2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kişiliğimizde İbadet ve Orucun Yeri
YAZI #2613 © Yazan Psk.Melek DEMİR | Yayın Temmuz 2015
KİŞİLİĞİMİZDE İBADET VE ORUCUN YERİ
İnsanların 2 temel unsur üzerine kişilik yapıları oluşur. Bunlardan biri genetik faktör diğeri ise toplumsal faktördür. Genetik faktör; aileden gelen biyolojik yapının kişinin psikolojik işleyişine olan etkisidir. Örneğin Ailesinde şizofreni, obsesif bozukluğu (takıntı hastalığı), Bi-Polar, Borderline (sınırda kişilik) bozukluğu gibi rahatsızlıkları olan bireylerin biyolojik yapılarından dolayı, diğer insanlara göre bu rahatsızlıklara yakalanma riski daha fazladır. Toplumsal faktör; içerisinde din, ahlak kuralları, kültür, dil, medeniyet, örf, adet, töre, gibi birçok unsuru barındırır. Bu unsurlar kişiliğimize doğuştan değil zaman içerisinde model alma yöntemiyle (görerek ve taklit ederek öğrenme şekli) yaşamımıza işler. Örneğin; büyüklerimiz yanında nasıl oturup kalmamız gerektiği, bir sofrada nasıl yemek yenmesi gerektiği, bir misafir geldiğinde nasıl ağırlanmalı, bir ağabey kavramının ya da abla kavramının sorumlulukları, bir babanın ev içindeki görevi, bir anneye düşen sorumluluklar gibi birçok sayabileceğimiz yaşam şeklimizdeki davranışların temelinde yatan toplumsal faktörlerin kişiliğimize öğretmiş olduğu kurallardır.
Bu iki temel unsura baktığımızda kişiliğimizde en büyük kısmı kapsayan toplumsal faktörlerdir. Çünkü genetik faktörler %10-15 civarı iken toplumsal faktörlerin kişiliğimizin oluşumda ki etkisi %85-90’ ı bulmaktadır. Toplumsal faktörlerin bu nevi çok etkilemesinin sebebi içinde barındırmış olduğu dil, din, ahlak kuralları, kültür, medeniyet, örf, adet, töre, gibi birçok önemli ve geniş kapsamlı unsurları barındırmasıdır. Bu kadar yapı taşı olan toplumsal kuralların temelinde yatan ve merkezi gibi olan bir unsur vardır oda DİN kavramıdır. Din toplumsal faktör içerisinde bulunan her yapı taşını etkiler. Din kültürümüzü belirlemede, ahlaki davranışlarımızı belirlemede, örf ve adetlerimizi belirlemede büyük rol taşır.
Her toplum kendi dini inanışının getirdiği davranış ve toplumsal faktörlerini yaşar. Davranışları, yaşam şekilleri benimsedikleri dine dayalı olarak şekillenir ve benimsenir buna bağlı olarak da kişilik yapılarının temeli ortaya konur. Örneğin; Hindistan da İneklerin kutsal sayılması, onlara yapılan hiçbir hakaretin kabul edilirliğinin olmaması, ineklerin eve girip çıkmasının normal karşılanması, İnek etinin haram kılındığı bir ülkedir. Birey olarak düşünürsek bir kişinin dinine bağlı olarak, inancının kuvvetiyle, bir ineğe davranış şeklinin, ona bakış açısının ne nedenli etkilendiğini, şekillendiğini görebiliyoruz.
Olayı toparlarsak bizi şu kapıya çıkarır; insan şahsiyetini, kişiliğini, oluşturan en önemli faktörlerden biri Din ve Dinin yaşayış kurallarıdır. Bu önemi şu dereceye bile çekebiliriz: Kişinin davranışında etkili olan ana özelliklerden biri dini inançtır ve kişinin tüm hayatını büyük oranda etkisi altına alabilir.
Kendi ülkemizi değerlendirirsek, Laik bir ülke olarak ta geçse asıl dini inancımız ve toplumsal kurallarımız İslam’ a dayalı olarak şekillenmekte. Müslüman bir ülkede yaşadığımızdan İslam ve İslami kuralların yaşamımızı, toplumsal kurallarımızı, inançlarımızı, kendi doğru ve yanlışlarımızın oluşmasında ki asıl unsur diye adlandırmak yanlış olmaz. Kişiliğimizin oluşumunda dinin etkisi olduğuna göre sahip olduğumuz İslami inançlarla tavır ve davranışlar bir bütünlük kazanır ve bu devamlılık kazandıktan sonrada kişiliğimiz meydana gelmiş olur.
Dine bağlı bir kişiliğin oluşmasında inanç ve ibadet vasıtalarıyla gerçekleşir. Peki! Nedir inanç? Nedir ibadet? İnanç: Allah’a duyulan bağlılıktır, içsel imandır. İbadet ise inancın davranışlara yansıması inanılan varlığa bağlılığın söz ve hareketlerle gösterilmesidir. Bu tanımlara bakıldığında inanç ve ibadet arasında sıkı bir bağın olduğunu söyleyebiliriz. ‘’İman bir tohum ise İbadet onun filizlenmesidir’’ şeklinde bu bağı somutlaştırabiliriz.
İbadet başta namaz olmak üzere, oruç tutmak, dua etmek, Allah’ı zikretmek, zekât vermek, hacca gitmek gibi Allah’a yakın olma onunla irtibat kurma vasıtalarının tümüne denir. İbadetler, kişilik karakterleri düzenleyicisi ve dengeleyicisi sistemi olarak da algılanabilir. Bu sistem biz ilk doğduğumuz andan itibaren anne-baba, çevre tarafından bize öğretilmeye başlanır. Örneğin evde sürekli namaz kılan anne-baba, oruç tutan anne-baba, ve aynı davranış şekillerinde bulunan çevremiz bizimde her ramazan ayında oruç tutmamız ve her ezan sesinde namaz kılmamız gerektiğini model olarak öğretmiş olurlar. Bu ve benzeri tüm ibadet şekillerini bu şekilde öğrenmeye başlarız. Ayrıca, gereği gibi kurallara uygun doğru yerine getirilen ibadet kişiyi her türlü kötü ve iğrenç düşüncelerden alıkoyar. Çünkü karşımızda sınırları gösteren, doğruyu ve yanlışın ne olduğunu açık ve anlaşılır ifade eden bir din sistemi vardır. Örneğin, kişinin başına olumsuz bir olay geldiğinde ‘’Allah’tan gelir her şey’’ düşüncesiyle olaylara tahammül sabrını arttırabilir veya ‘’ her Şer’de vardır bir Hayır’’ şeklinde bir yaklaşımın olaylara güzel ve olumlu tarafından bakmayı sağlayabilir. Bu duygular, dini inancını, hayatı boyunca doğruluğunu kabul ettiği yaşayış biçimine uygun davranışlar sergilemesiyle oluşan vicdani huzur ve rahatlıktır. Peki, kişi kabul ettiği inanca, ters davranışlarda bulunursa psikolojisi nasıl etkilenir? Tabi ki her Müslüman dört dörtlük bir inanç sistemi öğrenme şansına sahip olamaz ya da öğrendiği halde o şekilde yaşayamaz. Kul hakkı yiyen, zulüm eden, kötü ahlaka sahip olanlar, insan sevgisinden uzak olarak yaşayabilen Müslümanlar da vardır. Hatta bu düşüncelerle toplum tarafından kabul görmek için çok imanlı taklidi yapan vatandaşlarımızda mevcuttur. Bu kesimler arasında şöyle bir kategoride vardır; ‘’ mümkün olduğunca inancını en saf haliyle yaşayan fakat bazen kendini kontrol edemeden günah işleyen, inancına ters düşen davranışlarda bulunan Müslümanlar’’. Bu kişilerde vicdan kavramı vardır buda yaptığı yanlışı, günahı sürekli düşünerek kendine kızgınlık ve öfke duyar, İnandığı varlığa kendini ihanet etmiş gibi hisseder. Bunu hissetmesinin sebebi doğduğundan beri kabul ettiği benimsediğe inançlara ters davranışlarda bulunması ve kendisiyle büyük bir çelişki, çatışmaya girmesidir. Kişi bu çatışma içinde yıpranır. Allah’a tövbe eder ama kendini affedemez. Bu öyle vicdanı bir savaş olur ki artık kişi kendine ve çevresindekilere zarar verebilecek duruma gelebilir. İçten içe, düştüğü bu durumu sorgular durur. İşin içinden çıkamadığında (özellikle dindar kişilikte) bazı kişilik bozuklukları yaşanmaya başlayabilir; Obsesif (takıntı), Anxiety (kaygı), panik bozukluğu, pasif-agresif bozukluk gibi psikolojik problemlerle yüz yüze kalır. Bu tür rahatsızlıklar artık kişinin hayatını zindana çevirir, günlük işlerini ve ilişkilerini bile etkilemeye başlar. Psikolojimiz öyle bir gizemdir ki, bu yaşadığımız çatışmaları bilinçaltında bile salkıyabiliyor. Bazen yaşadığımız şeylere tarif ve bir açıklama bulamayız. Yaşadığımız birçok çelişki ve çatışmalar bilinçaltı dediğimiz beynimizin karanlık bölgelerinde yaşanır. Ancak onlara da bilimsel destek yani terapiler ile inebilir ve çare bulabiliriz. Mail yoluyla sormak istediğiniz tüm psikolojik sorulara açığız.
İbadetlerin oruç gibi, namaz gibi davranışlar, kişiye kazandırdığı en önemli kişilik özelliklerinden biride ‘’sorumluluk’’ duygusudur. Kişide oluşan Allah’a kulluk görevi ve Allah’a duyulan şükran borcu olarak düşünüldüğünde ibadetler sorumluluk duygusunu geliştirmektedir. Ayrıca ibadet anında, geçici de olsa, kötü düşünce ve eğilimlerin bir kenara atıldığı bir atmosfer yaşanır.
Dinimiz İbadetlerinde bulunan birçok güzel davranış örnekleri ve kuralları olmasına rağmen neden herkes aynı davranamaz neden herkes tam bir uyum içerisine girmez? Çünkü ibadetleri yerine getirmek bir irade işidir. İbadet davranışlarını sergilemede irade büyük rol oynamaktadır. Düşünün bir kere her gün beş kere abdest almak, namaz kılmak, ramazan ayı boyunca tüm gün ağza hiçbir şey sürmeden bununla beraber ‘’eline, beline, diline sahip ol‘’ felsefesiyle hareket etmek gibi ibadet ağır külfeti olan şeylerdir. Sahip olmuş olduğumuz, alın teriyle kazanmış olduğumuz malın bir kısmını dağıtmak. Bu tür davranışlar irade işidir ve bunun kişiden kişiye göre değişmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Fakat dinimizin gerekliliği ve Allah’a olan sevgimizle irademizin yettiği kadarıyla ibadetlerimizi yerine getirme çabası içerisinde olmak irademizi terbiye etmemize ve güçlenmemize yardımcı olur. Buda kişiliğimize olumlu yönde katkıda bulunur. Örneğin gün doğmadan namaza kalkarak erkenden güne başlamak ve yatsı namazıyla uyku saatini baz alan bir bireyi düşünürsek gece geç vakitlere kadar gereksiz işlere vakit öldürmeyecek gününü iyi değerlendirecektir. Bu da kişiyi planlı, programlı ve disiplinli yapar.
Bir diğer örnekte 1 ay boyunca tam bir teslimiyetle tutulan oruç, erdemli davranışlara yönlendirme ve kötü sayılan davranışlardan uzak durmada fevkalade etkindir. Peygamber efendimiz (s.a.v.) ‘’oruç kötü olana bir kalkandır’’ diyerek orucun acıdan istenmeyen olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan alıkoyma işlevine dikkat çekmiştir. Orucun kişiliğe etkisinde şunları da söyleyebiliriz: kişiye 2 farklı alanda faydalı ve olumlu hizmet eder. Biri ruh diğeri ise beden sağlığıdır. Oruç tutan kimse gün boyunca kendini ibadet içinde sayar ve bu bilinçle hareket eder. Orucum bozulabilir hassasiyetiyle başkalarına zarar verici davranışlardan kendisini alıkoymaya, kontrol etmeye çalışır. Bu güzel ibadet psikolojisi içerisinde güzel ve iyi davranışlara yönelerek sevabını artırmak ister. Bu vesileyle oruç zararlı arzu ve istekleri baskı altında tutarken yararlı davranışların eyleme geçmesine yardımcı olur. Bedensel sağlık açısından düşünüldüğünde oruç sadece aç kalma eylemi değildir. Oruç vücuttaki yağ depolarını harekete geçirmekte ve damar sertliğine engel olmaktadır. Bununla beraber yüksek kolesterol, tansiyon, bazı böbrek rahatsızlıklarına da şifa aracı olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
İbadetlerin ve özellikle orucun kişiliğe, insan psikolojisine olan faydaları ve etkileri sadece bunlarla sınırlı değildir. Üzerine kitaplar yazılabilir. Yazımı sonlandırırken şu cümleyle toparlayabiliriz; ibadetler özellikle oruç ruhu, nefsin ve bedenin esaretinden kurtarır, böylelikle ruh nefis canavarını yenerek kendi benliğine hâkimiyet kurar.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Melek DEMİR Fotoğraf
Psk.Melek DEMİR
Diyarbakır (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Melek DEMİR'in Makale ve Yazıları
► Sporun Psikolojideki Yeri Psk.Aslıhan DEĞERLİ AYTOĞAN
► İş Yeri Şiddeti ‘mobbing’ Psk.Elif Sultan DEMİRHAN
► Çocuk Eğitiminde Annenin Yeri Dr.Psk.Murat İDİN
► Çocuğun Yaşamında Okulun Yeri Psk.Dnş.Ercan TEKİN
► Psikologun Zayıflama Tedavisindeki Yeri Psk.Banu AKMAN ŞAHİN
► Kişilik Gelişiminde Anne ve Babanın Yeri Psk.Dnş.Evrim Alkış DEMİREL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kişiliğimizde İbadet ve Orucun Yeri' başlığıyla benzeşen toplam 34 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:27
Top