2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İnternet Bağımlılığı Üzerine
MAKALE #9775 © Yazan Uzm.Psk.Ali Rıza TUNUR | Yayın Ekim 2012 | 5,192 Okuyucu
İnternetin insan hayatına olumlu ve olumsuz yansımaları gerek toplumda gerekse de bilim çevrelerinde çok tartışılan bir konudur. Şüphesiz olumlu ve olumsuz tarafları vardır. Bunu klasik bir metaforla şöyle açıklayabiliriz. Ateş, eğer yemeğinizi, çayınızı pişirmek için kullanırsanız iyidir. Ancak ateşle ormanı yakmak da mümkündür. İşte o zaman medeniyetin çok önemli bir kilometre taşı olan ateş, birden bire kötü bir şey oluverir.
Bu bakış açısı internet ve teknoloji için de doğrudur. Biz burada konunun başka bir boyutunu irdelemeye çalışacağız. İnternet aşağı yukarı 1996 yılında hayatımıza girdi, 1999’dan sonra da inanılmaz bir ivme kazanarak hayatımızın her alanını etkisi altına aldı. Yıllar birbirini kovaladı ve internetsiz günleri hiç hatırlamayan, söz gelimi 1994 doğumlu bireyler şimdi reşit oldular. Bu insanların dünyasını anlamak, internet ve teknoloji olgusunu doğru değerlendirmek açısından son derece önemlidir.

Biz, pazar günü saat 3’ü çeyrek geçe postanenin önünde gerçekleşecek buluşmanın çarşambadan kararlaştırıldığı ve çarşambadan pazara bir daha haberleşmek mümkün olmadığı halde herkesin o gün, o saatte orada olduğu yılları yaşadık. Bu bireylerin ise kıyas edebilecekleri bir yaşantıları yok. Bu açıdan bakınca, bu bireylerin interneti insanlıkla yaşıtmış gibi düşündüklerini söylemek hiç de abartılı bir yaklaşım olmayacaktır.

Başka bir yaklaşımla olayı bir de şöyle değerlendirelim. İnternetli dünya ve internetsiz dünyanın farkını ve ikisini de bilenlerle sadece birisini bilenlerin dünyayı algılama biçimlerinin farkını vurguladık. Bir de şöyle bakalım. İnternet icat oldu. Bir sabah kalktık ki her köşe başına bir internet cafe açılmış. Sonra evlerimize girdi. Sonra ceplerimize girdi ve taşınabilir oldu. Biz bunu hiç fark etmedik. Şimdi söz gelimi üç yıl öncesine gidelim. İnternetin bir an için birkaç saatliğine kesildiğini düşünün. Dünya dururdu. Ama 20 yıl önce dünya internetsiz de işliyordu. Bugüne gelelim. Şimdi interneti değil “taşınabilir” interneti birkaç saatliğine durdursak yine hayat durur.

Öyle sanıyorum ki bu ve benzeri örnekler internetin hayatımıza nasıl hızlı ve nasıl “sinsi” bir şekilde girdiğini göstermeye yetecektir. Hayatımızda böylesine yer etmiş olan ve dünyanın akışına yön veren internet doğru kullanılmadığında insanın yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilmektedir. Bu hızla devam ederse önümüzdeki yıllarda internet bağımlılığı toplumu ve bilim çevrelerini daha çok meşgul edecek gibi görünmektedir. Zira tecrübemiz bize göstermektedir ki internet bağımlılığı sadece çocuk ve ergenlerin değil aynı zamanda bir çok yetişkinin de problemidir. Ne yazık ki saatlerini bilgisayar başında harcayan ve kendini bununla mutsuz etmeyi başaran ciddi bir kitleyle karşı karşıyayız. Öyle ki kendini bu sanal dünyanın akışına fazla kaptırdığı için reel dünyadan kopma noktasına gelen bir çok kişi, yakınları tarafından psikologlara ya da psikiyatristlere götürülmektedir.

Bu üzerinde durulması gereken bir detaydır. Nitekim internetle ilişkisi bağımlılık düzeyinde olan bir çok kişi, bunu bir sorun olarak görmek şöyle dursun, internetin işlevselliğine vurgu yapmakta ve yaşadığı durumu rasyonalize etmektedir. Dolayısıyla bize kontrolsüz internet kullanımı sorunuyla başvuran kişilerin ezici bir çoğunluğu, başkası tarafından getirilmektedir. Bu durum doğal olarak işimizi zorlaştırmaktadır.
Psikolojide bir durumun problem olarak kabul edilip edilmeyeceğinin turnusol kağıdı, kişiye rahatsızlık verip vermediğidir. Bir alkol bağımlısı durumundan şikayet etmiyorsa, “benim normalim bu” diyorsa kimsenin onu zorla tedavi etme misyonu yoktur, olmamalıdır da. Bizim de burada yapmaya çalıştığımız şey aslında meselenin dinamiklerini irdeleyip, bireylerin kendi içlerine dokunmalarına vesile olmak. Çünkü konu internet bağımlılığı olunca, kişinin farkındalık eşiği de oldukça değişiyor.
Şöyle ki,söz gelimi sigaranın insan sağlığına olan zararı çok bellidir. Üzerine çok fazla felsefe yapmaya gerek yoktur. Bize sigara bağımlılığı nedeniyle başvuran kişide biz çok açık ve çok reel olarak kişinin hiç sigara içmeyen bir duruma gelmesini sağlamaya çalışırız. Hedef çok açık, çok net ve çok belli olunca yapılacak işlem bellidir. Fakat bir internet bağımlılığında kişiye sigarada olduğu gibi hiç internete girmemesi yönünde bir çalışma sürdürmek hem gerçekçi değildir hem de akılcı değildir. Meseleyi zorlaştıran da budur. Kişi internete girecek, interneti işlevsel olarak kullanacak, internet sayesinde hayatını kolaylaştıracak fakat kendisine zarar vermeye başladığı noktada kendini durdurabilir hale gelecek. Yani sigara karşılaştırması üzerinde gidersek, kişiye bir sigara bırakma programı uygulayacağız ama gömlek cebinde, masasında, yatağının baş ucunda sürekli bir sigara paketi duracak. Bu kişinin sigarayı bırakması normal koşullarda elbette zor olacaktır.

Peki şimdi can alıcı sorumuzu soralım. İnternet hayatımızda var olmaya devam edecek. Peki ne zaman, ne kadar ve nasıl? Bunun rahatsızlık noktası neresi? Şimdi buna cevap aramaya çalışalım. Kişi internet olmadan yapamıyorsa, internet olmadığında kendini mutsuz hissediyorsa, internet kullanımı rutin işlerini yapmasına engel oluyorsa, sosyal ortamlardan internete girmek için kaçıyorsa, interneti işlevsel bir şey için kullanmak üzere girdiğinde bile bir süre sonra kendini istemediği sitelerde buluyor ve geçen saatleri fark etmiyorsa burada bir sorun var demektir.

Peki ne yapmak lazım? Bizim yaslandığımız paradigma, bu konuya da ilişkisel bağlamda yaklaşır. Bir kişinin internetle ilgili bir sorunu varsa bunu iç ruhsal yapısından, teknik tabiriyle intra psişik yapısından bağımsız düşünemeyiz. Bize göre bir kişinin, bir ötekiyle yani dünyayla bir ilişki kurma biçimi vardır. Bu tektir ve kişiye özeldir. Yani insanlar ötekiyle farkında olmadan birbirinin tekrarı olan ilişkiler kurarlar. Öyleyse bu bağlamda kişinin internetle kurduğu ilişki aslında dünyayla kurduğu ilişkidir. Bunları birbirinden ayrı düşünemeyiz. Çünkü insan denilen sistem bir bütüncüllük üzerine kurgulanmıştır.

Şimdi şöyle bir düşünelim. İnternet denilen alemde neler olmaktadır. İnternet kişiye reel dünyanın vermediği bir özgürlük alanı vermektedir. Reel dünyada bulamadığınız her şeyin sanalını google size verebilmektedir. İnternette istediğiniz kimliğe bürünebilir, hiçbir sosyal kurala bağlı kalmaksızın istediğiniz gibi davranabilirsiniz. Örneğin internette sanal seks yapabilirsiniz, kumar oynayabilirsiniz, arkadaşlar edinebilirsiniz. Bu “yalancı” özgürlük bir kişiyi cezbediyorsa bu kişinin en kaba tabiriyle dış dünyayla bir problemi vardır. Çok basit ve düz bir mantıkla, kişi reel dünyada seks yapamadığı için farklı kimliklerle bunu sanal dünyada yapmaktadır.

Buradan hareketle internet bağımlılığı bütüncül olarak ele alınması gereken bir sorundur. Yani kişinin dünyayla ilişki kurma biçimi yeniden yapılandırılmalıdır. Soruna salt bir internet sorunu olarak yaklaşıldığında ne yazık ki sorun çözüme kavuşamamakta, hatta kimi durumlarda ağırlaşabilmektedir.

Örneğin piyasada birtakım bilgisayar programları vardır. Kullanıcıya aylık söz gelimi 30 saatlik bir kullanım hakkı verir. Bunu isterseniz iki günde bitirirsiniz, isterseniz 30 güne yayarsınız. Bu program bilgisayara kurulur ve denetlemeye gerek kalmadan kişi kendi kendini kontrol etmeyi öğrenir.

Bize onlarca anne baba bunun iyi bir çözüm olup olmadığını sormaktadırlar. Kısa vadede fena bir çözüm değildir. Ama var olan sorunu kökten çözen bir yaklaşım olmadığı da kesindir. Elde etmeye çalıştığımız sonuç bir yönüyle de davranışsal bir öğrenme olduğundan çalışmalarımızda zaman zaman bu programların yardımına başvurmaktayız. Ama kalıcı bir çözüm, meselenin bütüncül olarak ele alınmasına bağlıdır.
Özetle internet bağımlılığı yaş, cinsiyet, sosyal sınıf tanımaksızın hızla insanlığın ortak sorunu haline gelmektedir. Her gün yüzlerce yeni sitenin sanal dünyada yerini almasıyla beraber, bu sorun gittikçe derinleşmektedir. İnternet kullanımı yaşam kalitesini olumsuz etkileyen herkes buna kalıcı bir çözüm aramalı ve soruna bütüncül perspektifte yaklaşacak bir profesyonel kişiye başvurmalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İnternet Bağımlılığı Üzerine" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ali Rıza TUNUR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ali Rıza TUNUR'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ali Rıza TUNUR Fotoğraf
Uzm.Psk.Ali Rıza TUNUR
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog - Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi53 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Ali Rıza TUNUR'un Yazıları
► İnternet Bağımlılığı Psk.Elif Tuğçe ÇOLAKOĞLU
► İnternet Bağımlılığı Psk.Nuray ŞAHİN
► İnternet Bağımlılığı Psk.Rabia BİNALİ
► İnternet Bağımlılığı Psk.Namık ACAR
► İnternet Bağımlılığı Psk.Nazan PARLAK
► İnternet Bağımlılığı Psk.Saadet YAVUZBİLGE
► İnternet Bağımlılığı Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'İnternet Bağımlılığı Üzerine' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilikte Kıskançlık Aralık 2012
► Boşanma ve Çocuk Mart 2012
◊ Hipnoz ve Sigara Haziran 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:34
Top