2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çalışan Annelerimiz ve Çocukları
MAKALE #9754 © Yazan Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY | Yayın Ekim 2012 | 5,659 Okuyucu
Kadının görevleri düşünüldüğünde, ilk akla gelenler annelik ve ev kadınlığıdır. Oysa kadın insanlık tarihi boyunca, annelik ve ev işlerinin yanı sıra üretim hayatına da katılmıştır. Kadının üretim hayatında görev alması çok eskidir. Bununla birlikte kadının evinin dışında ücretli olarak çalışması oldukça yeni bir konudur.

Sanayi devrimi ile Batıda erkekler, toprak ve çiftlik işlerinden fabrika ve büro işlerine geçmiş, kadınlar da kamu hizmetlerinde, büro işlerinde ve sanayi alanlarında görev almaya başlamıştır. Birinci ve ikinci dünya savaşlarında da, savaşa giden erkeklerin yerini kadınların almasıyla, çalışan kadın sayısında büyük bir artış olmuştur.

Ülkemizde cumhuriyetin kurulması ile kadınların sanayi ve kamu hizmetlerinde çalışma olanakları artmıştır. Ayrıca kadınlar eğitim ve öğretim hizmetlerinden daha fazla yararlanmaya başlamış, hatta uzmanlık gerektiren alanlarda bile görev yapmaya başlamışlardır.


Kadınlar çalışma hayatına başlamış, aile içindeki görev ve sorumlulukları artmıştır. Yapılan araştırmalar, ülkemizde çalışan kadınların büyük çoğunluğunun ekonomik zorunluluk nedeni ile çalışma hayatına katıldığını göstermektedir. Ülkemizde kadınlar çoğunlukla, aileyi geçindirmek veya aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışmaktadır. Ailesinin yaşam standardını yükseltmek, ailesinin refahını arttırmak için çalışanlarla, belli bir alanda öğrenim gördüğü veya belli bir alanda uzman olduğu için çalışanlar sayıca azdır.


Çalışan kadın, aynı zamanda eş ve anne rollerini de üstlenmektedir. Çalışan kadın hem eş hem de anne olmanın gerektirdiği sorumlulukları da yerine getirmek ister. Çocuk yapmaya karar vermeden önce kendisine çocuğun bakımında kimin yardımcı olacağını düşünmek zorundadır. Bütün hamileliği de “Çocuğuma kim bakacak?” sorusuna cevap bulmakla geçer.

Çocuk sahibi olduktan sonra da çalışan anne birtakım güçlüklerle karşılaşmaktadır. İzin sorunu, çalışan kadının en önemli sorunlarındandır. Gerek doğumdan önce, gerekse doğumdan sonra kadının yasal hakkı olarak kendisine verilen izin süresi çok kısadır. Doğum sonrası izin süresi, annenin kendini toparlaması için yeterli olmamaktadır. Ayrıca bu süre, kadının annelik rolünü benimsemesi, sevmesi için de yeterli değildir. Çocuğun ilk aylarda gerek fizyolojik gerek psikolojik açıdan annesine duyduğu gereksinim çok büyüktür.


Çocuğun anne sütü ile beslenmesi hem sağlığı hem de duygusal gelişimi için önemlidir. Ünlü bilim adamlarından Bowlby, “Yaşamın ilk yıllarında çocuğun beden gelişimi için vitamin ve protein ne kadar gerekli ise, bedensel, zihinsel ve duygusal gelişimi için anne sevgisi de o kadar gereklidir.” demiştir.


İzin süresi dolan anne, çocuğun bakımını kime devredeceğini düşünmeye başlar. Ülkemizde işyerlerine bağlı kreş sayısının azlığı, devletin açtığı gündüz bakımevlerinin yetersiz oluşu, özel kurumların da çok pahalı olması gibi nedenlerle çalışan anneler, çok da uygun olmayan çözümler bulmak zorunda kalmaktadırlar. Çocuğun anneanne/babaanne-dedeye, bir büyük kardeşe veya bir komşuya teslim edilmesi ya da çocuğun paralı ancak yeterince bilgi, beceri ve deneyime sahip olmayan bir bakıcı tarafından büyütülmesi çalışan annelerin sıklıkla başvurdukları yöntemler arasında yer almaktadır.


Çocuk Bakımı için Çalışan Anneler Ne gibi Çözümlere başvurmaktadır?

Annenin çalışmasının zorunlu olduğu hallerde, çocuk bakımının bir büyükanneye, bir yakın akrabaya devredilmesi en uygun çözümlerden biri olarak kabul edilmektedir. Büyükanne, aile yanında yaşıyorsa, sorun daha kolay çözümlenmektedir. Büyükannenin ayrı yaşadığı hallerde, çocuğu sabah büyükanneye bırakıp akşam evine geri getirmek, hiç değilse çocuğun akşamları birkaç saatini annesi ve babası ile geçirmesini sağlamak da uygun bir çözüm sayılabilir. Büyükannenin bulunmadığı hallerde, bir yakın akraba da aynı işi görebilir.

Çocuk için uygun olmaya çözümler şöyle sıralanabilir: çocuğun uzaktaki bir akrabaya emanet edilmesi, anne babadan uzak büyümesi, okul çağına kadar anne-babadan uzak büyümesi, okul çağına gelince annesi ile babasının yanına gelmesi örnek olarak verilebilir. Ayrıca çocuğun bir büyükanne yanında kalması, hafta içi büyükanne dede yanında hafta sonu anne baba yanında kalması, çocuğun, bilgisiz veya çocuk sevmeyen bir bakıcı tarafından büyütülmesi, bakıcıların sık sık değişmesi, çocuğun kendisinden daha büyük ancak sorumlulukları bilecek kadar büyük olmayan bir kardeş tarafından bakılması da uygun olmayan çözümler arasında sayılabilmektedir. Bu çözümlerin hepsi çalışan annelerin başvurdukları çözümler arasındadır. Hatta çocuğu evde yalnız bırakmak, kapıyı çocuğun üzerinden kilitleyip çıkarak anahtarı komşuya teslim etmek, komşudan ara sıra çocuğa bir göz atmasını istemek de çözümler arasında yer almaktadır.

Sıralanan çözümler arasında en uygun gibi görüneni, annenin çalıştığı süre içinde, çocuk bakımının büyükanne veya yakın akraba tarafından sürdürülmesidir. Böylece, çocuk kendisini seven birisi tarafından büyütülecek, sevgi, şefkat ve ilgiden yoksun kalmayacak, anne ve babasından uzakta büyümemiş olacaktır. Ancak bu çözüm beraberinde bazı sorunları doğurmaktadır. Anne babanın eğitim ve disiplin konusundaki tutumları ile çocuğa bakan yakınların, aile büyüklerinin eğitim ve disiplin konusundaki tutumlarının farklılaşması bunlardan biridir. Annenin “evet” dediği bir kurala büyükanne ya da büyükbaba “hayır” diyebilir. Çocuklar ise böyle durumlardan ustaca yararlanır, kendi isteklerini yerine getiren tarafın yanında olurlar. Bazı hallerde de istediklerini yaptırmak için ısrarcı olur çünkü isteklerinin birileri tarafından reddedilmeden yerine getirildiğini öğrenmiştir.

Çoğunlukla büyükanneler, annesi çalıştığı için torunlarına kıyamazlar, anneyi suçlar, annenin yokluğunu telafi etmek için torunlarını şımartırlar. Torunlarına karşı aşırı hoşgörü gösteren bu büyükanneler “Ben kendi çocuklarıma yapmadım, ama bu benim torunum, ben şımartırım, annesi-babası eğitsin.” diyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar.

Çocuk eğitiminde ilk yılların önemini savunan uzmanlara göre, ideal çözüm ilk iki veya üç yılda çocuğun annesi tarafından büyütülmesi konusunda birleşmektedir.

Annenin Çalışması Çocuk Açısından Sakıncalı mıdır?

Annenin işi, çalışma nedenleri, çalışma koşulları, annenin eğitim düzeyi, anne-çocuk iletişimi, aile içi ilişkiler, annenin yokluğunda çocuğa bakanın özellikleri, sağladığı bakımın uygun ve devamlı oluşu, çocuğun hangi gelişim basamağında bulunduğu, çocuğun yaşı gibi faktörler çocuk gelişiminde etkili olmaktadır. Bu konuda yaş çok önemlidir. Annenin çalışma durumu 0-3 yaş çocuğu ile 3-6 yaş çocuğunu farklı şekilde etkileyeceği gibi, okul çocuğu ile ergeni de farklı şekilde etkileyecektir.


0-3 Yaş Çocuğu Olan Çalışan Anneler

Yaşı kaç olursa olsun her çocuğun annesine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın en yoğun olduğu dönem, yaşamın ilk yıllarıdır. İlk yıllarda çocuğun temel ihtiyaçları anne tarafından karşılanmalı, ilk yıllarda çocuk annesi tarafından yetiştirilmelidir. Bu nedenle de, ilk iki-üç yılda, zorunluluk olmadıkça anne çalışmamalıdır. Zorunluluk olduğu takdirde anne, yarım günlük bir işi tercih etmelidir. Annenin tam gün çalışması gerekiyorsa, annenin yerini dolduracak kişinin/bakıcının seçimi titizlikle yapılmalı, bu bakıcının aranan özelliklere sahip olması ve değişmemesi sağlanmalıdır.

Annenin çalışmasından en çok etkilenen çocuk, 0-3 yaş çocuğudur, bu nedenle bakımın iyi ve devamlı olması çok önemlidir. Bu dönemde anne çalışsa bile, evde olduğu sürede çocuğunun bakım ve eğitiminde aktif rol alması çocuğun gelişimi açısından gereklidir.

3-6 Yaş Çocuğu Olan Çalışan Anneler

3-6 yaşlarında çocuğu olan çalışan anneleri düşündüğümüzde, çocukların üç yaşından itibaren, okul öncesi kuruma uyum gösterebileceği bilinmektedir. Hatta iyi bir yuva veya anaokulunda eğitilmesinin, yaşıtları arasında büyümesinin son derece yararlı olduğu düşünülür.

Okul öncesi dönemde bir kurumda eğitim gören çocuk, arkadaş çevresinde sosyalleşir, annesinden ayrı olarak gününü geçirmeyi, bağımsız olmayı başarır; bu durum da sonraki yıllarda, ilkokul çevresine uyumunu kolaylaştırır.

3-6 yaş aralığında anaokuluna giden çocuğu annenin ilgi, şefkat ve sevgisini vermeye devam etmesi gerekmektedir. Çocuğun hala annesine ihtiyacı vardır. Bu dönemde sevgi, şefkat ve güven duygularının pekiştirilmesi, anne-çocuk ilişkilerinin geliştirilmesi gerekir. Çocuk, henüz annesinden tam olarak kopmuş değildir, sabahları okula giderken annesi tarafından uğurlanmak, akşamları okul dönüşünde yine annesi tarafından karşılanmak ister. Annesine okulda neler öğrendiğini göstermek, bildiği şiir ve şarkıları söylemek, okulda yaptığı oyunları evde tekrarlamak ihtiyacını duyar. Bu nedenle, anne çocuğu ile oyun oynamak, sohbet etmek, bilgi alışverişinde bulunmak için 3-6 yaş aralığındaki çocuğuna zaman ayırmalıdır.

Okul Çocuğu Olan Çalışan Anneler

Okul çağında çocuğu olan annenin çalışması, çocuk açısından sakıncalı sayılmamaktadır. Bu dönemde en uygun çözüm; çocuğun okulda olduğu süre içinde annenin çalışması, okul dönüşü çocuğun annesini evde bulabilmesidir. Annenin bulunamadığı zamanlarda çocuğun evde yalnız kalmamasına özen gösterilmelidir. Çocuğun, annesi dönünceye kadar bir yakınıyla veya kardeşleri ile kalması veya annesinin dönüşünü bir arkadaşının evinde beklemesi uygun olabilir.

İlkokula başlama çocuğun yaşamında önemli bir olaydır. Okul, anneden babadan ayrı olarak yeniliklerle, değişikliklerle, tersliklerle baş etmeyi yani bir tür stresle baş etmeyi ifade eder. Çocuğun kendisi için yeni olan okul ortamına uyum sağlayabilmesi, sınıf düzenine uyması, çalışma alışkanlığını kazanması için annesinin desteğine ve teşvikine ihtiyacı vardır. Okul çocuğu, kendisindeki değişimlerin, yeni öğrendiği bilgilerin ve başarılarının izlenmesini ister, başarısızlığa uğradığında ise kendisine yardım edilmesini bekler.

Evde ve okulda problemi olmayan, sorumluluk duygusu gelişmiş olan başarılı çocuk, annesi işten dönünceye kadar dersini bitirmeye çalışır, annesi gelince de onunla oyun oynamak veya sohbet etmek için fırsat kollar.

Evde veya okulda sorunlar yaşayan çocuk, ders çalışma veya ödev yapma işini annenin dönüşüne bırakır. Bazı hallerde ders ve ödev yoluyla annesinin dikkatini çekmeye çalışır.

Annenin çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı olması, davranışlarını ve zamanını çocuğun ihtiyaçlarına göre ayarlaması önemlidir. Çocuğun anneden beklediği ilgidir, yakınlıktır, anne de bunları çocuğundan esirgememelidir.

Ergenlik Döneminde Çocuğu Olan Çalışan Anneler

Ergenlik çağındaki çocuğun artık büyüdüğü, yetişkinlere muhtaç olmadığı düşünülür. Ancak bu dönem, çocuğun anne ve babasının özel ilgisine ihtiyaç duyduğu çok önemli bir dönemdir. Ergen, geçirmekte olduğu krizi atlatmak, fizyolojik ve psikolojik yapısında meydana gelen değişiklikleri anlamak için yetişkinin rehberliğine ve yardımına ihtiyaç duyar, anlayış bekler, dertleşmek ve sohbet etmek ister.

Ergen, duygu, düşünce ve davranışlarına saygı duyulmasını ister, kendisinin yetişkinliğe adım attığını hissetmek ister. Aile, ergeni anlayışla ele almazsa, ergenin aile ile iletişimi, ilişkiler bozulur. Ergen bu dönemde kimliğini oturtmak ister, kendisini tanımak ister. Siyaset, din, değerler, cinsellik gibi pek çok konuda bilgi edinmek, tartışmak ister, bu konuda anne babasından ilgi bekler.

Tüm gelişim basamaklarında çocuk, onu seven, onu anlayışla ele alan, tanıyarak eğiten, sorunlarına çözüm arayan birer yetişkin olan anne ve babasına ihtiyaç duyar. Çocuğun temel İhtiyaçları arasında sevgi, şefkat, ilgi, güven, özgürlük ve bağımsızlık ihtiyacı yer almaktadır.

Annenin verdiği sevgi, devamlı ve karşılıksız bir sevgidir. Bu sevginin niteliği ve niceliği, çocuğun tüm yaşamını etkiler. Şefkat görerek, sevildiğini ve istendiğini hissederek büyüyen çocuk mutlu olur, çevresi ile iyi ilişkiler kurar. Sevgi ve şefkatten yoksun büyüyen çocuğun ise, uyum ve davranış bozuklukları göstermesi olanaklıdır.

Çocuk gelişiminde en yararlı sevgi, ölçülü, dengeli olanıdır. Çocuğu çok sevdiğini ileri sürerek onun hata ve kusurlarını görmezlikten gelmek, aşırı hoşgörülü bir tutum izlemek sakıncalıdır. Bununla birlikte onu yeterince sevmemek, her hatasına aşırı duyarlı davranmak, aşırı cezalandırıcı bir tutum izlemek de sakıncalıdır. Çocuklar yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadan sevilmelidir. Özellikle annenin çalıştığı ailelerde, anne sevgisini çocukları arasında eşit şekilde paylaştırırken, zaman ayırma konusunda da çocuklarına eşit davranmalıdır.

Bazı çalışan anneler, çocuklarına yeterince vakit ayıramadıkları ve onları istedikleri gibi eğitemedikleri için suçluluk duygusu taşırlar. Bu suçluluk duygularını gidermek için çocukları ile birlikte oldukları saatlerde, çocuklarının her dediğini yerine getirir, her şeye “evet” derler. Her gün eve ellerinde bir dolu hediye (oyuncak, yiyecek, giysi gibi) ile gelir, maddi imkanları ile orantılı olarak çocuklarının her istediğini alırlar. Bu anneler, çocuklarına veremedikleri zaman ve şefkati hediyelerle telafi etmeye çalışırlar. Çocuklarına hiçbir sorumluluk yüklemeden, onları gereğinden fazla koruyarak, yaşı kaç olursa olsun onlara bebek, bakıma muhtaç muamelesi yaparlar. Aşırı hoşgörü ve şımartma, çocuğun bazı hallerde hassas, bağımlı ve çekinen olmasına yol açar; bazı hallerde de şımarık, doyumsuz ve isyankar olmasına neden olur.

Bazı anneler de, bunun aksine, sık sık çocuklarının refahı ve mutluluğu için çalıştıklarını vurgulayarak, çocuklarını suçlarlar. Bu anneler çocuktan aşırı anlayış ve özveri isterler, ev işlerine yardım beklerler. Çocuğa yaşının üstünde sorumluluk verirler. Bu şekilde büyüyen çocukların mutsuz oldukları, annelerine ve ortamlarına küskünlük ve düşmanlık duydukları gözlenmiştir.

Çalışan Annelere Öneriler

Anne işinden dönüşte, her gün çocuğuna veya çocuklarına kısa da olsa bir süre ayırmalıdır. Bu süre içinde ev işleri kalabilir. Çünkü çocuğun annesinden tek beklediği karnının doyurulması, üstünün temiz tutulması değildir. Anne çocuğuna ayırdığı süre içinde onun sorunlarını dinlemeli, davranışlarını gözlemeli, çocuğu ile iyi bir diyalog kurmanın yollarını keşfetmelidir.

Anne, çocuğu ile iyi bir diyalog kurmak istiyorsa, çocuğunu dinlemesini de bilmelidir. Bunun için, çocuk konuşurken, anne çocuğu eleştirmeden, yargılamadan dinlemeli, öğüt vermeden önce düşünce ve davranışlarının altında yatan nedenleri araştırmalıdır. O zaman anne, çocuğunu daha iyi anlayacak ve bu karşılıklı anlayış, çocuğun annesi ile kurduğu ilişkileri olumlu yönde etkileyecektir.

Anne, tüm ailenin genellikle birlikte olduğu akşam yemeği saatini çok iyi değerlendirmelidir. Bu etkinliğin ailenin ortak sorunlarının dile getirildiği, herkesin kendi düşüncesini ifade ettiği bir mutluluk saati haline gelmesi sağlanmalıdır.

İlk aylarda annenin çocuğunun karnını doyurması, altını temizlemesi, onu kucağına alması, koklaması, şarkı veya ninni söylemesi yeterli iken, ilk yıllarda bu davranışlar çocuğu tatmin etmez olur. Artık çocuk, annesinin onunla oynamasını, konuşmasını ister. Okul öncesi dönem boyunca çocuk annesi ile oynamak veya ortak bir faaliyette bulunmak için fırsat arar. Okul yıllarında çocuk sadece anneyi dinlemekle de yetinmez, o da konuşmak ve anlatmak ister. Annesinin okul anılarını, arkadaşlarını, dersleri ile ilgili ayrıntıları dinlemesini ister. Annesinden okul başarısını onaylamasını, başarısızlığa uğradığı alanlarda da kendisine yol göstermesini bekler. Gençlik yıllarında da, çocuğun annesine duyduğu ihtiyaç azalmaz. Her ne kadar arkadaş bu dönemde önem kazansa da, genç, sorunlarını açacak, dertleşecek bir anneye sahip olmaktan mutluluk duyar. Farklı gelişim aşamalarında, çocuğun farklı ihtiyaç, istek ve beklentileri vardır, annesi çalışsa da çocuk bunların gerçekleşmesini ister, bazı ihtiyaçlarının annesi tarafından giderilmesini bekler.

Çalışan anne, çocuğunu ancak günün belirli saatlerinde görebildiği için bu süreden çok iyi yararlanmalıdır. Çocuğuna iyi bir model olmak, doğruyu-yanlışı öğretmek, kuralları tanıtmak, öğrenme ihtiyacını karşılamak, çocuğunun günlük gereksinimlerini gidermek, neden çalıştığını ona anlatmak gibi çocuğun yaşamını şekillendiren tüm bilgiyi bu süre içinde verebilmelidir. Anne çocuğu ile işbirliği yapabilmelidir. Onun yardımına zaman zaman başvurmalı, yapabileceği birtakım görevler vererek onu bağımsız kılmalı, sorumluluk ve kişilik sahibi bir çocuk olması için teşvik etmeli, yetenekleri doğrultusunda yönlendirmelidir.

Çalışan annelerimize önerimiz ne kadar yorgun olursanız olun çocuğunun ihtiyaçlarını giderecek zamanı mutlaka yaratın. Onunla sohbet edin, dertleşin, oyun oynayın.


Annenin çalışmasının zorunlu olduğu hallerde alınacak önlemleri şöyle özetlemek yararlı olacaktır:
  • Sıfır-üç yaş çocuğu için tecrübeli bir bakıcı tercih edilmeli, bakıcın bulunmadığı hallerde, çocuk uygun bir kuruma verilmelidir.
  • Annenin yerini dolduracak bakıcı iyi seçilmelidir. Bu bakıcı şefkatli, güvenilir, bilgili, tecrübeli, zeki ve olgun olmalı, çocuk ile iyi bir iletişim kurabilmek için anlayışlı ve duyarlı davranmalıdır. Ayrıca, anne ile bakıcının eğitim anlayışı birbirlerine yakın olmalıdır.
  • Bakıcı ya da herhangi bir kuruma bırakılamayan çocuklar için aile yakınlarından destek alınmalı ancak eğitim ve disiplin konusunda fikir birliği içinde olunmalıdır.
  • Üç-altı yaş çocuğu için kurum eğitimi yararlı olduğundan, okul öncesi eğitim kurumunun seçimi dikkatli yapılmalıdır.
  • Ergenlik dönemi içinde olan çocuğa sahip anne çocuğu ile iletişimde olmalı, onu dinlemeli, zaman ayırmalıdır. Unutmamalıdır ki ergenlik dönemi özel bir dönemdir.
  • Annenin belli bir çalışma programı olmalıdır. Bu program sık sık değişmemelidir, çünkü çocuk çok sık değişen programa uyum sağlamada güçlük çeker.
  • Annenin çalışması aile bireyleri tarafından, özellikle baba tarafından onaylanmalıdır. Annenin çalışması aile içi ilişkileri zedelememeli, evde tartışma konusu edilmemelidir. Eğer tüm aile bireyleri annenin çalışmasına karşı ise, annenin çalışması ailede huzursuzluk yaratıyorsa annenin çalışması sakıncalıdır, çünkü bozuk aile düzeni içinde çocuk eğitiminden iyi sonuç alınamaz.
  • Çalışan annenin, görevlerini aksatmadan yerine getirebilmesi için, aile, yakın çevre ve toplum ona yardımcı olmalıdır.
  • Annenin çalışma koşulları ne olursa olsun, anne çocuğuna vakit ayırabilmeli, bu süre içinde çocuğu ile iyi ilişkiler geliştirmelidir. Anne, çocuğun gelişiminde ve eğitiminde en etkili birey olduğunu unutmamalıdır.

Kaynaklar

Norma Razon (2011), Çalışan Anne ve Çocuğu, Ana-Baba Okulu (Editör Haluk Yavuzer).

Haluk Yavuzer (1993), Ana-Baba ve Çocuk.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çalışan Annelerimiz ve Çocukları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gözde EMİK AKSOY Fotoğraf
Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi162 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un Makaleleri
► Çalışan Anne ve Çocukları... Psk.Merve MULCAR
► Çalışan Anneler ve Çocukları Psk.Azade ALTINTAŞ DURMUŞ
► Çalışan Aileler ve Çocukları Psk.Mustafa ÖZAY
► Çalışan Anne Misiniz? Psk.Burcu ÇATALOĞLU
► Çalışan Anne Olmak Psk.Çağla GÜNAY
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Çalışan Annelerimiz ve Çocukları' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öğrenilmiş İyimserlik Temmuz 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


00:46
Top