2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aşk ve Emdr
YAZI #1348 © Yazan Uzm.Psk.Nurhayat YÜKSEL | Yayın Ocak 2012
Aşk, arayıp da bulamadığımız, aramadan kapımızı çalan, peşinde koşup yakalayamadığımız, yakaladığımızı düşündüğümüzde ürkek bir kuş gibi uçup giden, ne olduğunu bir türlü anlamadığımız yada anlamlandıramadığımız ama hayatımızda aşık olduğumuz biri yoksa hep eksikliğini hissettiğimiz bir duygudur, beklide bir ihtiyaç hayatı mutlu kılan…

Aşkı bulduğumuzda dünyaya yeniden gözlerimizi açtığımızı hissederiz.

Çevredeki ağaçlar daha bir yeşil, çiçekler daha canlı, kokularını daha bir pervasız sunar etrafa buram buram, her insan daha güzel, daha anlayışlı, daha sevecendir.

Yoldaki kirli çocuklar birer prens, prenses görünür, dünya bizi seviyordur, daha özel ve önemliyizdir.

Yaşam tüm güzelliklerini bizimle paylaşmak için yarışıyordur, yüzümüze sebebi bilinmeyen bir gülümseme yerleşmiştir, nereye baksak onu görür her an onu düşünürüz.

Artık yaşamımızdaki her şeyi paylaşabileceğimiz, güvenebileceğimiz, sevdiğimiz ve bizi seven, arzuladığımız ve bizi arzu eden, merak ettiğimiz ve bizi merak eden biri vardır.

Hayat anlam kazanmıştır, onu görebilmek, onun yanında olabilmek için hiç bitiremediğimiz işlerimizi bitirir, yürümez koşar, tüm randevu ve görüşmeleri iptal ederiz, toksak acıkır, açsak doyarız.

O bir dokunuş, o bir kendinden geçiş, bir özlem, bir yakarış, bir derya, uçsuz bucaksız bir gökyüzüdür. Gözlerin her buluşmasında yeniden doğup, bakışlarımızın her ayrılışında kayboluşumuzdur.

O en güzel, O en yakışıklıdır, yer yüzünde eşi benzeri yoktur. Bir daha böyle hiç kimseyi sevemeyeceğimizi biliriz.

Aşık olanlar; hayatı paylaşmaktan keyif alır, birbirlerinin zevk aldıkları aktiviteleri destekler, birlikte oldukları her anı doyasıya yaşayabilirlerse. Birbirlerine, sevdiklerine ve ilişkilerine saygı duyup zaman ayırabiliyorlarsa, fedakarlık edip, birbirlerini sevdikleri, özledikleri için bir araya geliyorlarsa, yan yana olmadıklarında da birbirlerini hissedebiliyorlarsa: bu olgun bir aşk olarak değerlendirilebilir.

Aşk ta sevilen kişinin özellikleri ne kadar önem taşısa da bizim ona aktardığımız değerler de o kadar önemlidir.

Bazen kendimizde olmasını istediğimiz ama sahip olmadığımız beceriler, olmasını istediğimiz kişilik özelliklerini karşımızdaki kişide gördüğümüzde bu O’nu, olduğundan daha yüce bir yere koymamıza neden olur, onunla var olmaya başlar bir uzvumuz gibi kabul ederiz yada onun bir parçası olduğumuzu düşünürüz.

O bizim yerimize en doğru kararları alabilir yada biz onun yerine hayatını planlayabiliriz. Paylaşımlar birbirlerinin hayatına müdahale ve kontrol etme halini aldıysa, özlem ve sevgi değil muhtaç olma duygusu ile bir araya geliniyorsa, bağlılık ve fedakarlık bağımlılığa dönüştüyse ilişki kırmızı çizgiyi aşmaya başlıyor demektir. İşte tam da burada patolojik olan aşk devreye girer, bir taraf; ben bir bireyim, kendi kararlarımı alabilirim, kendime de ayıracak zamanım olmalı dediğinde diğeri kendini dışarı atılmış, değersiz, yok hisseder. Çünkü onunla var olmayı seçmiştir, onsuz bir hiçtir.

Bu noktada birbirlerini ve ilişkilerini yıpratmaya başlayan çiftler ayrılmaya karar verir. Bazen başaramaz yeniden birleşir, bu defalarca tekrar eder her seferinde de bir öncekinden daha olumsuz olaylar yaşanır. Kimileri karar verdikten sonra uygulamaya geçer, her biri kendi içinde bu sorunla baş edebilme becerici geliştirir.

Bir tarafın kabul ettiği ama diğer tarafın bir türlü kabullenemediği durumlarda profesyonel bir yardım alma gereği doğar. Başa çıkma yöntemleri kişiye ve yaşananlara göre farklılık gösterir, bunun herkese uygun bir reçetesi yoktur.

Çok yoğun depresif durumlarda ilaç kullanımı kişiyi rahatlatır. Bunun dışında pek çok yöntem ve teknik de aşk acısını dindirmek için kullanılabilir.

Hipnoz, EFT, EMDR bu tekniklerden birkaçıdır.

Davranışsal ve bilişsel yaklaşımlar ödev metodu ve psikoterapi yoluyla bu bizim içimizi yakıp kavuran, ne yapacağımızı şaşırtan durumla başa çıkabiliriz.

Aslında kişinin içinde bulunduğu durum bir travmadır ve travmalarla başa çıkabilecek en etkili yöntem de son 10 – 15 yıldır kullanımı yaygınlaşmaya başlayan ve pek çok uluslararası Travma Sonrası Stres Bozukluğu üzerine çalışma yapan kurum ve kuruluşlar tarafından ( Amerikan Psikiyatri Derneği, Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Örgütü ) kabul görüp tavsiye edilen bir yöntemdir.

EMDR yaşanan travmatik anıların uyumlu bir şekilde yeniden değerlendirmeye alınmasını sağlar. Kişilik patolojileri travmanın oluşmasında ve tedavisinde oldukça önemlidir. Psikoterapi ile EMDR tedavi yöntemi birlikte kullanıldığında, psikoterapi ile kişinin kendilik yapısındaki yeniden yapılanma sağlanırken EMDR ile travma yaşantısı daha kısa sürede etkin bir şekilde tedavi edilebilir.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Nurhayat YÜKSEL Fotoğraf
Uzm.Psk.Nurhayat YÜKSEL
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi28 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Nurhayat YÜKSEL'in Makale ve Yazıları
► Emdr Terapisi - Emdr Nedir? Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM
► Emdr Nedir? Psk.Ezgi SÖNMEZ
► Emdr Nedir Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Emdr Terapisi Psk.Burcu MUŞDAL ÇELEBİ
► Kaygı ve Emdr Psk.Filiz KOÇAK
► Emdr Nedir? Psk.Ayza SEKİZKARDEŞ
► Emdr Nedir? Psk.Dnş.Sezen SALİHOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Aşk ve Emdr' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Uyku Evreleri Ocak 2018
► Savunma Mekanizmaları Ocak 2018
► Depresyon Modelleri Ocak 2018
◊ Roller Nasıl Oluşur? Ekim 2013
◊ Boşanma ve Çocuk Ekim 2013
◊ Taciz Şubat 2012
◊ Kadınlar Günü Ocak 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:27
Top