Evlilikler İçinde Geçmişin Sesi Yankılanır
EVLİLİKLER İÇİNDE GEÇMİŞİN SESİ YANKILANIR
Bizler doğarız ama büyümekte zorlanır ,büyümeye direnç gösterir,çocuksu kimliğimizi muhafaza ederiz.Baştan söyleyim içimizdeki çocuğu yaşatmaktan söz etmiyorum.Gerçekten büyüyememekten,olgunlaşamamaktan söz ediyorum.Büyümek nedir?Olgunlaşmak nedir? gibi kavramsal tanımlamlara girmeyeceğim bunlarla yolu uzatmek istemem çünkü yol uzarsa tıpkı yaşamın içerisinde yaptığımız gibi asıl olgunlaştıracaklarımızdan ve anlamamız gerekenlerden uzaklaşmış oluruz.İnsanlar birbirlerine yada zaman zaman kendilerine-inanmadıkları ve aslında kabul etmedikleri halde-ne kadar çocukça hareketlerde bulunduklarını söylerler ve bunu bir can yakma aracı olarak görürler.Aslında insanlar ölene kadar büyüme denen dönüşümü süren varlıklardır . Büyümenin ne olduğunu bilemeden de,eksik bir şekilde göç ederiz.İlişkileri bu doğrultuda kurar,evlilikleri bu şekilde yapılandırır ve yaşamaya devam ederiz.İnsanlar kurdukları ilişkilerin hemen hepsine bir takım çocuksu ihtiyaçları karşılamak umuduyla girer ve bu beklenilerinin karşılanmasını isterler.Karşı tarafa anlamlar yükler,sözel yada sözsüz ihtiyaç listesi çıkarır,siparişler sunarlar.Bu ihtiyaçların karşılanamayacağını hissettiklerinde ya ayrılır ya da karşı tarafı ihtiyaç listemizi karşılayacak duruma getirene kadar zorlar dururlar.
İlişkilerin ilk zamanlarında kişiler bir başdönüdürücü atmosfer içerisinde,aradığını bulduğunu sandığı yada bulduğunun aradığı olduğunu düşünerek bir çoşku içerisinde herşeyi kabul eder,boyun eğer bir vaziyette arzunun sarhoşluğunda eğlenir çoşarlar.. Ta ki ayılana kadar.Belli bir süreçten sonra o süreç artık arzunun kendisini ihtiyaçlara bıraktığı noktadır,beklentilerinin gerçekleşmesi için beklemeye,diretmeye başlar.Karşısındakine görmeyi istediği yada alabileceklerini, karşılayabileceğini düşündüğü kimliği yansıtır ve özdeşleştrmeye çalışır.Karşı tarafta bu rolü arzunun sarhoşluğunda kabul eder,ama bu kimliğin içeriğinde neler olduğunu bilmez eğreti bir kostüm gibi taşır.Bu kostüm geçmişin esintisinin rüzgara dönüşmeye başladığı anda üzerimizden düşmeye başlar .Asıl kavgaların ,çatışmaların başladığı noktada budur.Bazıları ise bu kostümü uzun yıllar taşımaya aday olup ilişki ortağının arzularının nesnesi olur,onun arzularının takipçisi olur.Çünkü bu şekilde öğrenmiş ve bu şekilde ki ilişkiler içerisinde bulunmuştur.Bu insanlar genelde pasif ve boyun eğmeye aday olanlardır.Ama pasif ve boyun eğen bir kimlik için başkasının ihtiyaçlarını karşılamanın ağırlığı altında ezilir.Çünkü hayatta en zor şeylerden biri bir başkasının verdiği bir kaç rolü üstlenmek ona baba,anne kardeş,sevgili dost vs olmaktır.Çünkü bunlar aynı anda bir kaç cephede savaşmak ya da bir kaç haftalık yükü birkaç dakika da taşımaya benzer.Bu yüzden ezilen olarak ,pasif bir ezen olamaya başlar.Ve ilişki karmaşıklaşır.Bizler evliliklerimize,ilişkilerimize çocuksu arzularımız ve ihtiyaçlarımızla gelir ve bunlar da ilişkimizin kaderini belirleriz.Yani geçmiş bu günün kaderi olur.Geçmişte eksik kalmış-tamamlanmış olmanın ne olduğunu bilmiyoruz- bütün çucuksu ihtiyaçlar devreye girer ve yıllarca aç kalmış bir canavar gibi 'evliliğin' içerisine dolar ve doyurulmayı beklerler.Zamanında yeterince doyurulmamış olanların asla doymayacak algısı içinde hiç bir zaman elde edilemeyecek ama elde edilecekmiş gibi düşünülen bir tokuluğu aramaya devam edeceklerdir.Evliliklerin çok büyük bir kısmı bu bilinçdışı düzen üzerine kuruludur.Bziler bunun farkında olmyız evliliğikle ilgili olarak anlayamadığımız bu bilinçdışı arzularımızın yerine başka sebepler üretir onlarla meşgul olur ve birbirimizi anlamaktan ve dolayısıyla birbirimizden uzak, katlanabiliyıorsak yaşar katlanamıyorsak uzaklaşırız.Şidddetli geçimsizlik,maddi konular,aynı pencereden bakmamak,aynı ferkansta olmamak gibi tanımlamalara girişiriz. Bu tanımlamalar yerine dinlemeyi tercih etmeyiz.Dinlemek anlamanın başlangıcıdır.Dinlemek anlamaya çalışmak ve gayretle birlikte aslında istediğimizi anlamamıza yardımcı olur.Genelde çiftler konuşamıyoruz diyerek en büyük yanlışı yaparlar.Kelimeler düşüncelerimizin ürünleridir.Konuşamamaktan ziyade ,birbirimizi dinleyemiyoruzdan başlamak sorunu anlmamıza yardımcı olur.Dinlemek neden önemlidir bir psikologların yaptığı en önemli şey dinlemektir.Dinlemek ''anlam''ın kapısıdır. Çiftler konuşabilmek için birbirlerinin sözünü keser konuştukça ilişki içerisinde galip geleceklerini zannederler artık sorun çözmek, rekabete, galip gelip gelememeye dönüşmüştür.Dinlemek genelde pasif bir durum gibi algılanır.''O söyleyecek ben susacağım'' cümlesini öfkeli anlarımızda kullanır bunun ezici bir durum olduğunu vurgularız.Dinlemek oldukça aktif bir şey olup aslında oldukça zordur.Dinleyebilmenin erdemine inananlar;anlaşılan ve anlayabilenlerdir.
İlişki problemlerinin çözümünde
-Kendinizi mümkün olduğunca tanıyabilmek
-Dinlemek
-Gerçekten sorunu saptamak
-O anda sorun ne ise ona odaklanmak;o sorunla birlikte geçmişte yarım kamış problemi getirmemek
-Karşınızdakinden ne istediğinizi bilmek en azından bilmeye çalışmak
-Karşınızdakinin istediklerini anlamak ve verip veremeyeceğinize odaklanmak
-Bu ilişkiyi isteyipistemediğinizi sorgulamak
-Herkesin geçmişte bir takım yaralarınınitravmalarının olduğunu bilmek ve kusursuz olanı aramamak
Tabiki bu sıraladığım ve daha yğüzlerce sıralanacak olnalar çok mekanik olabilir.
Çünkü ilişki yazının başında da dediğim gibi anlaşılması güç,farkında olmadığımız derin,yoğun çocuksu mahrumiyetlerin,ihtiyaçların azgınca hücum edebileceği bir yapıdır.En azından bulunduğunuz yeri tespit etmek ve gidip gidemeyeceğinizi anlamak zamandan kazanmak,ruhsal yapınızı korumak için gereklidir.
KENDİNİZE SORMANIZ GEREKEN SORULAR
-Bu ilişki içinde bulanma nedenim nedir?(seviyorum,görselliğin dışında).
-Bir ilişkiye hazır mıyım?
-Bu ilişkimin bir uzantısı benzeri ya da zıddı nitelikler mi taşıyor?
-Bu ilişkiden,ilişki ortağımdan beklentim nedir?
-Onun benden şistedikleri ve bekledikleri neler ben bunları karşılayabilir miyim?
-Onu dinleyebiliyor muyum? Beni dinliyor ve her zaman dinleyebilecek gibi hissedebiliyor muyum?
-Onda geçmişimin izleri var mı?
-Mimiği,saçı,konuşması,tavrı vs bana ne çağrıştırıyor?Kim gibi..
-Şu anda bir ilişkiye ihtiyaçlarım mı yoksa onu arzulamam mı yön veriyor..
-Yaralarımı sarabilir mi? Ya da ben onun yaralarını sarabilecek miyim?
-Bu ilişkiyi diğerlerinden farklı kılan nedir?(seviyorum hariç).
-Bu ilişki uzun yıllar bakım yapmaya değer mi?
-Bu ilişkiye bakabilecekmiyim? Bakılmajk üzere mi bir ilişkiye giriyorum?
-Karşımdaki bana bakabilecek mi?(maddi olarak değil).
-Anne yada babanızdaki yada geçmişte hayatınızda önemli olan kişi/kişilerin kişilik özellikleriyle benzerlikler taşıyor mu? Yoksa tam tersi özellikler mi arıyorsunuz? Neden?
Bizler bu soruların cevabını ilişkiler ya aksamaya başladığında yada ayrılmak noktasında sorar ve cevaplarını bulmaya çalışır kimi zaman bulur kimi zaman es geçer başka serüvenlere yelken açarız.
İlşki,evlilik bakım isteyen,zaman zman sağlamlaştırmayı gerektiren çaba,istek azim ve karalılık gerektiren ,durağan olmayan ve si,rekli değişim isteyen,dinamik bir yapıdır.İlişkiyi ve kişileri öldüren statikliktir.
Bizler doğarız ama büyümekte zorlanır ,büyümeye direnç gösterir,çocuksu kimliğimizi muhafaza ederiz.Baştan söyleyim içimizdeki çocuğu yaşatmaktan söz etmiyorum.Gerçekten büyüyememekten,olgunlaşamamaktan söz ediyorum.Büyümek nedir?Olgunlaşmak nedir? gibi kavramsal tanımlamlara girmeyeceğim bunlarla yolu uzatmek istemem çünkü yol uzarsa tıpkı yaşamın içerisinde yaptığımız gibi asıl olgunlaştıracaklarımızdan ve anlamamız gerekenlerden uzaklaşmış oluruz.İnsanlar birbirlerine yada zaman zaman kendilerine-inanmadıkları ve aslında kabul etmedikleri halde-ne kadar çocukça hareketlerde bulunduklarını söylerler ve bunu bir can yakma aracı olarak görürler.Aslında insanlar ölene kadar büyüme denen dönüşümü süren varlıklardır . Büyümenin ne olduğunu bilemeden de,eksik bir şekilde göç ederiz.İlişkileri bu doğrultuda kurar,evlilikleri bu şekilde yapılandırır ve yaşamaya devam ederiz.İnsanlar kurdukları ilişkilerin hemen hepsine bir takım çocuksu ihtiyaçları karşılamak umuduyla girer ve bu beklenilerinin karşılanmasını isterler.Karşı tarafa anlamlar yükler,sözel yada sözsüz ihtiyaç listesi çıkarır,siparişler sunarlar.Bu ihtiyaçların karşılanamayacağını hissettiklerinde ya ayrılır ya da karşı tarafı ihtiyaç listemizi karşılayacak duruma getirene kadar zorlar dururlar.
İlişkilerin ilk zamanlarında kişiler bir başdönüdürücü atmosfer içerisinde,aradığını bulduğunu sandığı yada bulduğunun aradığı olduğunu düşünerek bir çoşku içerisinde herşeyi kabul eder,boyun eğer bir vaziyette arzunun sarhoşluğunda eğlenir çoşarlar.. Ta ki ayılana kadar.Belli bir süreçten sonra o süreç artık arzunun kendisini ihtiyaçlara bıraktığı noktadır,beklentilerinin gerçekleşmesi için beklemeye,diretmeye başlar.Karşısındakine görmeyi istediği yada alabileceklerini, karşılayabileceğini düşündüğü kimliği yansıtır ve özdeşleştrmeye çalışır.Karşı tarafta bu rolü arzunun sarhoşluğunda kabul eder,ama bu kimliğin içeriğinde neler olduğunu bilmez eğreti bir kostüm gibi taşır.Bu kostüm geçmişin esintisinin rüzgara dönüşmeye başladığı anda üzerimizden düşmeye başlar .Asıl kavgaların ,çatışmaların başladığı noktada budur.Bazıları ise bu kostümü uzun yıllar taşımaya aday olup ilişki ortağının arzularının nesnesi olur,onun arzularının takipçisi olur.Çünkü bu şekilde öğrenmiş ve bu şekilde ki ilişkiler içerisinde bulunmuştur.Bu insanlar genelde pasif ve boyun eğmeye aday olanlardır.Ama pasif ve boyun eğen bir kimlik için başkasının ihtiyaçlarını karşılamanın ağırlığı altında ezilir.Çünkü hayatta en zor şeylerden biri bir başkasının verdiği bir kaç rolü üstlenmek ona baba,anne kardeş,sevgili dost vs olmaktır.Çünkü bunlar aynı anda bir kaç cephede savaşmak ya da bir kaç haftalık yükü birkaç dakika da taşımaya benzer.Bu yüzden ezilen olarak ,pasif bir ezen olamaya başlar.Ve ilişki karmaşıklaşır.Bizler evliliklerimize,ilişkilerimize çocuksu arzularımız ve ihtiyaçlarımızla gelir ve bunlar da ilişkimizin kaderini belirleriz.Yani geçmiş bu günün kaderi olur.Geçmişte eksik kalmış-tamamlanmış olmanın ne olduğunu bilmiyoruz- bütün çucuksu ihtiyaçlar devreye girer ve yıllarca aç kalmış bir canavar gibi 'evliliğin' içerisine dolar ve doyurulmayı beklerler.Zamanında yeterince doyurulmamış olanların asla doymayacak algısı içinde hiç bir zaman elde edilemeyecek ama elde edilecekmiş gibi düşünülen bir tokuluğu aramaya devam edeceklerdir.Evliliklerin çok büyük bir kısmı bu bilinçdışı düzen üzerine kuruludur.Bziler bunun farkında olmyız evliliğikle ilgili olarak anlayamadığımız bu bilinçdışı arzularımızın yerine başka sebepler üretir onlarla meşgul olur ve birbirimizi anlamaktan ve dolayısıyla birbirimizden uzak, katlanabiliyıorsak yaşar katlanamıyorsak uzaklaşırız.Şidddetli geçimsizlik,maddi konular,aynı pencereden bakmamak,aynı ferkansta olmamak gibi tanımlamalara girişiriz. Bu tanımlamalar yerine dinlemeyi tercih etmeyiz.Dinlemek anlamanın başlangıcıdır.Dinlemek anlamaya çalışmak ve gayretle birlikte aslında istediğimizi anlamamıza yardımcı olur.Genelde çiftler konuşamıyoruz diyerek en büyük yanlışı yaparlar.Kelimeler düşüncelerimizin ürünleridir.Konuşamamaktan ziyade ,birbirimizi dinleyemiyoruzdan başlamak sorunu anlmamıza yardımcı olur.Dinlemek neden önemlidir bir psikologların yaptığı en önemli şey dinlemektir.Dinlemek ''anlam''ın kapısıdır. Çiftler konuşabilmek için birbirlerinin sözünü keser konuştukça ilişki içerisinde galip geleceklerini zannederler artık sorun çözmek, rekabete, galip gelip gelememeye dönüşmüştür.Dinlemek genelde pasif bir durum gibi algılanır.''O söyleyecek ben susacağım'' cümlesini öfkeli anlarımızda kullanır bunun ezici bir durum olduğunu vurgularız.Dinlemek oldukça aktif bir şey olup aslında oldukça zordur.Dinleyebilmenin erdemine inananlar;anlaşılan ve anlayabilenlerdir.
İlişki problemlerinin çözümünde
-Kendinizi mümkün olduğunca tanıyabilmek
-Dinlemek
-Gerçekten sorunu saptamak
-O anda sorun ne ise ona odaklanmak;o sorunla birlikte geçmişte yarım kamış problemi getirmemek
-Karşınızdakinden ne istediğinizi bilmek en azından bilmeye çalışmak
-Karşınızdakinin istediklerini anlamak ve verip veremeyeceğinize odaklanmak
-Bu ilişkiyi isteyipistemediğinizi sorgulamak
-Herkesin geçmişte bir takım yaralarınınitravmalarının olduğunu bilmek ve kusursuz olanı aramamak
Tabiki bu sıraladığım ve daha yğüzlerce sıralanacak olnalar çok mekanik olabilir.
Çünkü ilişki yazının başında da dediğim gibi anlaşılması güç,farkında olmadığımız derin,yoğun çocuksu mahrumiyetlerin,ihtiyaçların azgınca hücum edebileceği bir yapıdır.En azından bulunduğunuz yeri tespit etmek ve gidip gidemeyeceğinizi anlamak zamandan kazanmak,ruhsal yapınızı korumak için gereklidir.
KENDİNİZE SORMANIZ GEREKEN SORULAR
-Bu ilişki içinde bulanma nedenim nedir?(seviyorum,görselliğin dışında).
-Bir ilişkiye hazır mıyım?
-Bu ilişkimin bir uzantısı benzeri ya da zıddı nitelikler mi taşıyor?
-Bu ilişkiden,ilişki ortağımdan beklentim nedir?
-Onun benden şistedikleri ve bekledikleri neler ben bunları karşılayabilir miyim?
-Onu dinleyebiliyor muyum? Beni dinliyor ve her zaman dinleyebilecek gibi hissedebiliyor muyum?
-Onda geçmişimin izleri var mı?
-Mimiği,saçı,konuşması,tavrı vs bana ne çağrıştırıyor?Kim gibi..
-Şu anda bir ilişkiye ihtiyaçlarım mı yoksa onu arzulamam mı yön veriyor..
-Yaralarımı sarabilir mi? Ya da ben onun yaralarını sarabilecek miyim?
-Bu ilişkiyi diğerlerinden farklı kılan nedir?(seviyorum hariç).
-Bu ilişki uzun yıllar bakım yapmaya değer mi?
-Bu ilişkiye bakabilecekmiyim? Bakılmajk üzere mi bir ilişkiye giriyorum?
-Karşımdaki bana bakabilecek mi?(maddi olarak değil).
-Anne yada babanızdaki yada geçmişte hayatınızda önemli olan kişi/kişilerin kişilik özellikleriyle benzerlikler taşıyor mu? Yoksa tam tersi özellikler mi arıyorsunuz? Neden?
Bizler bu soruların cevabını ilişkiler ya aksamaya başladığında yada ayrılmak noktasında sorar ve cevaplarını bulmaya çalışır kimi zaman bulur kimi zaman es geçer başka serüvenlere yelken açarız.
İlşki,evlilik bakım isteyen,zaman zman sağlamlaştırmayı gerektiren çaba,istek azim ve karalılık gerektiren ,durağan olmayan ve si,rekli değişim isteyen,dinamik bir yapıdır.İlişkiyi ve kişileri öldüren statikliktir.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilikler İçinde Geçmişin Sesi Yankılanır" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
evlilik, ilişki, ilişkiyi canlandırmak, evliliği canlandırmak, ilişkiyi hareketlendirmek, ilişkiyi canlı tutmak
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
