DÜNYANIN SONU DEĞİL

Semra . hanım eşinden dört yıl önce ayrılmış, üniversite mezunu bir hanımdı. Bir kızıyla beraber yaşıyordu. Eşi ile konuşarak evlenmişlerdi ve sekiz sene süren mutlu denebilecek bir evlilikleri vardı. Eşi ta ki onu aldatıncaya kadar... Eşinin aldattığını öğrenince Semra hanım, kendini sorguladı. Eşine karşı olan sevgisini, ilgisini... ama yoktu, bir suç bulamadı kendinde. Eşi de itiraf etmişti zaten bir kaçamak yanlışına düştüğünü.... Yoksa hangi erkek kurulu düzenini bir başka bayan için durduk yere bozardı. Semra hanım eşinin kendisini aldattığını öğrendiğinde öncelikle bir şok yaşadı, daha sonra eşiyle konuştu. Ona tekrar bir şans vereceğini ve her şeyi unutmaya çalışıp tekrar kaldıkları yerden devam edeceğini anlattı. Ama nafileydi, çünkü eşinin beraber olduğu kızın ailesi de bu durumu öğrenmişti. Danışanımın eşi, bu kızla evlenmek zorundaydı. Semra hanıma da boşanmaktan başka bir çözüm yolu kalmamıştı. Ama danışanımın vicdanı çok rahattı. Eşinin kendisini aldattığını öğrendikten sonra çok çaba harcamıştı evliliğini kurtarmak için... Önemli olan da buydu zaten.
Neyse, Semra hanım eşiyle anlaşmalı olarak boşandı. Kızının velayetini de kendi üzerine aldı. İstanbul’a yerleşti, kendine yeni bir hayat kurdu. Mesleği ile ilgili çalışmaya başladı. Aradan bir sene gibi bir zaman geçti ve Semra hanımın karşısına kendisi gibi boşanmış, bir çocuğu olan meslek sahibi bir beyefendi çıktı. Danışanım evlilik amaçlı bu beyle görüşmeye başladı. Bu durumu ailesine de anlattı. Ailesi onay verdi. Semra . hanımla Murat bey kısa süre içersinde birbirlerine aşık oldular. Her şey son derece düzgün idi... Danışanım , Murat . beye ta ki “Gel seni ailemle tanıştırayım. En azından aramızda bir söz keselim, bu işin adı belli olsun” diyene kadar... Ne olduysa oldu, o güne kadar Semra hanımı çok sevdiğini, tam da evlenmek istediği bayan olduğunu söylediği ve çok değer veren, ilgi gösteren Murat Bey birden ayrılmak istediğini söyledi. Danışanım hayatında ikinci bir şok yaşamıştı. Murat bey gerekçe olarak da; “Daha eşinden boşanalı bir sene olduğunu, evliliğe kendini hazır hissetmediğini” Semra hanıma sundu. Danışanımın dünyası adeta başına yıkılmıştı. Erkekler hep böyle hain miydi, hiç mi karşısına güvenebileceği dürüst bir bey çıkmayacaktı?
Danışanım birkaç gün kendine gelemedi. Murat beye telefon açmak istiyordu ama onu istemeyen, durduk yere bırakan da bu beydi. Kendini işine verdi ve hayatına yeniden dört elle sarıldı. Kızıyla, dostlarıyla mutlu olmaya çalıştı. Çünkü biliyordu ki; bir şey olmuyorsa o sizin için hayırlı değildir. Allah bir şeyleri bahane ettirir de o insan hayatınızdan çıkar. Yani her şer bilinen şeyde bir hayır vardır. Bu iman gücü Semra hanıma büyük bir kuvvet verdi. “İyi ki imanlı bir insanmışım” diye kendi kendine şükretti. Hiçbir zaman isyan etmedi. Çünkü biliyordu; bu dünya hayatında çekilen sıkıntılar, başına gelen musibetler onun için geçmişte yapmış olduğu günahlarına bir kefaret olacaktı.
Danışanıma ne mi oldu, hemen söyleyeyim; Semra hanım şu an kendisini gerçekten seven ve değer veren, evlenmek isteyen Barış beyle nişanlı ve yakında evlenecekler.
Duygusal bir ilişkinin ardından, kişinin kendisini sosyal olarak konumlandırma biçimi de değişebilir; örneğin, evliliğe doğru giden bir ilişkinin ardından, sosyal konum yeniden bekar olarak değişir. Evlenmeyle ilgili olumlu beklentileri olan kişi için ayrılık, bu açıdan zorlayıcı olabilir. İlişkinin hayatın hangi döneminde bittiği de, ilişki sonrası dönemde yaşanan stres de belirleyici olabilir. Özellikle yetişkinler için duygusal ilişkinin bitmesi; bir kişi ile duygusal paylaşımın bitmesinin ötesinde, bir yaşam biçiminin kesintiye uğraması anlamına gelebilir. Bir araştırmaya göre; ayrıldıkları eşlerine duygusal olarak daha yakın hissedenler, ilişkisi daha uzun süre devam etmiş olanlar ve ayrıldıkları kişi kadar iyi bir eşi bir daha bulamayacaklarına inananlar daha fazla stres yaşıyorlar. Ayrılık sonrasında olumsuzu olumluya çevirmek için daha fazla beklentisi olanlar, depresyona daha az giriyorlar. Bu kişiler daha olumlu düşünceler geliştirmeye çalışıyorlar, fiziksel ve sosyal faaliyetlere ağırlık veriyorlar. Ancak bir ayrılık sonrasında hızlı bir şekilde olumsuz duyguları bastırmak, uzun vadede sağlıklı bir durum değildir. Sağlıklı olan, ayrılık sonrasında hızlı bir şekilde olumsuz duyguları üzüntüyü yaşamaya izin vermek ve biten ilişkideki rolümüzü yeniden değerlendirmektir. Bu noktada psikoterapi desteği alınabilir, çünkü ayrılığı anlamak, duygusal gelişim için bir fırsat olabilir.Özellikle EMDR çok işe yarar. Ayrıca “sevmek”, “aşık olmak” gibi duygusal yüklemelerin nasıl yorumlandığı; bu duyguların yaşanmış ilişkiye ait duygular mı olduğu, yoksa o dönem yaşanan duygusal yoksunlukların etkisiyle mi karşıdaki kişinin yüceltildiği gibi konuların ele alınması; bitmiş ilişkiden yola çıkarak duyguların tanınması ve gelişmesi açısından önemlidir.
En önemli nokta da; eşimiz, dostumuz, nişanlımız, sözlümüz... gibi kişiler hepsi bize Allah’ın birer emanetidir. Yani tamamen bize ait değildirler. Olaya iman gözlüğüyle bakarsak her biten ayrılık aslında çok da fazla canımızı yakmayacaktır.