2007'den Bugüne 92,865 Tavsiye, 28,331 Uzman ve 20,033 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



“Hayır”lı günler

» “Hayır”lı günler
Uzm.Dyt.Turgay KÖSE tarafindan yazildi:
2008 Yaz mevsimi, İstanbul. Üniversitede öğrendiğim ve araştırdığım bilimsel kaynaklarda okuduğum kadarıyla, aslında hiç kimsenin rafine şekere ihtiyacı yoktur. Ben de hem bireysel hem de kurumsal anlamda verdiğim eğitimlerde hep şu sözlere değinirdim: “Kurubaklagiller, tahıllar, sebzeler, meyveler, süt ve yoğurt gibi besinlerde bulunan doğal karbonhidratlar midede parçalandıktan sonra, ince bağırsaklardan glikoz (şeker) halinde kana karışır ve enerji olarak kullanılırlar. Hiçbir bünyenin çay şekeri, bal, reçel, çikolata, pasta, meşrubat gibi dilimizde tatlı tat hissi uyandıran besinlere ihtiyacı yoktur. Eskiden maraton koşacak atletler bile kuru üzüm yermiş. Şeker olmadan çok daha sağlıklı yaşanabilir.” Bir gün “teorik ile pratik birbirini tutuyor mu acaba?” diye düşündüm ve şekeri diyetimden tamamen çıkarma kararı aldım. Tam 2 ay boyunca hiçbir şekilde rafine şeker ve şeker içeren bir besin tüketmedim. Bu esnada birkaç kere light puding, light dondurma, light meşrubat tüketmiştim. Bu sürenin sonunda “isteyince oluyormuş” dedim. Ancak “light ürünlerden aldığım tat, bu mücadeledeki iradem konusunda etkili oldu mu acaba?” düşüncesi ile çıtayı biraz daha yükseltip kendime daha zor bir hedef koydum:

2009 Kış mevsimi, İstanbul. Yılbaşı itibariyle ne şeker, ne yapay tatlandırıcı, ne de bunları içeren herhangi bir besini dilime dahi sürmeyecektim. İnanılmaz kararlıydım, ilk hafta her şey mükemmel ilerliyor ve tarafıma sunulan her tatlıyı geri çeviriyordum. Ta ki hiç hesaba katmadığım bir tablo ile karşılaşana kadar… 7 Ocak Çarşamba akşamı iş çıkışı eve gittim, açlığımı bastırmak için buzdolabını açtım ve bir de karşımda ne göreyim: Enfes görünümde, inci gibi sıralanmış, ev yapımı ve her şeyden önemlisi anne eli değmiş bir sürü aşure kasesi! En sevdiğim tatlı olduğunu ve ufak kaselerle asla yetinmeyeceğimi bilen biricik anneciğim, “bahar dalı” diye tabir edilen kocaman kaselerde bana özel aşureler hazırlamayı da ihmal etmemiş. Tam elimi uzatmış en kocaman kaseyi alıyordum ki, şeker orucunda olduğumu hatırladım. Böyle bir kararı alırken nasıl olur da aşure gününü hesaba katmazdım? Elim havada kaldı ve kararsızlık başladı. Şeytani tarafım “anne yapımı aşure bu, her zaman bulamazsın. Bugün ye, 8 Ocak’ta sıfırdan başlarsın” diyorken; melek tarafım “aşure bile olsa karşına çıkan ilk tatlıya ‘hayır’ diyemiyorsan bu işi sürdürmenin hiçbir gereği yok” diyordu. O kadar çok gelgit yaşadım ki anlatamam. Uzun mücadeleler sonrası o güzelim aşureleri elimin tersi ile iterek “tadına bile bakmayacağım” dedim. Annem şok oldu. “Ben bu kadar aşureyi n’apacağım?” dedi. Ben ise, “komşulara dağıtırsın, o kadar tatlıyı yaparken bana mı sordun?” diyerek hiçbir şey olmamış havasında mutfağı terk ettim.

Başkalarına eşlik etmek yerine, kendinize ve çevrenizdekilere “hayır” diyebildiğinizi görmek, özgüveninizin yükselmesine yardımcı olacaktır. Yapılan bilimsel çalışmalar özgüvenin, başarıda yaklaşık %85 oranında etkili olduğunu göstermektedir. Zayıflama diyeti uyguluyorsanız; en azından bir kere olsun karşı koyamadığınız bir besine “hayır!” demelisiniz ki, sonrasında karşınıza çıkacak olan diğer alternatifleri görünce canınız onları hiç istemesin. O gün o aşureyi yemedim ya, kendimi imkansızı başarmış gibi hissediyordum. Sonrasında fark ettim ki; hemen hemen her gün birileri bana rafine şeker içeren bir ikramda bulunmakta. Bazen çay tabağına konulan 2 küp şeker, bazen tatlı tabağındaki 2 dilim baklava, bazen de kocaman bir düğün pastası… Her seferinde “ben, annemin o güzelim aşuresine bile hayır diyebilmişsem; falanca firmanın 3 kuruşluk meşrubatına veya filanca firmanın 5 kuruşluk çikolatasına dönüp bakmam bile” düşünce yapısını beynimin tüm hücrelerinde hissettim. Sonuç olarak; aylarca dilime tatlı tat veren hiçbir besini sürmedim. Ta ki 8 Mayıs’a kadar.

O gün diş hekimi arkadaşımdan rutin kontrol amaçlı randevu almıştım. Kontrolüm bitince dinlenme odasında muhabbet ediyorduk. O esnada arkadaşımın asistanı baklava, sarma ve kadayıf tarzı tatlılar içeren bir tabak uzattı bana. Yemek istemediğimi kendisine söyleyince, diş hekimi arkadaşım araya girdi ve aramızda şöyle bir diyalog gerçekleşti:

- Bir şeyler yemek için beklemene gerek yok, hadi buyur. Sadece rutin kontrolümüzü gerçekleştirdik.
- Onunla bir alakası yok, canım istemiyor (gerçekten de zerre kadar canım çekmiyordu).
- Tatlı bu, yenmez mi? Çok da güzel görünüyorlar.
- Güzeldir muhakkak, ancak ben yılbaşından beri şekerli bir şey yemiyorum.
- Nasıl yani! Ne zorun var, şeker hastalığı falan çıktı da benim mi haberim yok?
- Hayır, sadece irademi sınıyorum. Biz diyetisyenler şeker olmadan da yaşanabileceğini savunuyoruz. Ben de teorik ile pratik birbirini tutuyor mu diye test ediyorum.
- 4 Aydan fazla olmuş, bunu daha ne kadar sürdüreceksin? Ömür boyu yemeyecek değilsin herhalde!
- (O an “ömrümün sonuna kadar şeker ve şeker içeren bir besin tüketmesem de hiç aramam” diye düşünerek ve buna gerçekten inanarak şeker orucunu sonlandırma kararı aldım*) Haklısın, bu süre bazı deneyimleri yaşamam adına yeterli geldi, ver bakalım bir dilim.

* Halen de şeker ve şekerli besinlere karşı pek bir düşkünlüğüm yoktur. Siz de karşınıza çıkacak ilk doğum günü pastanızı yemeyerek bu konuda önemli bir adım atabilirsiniz.

Bu yazıya atıf yapmak için yazının internet adresine link verilmelidir. Yazı yazarının izni olmaksızın başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

[ Yazarımız Uzm.Dyt.Turgay KÖSE Sayfasına Dönüş] [ Yazar ile İletişim]
» Ayrıntılar
Yazara Ait Bilgiler
Uzm.Dyt.Turgay KÖSE
Muğla
Diyetisyen
Turgay KÖSE
Tavsiyeler
[Bu Kisiyi Tavsiye Edin]
Metin Bilgileri
* Toplam Okuyucu : 3611,

* Yayın Tarihi : 04-08-2014 - 14:25 (3774 gün önce),

* Ortalama Günde 0.96 okuyucu.

* Karakter Sayısı : 5347, Kelime Sayısı : 741, Boyut : 5.22 Kb.
Lütfen Dikkat :
  • Sitemizde yayınlanan mesleki anıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz.
  • Bu metinden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya "“Hayır”lı günler" başlıklı yazının tüm hakları yazarı Uzm.Dyt.Turgay KÖSE'e aittir ve yazı, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) Mesleki Anılar Kütüphanesinde yayınlanmıştır. ibaresi eklenmelidir. Bu ibare eklenmek şartıyla, yazıdan Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
  • Sitemizde sayfası bulunan site üyemiz profesyoneller üye sayfaları içinden, Mesleki Anılarınız bölümü altında, YENİ ANI GÖNDERİN linkini izleyerek bu sayfaya mmesleki anılarını ekleyebilirler.
Bu Kategorideki Diğer Anılar
Çikolata Yemeyi Seven Danışanım
[Dyt.Perran AYDEMİR]
Mutluluk Paylaşıldıkça Artar,keder Paylaşıldıkça Azalır
[Dyt.Selma ÖZTÜRK]
65 Yaşındaki Geleneksek Amcanın Değişimi...
[Dyt.Laleş GÜZEL]
Artık Yaşamak İsyemiyorum,kayın Validemin Şişmanlığımı Başıma Kakmasından Bıktım
[Dyt.Suzan GERDAN]
Bunca Yıllık Gurmeyim, Böyle Diyet “gurme”dim
[Dyt.Turgay KÖSE]
Besinlere Karşı Önyargı Beslememeli
[Dyt.Turgay KÖSE]
Sporun Eksikliğini Hissetmek Lazım
[Dyt.Turgay KÖSE]
Sofradaki Gizli Tuz(Ak)
[Dyt.Turgay KÖSE]
İnanmak Başarmanın Yarısıdır
[Dyt.Turgay KÖSE]
İnsan Ne Yaparsa Kendine Yapar
[Dyt.Turgay KÖSE]
Aç Kalmak Kilo Aldırabilir
[Dyt.Turgay KÖSE]
Şeker Fırlaması
[Dyt.Turgay KÖSE]
İrade ile Gelen Sağlık
[Dyt.Turgay KÖSE]
Açlık Ne Yedirtmez, Tokluk Ne Dedirtmez
[Dyt.Turgay KÖSE]
Pisboğazlılığın Sonu
[Dyt.Turgay KÖSE]
Anne Sütü Mucizesi
[Dyt.Turgay KÖSE]
Beslenmede Ölçüyü Kaçırmamak Gerekir
[Dyt.Turgay KÖSE]
Dengeyi Kurun; Tatlı Kaçamaklar Canınızı Sıkmasın
[Dyt.Turgay KÖSE]
Azmin Elinden Hiçbir Şey Kurtulmaz
[Dyt.Turgay KÖSE]
Sadece Tüketilen Yiyecekler Değil, İçecekler de Şişmanlatabilir
[Dyt.Turgay KÖSE]


08:41
Top