2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hüznün Konçertosu
YAZI #3838 © Yazan Uzm.Psk.Nur METİN KORKMAZ | Yayın Eylül 2017
Üç Renk: Mavi. Kieslowski’nin Fransa bayrağında özgürlük, eşitlik, kardeşlik kavramlarını simgeleyen mavi, beyaz ve kırmızı renklerinden esinlenerek yarattığı üçlemenin ilk filmi. Humanistik bir kavram olarak özgürlüğü simgeler mavi. Kieslowski çok iyi bir ressam gibi mavinin her tonunu kullanır bu hüzünden doğan özgürlük tablosunda. Özgürlük, hiç istenmeyen şekliyle, ansızın gelmiştir. Julie (Juliette Binoche), eşi Patrice ve 5 yaşındaki kızı Anna ile arablarında seyahat etmektedir. Aniden gerçekleşen bir kaza sonucu, hem eşini hem kızını kaybeder. Julie gözünü açtığında, hastanededir. Artık hayatı değişmiştir. Eş ve anne olarak değil, Julie olarak var olması gerekmektedir. Tüm hayatını, kendini feda ederek, başkaları üzerine planlamış bir kadın için, özgür olabilmek mümkün müdür? Müziği ruhunun derinliklerinde hisseden, harika besteler yapan bir kadın. Bu besteleri bile sahiplenemeyen, eşinin ünlü bir besteci olarak tanınmasını sağlayan, ama asla tek başına var olmayan Julie. Şimdi özgür olmak zorundadır. Tüm hayatını üstüne kurduğu kişiler, artık yoktur. Kızını kaybetmiş, eşini kaybetmiş, annesinin hastalığı dolayısıyla, ismini bile hatırlayamadığı, zavallı Julie. Geçmişten, bugünden, gelecekten, korkularından, acılarından ve yalnızlığından kaçmaya çalışır. Hayat onu çok şaşırtmıştır. Hiçbir tepki veremez. Ağlayamaz, gülemez, hissedemez. Tüm bu karmaşanın içinde, intihar etmeye çalışır, ama son anda vazgeçer. Hayatta kaldığı için kendini suçlarcasına, ‘’Olmuyor. Yapamıyorum’’ der. Tüm bu acı Julie’ye hiçbir şey yapmamayı öğretmiştir. Hastaneden çıkıp evine gittiğinde, yardımcısının ağladığını gören Julie, ‘’Marie, Marie neden ağlıyorsun?’’ diye sorar ve Marie cevap verir, ‘’Çünkü siz ağlamıyorsunuz’’. Travma sonrası donup kalmıştır Julie, gerçeklerden kaçmaya çalışır, duygularını yaşamayı erteler, bu tavır, Bowlby’nin ilk yas evresi olarak tanımladığı ‘’hissizlik’’ evresini anımsatır. Tüm duygularından kopmak ister Julie, kaldıramayacağı kadar ağır olduğunu düşünür, Julie kendisi ve kayıpları için ağlamazken, Marie onlar için ağlar. Bazen başkasının yaşadığı derin acılara ağlamak, kendi yaşadığımız trajediye ağlamaktan daha kolaydır. Kieslowski, insan ruhunu, acısını, hüznü, var olmanın güçlüğünü, özgürlüğün imkansızlığını, yasın gelişimini, mavinin her tonu ile anlatır. Okyanusun en derinindeki lacivertten, gökyüzünün en açık mavisine, her insan aynı tonları barındırır içinde. Mavi, bazen özgürlük, bazen hüzün, bazen huzur, bazen umuttur, ama her zaman çarpıcıdır. Julie tüm bu hissizliğin yükünden kurtulmak istercesine, Olivier’yi arar ve yanına çağırır. Olivier, Patrice’in çalışma arkadaşıdır ve Julie’ye aşıktır. Geçmişin izlerini yok etmeye çalıştığı evinde, sadece bir yatak kalmıştır. Julie içindeki tüm sevgisizlikten ve yalnızlıktan arınmak istercesine, Olivier ile birlikte olur. Ama bu onu tekrar canlı hissettirmeye yetmez. Ertesi sabah, kızının odasındaki mavi kristal lambayı alıp, yepyeni bir hayata başlamak için yola çıkar Julie. Evden ayrılırken, elini taş duvara sürterek ilerler. Bu sahne, izleyicinin gerçekten canını acıtan bir sahnedir. Julie’nin acısının büyüklüğüne, çaresizliğine, yaralarına bir an olsun yakın hissettiren, fiziksel acının tüm olanların yanında ne kadar sıradan kaldığını vurgulayan, sızı yaratan bir sahne. Julie’nin bu davranışları, Bowlby’nin ‘’kaybedilen kişiyi özlemek, aramak ve öfke’’ diye tanımladığı ikinci yas evresini anımsatır. Julie tüm öfkesini kendine yönlendirmiştir, acıyı acıyla bastırmaya çalışır. Henüz kayıpları ve yaşananlar ile yüzleşmeden kendini bilmediği bir güvensizliğe gitmeye zorlar. Yeni bir ev tutar, bu evi tutarken, eşi ile evliyken kullandığı soyadını değil kendi soyadını kullanır Julie. Yıllardır kullandığı ismi bile artık değişmiştir. Eşi ve kızı onun kimliğini alıp gitmiştir sanki. Ama müzik, tüm ihtişamı, canlılığı, özgürlüğü ve varlığıyla her an ruhundadır. Nereye giderse gitsin, müzik onun bir parçasıdır. Julie tüm geçmişini silmek, unutmak isterken, yeni bir benlik inşa etmeye çalışmaktadır. Sık sık Julie’yi havuzda yüzerken, veya ana rahmindeymiş gibi cenin pozisyonunda dururken görürüz. Havuzun açık mavi sularında, acılarından, kimliğinden arınarak, yeniden doğmaya çalışır Julie. Tesadüf eseri, televizyonda Olivier’in eşinin yarım kalan konçertosunu bitireceğinden bahsettiğini ve eşinin başka bir kadınla çekilmiş fotoğraflarını görür. Tüm geçmişi artık daha da fazla acı verir. Ne yapacağını bilemez bir haldedir, hayattan hiçbir beklentisi yoktur sanki. Julie’nin bu hali, Bowlby’nin üçüncü evre ‘’dezorganizasyon ve umutsuzluk’’ tanımladığı yas sürecini anımsatmaktadır. Eşinin aslında, başka bir kadınla beraber olduğunu ve kadının eşinden bebek beklediğini öğrenen Julie, eski evini kadına hediye eder. Patrice ile olan tüm anılarını bir başkasına verir. Artık o kendini bu anılarda bulamamaktadır. Tüm geçmiş hayatını sorgularken, bir yandan varolmaya çalışır. Filmin sonunda, Julie ve Olivier’nin birlikte yarım kalan konçertoyu bitirdiklerini görürüz. Julie’nin tüm acıları, geçmişi, kimliği müzik ile birlikte özgürleşir. Bu sahneler Bowlby’nin yasın son evresi olarak tanımladığı ‘’yeniden organize olmak’’ sürecini anımsatır.Yeni bir benlik, özgür bir benlik ancak büyük acılardan sonra doğabilir. Julie’nin yeniden doğuşu büyük bir müzik şöleni ile kutlanır. Müziğin tam anlamıyla varoluşun tüm coşkusunu anlattığı bir sahnedir bu son sahne. Müzik filmin başından beri özgürdür…
‘’eğer insanların ve
meleklerin dilleriyle konuşursam,
ama sevgim olmazsa,
ses çıkaran bir bakır yada
öten bir zil olmuş olurum.

eğer peygamberlikte bulunabilirsem,
ve bütün sırları bilir
ve her türlü bilgiye sahip olursam,
eğer dağları yerinden oynatacak kadar
büyük bir imanım olursa
ama sevgim olmazsa,
bir hiçim.

eğer bütün malımı sadaka olarak dağıtır
ve bedenimi yakılmak üzere teslim edersem
ama sevgim olmazsa,
bunun bana hiçbir yararı yoktur.

sevgi asla son bulmaz.
peygamberlikler ise ortadan kalkacak,
diller sona erecek
bilgi ortadan kalkacaktır.’’

(Psikesinema dergisinde yayınlanmıştır.)
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Nur METİN KORKMAZ'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Hüznün Konçertosu' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
◊ Empati Temmuz 2018
◊ Tutku..... Temmuz 2018
◊ Panik Atak? Mayıs 2018
◊ Acıdan Beslenmek… Mayıs 2018
◊ Mutluluk Üzerine... Eylül 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:15
Top