2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sevsinler Sizin Psikiyatrinizi
YAZI #2508 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Nisan 2015
SEVSİNLER SİZİN PSİKİYATRİNİZİ
08.04.2015

"The Journal of Clinical Psychiatry tıp dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, antidepresan kullananların yüzde 69’ unda depresyon kriterleri, yüzde 38’ inde ise obsesif kompülsif hastalık, panik hastalığı, sosyal fobi veya yaygın anksiyete bozukluğu kriterleri bulunmuyor (1)." (Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Rasim KÜÇUKUSTA)

Bu oran ülkemizde en az % 90. İddia ediyorum. Ne dediysem bilim de ispat ediyor. Bizde bilim olmadığı için yarın bu verdiğim oran da teyit edilecek...

Sevsinler sizin psikiyatrinizi!

Bu tablo bir hata yahut yanlış ürünü değildir. Sağlık söz konusu olduğu için bunun adı sömürüdür, aldatmacadır, suistimaldir. Bunun adı kısaca cinayettir. Bunları ve hekimliği yaşatma, onun prestijini koruma adına bu sömürüye, bu kitlesel sağlık kıyımına göz yumanları yarın toprak kabul etmeyecek! İddia ediyorum: Bu statüko ağır cezada yargılanmalıdır.

Neden Antiüroloji, anti dermatoloji, antinöroloji, antikardiyoloji vs. yok da sadece antipsikiyatri var hiç düşündünüz mü?

Nedeni çok açık değil mi? Ciddi bir bilim dalına karşı bir hareket gördünüz mü siz hiç?

Psikiyatri kendini muteber bir bilim dalı, bu anti hareketi ise bilimden uzak bir çaba olarak görür, pek ciddiye almaz! Oysa psikiyatri muteber bir bilim olsaydı üroloji, kardiyoloji gibi olurdu, kendisine karşı bir akım da doğmazdı!
Hiç kimsenin psikiyatriye bir garazı yok! Bu karşı çıkış çoğunun sandığı üzere kıskançlıktan falan da kaynaklanmıyor. Öyle olsaydı kadın doğum, kalp damar cerrahisini vs kıskanılırdı!

Yıllardır kitlelere açıkça yalan söylüyor, kitaplarında bile açıkça hastalık diyemediği, bozukluk dediği sorunları halka karşı ısrarla hastalık diye pazarlıyor. Hastalık olmadığı için hastalık yazmayan sorunlara sıra halka ve kliniklere gelince birden hastalık muamelesi çekiyor, hastalık olmayan sorunları bir hastalıkmış gibi ilaçlarla tedaviye çabalıyor. Bununla da yetinmiyor, kendi kitaplarında dahi ilaç + terapi dendiği halde yıllardır sağaltımı sadece ilaca indirgeyerek eksik yürütüyor. Dikkat edin bu iki temel hatanın sonucu hem yanlış tedavi verilmesi hem de eksik tedavi sunulması demektir. Hem yanlış, hem eksik… İki yanlıştan bir doğru çıkar mı? Çıkmıyor haliyle.

Bu yüzden bu kliniklere elini veren kolunu kaptırıyor. Bu kliniklerde yardım hemen her vakada yılan hikayesine dönüşüyor.

Sonra fayda ortaya çıkmayınca bu sefer de “İlacını değiştirdik” diyerek aynı gruptan farklı bir ticari marka ilacı sanki yeni bir ilaçmış gibi sunuyor. Yine hekimliğe duyulan güveni suiistimal ediyor. Böylece fayda etmeyen bir grup ilacı başka isim altında yine içirmeye devam ediyor. Bunun adı sömürü değil de nedir? Dolma biber fayda etmeyince bir süre de sivri biberi domates yahut patates gibi sunmanın adı nedir sahi? Bir üç beş yılı da böyle çalıyor. Kişileri ilacın bir yığın komplikasyonuna ve “Ben sahiden ciddi bir hastayım” inancına sokması da bu sömürünün ekstrası. Bitmiyor ki sömürüsü! Keşke bu kadar olsa!

Sonra aynı gruptan üç, dört kalem ilacı her birisi farklı farklı ilaçlarmış gibi sunuyor son dönemde! Bu taktiği yeni keşfettiler. “Psikiyatride çok ilaç yok, hep aynı iki kalem ilacı verip duruyorlar” algısı kuvvetlenmeye başlayınca! Maksat “Bakın bizde de çeşitli ilaçlar var” algısı yaratmak! Bir diğer gayesi de muhtemelen kişilerde “Ben sahiden kötüyüm” algısı inşa etmek! Çünkü psikiyatri pompaladığı bu hastalık algısından nemalanıyor.

“İlaçlar bağımlılık yapmıyor” diyor ama doktor kontrolünde kademeli kesilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor. Kademeli kesiliyor çünkü bu ilaçlar ciddi bağımlılık yapıyor. Bu gerçeği de gizliyor. Burada da kitlelere yalan söylüyor.

İlaç kesilmesine bağlı yoksunluk (ve bağımlılık) belirtilerini hastalık henüz iyileşmemiş şeklinde yorumluyor, kişileri yine gereksiz yere ilaca daha uzun süre mahkum ediyor.

Kafadan en az 1 yıl kullanmalısın vs diyerek kişilere 2, 3 ay sonra normale dönüp dönmediklerini görme şansı bırakmıyor. “Aman ilacı kesmeyin” korkutmacası nedeniyle çoğu kişi aslında sorunları kalmadığı halde boş yere ilaca devam ediyorlar. Bu ilaçlar 2, 3 yıl kullanıldığında zaten o ruh tarlası daha iflah olmuyor, artık ilaçsız yapamaz hale geliyor. Tıpkı kimyasal ilaç giren tarladan daha sittin sene doğal ürün alınamaması gibi. Böyle olmasaydı depresyon vs. denilen ama aslında hastalık değil bir duygu durum olan sorunlar için 3, 5, 10 yıl ilaç kullanılır mıydı?

Her sorunu hayali Serotonin düşmesi ile açıklıyor ama ilaçlarla bunu nedense yıllar boyu bir türlü yerine koyamıyor! Demek ki verdiği ilaçların serotonin artırıcı işlevi bir yandan buharlaşmaya uğruyor!

Olumsuz yaşam olayları sonrası içine girilen hiç bir süreç patoloji değildir ve iş, mesleki, toplumsal alanda işlev kaybı olmalı gibi en temel bozukluk kriterlerini göz göre göre yok sayıyor. Bu iki temel tanı / DSM kriterine dikkat edilse hasta denilen kişi sayısı % 5’e düşecektir.

Tıpta belirtiler hastalık demek değildir. Örneğin öksürük belirtisi öksürük hastalığı demek değildir. Öksürük şayet altta bir patolojik bulguya götürürse semptom ve hastalık değeri taşır. Psikiyatri ise üç beş belirtinin bir araya gelmesine hemen hastalık muamelesi çekiyor. Çünkü altta ulaşabileceği bir bozukluk yok! Oysa çoğu normal durumlarda da üç beş belirti bir araya geliyor. Sözgelimi bir süre uykusuz kalınca bile halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi vs görülebiliyor. Bunun gibi… İnsan başı sadece hasta olunca değil, ekran başında çok oturunca da ağrıyor. Psikiyatri bu gerçeği de yok sayıyor.

Bugün hakikaten hastalık olan şizofreni bile henüz hipotezlerle açıklanıyor. Yani bu konu bile henüz kesinliğe ulaşmış değil. Örneğin dopamin hipotezi gibi. Şizofreni gibi en ağır, en fiziksel duran bir gerçek hastalıkta bile durum böyleyken depresyon gibi sorunlarda sanki her şey kesinleşmiş gibi yapması, bir hipotez uğruna sadece kimyasal yaklaşımlar sunması işin başka düşündürücü yanıdır.

Sonuç olarak bu alanda hatalar, yanlışlar, ihmaller değil; ciddi aldatmacalar, sömürü ve suiistimaller vardır. Bu ve burada sayamadığım diğer uygulamalarını düşününce şunu söylemek kaçınılmaz hale geliyor:

Bu statükonun yatacak yeri yoktur. Bu statükoyu yarın toprak kabul etmeyecektir. Bir hipotez uğruna ya rab ne ruhlar, ne psikolojiler batıyor.

Psikolog
İzzet GÜLLÜ
     12 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Makaleleri
► Sizin Evde Patron Kim? Psk.Merve MULCAR
► 2 Yaş Sizin İçin Kriz mi? Psk.Reyhan UZUN
► Sizin Depresyonunuz Hangisi Psk.İzzet GÜLLÜ
► Çocuğunuz Sizin Aynanızdır Gözde ERDOĞAN
► Yaşamınız Sizin Ellerinizde Psk.Saadet ELEVLİ
► Bebeğinizin Geleceği Sizin Elinizde Psk.Burçin DEMİRKAN
► Mutlu Evlilik Sizin Elinizde Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Bu Sizin İçin Doğru İlişki mi? Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Sizin Aileniz Hangisi: Aile Tipleri Psk.Dnş.Onur AKKOCA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sevsinler Sizin Psikiyatrinizi' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:29
Top