çekiniyoruz… Konuşmaya korkuyoruz… Konuştuğumuzu sanıyoruz… Sonuçta birbirimizi anlamıyoruz, hem de aynı dili kullanmamıza rağmen… En kötüsü ise birbirimizi anladığımızı ve hatta tanıdığımızı varsayıyoruz… İnsan ilişkilerinde durum bu minvalde iken, bir de sevgili, eş pozisyonunda isek ve bu iletişimsizlikten muzdaripsek tablo daha vahim bir hal alıyor.

Çiftlere yaptığımız danışmanlıkta önümüze en sık gelen konu cinsel problemler ve sorunun neredeyse tamamına yakını yoğun bir iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor. Çiftler cinsellik hakkında konuşmuyor. Beklentileri, korkuları, arzuları, değer yargıları, istedikleri, istemedikleri ile ilgili birbirlerine ne soru soruyor ne açıklamada bulunuyorlar. En temel beklenti, karşı tarafın bir şekilde zihnimizi okuması ve tam da hayalimizdeki gibi davranması… Erkek için konuşma pek gerekli gibi de değil zaten. Ya bildiğini varsayıyor, ya da eşinin kendini kayıtsız şartsız teslim ettiğini. Kadın her zamanki gibi arada. Konuşsa, istese, talep etse yanlış anlaşılmaktan, kötü bilinmekten çekiniyor; söylemedikçe de mutsuzluğa ve cinsel isteksizliğe doğru hızla yol alıyor. Cinsel isteksizlik kadın için normalleşmiş adeta. Halihazırda kadınlık görevi olarak etiketlenmiş bir evlilik ödevinden doyum sağlamak zaten şansımızı oldukça zorlamak demek.


Araştırmalar, cinsel problemlerini çözemeyen ve cinsel hayatlarında süreğen bir mutsuzluk, doyumsuzluk yaşayan çiftlerin iki sene dolmadan kopma tehlikesiyle karşı karşıya geleceklerini gösteriyor. Ülkemizde durum bundan biraz daha farklı tabi. Bu konuların ayıp, yasak, günah sayılması ve asla ama asla konuşulmaması çoğu kişi için normal.


Karşılaştığımız çiftlerin çoğu, ezbere bir cinsel hayat sürdürüyorlar. Bundan kasıt şu: Tamamiyle penis – vajina üzerine odaklanmış, bir iki pozisyonla sınırlandırılmış, kısa yoldan tatmine yönelik ve tercihan erkeğin tatminine yönelik, sevişme taklidi çiftleşme.


Cinselliğin en güçlü tabulardan biri oluşu, bir sürü doğru bilinen yanlışı, toplumsal miti de beraberinde getirmiş haliyle. Bunların cinsel hayata en büyük darbe vuranlarından bazılarını bir çırpıda sıralamak mümkün:


* Cinsellikten hoşlanan, konuşan, zevk alan, talep eden, istekli kadın kötü kadındır.

* Erkek, her daim cinselliğe hazır ve isteklidir.
* Cinsellik doğal bir dürtüdür, sağlıklı bir cinsel hayat için gereken bilgi, beceri kadın ve erkekte doğuştan mevcuttur, yeterlidir.
* Eşini aldatmayan erkek yoktur.
* Kadın ancak âşık olursa aldatır.
* Cinsellik kadın için çok ön planda değildir.
* Evde kadınlık görevini yerine getiremeyen eş aldatılmaya mahkûmdur.
* Erkek ne yapılacağını bilir, bilmesi ve başarılı olması gereken odur.

Cinsel hayatımızı ve mutluluğumuzu sabote eden bu mitlerin sayısı çoğaltılabilir. Sonuçta gelinen nokta, yatağımızdaki yabancı konumundan öteye gidemiyor. Yasaların tanıdığı birlikteliğimiz; bizim tanımadığımız, bilmediğimiz, en mahrem anlarımızı ve bedenlerimizi paylaşmamıza rağmen kendimizi, istek, arzu ve hayallerimizi özenle sakladığımız birisiyle geçirdiğimiz bir ömre maloluyor. Bu durum, evlilik kurumu için başka bir tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Cinsel konularda konuşmaya, paylaşıma aç olan ama birbirlerine gerçek duygu ve düşüncelerini açmaktan imtina eden karı-koca; doyuramadıkları bu ihtiyaçlarını, başta kendilerine görece zararsız gelen sanal âlem arkadaşlıkları ile tatmin etme yoluna gidebiliyorlar. Tanımadıkları, bilmedikleri kişilere, yargılanma ve ayıplanma korkusu olmadan, çok daha özgürce en gizli dünyalarını açabilen insanlar, fark etmeden, eşlerinden gitgide daha da kopma noktasına gelebiliyorlar. Aldatmalar ve boşanmalar çığ gibi katlanarak büyüyor.


Bu korkutucu görünen tabloda bizim çiftlere öncelikli önerilerimiz, iletişimlerini nasıl güçlendirebilecekleri yönünde oluyor. Kullandığımız en temel metaforlardan biri ise evliliğin ve cinselliğin bir dansa benzediği. Güzel dans eden bir çifti izlemek nasıl insana zevk verirse, ahenkli ve uyumlu bir çift de o derece etrafına huzur ve mutluluk saçıyor. Birbirlerine duygularını, düşüncelerini rahatça, korkmadan ve güvenle açma aşamasına gelmeyen bir çiftten sağlıklı ve mutlu bir cinsel birliktelik yaşamalarını beklemek fazlasıyla iyimser bir tahmin.


Cinsel sanılan problemlerin çoğu, ilişki sorunlarından kaynaklanıyor. Yani birbirlerine olan kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, hayal kırıklıklarını sağlıklı yollardan iletemeyen, içine atan, yok sayan çift; tüm bu birikmiş olumsuz duygu ve düşüncelerin yatak odasında dile gelmesini de engelleyemiyorlar. Tabii duyguların bedensel ifadesi, sanıldığı kadar direkt ve açık yollardan olmuyor. Çoğu bilinçaltına ittiğimiz, görmezden geldiğimiz ve hatta farkında bile olmadığımız yaşam senaryolarımız ve şemalarımız ile alakalı. Eşine kırgın olan bir erkek, istemsiz de olsa erken boşalarak veya hiç sertleşmeyerek karısını cezalandırabiliyor. Kocasına ve hatta kocasının ailesine öfkeli bir kadın da, cinsel isteksizlik, orgazm olamama gibi problemler yaşayarak, bastırdığı olumsuz duyguların dolaylı olarak ifade bulmasına olanak sağlıyor.


Cinsel problemlerle ilişkisel, iletişimsel problemleri birbirinden ayırmak çoğu zaman mümkün değil. Çözüm ise çiftlerin iletişim kalıplarını gözden geçirip aksayan, eksik kalan yerleri fark etmek; tekrarlayan sıkıntıların esas kaynağını bulmak, zihin okumaların önüne geçip, öfke kontrolü ve çözüm bulma becerilerini geliştirmek ve bunları kabullenebilecek iç görü ve açık fikirliliğe kavuşabilmekten geçiyor. Zorlu ama bir o kadar da zevkli ve keşiflerle dolu bir yolculuk. Varılacak nokta ise, tüm çekilen acılara değecek nitelikte. Çaba büyük ama ödül de büyük açıkçası.


Tüm bu bilgilerin ışığında elimizdeki en temel ve ümit vadeden gerçek:


İyi bir âşık olarak doğulmadığı ancak doğru bilgi ve yeterli çaba ile bu yönümüzün, hayal gücümüz doğrultusunda geliştirilebilip, zenginleştirilebileceği. Elbette ki toplumumuzdaki cinsel bilgisizlik halen korkutucu boyutlarda ancak ulaşılabilecek doğru kaynak ve başvurulabilecek yetkin uzman sayısında da yüz güldürücü bir artış mevcut.


Toplumun temelini oluşturan ve geleceğini elinde tutan aile kurumunun daha güçlü ve sağlıklı bir işlerliğe kavuşabilmesi için bu önemli bir gelişme ancak yeterli değil. Ümidimiz cinsel eğitimin okul öncesi yaştan itibaren uygun ve yeterli dozda çocukluktan yetişkinliğe dek verilmeye başlanması; sağlıklı aile yapısının çok önemli bir parçası olan cinselliğin de hayatımızda gerçek yerini bulması.


Dokunmanın çok önemli bir sevgi ifadesi ve neredeyse tüm canlılar âlemi için bir ihtiyaç olduğu, yadsınamaz bir gerçek. Konuşmak, anlatmak ve her şeyden önce anlaşılmak ise insanın kendini var etmesinin, ifade etmesinin ve özgürleştirebilmesinin temel yolu. Zihinlerimizin hapishanelerinden çıkabildiğimiz ölçüde, bedenlerimizi de özgürlüğe kavuşturabileceğimiz inancındayım. Ufkumuzu açık tutabildiğimiz, tabularımızdan sıyrılabildiğimiz, yargılamadığımız ve yeniliklere açık olabildiğimiz oranda tatminkâr, duygu yüklü, doyurucu ve iyileştirici bir cinsel hayata sahip olmamız mümkün. Zihnin bedenle bütünleşmediği, duygunun kutsamadığı bir cinsellik ise mekanik ve tatsız bir çiftleşmeden öteye gidemiyor. Sorunu yadsımaktan ziyade başlangıcında tespit etmek ve bu konuda çalışan kişi ve kurumlara başvurmak ise herhangi bir hastalığımızda hekime başvurmak kadar normal.


Cinsellik doğal ve temel bir dürtüdür. Bunu eşimizle doyasıya yaşayabilmek ve hayatımızı çok daha keyifli bir hale getirebilmek için kendimize izin vermemiz yeterlidir. Seks iki kişiyi birbirine kenetleyen çok güçlü bir bağdır. Bu konuda eşimizin fikirlerini bilmek, onunla duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, birbirimizin istek ve beklentilerine önem verip, anlamaya çalışmak evliliğimizin ve ailemizin devamı, sağlığı ve sağlamlığı adına son derece önemlidir. İletişim becerileri üzerine çalışmak çiftin ilişkisini her anlamda üst seviyelere taşıyacaktır ve iletişimin en keyifli hale geldiği noktaların başında da cinsel hayat gelir.


Kelimelerin bittiği, dokunuşların konuştuğu, bedenlerin dile geldiği, tek sınırı kişilerin hayalgücünün oluşturduğu, birbirini tamamlayan, birbirini çoğaltan, birbirini netleştiren bir cinsel hayat; çiftin her daim kendini yenilemesi, ilişkisine ve kendisine özen göstermesi, çaba sarfetmesi, emek harcaması ile mümkün ve yaşanılır hale gelir…


Psikolog Burcu Atatür
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Cinsel Problemleri Konuşmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Burcu ATATÜR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Burcu ATATÜR'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Burcu ATATÜR'ün Yazıları
► Cinselliği Konuşmak Dr.Psk.Dilek AKGÜL
► Çocuklarla Ölümü Konuşmak Psk.Nihan ARDA
► Çocuklarla Cinselliği Konuşmak Psk.Başak TANRIVERDİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Cinsel Problemleri Konuşmak' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendin Olmak Kasım 2012
◊ İnsanlar Kötü mü? Kasım 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:19
Top