2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Necdet Goncagül Milliyet Gazetesi Röportajı
YAZI #1037 © Yazan Psk.Dnş.Necdet GONCAGÜL | Yayın Şubat 2011
Kadın ve erkek deyince, başka söze hacet kalmıyor. Öyle bir an geliyor ki aylarını, yıllarını birlikte geçiren çiftler, gün geliyor ilişkilerinin içinden çıkamıyor. Çatlaklar başladığı zaman, aslında ilk yapılması gereken, işin uzmanına başvurmak. Son günlerde ilginç boşanma, şiddet, ayrılık haberleri artmaya başlayınca biz de konunun uzmanına sorduk. 22 yıldır psikolojik danışmanlık yapan ve “Evlilik Uzmanı” adlı TV programıyla da tanınan Necdet Goncagül’le, ilişkileri ve son zamanlarda İzmir’de görülen çarpıcı örnekleri konuştuk.

Kadın ve erkek... İki cinsi nasıl tarif edersiniz?
- Kadın ve erkeğin algı mekanizmaları farklı. Kadın ve erkek arasında çıkan bütün sorunların temel nedeni bu. Kadın için önemli olan bir detay, erkek için hiç önemli olmayabilir. Kadının çok kafasına taktığı bir konuyu erkek umursamayabilir. Erkeğin dikkate aldığı birşey, kadın için lüzumsuz olabilir. İki ayrı gezegenden gelmiş, fiziki yapılanmaları benzer ama zihin yapılanmaları farklı yaratık gibiler. Bir de tabii ki bunun üzerine, eşlerin bireysel olarak sosyal farklılıklarını da ilave ettiğimiz zaman, dananın kuyruğu kopuyor.

Size de hep zaten dananın kuyruğu kopulduğunda geliniyor sanırım...
- Genellikle şöyle bir sıralama vardır; önce hocaya gidilir, sonra avukata, en son psikoloğa!
Tabii bunun tam tersi de oluyor. İlk çatışma sinyalleri verildiğinde gelen çok bilinçli insanlar da var.

Türkiye’de kadın erkek ilişkisi açısından İzmir’i değerlendirebilir miyiz?
- İzmir bu anlamda çok farklı. Boşanma oranının yüksek olduğu bölge Ege Bölgesi. En yüksek olan şehir de İzmir. Mesleki birikimime dayanarak, ‘kadın kaynaklı oluyor’ diye düşünüyorum. Tabii erkek faktörü de var. İzmir kadınının ruhunda bir efelik vardır, amazon ruhu vardır, özgüveni yüksektir, kural altına girmeyi sevmez, özgürlüğüne düşkündür, erkekle aşık atmak ister. Ama işin içine bu yüksek özgüven, ekonomik özgürlük girince bu sefer de biraz kafa tutmalar, tahammülsüzlükler başlıyor. İlk çatışmada, “Ben artık seni çekemem, bu şekilde devam edemem” deniyor.

Ne yapmak gerekiyor o zaman?
- Sadece evlilik adına konuşmuyorum, ilişkilerde de bu böyle. Herkes karşılıklı fedakarlık yaparsa yürür. Arkadaşlık ilişkisi de böyledir, işinizde patronunuzla olan ilişkiniz de böyledir, alışveriştir bu. Her türlü ilişkide mutlaka karşılıklı tavizler verilmeli. Elbette bu kişiliğinize zeval vermeyecek tavizler olmalı. Biraz senden, biraz benden... Tahammül ve tolerans sınırı aşağıya düşünce o zaman çatırdamalar başlıyor evliliklerde...

En çok boşanma sayısının İzmir’de olması size nasıl yansıyor? Danışanların sayısı da arttı mı?
- Ciddi bir boşanma talebi var. Boşananlar da bir daha evlenmek istemiyor. Bir şey daha var, bu da benim tesbitim, İzmir’de metres sayısı çok... Burada metres sadece kadın değil, erkek de çok... Yani kadınlar da kocalarını aldatıyor.

Nedenleriyle ilgili tespitleriniz var mı?
- Hepimiz bu yerli dizilere müptela olduk. O yerli dizilerde de bunlar sanki normal birşeymiş gibi sunulduğu için, insanlar da bunu yaptıkları zaman gayet aleni olarak ifade edebiliyorlar. Çok rahatsızlık duymuyorlar. Normal birşeymiş gibi sunuluyor. Bizden bir önceki jenerasyonun evlilikleri, bir bakıyoruz 40-50 sene sürmüş. İrdelediğiniz zaman gördüğümüz yine aynı noktaya geliyoruz; kadının fedakarlığından dolayı sürmüştür...

Aslında kadının bıraktığı noktada mı evlilikler bitiyor?
- Kadına da bağlı, erkeğe de.... Eşini aldatan bir adamı, “Karısı affetsin” diyemeyiz ki. Bilhassa ben “Affetmeyin” diyorum.

Evlilik dışı ilişkiden yakınıp size gelenlere ne diyorsunuz?
- Durumuna göre, kişiye özel değerlendirme ve çözümler yapıyoruz, ama genel prensip olarak eğer eşiniz sizi aldattıysa siz de onu affettiyseniz bir daha yapar. Niye yapmasın? Affediyorsunuz çünkü... Burada kadının tavrı önemli. İki gün surat asıp, üçüncü gün bağrına basıyorsanız, o da “İki gün surat asıyor ama beni de bırakmıyor” diyecek. O alışkanlık bu noktada başlar. Eğer affedecekseniz de çeşitli nedenlerde dolayı; ekonomik, çocuk faktöründen, ailevi nedenlerden olabilir... O zaman iyice bir cezalandırmak daha sonra affetmek lazım.


Normal bir kadın eşini aldatmaz
* Aldatma konusunda, daha çok yakınan kadınlar mı, erkekler mi geliyor?
- Kadınlar geliyor. Erkekler son bir iki yıldır biraz daha özgüvenlerini kazandılar. Normal bir kadın, eşini aldatmaz aslında. Ama normal bir erkek aldatabilir, çünkü erkeklerde monogami yani tek eşlilik yoktur. Kadınlar monogamiye daha yatkındır, o yüzden de normal evli bir kadın durduk yere eşini aldatmaz... Ya cezalandırmak için aldatıyordur ya da bir patolojik durum vardır. Eğer kadın yapacaksa o kadar güzel kurgular ki bunu erkek anlayamaz bile. Erkekler biraz daha detaylı ve profesyonelce kurgulama yapamadıkları için hemen yakalanırlar...

YARIN: - Büyük kentlerdeki ahlaki erozyonun sebepleri neler? - ‘Evli erkekler’; kimlerin, niçin hedefi?
- Moderniteyle geri kafalılık arasındaki ince çizgi...

Büyük kentlerde ahlaki çöküntü hızla artıyor

“Sokakta öpüşmek ‘modernlik’ değildir” diyen Goncagül, eskiden gizli-kapaklı olan şeylerin artık ‘aleni’ yapıldığına dikkat çekiyor, “İlişkilerin çabuk bitmesinin en önemli sebebi, insanların evlilik öncesinde her şeyi yaşıyor olması” diyor

06 Temmuz 2010



MNetBanner("milliyet__300x250_2");




YÜZ YÜZE Banu Şen

Psikolojik Danışman Necdet Goncagül’ün, kadın-erkek ilişkileri ve İzmir’le ilgili ilginç durum tespitleri yaptığı röportaja, kaldığımız yerden devam...

İlişkiler konusunda en çok hangi şikayetler geliyor...
- Birinci sırada aldatma, ikinci sırada iletişim bozukluğu-aynı dili konuşamama, ortak karar alamama... Bunu tabii gittikçe uzatabiliriz. “Eşimi seviyorum ama başkalarıyla da birlikte olmaktan kendimi alıkoyamıyorum” diye gelenler de var...

Bu nasıl bir düşünce, bir hastalık mı?
- Bunun ismi seks bağımlılığıdır. Son yıllarda çok artış göstermiş bir durumdur. Seks yapmadan duramayan insanlar için geçerli, kişinin bekar ya da evli olması çok önemli değil. Büyükşehire ve taşraya ait farklı davranış sorunları vardır. Büyükşehirde yaşayan insanlar; endüstriyelleşmenin, kalabalıklaşmanın, ani para kazanmanın ve ani para kaybının neden olduğu bazı tipik davranışlar geliştirir. Dolayısıyla da seks bağımlılığını bu endüstriyelleşmenin, büyükşehirdeki ahlaki erozyonun hızla artmasının tetiklediğini de düşünüyorum. Ahlaki erozyonun bir sonraki safhası ahlaksızlık... Tecavüz suçunun en az işlendiği iki yer var Türkiye’de, birincisi İzmir, ikincisi Bodrum; gerek kalmıyor çünkü.

Benzer başka istatistikler var mı?
- Alkol ve uyuşturucu kullanımını, nüfusa oranladığımızda, en çok tüketilen şehir İzmir. Tüketilen uyuşturuculara baktığımız zaman da ucuz uyuşturucular... Harçlıkla alınabilen uyuşturucudur, gençler tarafından kullanılıyor demektir. Mesela İstanbul’da pahalı uyuşturucu kullanılıyor... Travestilerin en çok para kazandığı şehir İzmir. Bir genç kızın ilk cinsel deneyimi konusunda yaş ortalaması en düşük olan şehir yine İzmir ve yaş 16. Bu matematik ortalama... Yani 16’nın altı da var demektir. Dünyada madde kullanımı ile ilgili bir sıralama yapmışlar. Amsterdam o sıralamada 13’üncü olmuş. Bu sıralamada İzmir dünya üçüncüsü. Modern, rahat, özgüvenli davranmak adına yapılan bazı ciddi davranış bozuklukları var. Büyükşehirlere metropol ormanı derim. Burası bir orman, bir ormanda yaşıyoruz ve bu ormanda bir sürü vahşi hayvan var. Trafikte de görüyorsunuz bunu anlamak için psikolog olmanıza gerek yok.

Modernleşmenin getirdiği başka davranış bozuklukları sayabilir misiniz?
- Ne zaman söylesem kıyamet kopuyor. Vakalara dayanarak söylüyorum. 22 yıldır da bu işi yapıyorum. Hedefi evli erkekler olan çok ciddi bir grup var kadınlar arasında. Bu kadınlara özellikle de soruyorum: Neden evli erkekler? “Bir adam bekarsa, onda bir arıza vardır ve bekar kalmıştır. Kimse beğenip almamıştır. İyi adamları, düzgün adamları hemen kapıyorlar” yanıtını alıyorum. Hedefi evli erkekler olan grubun çıkış noktası da budur. Ama bilinçaltında bu davranışı geliştiren etken: mutlaka kendi özel hayatında mutsuzluklar yaşamıştır, başka bir kadına da o mutsuzluğu yaşatmak istiyordur...

Gidişatı nasıl görüyorsunuz?
- İyimser tablolar çizmek istiyorum ama bilhassa büyükşehirlerde ahlak çöküntüsünün giderek arttığını görüyoruz. Eskiden gizli kapaklı yapılan bazı şeyler aleni yapılmaya başlanıyor. Bunun ismine gerikafalılık diyebiliriz. Ama sokakta aleni öpüşen insanların sayısına, “Aa yaşasın ne kadar modernleşiyoruz: çok şükür” diyemiyorum. Her şey çok aleni yaşanıldığı zaman, çabuk tüketildiği zaman, değerini ve önemini yitiriyor. İlişkilerin çabuk bitmesinin en önemli sebebi de insanların evlilik öncesinde her şeyi yaşıyor olmasından kaynaklanıyor. Evlilik öncesinde arkadaşınızın ayağının küçük parmağına kadar her uzvunu keşfettiyseniz eğer, o kişi size artık ilginç gelmez. Uygar davranalım ama bunu bilinçli ve mantıklı yaptığınız zaman mutlu olursunuz.



Evlilik, piyango işi...
İşiniz, hayatınıza nasıl yansıyor?
- Çocuk yapma ya da evlilik ile ilgili olarak hep olumsuz şeyler yaşanıldığı için biraz daha septik davranmaya başladım. Evlilik piyango işidir, piyangodan ne çıkacağı belli değil. Çocuk yapmak rus ruleti oynamakla aynı şeydir. Çocuk yapmakla ilgili olarak bazı sayısal gerçekler var. Doğacak olan çocuğunuzun özürlü olma ihtimali 6’da bir. Türkiye nüfusunun altıda biri engelli. Doğacak olan çocuğunuzun şizofreni hastası olma ihtimali yüzde bir, doğacak olan çocuğunuzun eşcinsel olma ihtimali 8’de bir. Doğacak olan çocuğunuzun madde bağımlısı olma ihtimali yine 8’de bir. Bu taşın altına bunları yaşadığım için elimi sokamadım açıkçası. Hem evlilik hem de çocuk yetiştirme konusunda septik davranıyorum, risk almak istemiyorum. Bu da mesleğimin bana getirmiş olduğu birşey...
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Necdet GONCAGÜL Fotoğraf
Psk.Dnş.Necdet GONCAGÜL
İzmir
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Necdet GONCAGÜL'ün Makale ve Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Necdet Goncagül Milliyet Gazetesi Röportajı' başlığıyla benzeşen toplam 1 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Herşey Yalan Mart 2011
► Aşk Acısı Çekiyorum Şubat 2011
► Aldatanı Affetmeyin ÇOK OKUNUYOR Şubat 2011
► Sevgi Arsızı Şubat 2011
► Kaybedenlerden Misiniz? Şubat 2011
► Gerçek Aşk Var mı? ÇOK OKUNUYOR Şubat 2011
◊ Köşe Yazılarım Şubat 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:30
Top