Hoşgörü ve Tahammül
Her bireyin kendini ifade etme, değer yargılarına ve inançlarına uygun yaşama hakkı vardır. Fakat dünyanın neredeyse her yerinde bireyler düşüncelerini özgürce ifade etmek, inançlarına uygun yaşamak konusunda sıkıntılar yaşıyor. İnsanların birbirine olan tahammülsüzlüğü ve memnuniyetsizliği, hoşgörü noksanlığından kaynaklanıyor. Peki, neden gün geçtikçe daha bencil hale geliyor ve sağduyudan, saygıdan, empatiden uzaklaşıyoruz?
Sanırım hoşgörü artık acizlik, teslimiyet olarak görülüyor. Ancak hoşgörü teslimiyet demek değildir. Hoşgörünün olmadığı bir toplum karışıklığa ve kavgaya daha müsait bir toplum haline gelir. Komşusunun, arkadaşının, meslektaşının düşüncelerine hoşgörü ile yaklaşamayan bir toplum çeşitlilikten uzak ve tek düze olmaya yüz tutmuş bir toplum olur. Yani aslında hoşgörü her türlü davranışı düşünceyi kabul etmek, teslim olmak değil aksine olgun bir tavırla farklı düşünce ve inançlarında toplumun bir parçası olmasına yardımcı olmaktır. Bir arada yaşamanın getirdiği sorumluluklarımız elbette olacaktır. Sınırlar ve kurallar elbette olacaktır ancak bu sınırlar hiçbir zaman ayrımcılığa yol açmamalıdır. Ayrımcılık başladığında birlik ruhu kaybolur ve insanlık uygar duruşunu kaybeder. Sir Arthur Helps “ Hoşgörü uygarlığın biricik sınavıdır” demiştir. Hoşgörüden yoksun bir toplum birlik olabilmekten yoksun ve ayrılıklara müsait bir hale gelir.
Peki, hoşgörüyü nasıl içselleştirebiliriz?
Hoşgörü sahibi olabilmek, bu davranışı içselleştirebilmek için empati kurmayı öncelik haline getirmeliyiz. Empatiyi, kendini başkalarının yerine koyarak anlamaya çalışmak olarak tanımlayabiliriz. Empati kurabilmenin önemli kuralı yapacak olduğunuz davranışın sonucunu görebilmektir. Bu noktada atalarımızın söylediği “iki düşün bir söyle” sözü kulağımıza küpe olmalıdır. Yani fevri davranıp, duygularınıza ve belki öfkenize yenik düşerseniz, empati kurmaktan uzaklaşırsınız. Bu noktada farklı kültür, çevre ve alışkanlıkları göz önünde tutarak ilişki işinde olduğumuz kişiyi anlamaya çalışarak davranışlarınızı şekillendirebilir ve hoşgörülü olma yolunda önemli bir adım atabilirsiniz.
Başkalarını anlayabilmek yani empati kurabilmek hoşgörünün en önemli basamağıdır. Hoşgörü gönülleri yumuşatır, çözüm bulmak daha kolay hale gelir. Bireyler daha huzurlu ve mutlu olurlar. Huzur ve mutluluk toplum olarak bizlerin daha da ilerlemesine ve uygar duruşunu muhafaza etmesine yardımcı olur.
Huzura ve anlayışa ihtiyacımız olan bu günlerde, hoşgörü güzelliklerin anahtarı olabilir. Her bireyin hoşgörülü ve anlayışlı olması çok ütopik görünse de, bugün kendimizden başlayarak ve çevremize örnek olarak bu güzel hasletin yayılmasını sağlayabiliriz.
Sanırım hoşgörü artık acizlik, teslimiyet olarak görülüyor. Ancak hoşgörü teslimiyet demek değildir. Hoşgörünün olmadığı bir toplum karışıklığa ve kavgaya daha müsait bir toplum haline gelir. Komşusunun, arkadaşının, meslektaşının düşüncelerine hoşgörü ile yaklaşamayan bir toplum çeşitlilikten uzak ve tek düze olmaya yüz tutmuş bir toplum olur. Yani aslında hoşgörü her türlü davranışı düşünceyi kabul etmek, teslim olmak değil aksine olgun bir tavırla farklı düşünce ve inançlarında toplumun bir parçası olmasına yardımcı olmaktır. Bir arada yaşamanın getirdiği sorumluluklarımız elbette olacaktır. Sınırlar ve kurallar elbette olacaktır ancak bu sınırlar hiçbir zaman ayrımcılığa yol açmamalıdır. Ayrımcılık başladığında birlik ruhu kaybolur ve insanlık uygar duruşunu kaybeder. Sir Arthur Helps “ Hoşgörü uygarlığın biricik sınavıdır” demiştir. Hoşgörüden yoksun bir toplum birlik olabilmekten yoksun ve ayrılıklara müsait bir hale gelir.
Peki, hoşgörüyü nasıl içselleştirebiliriz?
Hoşgörü sahibi olabilmek, bu davranışı içselleştirebilmek için empati kurmayı öncelik haline getirmeliyiz. Empatiyi, kendini başkalarının yerine koyarak anlamaya çalışmak olarak tanımlayabiliriz. Empati kurabilmenin önemli kuralı yapacak olduğunuz davranışın sonucunu görebilmektir. Bu noktada atalarımızın söylediği “iki düşün bir söyle” sözü kulağımıza küpe olmalıdır. Yani fevri davranıp, duygularınıza ve belki öfkenize yenik düşerseniz, empati kurmaktan uzaklaşırsınız. Bu noktada farklı kültür, çevre ve alışkanlıkları göz önünde tutarak ilişki işinde olduğumuz kişiyi anlamaya çalışarak davranışlarınızı şekillendirebilir ve hoşgörülü olma yolunda önemli bir adım atabilirsiniz.
Başkalarını anlayabilmek yani empati kurabilmek hoşgörünün en önemli basamağıdır. Hoşgörü gönülleri yumuşatır, çözüm bulmak daha kolay hale gelir. Bireyler daha huzurlu ve mutlu olurlar. Huzur ve mutluluk toplum olarak bizlerin daha da ilerlemesine ve uygar duruşunu muhafaza etmesine yardımcı olur.
Huzura ve anlayışa ihtiyacımız olan bu günlerde, hoşgörü güzelliklerin anahtarı olabilir. Her bireyin hoşgörülü ve anlayışlı olması çok ütopik görünse de, bugün kendimizden başlayarak ve çevremize örnek olarak bu güzel hasletin yayılmasını sağlayabiliriz.
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.