Depresyon günlük hayat işlevlerimizi aksatan duygusal çökkünlüğünü temsil eder. Kişi genellikle bir nedene bağlı olarak (partnerden ayrılma, terk edilme, ölüm kayıp, vb) ya da bir nedene bağlı olmadan depresyona girebilir. Kişi depresyona girdiğini bazen anlamayabilir. Kendisindeki olumsuz yöndeki değişimlerin nedeni sorulduğunda kişi kendisini depresyona girdim şeklinde değil de "Bu aralar iyi hissetmiyorum, çok mutsuzum, sürekli ağlama hissi geliyor." şeklinde semptomların varlığıyla hayıflanarak ifade edebilir.
Depresyon kişinin günlük hayat işlevlerini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Kişi depresyondayken duygusal ve davranışsal olarak birtakım değişiklikler yaşamaktadır. Bu duygu ve davranış değişikliği iki haftadan daha uzun bir süre etkisini göstermişse kişiye depresyon teşhisi konulabilir. Peki nedir bu değişimler? Bu değişimler kendisini bazı semptomlar olarak belli eder. Bu semptomların bir araya gelmesi kişinin depresyon yaşadığı fikrini güçlendirir. Bu semptomlar: Duygusal iniş çıkışların olması, uzun süreli mutsuz hissetme, nedensiz ağlamalar, iştahta azalma veya artma, kilo kaybı veya ani kilo almalar, ani öfkeler, içe kapanma, intihar etme düşünceleri, madde kullanımının başlaması veya artması, cinsel isteksizlik, düşünce ve konsantrasyon problemlerinin oluşması, çaresizlik , değersizlik, ümitsizlik duygularının varlığı, kendini işe yaramaz hissetme, çökkünlük, kişilerarası ilişkilerin bozulması, uyku problemleri ( uykuya dalmakta güçlük çekme, uyuyamama, normal rutinden fazla uyumaya başlama), iş motivasyonunun düşmesi şeklinde bir takım davranışsal ve duygusal değişiklikler olarak sıralanabilir. Bu belirtilerin şiddeti ve süresi çok önemlidir. İnsanlar günlük hayatlarında bazı zamanları bu belirtileri deneyimleyebilir. Bu belirtileri yaşayan herkes depresyon yaşıyor diye de düşünülmemelidir. Semptomların uzun süreli varlığı ve şiddeti önemlidir. Depresyon yaşan kişi depresyona girdiğinde değişen tutum ve davranışları çevresindeki önemli kişiler tarafından çoğunlukla fark edilir.
Depresyon yaşan bireylerin birçoğu terapiye çevresindeki önemli kişilerin zorlaması ile gelir. Çünkü çoğu depresyon yaşayan birey yaşadığı durumu nasıl çözeceğini bilmediği için yaşadığı çökkün ruh halinden bir türlü kurtulamadığı için terapiye gitme fikrini aklından geçiremeyebilir.
Depresyon yaşayan bireyle bireysel danışmanlık hizmetleri sunulur. Yani terapiye gelen danışanın yüz yüze birebir terapi alması gerekir. Uygulanan terapi ekolü de bütüncül psikoterapi ekolüdür. Bu ekolde kişinin depresyona girmesinin kaynağında yer alan duygusal, bilişsel ve dinamik kaynaklar hakkında yoğunlamasına çalışılır. Ve bütüncül psikoterapi ekolü ile kişiye duygularının kaynağını fark edebilme, olumsuz duygularla başa çıkabilme, olumsuz duyguların yerine olumlu duygular inşa edebilmeye yönelik sağaltım çalışması yapılır. Bu süreçte terapi hizmeti alan kişi ve o kişinin yakını olan kişilerin sabırlı olması gerekir. Depresyon yoğun bir çökkünlük duygusu olması nedeniyle kişinin terapi süreci içinde bulunduğu depresyon yoğunluğuna göre değişebilir. Fakat kişinin isteği ve terapiye inancı yönünde depresyon yüzde yüz geçebilir.
Yasemin TÜZEMEN
Psikolojik Danışman