Çocuk, Ergen ve Ahlaki Değerler
Çocuk ve ergenlerde belli değerleri anlatmak din, örf ve anane gibi günümüzde ailelerin zorlandığı konulardan birisidir. Bu yapıların her biri bir yaptırım gibi algılanır onlar için.
Hızlı sanayileşme ve hayat standardının ekonomik yönden yükselmesiyle insanların sürate kavuştuğu refah ve mutluluk manevi alandaki boşluğu gideremeyince, özellikle Batı’lı toplumlar psiko-sosyal yönden çeşitli krizler yaşamaya başlamışlardır. Bu gün bu toplumlar ihmal edilen manevi gelişime yeniden canlılık kazandırabilmek için dinin gücünden faydalanma yollarını aramaya koyulmuşlardır. Hem manevi hem de kültürel öğeler o kadar önem arz etmeye başladı ki üniversitelerde hem ders hem de eğitim alanı olarak kültürel incelemeler ele alınır oldu.
Ailelerin olumsuz tavırlarıyla çocukları kötü, olumsuz göstermeye başladılar. Sözgelimi bu tür ailelerde çocuktaki vicdan gelişimi, Allah korkusuyla söylenmek istenmekte ve çocuğu istenmeyen davranışlardan vazgeçirebilmek için yine Allah korkusuna başvurulmaktadır. Sık sık ‘Allah seni taş yapar’, ‘Allah cehennemde yakar, gözünü kör eder...’ gibi tehditlerle sindirilmek istenen çocuk Allah (cc)’ı sadece Cehennemi olan, çocukları taş yapan, cezalandıran bir varlık olarak tasarlamaktadır. Allah (cc)’ı sevmekten ziyade, daha çok O (cc)’ndan şiddetle korkmaya başlamaktadır. Halbuki ahlaki değerler 0-6 yaş arasında verilip daha sonra çocuğun vicdanına bırakılmalı her şey. Seri katiller de, katiller de, hırsızlar da hepsi bir zamanlar çocuktu. Hepsinin anne babası var. Hepsi evrene sevgiyle ve saflıkla geldi nasıl oldu da böyle oldular. Nasıl oldu da bir başkasının canını önemsememeye başladılar? Başkasının malını aldılar. Belli vicdani gelişim ve ahlaki tutumların eksik bırakılması ve anne babanın bunları yanlış yollarla vermeye çalışması çocukların fıtratından sıyrılmasına sebep olmuştur. Korku filmlerinde seri suç işleyen katillerin hep bir maktüle ve çevresine hep bir mesaj vermeye çalışması şaşırtıcı olmasa gerek..
Bir an hayal edin hafızanızı yitirmişsiniz. Nereden geldiğinizi bilmiyorsunuz nereye gideceğinizi de bilmiyorsunuz. Belli değerlerden yoksun olan bir çocuk, genç de böylesine ne yapacağını bilmiyor haldedir. Şaşkınlık ve boşluk duygusu. Şu sıralar çağın sorunu da bu değil mi idealizmden yoksun amaçsız nesil. Öğretilmek istenen şey her ne ise mutlaka sevgi merhametle anlatılmalıdır.
Dini öğretiler için mutlaka ibretli hikâyelerden yararlanılmalıdır. Mesela peygamberlerin hayatındaki yaşanmış olaylar onlara gerçek hayattan bir tat sunma gibi olur. Hem kendileri için çıkarım sağlarlar hem de manevi aşkınlıkta yol almış olurlar.
İnanmak bir ihtiyaçtır. Çocuk için de böyledir. Ölüm kavramı mesela çocuğun kalbine nasıl kabul ettirilir annesinin ya da babasının öldüğü. Eğer ölüm ötesi hayatın varlığı sunulmazsa çocuk annesinin bir toprak parçası olacağını nasıl kabul edebilir. Kuş oldu uçtu bir zaman sonra buluşacaksınız demek sineler su serpmektir. Yani inanmak kolayı seçmektir.
Hızlı sanayileşme ve hayat standardının ekonomik yönden yükselmesiyle insanların sürate kavuştuğu refah ve mutluluk manevi alandaki boşluğu gideremeyince, özellikle Batı’lı toplumlar psiko-sosyal yönden çeşitli krizler yaşamaya başlamışlardır. Bu gün bu toplumlar ihmal edilen manevi gelişime yeniden canlılık kazandırabilmek için dinin gücünden faydalanma yollarını aramaya koyulmuşlardır. Hem manevi hem de kültürel öğeler o kadar önem arz etmeye başladı ki üniversitelerde hem ders hem de eğitim alanı olarak kültürel incelemeler ele alınır oldu.
Ailelerin olumsuz tavırlarıyla çocukları kötü, olumsuz göstermeye başladılar. Sözgelimi bu tür ailelerde çocuktaki vicdan gelişimi, Allah korkusuyla söylenmek istenmekte ve çocuğu istenmeyen davranışlardan vazgeçirebilmek için yine Allah korkusuna başvurulmaktadır. Sık sık ‘Allah seni taş yapar’, ‘Allah cehennemde yakar, gözünü kör eder...’ gibi tehditlerle sindirilmek istenen çocuk Allah (cc)’ı sadece Cehennemi olan, çocukları taş yapan, cezalandıran bir varlık olarak tasarlamaktadır. Allah (cc)’ı sevmekten ziyade, daha çok O (cc)’ndan şiddetle korkmaya başlamaktadır. Halbuki ahlaki değerler 0-6 yaş arasında verilip daha sonra çocuğun vicdanına bırakılmalı her şey. Seri katiller de, katiller de, hırsızlar da hepsi bir zamanlar çocuktu. Hepsinin anne babası var. Hepsi evrene sevgiyle ve saflıkla geldi nasıl oldu da böyle oldular. Nasıl oldu da bir başkasının canını önemsememeye başladılar? Başkasının malını aldılar. Belli vicdani gelişim ve ahlaki tutumların eksik bırakılması ve anne babanın bunları yanlış yollarla vermeye çalışması çocukların fıtratından sıyrılmasına sebep olmuştur. Korku filmlerinde seri suç işleyen katillerin hep bir maktüle ve çevresine hep bir mesaj vermeye çalışması şaşırtıcı olmasa gerek..
Bir an hayal edin hafızanızı yitirmişsiniz. Nereden geldiğinizi bilmiyorsunuz nereye gideceğinizi de bilmiyorsunuz. Belli değerlerden yoksun olan bir çocuk, genç de böylesine ne yapacağını bilmiyor haldedir. Şaşkınlık ve boşluk duygusu. Şu sıralar çağın sorunu da bu değil mi idealizmden yoksun amaçsız nesil. Öğretilmek istenen şey her ne ise mutlaka sevgi merhametle anlatılmalıdır.
Dini öğretiler için mutlaka ibretli hikâyelerden yararlanılmalıdır. Mesela peygamberlerin hayatındaki yaşanmış olaylar onlara gerçek hayattan bir tat sunma gibi olur. Hem kendileri için çıkarım sağlarlar hem de manevi aşkınlıkta yol almış olurlar.
İnanmak bir ihtiyaçtır. Çocuk için de böyledir. Ölüm kavramı mesela çocuğun kalbine nasıl kabul ettirilir annesinin ya da babasının öldüğü. Eğer ölüm ötesi hayatın varlığı sunulmazsa çocuk annesinin bir toprak parçası olacağını nasıl kabul edebilir. Kuş oldu uçtu bir zaman sonra buluşacaksınız demek sineler su serpmektir. Yani inanmak kolayı seçmektir.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.