2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Yas...
YAZI #434 © Yazan Psk.Tuğba KAPLANHAN | Yayın Temmuz 2009
Hayatımız ve gelişimsel öykümüz içinde düşündüğümüzden daha fazla kayıp ve ayrılık var aslında. Yaşantımızdaki her değişiklikte, her adımda ve her evrede bir şeyler kazanırken bir şeyleri de kaybediyoruz; bir şeyleri seçerken bir şeylerden de vazgeçiyoruz; bir şeylere ‘merhaba’ derken, başka bir şeylere ‘hoşça kal’ diyoruz…

İnsan hayatında önemli yer tutan ‘kayıp’ çok acı, acı olduğu kadar da yaygın bir yaşantıdır. Her ayrılık ve kaybın ardından kendine has bir yas süreci; yani diğer bir deyişle bir geçiş ve uyum süreci vardır ve farklı kayıplar, farklı duygusal tepkiler doğurur… İnsanın yüzyıllardır karşı karşıya geldiği, anlamlandırmaya çalıştığı ‘ölüm’ ise belki de kayıplar içinde en zor olanıdır. İnsanlar ölüm ve yaşamı anlamak için felsefeler üretmiş, inançlar geliştirmiş, böylece ölüm ve ölümün sonrasındaki yas ile başa çıkmaya çalışmıştır. Ancak kayıpların içerisinde en yoğun tepkiye, en uzun ve belki de en sağlıksız yasa neden olan küçük bir çocuğun anne ya da babasını kaybetmesidir. Yapılan araştırmaların sonuçları çocukların ölüm kavramını anlamakta zorluk çektiklerini, anne-babalarının ölümlerini anlamlandıramayıp, sevilmeme, değersiz bulunma ve terk edilme olarak algıladıklarını ve bunun onlar üzerinde uzun dönemli olumsuz etkiler bıraktığını göstermiştir. Araştırmalar ana-babası ile birlikte olan çocuklara göre kayıp yaşamış olan çocukların davranışsal ve duygusal sorunlar taşıdığını; sosyal ilişkilerinin zayıf olduğunu, öz-saygılarının ve okul başarılarının düşük olduğunu göstermiştir.

Yas, herhangi bir yitim, kayıp ve ayrılığa ya da ani bir yaşamsal değişikliğe verilen fiziksel, duygusal, düşünsel ve sosyal reaksiyonların bütünüdür. Dış dünyadaki değişen koşullar ve dinamiklerle, iç dünyamız arasındaki dengeyi tekrar kurmaya yarayan bir çeşit ince ayardır.

Anne babasını kaybetmiş olan çocuklar, anne babasıyla ya da anne babasından herhangi biriyle beraber yaşayan çocuklara göre daha düşük zihinsel beceri göstermektedir ve benlik kavramları daha zayıftır.

Beş yaşından küçük çocuklar ölümün bir son olduğunu anlayamazlar ve bunu ölüm hakkındaki konuşmalarında açıkça ortaya koyarlar. ‘Mezarından kalkması için ona yardım edemez miyiz?’, ‘Kardeşim ne zaman dönecek?’ Onlara göre ölüm geri dönüşü olan bir olaydır, yaşamın tüm işlevlerinin durduğunu kavrayamazlar. ‘Cennette bebeğe sütünü kim verecek?’ ,‘Dedeme biraz limonata götüremez miyiz?’ Küçük çocuklarının ‘Nasıl ısınıyorlar, besleniyorlar mı?’ gibi soruları, ölmüş kişinin fiziksel sağlığıyla ilgilendiklerini göstermektedir. Bu yaşlardaki bir çocuk ölümü herkesin başına gelebilecek evrensel bir olay olarak kavrayamaz. ‘Bebekler de ölür mü?’ vb sorular sorabilirler.

Bu dönemde çocuk ölüme ilişkin soyut açıklamaları anlamakta güçlük çeker. Annesinin cennette olduğu aynı zamanda mezarda gömülü olduğu söylenen dört yaşındaki bir çocuğun kolaylıkla kafası karışır. Çünkü bu yaşlardaki çocuklar çok somut düzeyde düşünürler. Dolayısıyla soyut açıklamalar yapmaktan ya da olayı söylendiği gibi algılayacağından ölü kişinin uyuduğu ya da uzun bir yolculuğa çıktığı şeklinde mistik ve üstü örtük sözler söylemekten kaçınmak daha iyi olur. Ölüm bu şekilde açıklandığında çocuklar anne-babaları uyuduğunda korkuya kapılabilir veya ayrılmalara son derece duyarlı olduklarından biri yolculuğa çıkarken buna şiddetle karşı koyabilirler. Yas yaşayan çocukların yakınları olarak onların yanında olduğunuzu hissettirmeli yasa vereceği tepkiyi analiz etmeli ve uygun açıklamaları yapmalısınız. Çocukların sorularına yüreklilikle cevap verip duygusal ifadelerini desteklemelisiniz. Cevabını bilinmeyen sorularla karşılaştığınızda, bunu bilmediğinizi uygun bir dille açıklamalı ve konu hakkında daha sonra araştırma yaparak çocuğu bilgilendirmelisiniz. Onunla kendi duygularınızı ve düşüncelerinizi paylaşmanız, çocuğu içinde bulunduğu terkedilmişlik duygusundan kurtarabilir. Çocuğun üzüntü, suçluluk, kızgınlık gibi yaşayabileceği duyguları, onun hazır olduğu anlarda anlatabilirseniz; hayatının ileriki dönemlerinde ruh sağlığı açısından daha sağlam adımlar atacaktır. Ölümü anlatırken, daha öncesinde yaşadığı kişisel bir ölüm tecrübesi varsa, bir evcil hayvanın ölmesi gibi, bu tecrübeden yararlanılabilir.


Uzm. Psikolog
Tuğba KAPLANHAN
0 505 967 07 32

Yedikule Psikiyatri Merkezi
0 212 296 32 63
Nisantasi Mah. Guzelbahce Sok.
Guzelbahce Apt. No:6
Kat:1 Daire:1
Nisantasi / İstanbul
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Tuğba KAPLANHAN'ın Makale ve Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Yas...' başlığıyla benzeşen toplam 2 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kıskançlık Temmuz 2009
◊ Hoşgörü Eylül 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:32
Top