2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Fobi Vaka Örnekleri
YAZI #1941 © Yazan Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI | Yayın Aralık 2013 ÇOK OKUNUYOR
SOSYAL FOBİ

Süheyla hanım, üç çocuktan en büyüğü olarak büyümüştü. Anne babası ölmüştü. Baba, her üç çocuğuna şiddet uygulayan, sorunları olan bir babaydı. Anne de eşiyle mutlu olamayan, bastırılmış bir kişiliğe sahipti. Eşiyle olan sorunları yüzünden evlatlarına karşı da yeterli ilgi ve sevgiyi gösterememişti. Süheyla hanım, evde yaşadığı tüm zorluk ve gerginliklere rağmen okulda gayet başarılıydı. Yaşı ilerledikçe evden çok, arkadaşlarıyla kalmayı tercih ediyordu. Evinde huzurlu bir ortamı yoktu. Süheyla hanımın annesi şizofren hastasıydı ve kızına çocukken sözel ve fiziksel istismarda bulunmuştu. Çocukken Süheyla hanım annesinin kendisine soğuk ve mesafeli oluşu nedeniyle, kendisinin aslında değersiz bir insan olduğuna inandırmıştı. Aslında, danışanım annesini memnun etmeye çalışan gayet iyi huylu bir çocuktu. Bu yüzden danışanım annesinin kendisine kötü davranmasının nedeninin, kendisinin kötü kalpli olmasından kaynaklandığı sonucuna vardı. Oysa Süheyla hanım , annesi sorunlu ve kendine güvenmeyen, hayatla barışık olmayan bir insandı.
20 yaşlarında, bir yetişkin olduğunda Süheyla . diğer kişilerin onun eninde sonunda değersiz ve kötü biri olduğunu düşüneceklerine inandığından hep bir dışlanma beklentisi içinde oldu. Her bir sosyal ilişki öncesinde Süheyla nın birçok otomatik düşüncesi vardı. Yüksek derecede özeleştiriye yatkındı ve kabul edilmeyeceğini düşünüyordu. Başkalarının onu zavallı gibi göreceğini, ondan hoşlanmayacaklarını düşünürdü. Danışanım için tanıştığı herkesin, ona olumlu tepkiler vermesi önemliydi. Bir tanıdığı veya bir tezgahtar biraz ters davrandığında Süheyla hanım otomatik olarak, bu durumun kendisinin değersiz bir insan olmasından kaynaklandığını düşünürdü. Bu durum onu daha da çok üzüyordu. Danışanım bir arkadaşından gelen olumlu bir geri bildirimi dahi yanlış yorumluyordu. Ona göre arkadaşı bir maske takıyordu ve Süheyla nin aslında nasıl biri olduğunu fark ettiğinde ilişkilerini bitireceğine inanıyordu. Bunun sonucunda danışanımın az sayıda arkadaşı oldu ve hiçbiri de yakın değildi.
Süheyla . hanım kendi yeteneğine göre düşük bir işte çalışıyordu. Patronuyla terfi konusunda konuşma, başka iş fırsatları kovalama gibi kendini daha iyi pozisyonlara getirecek adımlar atmaktan kaçındı. Süheyla . hanım terapistinden yani benden de çok az çabayla kendisini tedavi etmesini bekledi. Danışanım , annesinin çocukken ona nasıl tacizkar davrandığını ortaya koyarsa terapistinin onu, olumsuz şekilde yargılayacağından emindi. Ama beklediği olmadı o seansta… Terapist, Süheyla hanımın kendini kötü ve dışlanabilir görmesine rağmen, terapistin bu şekilde düşünmediğini fark etmesine yardımcı oldu. Süheyla hanımla seanslarımız halen devam ediyor ve her terapiden sonra kendini daha girişken ve güvenli hissediyor.
Çekingen kişiler çoğunlukla kendi değerlerini fark etmezler, aksine itici ve kişilik olarak yetersiz olduklarına inanırlar. Kendilerini istenmeyen kişiler olarak görürler, toplumdan soyutlanmış, yalnız ve mutsuzdurlar. Bu kişiler dünyayı düşmanca, soğuk ve aşağılayıcı bir yer olarak görür. İnsanlar her an kritize etmeye, eleştirmeye, küçük görmeye ve umursamaz davranmaya hazır gibi algılanır. Dolayısıyla bu kişiler en ufak bir eleştiri karşısında bile büyük acı duyarlar. Korkuları öyle bir boyuta varır ki, en önemsiz olayda bile başkalarının kendisini küçük düşüreceğine ve ne yaparsa yapsın insanların hep kendisinde hata bulacağına inanır. Bu bozukluğa eşlik eden sorunlar toplumsal ve mesleki alanda ortaya çıkar. İşlerinde yükselemezler ya da çok yavaş ilerlerler. Sevgi ve kabul görmek istedikleri için diğer insanlarla ideal bir ilişkileri olduğu düşlerini kurarlar. Az sayıda arkadaşları olduğu için onlara çok bağlanırlar. Bazen de hem çekingen bozukluk hem de bağımlı kişilik bozukluğu bir arada görülebilir. Pek çok kişi çekingen özellik sergileyebilir. Bu özellikler, esneklik göstermediği, uyumu bozduğu, süreklilik taşıdığında, mesleki olarak başarıyı engellediğinde, çekingen kişilik bozukluğu tanısı alır.
Büyük çoğunluğu psikoterapiden yararlanır. Terapistlerine güvenirlerse bağlanırlar. Terapistinden aldığı güçle yavaş yavaş dış dünyaya katılırlar. Utangaçlıklarıyla, dışlanma korkularıyla, kişiler arası ilişkiler kurma inceliklerini öğrenirler ve bunu terapi odasının dışına çıkarabilir.
Sosyal fobi hastası olan Bir danışanım, yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlatıyordu: “Kıvanç hanım, ben 32 yaşında yeni evli bir bayanım. Yeni insanlarla tanışmam gerektiğinde bunun sıkıntısını günlerce öncesinden çekmeye başlıyorum. ‘Acaba o kişi hakkımda ne düşünür, beni küçümser mi?’ gibi sorular aklımdan çıkmıyor. Daha onunla görüşmeye gitmeden heyecanlanmaya başlıyorum. Bir toplulukta herkesin bana baktığını düşünüyorum. Bundan aşırı derecede rahatsız oluyorum. Evde eşimle konuşurken zorlanmıyorum ama yeni tanıştığım insanlarla rahatça konuşamıyorum. Bu nedenle yeni gruplara giremiyorum.”
Bir öğrenci danışanım da problemini şöyle dile getirmişti:
“Okulda yazılı sınavlarda başarılı olurken, sözlü yoklamalarda bildiğim soruya bile cevap veremiyorum. Öğretmen beni görüp de soru sormasın diye sıranın üstüne yumuluyorum. Bu yüzden hiç mutlu değilim. Kendime güvenim yok. Daha önce bununla ilgili ilaç kullandım ama bir faydasını göremedim. Ne olacak benim halim?"
Çekingen kişiler toplum içinde otururken, konuşurken veya herhangi bir işi yaparken yüzde kızarma, ellerde titreme, kendini küçük düşürecek bir şey yapma korkusu veya mahcup olma endişesi ya da alay edileceği hissini taşırlar.. Bu sebeple kişi, topluluk içine girmekten kaçınır, girmek zorunda kalırsa da bunalır. Sanki, kötü bir şey olacakmış gibi, içinde belirsiz bir sıkıntı, endişe duygusu ortaya çıkar. Bu, hafif tedirginlik ve gerginlik duygusundan, panik derecesine varan değişik yoğunlukta olabilir. Kişi, bu belirtilerin diğer kişiler tarafından fark edileceği korkusuyla topluluğa girmekten kaçınır. Her zaman girdiği ortamlara giremez.
Yani tek tek cümlelerle özetlersek;
Tanımadığınız insanların yanında kendinizi kötü hissediyorsanız,
İnsanların yanında konuşmaktan çekiniyorsanız
Çoğu kalabalık yerlerde kalmak zorunda kaldığınızda, nefes darlığı, elde yüzde yanma, titreme, bayılacakmış gibi olma duyguları hissediyorsanız,
Utanma ve çekingenlik yüzünden sık sık iş yeri değiştirmek zorunda kalıyorsanız veya iş yerinizde bu yüzden başarısız oluyorsanız, kendinizi ön plana çıkaramıyorsanız,
Karşı cinsin yanında kendinizi rahat hissedip, kendinizi rahat ifade edemiyorsanız,
İnsanların gözlerinin içine bakamıyorsanız… ve tüm bu sorunların içinden çıkamıyorsanız o zaman sizde muhtemelen sosyal fobi denilen rahatsızlık var demektir.
Bu sorunu yaşayan diğer bir vakamı sizlerle paylaşmak isterim;
Nilgün ün annesi şizofren hastasıydı ve Nilgün e çocukken sözel ve fiziksel istismarda bulunmuştu. Çocukken danışanım annesinin kendine karşı soğuk oluşu nedeniyle, kendini aslında değersiz işe yaramaz bir insan olduğuna inandırmıştı. Aslında Nilgün annesini memnun etmeye çalışan gayet iyi huylu bir çocuktu. Bu yüzden danışanım annesinin kendine kötü ve soğuk davranmasının nedeninin, kendinden kaynaklandığı sonucuna vardı. Oysa Nilgün ün annesi psikolojik yönden hastaydı ve bu yüzden sorunlu ve mesafeli soğuk biriydi.
20 yaşlarında biri yetişkin olduğunda, Nilgün . diğer kişilerin onun eninde sonunda değersiz ve kötü biri olduğunu düşüneceklerine inandığında hep bir dışlanma kaygısı içinde oldu.
Her bir sosyal ilişki öncesinde Nilgün ün birçok otomatik yani zararlı düşünceleri vardı. Yüksek derecede özeleştiriye yatkındı ve kabul edilmeyeceğini düşünürdü. Başkalarının onu zavallı gibi göreceğini ve ondan hoşlanmayacaklarını düşünürdü. Danışanım için tanıştığı herkesin, ona olumlu tepkiler vermesi önemliydi. Bir marketteki kasiyer bile, biraz ters davrandığında Nilgün otomatik olarak, bu durumun kendisinin değersiz bir insan olmasından kaynaklandığını düşünürdü. Danışanım bir arkadaşından gelen olumlu bir geri bildirimi bile yanlış yorumlardı. Hele eleştiriye hiç katlanamazdı. Nilgün e göre arkadaşları bir maske takıyordu ve onun aslında nasıl biri olduğunu fark ettiklerinde ilişkilerini bitireceklerine inanıyordu. Bunun sonucunda danışanımın az sayıda arkadaşı oldu ve hiçbiri yakın samimi değildi. Nilgün hep kendini yalnız hissediyordu.
Nilgün . aslında işletme mezunuydu ve çok iyi derecede İngilizcesi vardı. Ama yeteneklerine göre danışanım daha düşük bir işte çalışıyordu. Emsallerinden daha az maaşla çalışıyordu. Patronuyla terfi konusunda konuşma, başka iş fırsatları kovalama gibi kendini daha iyi pozisyonlara getirecek adımlar atma konusunda da çekingen davranıyordu.
Nilgün ile terapilerimiz halen sürüyor ve kısa sürede kendisinde çok olumlu değişimler iyileşme gözlendi.
Sosyal fobik kişilerin kendine güvenleri geçmişte yaşanan bazı olaylar olumsuz tecrübeler sonucunda azalmaya başlar. Böyle olumsuz yaşantılar, bazen üzeri kapatılarak bilinçaltına atılabilir. Bunlar kişiye ağır geldiği için bilinçaltına atılmıştır. Bu olumsuz tecrübeler, bir psikoterapist ile yapılan terapi seanslarında ortaya çıkar ve kendi yerini bulur. Özellikle de ben Grup Psikoterapilerini öneriyorum. Grup terapilerinde kişi, hem doğru iletişim yollarını teorik ve pratik olarak olarak öğrenir, hem de grup içinde kendini ifade ettikçe kendine güveni artar. Bu güven duygusu, kişinin gerçek hayatına da yansır. Hem de bu tür rahatsızlığa sadece kendisinin sahip olmadığını anlar ve rahatlar.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Kıvanç TIĞLI Fotoğraf
Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi15 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI'nın Makaleleri
► Anksiyete Bozukluğu: Vaka Örnekleri Psk.Mustafa GÖDEŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sosyal Fobi Vaka Örnekleri' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Özşefkat Ocak 2021
► Korona Kaygısı Ocak 2021
► Kendin Olma Cesareti Ocak 2021
► Çocuklarda Çalma Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:12
Top