Ergenlikte Depresyon
Depresyon kişinin yoğun bir şekilde mutsuz, umutsuz ve bazen de huzursuz hissettiği bir duygudurum bozukluğudur. Depresyondaki kişilerin hayat kalitelerinde düşüş yaşanır ve var olan sağlıklı düzen bozulmaya başlar.
İştahta ve uyku durumunda değişiklikler gözlenir. Aşırı uyuma ve kilo artışı ya da azalması gözlenebilir. Ergenin okul başarısında düşüş olur. Kişi kendini çok yorgun hisseder ve ilgi duyduğu aktivitelere karşı ilgi kaybı gözlenir.
Ergenlik dönemi; fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal pek çok değişimi beraberinde getiren bir süreçtir. Ergen bütün bu değişimlere uyum sağlamaya çalışır. Ergenlik dönemi kişinin hem kendini hem de çevresindekileri anlamaya çalıştığı bir süreçtir ve kolay değildir.
Ergenlik döneminde depresyonun ortaya çıkmasında temel bazı sebepler vardır:
1- Aile ile Çocuk arasındaki ilişki: Aile içinde çatışmaların olması, çocuğun aile bireyleri tarafından anlaşılmadığını hissetmesi ve duygusal olarak cezalandırılması.
2- Olumsuz Yaşam Olayları: Çocuğun sevdiği bir kişiyi kaybetmesi, anne babanın kötü bir şekilde boşanması, okulda başarısızlık, arkadaşlar tarafından kabul görmeme durumu.
3- Sosyal Çevrenin Kısıtlı Olması: Çocuğun arkadaşları ve ailesi ile ilişkilerinin yetersiz olması ve kendini yalnız hissetmesi.
4- Çocuğun Kendine İlişkin Algıları: Kendini değersiz ve sevilmez biri olarak algılaması.
Bu sebepler bütün ergenlerde depresyona neden olmaz. Kişilik yapısı ve olayları algılayış şekli kişinin depresyon geliştirmesi üzerinde etkilidir.
Çocukta gözlenen; sevilen aktivitelere ilginin azalması, yorgun ve halsiz olma, değersiz hissetme, yalnız kalma arzusu, suçluluk duygusu, gündelik yaşam düzeninin olumsuz şekilde değişimi depresyonu düşündürmelidir.
Depresyon belirtileri gözlendiğinde mutlaka ergenlerle çalışan bir uzmandan yardım alınmalıdır. Depresyon kişinin kendi kendine yenebileceği bir şey değildir. Kişide sorunların derinleşmemesi ve sürecin uzamaması için ne kadar kısa sürede destek alınırsa depresyon tedavisi için o kadar faydalı olur. Tedavi edilmeyen depresyonun kişinin yaşamında tekrarlama olasılığı yüksektir.
Çocuğu ergenlik dönemine girmiş ebeveynlere önerim; çocuğun bulunduğu sürecin pek çok değişim içerdiğini ve hassas olabileceklerini unutmadan, artık büyümeye başladıklarını fark etmeleridir. Çocuğun sözleri önemsenip, sözlerine ve görüşlerine önem verilen değerli bir kişi olduğu duygusu verilmelidir.
Ergenlik dönemindeki çocukla ne kadar iyi iletişim kurulursa, sorunların ele alınması ve birlikte çözülmesi o denli kolay olur.
Ergenlik birçok ruhsal bozukluk ile iç içe geçmiş bir dönemdir. Bu dönemde, kaygı bozuklukları, depresyon, değişik kaygı reaksiyonları (sınav kaygısı, sosyal ilişkiler ile ilgili kaygılar, kaybetme ve ölüm korkusu, takıntılar) gibi ruhsal bozukluklar başlar. Ayrıca bu dönem cinsellik, alkol ve madde kullanımı gibi konularda riskli bir dönemdir.
Çocuğunuzdaki davranış değişikliklerini ve duygu durum değişikliklerini gözlemeniz başlaması olası bir ruhsal bozukluğun erken fark edilmesini sağlar. Çocuğun çok fazla odasında zaman geçirmesi, içine çekilmesi, fazla kaygılı olması, arkadaşlarıyla ilgili hiçbir bilgi vermek istememesi, uyku ve yemek düzeninin olmaması, okuldan sık sık şikayet gelmesi, ders sorumluluğunu almaması, evde konulan kurallara uymaması bir şeylerin doğru gitmediğini gösteren işaretlerdir.
Depresyonun tedavisinde psikoterapi çok etkilidir. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi olarak adlandırılan terapi tekniğiyle, depresyon tedavisinde kısa sürede olumlu değişimler başlar. Bu terapi tekniğinde ergenin kendi, çevresindeki kişiler ve hayatı ile ilgili olumsuz düşünce ve duyguları ele alınarak, bu düşüncelerin daha olumlu ve gerçekçi düşüncelere dönüşmesi için çalışılır.
Aynı zamanda ergenin sosyal becerilerinin ve özgüvenin gelişmesi, bunun yanı sıra yeteneklerini fark etmesine dair çalışmalar yapılır. Böylece kişi, genç yetişkinlik ve yetişkinlik dönemine; kendine daha güvenli, sosyal olarak gelişmiş becerilere sahip ve güçlü yönlerini tanıyan biri olarak geçiş yapar.
İştahta ve uyku durumunda değişiklikler gözlenir. Aşırı uyuma ve kilo artışı ya da azalması gözlenebilir. Ergenin okul başarısında düşüş olur. Kişi kendini çok yorgun hisseder ve ilgi duyduğu aktivitelere karşı ilgi kaybı gözlenir.
Ergenlikte Depresyonun Nedenleri
Ergenlik dönemi; fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal pek çok değişimi beraberinde getiren bir süreçtir. Ergen bütün bu değişimlere uyum sağlamaya çalışır. Ergenlik dönemi kişinin hem kendini hem de çevresindekileri anlamaya çalıştığı bir süreçtir ve kolay değildir.
Ergenlik döneminde depresyonun ortaya çıkmasında temel bazı sebepler vardır:
1- Aile ile Çocuk arasındaki ilişki: Aile içinde çatışmaların olması, çocuğun aile bireyleri tarafından anlaşılmadığını hissetmesi ve duygusal olarak cezalandırılması.
2- Olumsuz Yaşam Olayları: Çocuğun sevdiği bir kişiyi kaybetmesi, anne babanın kötü bir şekilde boşanması, okulda başarısızlık, arkadaşlar tarafından kabul görmeme durumu.
3- Sosyal Çevrenin Kısıtlı Olması: Çocuğun arkadaşları ve ailesi ile ilişkilerinin yetersiz olması ve kendini yalnız hissetmesi.
4- Çocuğun Kendine İlişkin Algıları: Kendini değersiz ve sevilmez biri olarak algılaması.
Bu sebepler bütün ergenlerde depresyona neden olmaz. Kişilik yapısı ve olayları algılayış şekli kişinin depresyon geliştirmesi üzerinde etkilidir.
Ergenlikte Depresyona Karşı Ailelerin Yapabilecekleri
Çocukta gözlenen; sevilen aktivitelere ilginin azalması, yorgun ve halsiz olma, değersiz hissetme, yalnız kalma arzusu, suçluluk duygusu, gündelik yaşam düzeninin olumsuz şekilde değişimi depresyonu düşündürmelidir.
Depresyon belirtileri gözlendiğinde mutlaka ergenlerle çalışan bir uzmandan yardım alınmalıdır. Depresyon kişinin kendi kendine yenebileceği bir şey değildir. Kişide sorunların derinleşmemesi ve sürecin uzamaması için ne kadar kısa sürede destek alınırsa depresyon tedavisi için o kadar faydalı olur. Tedavi edilmeyen depresyonun kişinin yaşamında tekrarlama olasılığı yüksektir.
Çocuğu ergenlik dönemine girmiş ebeveynlere önerim; çocuğun bulunduğu sürecin pek çok değişim içerdiğini ve hassas olabileceklerini unutmadan, artık büyümeye başladıklarını fark etmeleridir. Çocuğun sözleri önemsenip, sözlerine ve görüşlerine önem verilen değerli bir kişi olduğu duygusu verilmelidir.
Ergenlik dönemindeki çocukla ne kadar iyi iletişim kurulursa, sorunların ele alınması ve birlikte çözülmesi o denli kolay olur.
Ebeveynler Ne zaman Endişelenmeli?
Ergenlik birçok ruhsal bozukluk ile iç içe geçmiş bir dönemdir. Bu dönemde, kaygı bozuklukları, depresyon, değişik kaygı reaksiyonları (sınav kaygısı, sosyal ilişkiler ile ilgili kaygılar, kaybetme ve ölüm korkusu, takıntılar) gibi ruhsal bozukluklar başlar. Ayrıca bu dönem cinsellik, alkol ve madde kullanımı gibi konularda riskli bir dönemdir.
Çocuğunuzdaki davranış değişikliklerini ve duygu durum değişikliklerini gözlemeniz başlaması olası bir ruhsal bozukluğun erken fark edilmesini sağlar. Çocuğun çok fazla odasında zaman geçirmesi, içine çekilmesi, fazla kaygılı olması, arkadaşlarıyla ilgili hiçbir bilgi vermek istememesi, uyku ve yemek düzeninin olmaması, okuldan sık sık şikayet gelmesi, ders sorumluluğunu almaması, evde konulan kurallara uymaması bir şeylerin doğru gitmediğini gösteren işaretlerdir.
Ergenlikte Depresyonun Tedavisi
Depresyonun tedavisinde psikoterapi çok etkilidir. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi olarak adlandırılan terapi tekniğiyle, depresyon tedavisinde kısa sürede olumlu değişimler başlar. Bu terapi tekniğinde ergenin kendi, çevresindeki kişiler ve hayatı ile ilgili olumsuz düşünce ve duyguları ele alınarak, bu düşüncelerin daha olumlu ve gerçekçi düşüncelere dönüşmesi için çalışılır.
Aynı zamanda ergenin sosyal becerilerinin ve özgüvenin gelişmesi, bunun yanı sıra yeteneklerini fark etmesine dair çalışmalar yapılır. Böylece kişi, genç yetişkinlik ve yetişkinlik dönemine; kendine daha güvenli, sosyal olarak gelişmiş becerilere sahip ve güçlü yönlerini tanıyan biri olarak geçiş yapar.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ergenlikte Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Romina KUYUMCUOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Romina KUYUMCUOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.