2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Esrar (Cannabis)
YAZI #4525 © Yazan Uzm.Psk.Işıl BEKTAŞ | Yayın Mart 2018 ÇOK OKUNUYOR
ESRARIN TARİHİ
Esrara ilk olarak M.Ö.2700 yıllarında Çin metinlerinde rastlanmaktadır.Esrarın Arap dünyasına girişi Müslümanlıktan çok sonra olmuştur.Esrar Uzakdoğu,Çin,ve Hindistan’dan gelmiştir.Esrar Avrupa’ya ilk olarak gezginlerin seyahatleri,daha sonra ise Napolyon’un seferleri sırasında askerler aracılığıyla girmiş ve çok hızlı bir biçimde yaygınlaşmıştır. Esrarın öfori etkisi binlerce yıldır bilinmektedir.Ağrı kesici ve uyku verici etkisi 19. ve 20.yüzyılda keşfedilmiş ve tıpta kullanılmaya başlanmıştır.Geçmişte kenevirin lifleri giysi,yay ve kağıt yapımında kullanılmıştır.

ESRAR NEDİR?
Esrar, kenevir otundan (Cannabis) elde edilen maddenin ismidir. Yetiştirilmesi oldukça kolay ve maliyeti düşük bir bitki olduğundan yüzyıllar boyu Anadolu'nun köylerinde alkole alternatif olarak kullanılmıştır.
Kenevir, sanayide, keyif verici olarak, eski toplumlarda dinsel ayinlerde, tıp alanında vb. bir çok alanda binlerce yıldır insanların hayatında var olmuştur.
Ancak tüm bunlara rağmen halen üzerinde en çok tartışılan konulardan biridir. Bir kesim uyuşturucu olarak nitelerken, diğer bir kesim esrarın uyuşturucu olmayıp, keyif verici bir madde olduğunu ve hatta sigara ve alkolden daha zararsız olduğunu savunur.
Esrar üzerine tartışmalar ve savunanların yasallaştırma çalışmaları tüm dünyada sürmektedir. Bir çok ülkede esrar belli miktarda "kullanım amaçlı" olarak serbest bırakılmıştır.
Çiçekli kısımları ve üst yapraklarını kaplayan ve daha çok dişi bitki tarafından salgılanan reçine,bitkinin aktif maddelerini içerir.Cannabis bitkisi cannabidiol ve cannabinol gibi örnekleri olan 60’dan fazla cannabinoidbileşiği içerse de,temel bileşik “delta-9-tetrahidro cannabinol”dür(THC).THC,Cannabisin tesirini belirleyen en önemli faktördür.Diğer cannabinoidler THC ile etkileşime girerek etkilerini artırsalar da genel olarak ya aktif durumda değildir ya da etkileri çok zayıftır.
Cannabis geçmiş dönemlerde narkotik,yatıştırıcı ve son olarak hallüsinojenik madde olarak sınıflandırıldı.Cannabinoid uyarıcı ve yatıştırıcı ve son olarak hallüsinojenik özelliklere sahip olsa da ayrı bir farmakolojik sınıfı temsil eder.Diğer hallüsinojenlerden farklı olarak,cannabis beyin ve çevresinde bulunan kendine ait özel reseptörleri kullanır.Bulunan reseptörler ve doğal yoldan oluşup bu reseptörlere bağlanan maddeler,cannabisin tamamen kendine özgü bir mekanizmaya sahip olduğunu göstermede büyük önem taşırlar.


CANNABİNOİD RESEPTÖRÜ
Esrar,beynin kendi kannabinoid reseptörleri ile etkileşerek mezolimbik ödül dizgesinde dopamin salımını arttırır. İki tip kannabinoid reseptörü tanımlanmıştır:
• Kannabinoid reseptörü tip 1 (CB1) beyinde yer alır ve G proteinleri üzerinden adenilat siklaz ile iyon kanallarının etkinliğini değiştirir.
• Kannabinoid reseptörü tip 2 (CB2) ise bağışıklık dizgesinde yer alır ve esrarın bağışıklık dizgesi üzerine etkilerinden sorumludur.Anandamid bu reseptörleri etkileyen endojen bir maddedir.
Yapılan araştırmalar radyoaktif olarak işaretlenmiş THC’nin ayrım gözetmeden bütün sinirsel yüzeylere bağlandığını göstermektedir.Cannabisin hücre zarları üzerinden etki ettiği fikri ortaya atılmıştır.Howlett ve ark.çalışmalarında,cannabinoidlerin olgun sinir hücrelerinde CAMP’yi sentezleyen enzimi inhibe ettiğini ve inhibisyon derecesinin cannabinoidin etki derecesiyle bağıntılı olduğunu gösterdi. Aldıkları sinyalleri hücre içine CAMP’yi değiştirerek ileten reseptörlerin bulunması da,cannabinoidlerin rasgele biçimde hücre zarlarında çözünmediği savını destekledi.Cannabinoidlerin yarattığı bütün sonuçlar reseptörleri ile bağdaştırılamadıysa da,günümüzde cannabinoidlerin beyin ve çevresindeki özgül reseptörleri kullandığı kabul edilmektedir.Cannabinoid reseptörü tavuk,kaplumbağa ve alabalık gibi aşağı omurgalıların sinir sistemlerinde de bulundu.Meyve sineklerinde de az miktarda reseptör olduğuna dair bulgular ortaya çıkmıştır.Reseptörlerin bu filogenetik dağılımı onların evrimsel dönemin başlangıcından beri bulunma zorunluluklarını ve şimdiye kadar korunmalarının önemli bir biyolojik göreve bağlı olduğu fikrini ortaya koyar.

ENDOCANNABİNOİDLER
Cannabis ve psikoaktif maddeler “Delta-9-tetrahidro cannabiol”(THC) olmak üzere cannabinoidler,mezolimbik ödül sisteminden dopamin salımını başlatmak üzere beynin kendi cannabinoid reseptörleri ile etkileşime geçerler.Bilinen iki tane cannabinoid reseptörü vardır.Bunlar,beyinde bulunan G proteinleri yolu ile birleşen ve adenilat siklazı ve iyon kanallarını modüle eden CB 1 ve bağışıklık sistemindeki CB 2 reseptörleridir.CB 1 reseptörleri yalnızca marihuana’nın ödüllendirici özelliklerine değil,alkolün de ödüllendirici özelliklerine aracılık edebilirler.Ayrıca,bu cannabinoid reseptörlerini işlevsel olarak harekete geçirebilen,endojen cannabinoid sistemi(beynin kendi marihuanası) vardır.Bu endocannabinoidler nöronlarca sentezlenir ve geri alım sistemleri,nöronlar ve gliadaki enzimlerce hareketsizleştirilirler.Anandamid,bu endocannabinoidlerden biridir ve nörotransmiterlerin yeni kimyasal sınıfının üyesidir.Anandamid,THC’nin tüm farmakolojik özelliklerini olmasa da çoğunu paylaşır;çünkü onun beyindeki etkileri yalnızca THC tarafından taklit edilmekle kalmaz,aynı zamanda seçici beyin cannabinoid antagonisti SR141716A tarafından kısmen antagonize edilir.İnsanlarda süreğen kullanım açısından cannabinoidlere tolerans iyi bir biçimde belgelenmiştir;ancak cannabinoid bağımlılığı sorunu daima tartışmalı olmuştur.Beyin cannabinoid antagonisti SR141716A’nın keşfi,deney hayvanları açısından bu sorunu açıklığa kavuşturmuştur,çünkü SR 141716A düzenli olarak THC’ye maruz bırakılan farelerde bir yoksunluk sendromu başlatmıştır.Bu nedenle,insanlarda da bağımlılığın olduğu ve bağımlılığın muhtemelen canabinoid reseptörlerindeki,süreğen kullanımından sonra oluşan adaptif değişimlere bağlı olduğu düşünülmektedir ancak kanıtlanmamıştır.

CANNABİS’İN FORMLARI
THC’nin konsantrasyonu,cannabis’in hangi formda hazırlandığına bağlı olarak değişir.En çok hazırlanan formları marihuana,haşhiş ve haşhiş yağıdır.
• Marihuana: Cannabis Sativa bitkisinin kurutulmuş üst çiçekli kısımlarından ve yapraklarından çıkarılır.Kurutulmuş yapraklardan sigara yapılarak,sıcak suya katılıp içilerek yada çiğnenerek alınır.Alındıktan kısa bir süre sonra kana karışır ve etkisi 2-3 saat sürer.Bu süre içinde kişi genel bir haz duygusu ve gevşeme içindedir.Algılama yoğunlaşır,renkler canlanır,sesler yakınlaşır,yemeklerin tadı daha lezzetli alınır.Tüm çevre daha derin bir anlam kazanır,zaman daha uzun bir süreymişçesine,yerçekiminin etkisi ise azalmışçasına algılanır.Kısa süreli bellek etkilendiğinden,kişi bazen az önce ne yaptığını hatırlamaz.
Etkisi bitkinin büyüme koşullarına,genetik karakterine ve bitkideki madde oranlarına göre değişir.En üst çiçekli kısım THC’nin en yüksek olduğu bölgedir,köke doğru THC’nin yoğunluğu azalır.Bazı cannabis bitkileri çok az THC içerirken,bazıları hiç içermez.Halat yapımında kullanılan kenevir çeşitleri bunlara örnektir.Bazı cannabis bitkileri ise yüksek oranda THC konsantrasyonuna sahip olmaları için özel olarak yetiştirilmektedir,örn.”sinsemilla”bitkisi.Marihuana’nın rengi,bitkinin yetiştirildiği yere bağlı olarak yeşilden,gri veya kahverengiye kadar değişebilir.Kuru bir tozdan özel olarak bölünmüş çay parçacıklarına veya kuru yapraklı bir görünüme girebilir.Kök ve yapraklarda THC’nin konsantrasyonu % 0.5’ten % 8’e kadar değişir.”Sinsemilla” bitkisinde THC oranı %7 ile % 14 arasında değişmektedir.% 17’lik THC konsantrasyonlarına da rastlanmıştır.Farklı bir sulama yöntemiyle Hollanda’da yetişen bir kenevir türünde THC konsantrasyonu % 20’ye kadar çıkarılmıştır.Son yıllarda satılan marihuanaların etki derecesi (THC konsantrasyonu açısından) verilen mücadeleye rağmen gitgide artmaktadır.Marihuana psikolojik bağımlılık yapabildiği düşünülmektedir.
-Haşhiş: Kurutulmuş cannabis reçinesi(reçine kaynatılmış bitkiden elde edilir)ve sıkıştırılmış çiçeklerden oluşur.Rengi hafif sarı/kahverengiden,siyaha kadar değişir.Çoğu zaman sert iri tabakalar veya küpler halinde satılır.% 10-20 THC içerir.
-Haşhiş yağı: Bitkinin organik çözücülerde distilasyon işleminden geçirilmesiyle elde edilir.Haşhiş yağı tesirli,aynı zamanda yapışkan bir maddedir.Rengi parlak sarı/yeşilden soluk sarı/yeşile veya kahverengiden siyaha kadar değişir. Haşhiş yağı içerisindeki THC’nin konsantrasyonu genel olarak% 15 ve % 50 arasında değişir.THC’nin konsantrasyonunun % 60-70’ler olduğu örneklere de rastlanmıştır.
Esrar ve türevleri bir çok şekilde kullanılırlar ve dünyada farklı isimlendirilmektedir:pot,grass,herb,tea,reefer,Jane,ganja,bhang,charas ,kif ve dagga.Sigaraya sarılarak içilen esrar biçimine joint,reefer veya daha nadir olarak spliff denir.

ESRARIN İŞLENİŞİ:
Toz esrar su ile karıştırılıp hamur yapılarak yada beze sarıp toprağa gömülerek yada tavada ısıtılıp yumuşatılarak yoğrulacak kıvama getirilir.Yoğrulan esrar hamur halinde presten geçirilerek plaka biçimine getirilip çikolata,çiklet,çubuk biçiminde kesildikten sonra jelatin kağıda,daha sonra “barak” adı verilen yaldız ve gazete kağıdına sarılarak satılır.Suyla karıştırılıp hamur yapılan toz esrara,boru,tespih,yumak biçimi verildiği de görülmüştür.

KULLANIM YOLLARI VE ŞEKİLLERİ
En yaygın tüketilen çeşitleri sırasıyla ot,gubar ve afgandır.Bunlar kenevir bitkisinden farklı işlemler sonucu elde edilir.Kenevir bitkisinin boyu yetiştirldiği yere göre değişir ve bazen 1-2 metreye kadar uzar.Liflerinden ip,halat,çuval vb. yapılır Kenevir bitkisi dişi ve erkek olarak ikiye ayrılır.Esrar dişi kenevirden elde edilir.Esrardaki temel aktif içerik THC’dir.
Ot: Olgunlaşmış dişi kenevir bitkisinin kurutularak kullanılmasına “ot” denir ve en doğal halidir. Esrar ufalanmış halde sigara içine sarılabildiği gibi küçük topak halinde özel pipo yada kabak denilen nargile ile de içilebilir.Kolay anlaşılabilecek kokusunun gizlenmesi için kokulu maddeler katıldığı olur.Esrar dumanının oldukça karakteristik bir kokusu vardır.Kurutulmuş ot,örn.defter arasında kurutulan çiçek kokusunu andıran bu koku,en doğru olarak yonca kokusu diye tarif edilir.Çeşitli yollar denense de en yaygın kullanım metodu sigara ile içine çekmektir.
Marihuana,sigara boyu ve sigaradan daha kalın olarak sarılıp içilir.Marihuananın daha kolay yanması ve tesirinin daha uzun sürmesi için tütüne karıştırılır.Bazen filtre de yerleştirilir.Haşhiş tütünle karıştırılıp pipo ile,tütünlü veya tütünsüz bir biçimde içilir.Esrarlı sigaranın 2 tipi vardır:
1. Sarma şeklinde: Bu tipte esrar ve tütün karıştırılıp sigara kağıdına sarılarak içilir.Eğer tek sigara kağıdına esrarlı tütün konup içilirse “Tek kağıtlı”,iki kağıt yapıştırıldıktan sonra içine esrarlı tütün konulursa buna “Çift kağıtlı” adı verilir.
2. Dolma şeklinde: Esrarlı sigaradır.Sigaranın içindeki tütünün bir parçası boşaltılıp,fitil biçimine getirilen esrar sigaranın içinde kalan tütünlerin arasına yerleştirilir.
Gubar: Bununla birlikte Türkiye'de toz (gubar) olarakta kullanımı yaygındır. (Gubar arapça kökenlidir, "toz" demektir.) Toz esrar (Gubar) Kenevir bitkisinin baş kısımlarının (sömek) çok ince elekten geçirilmesiyle elde edilir. Kınaya benzer ve kalitesine göre farklı renk ve kokulardadır. Toz esrar kullanılmadan önce "basma" olarak nitelendirilen bir işlemden geçirilir. Bu, toz halindeki esrarın nemli kağıt ve aluminyum folyoya sarılarak ateşte ısıtıldıktan sonra, preslenerek plaka haline getirilmesi işlemidir.
Afgan: Afgan olarak isimlendirilen türüde fazla olmasada kullanılmaktadır. Afgan cam macunu rengi ve kıvamındadır, Afganistan, Fas, Suriye, Pakistan gibi ülkelerde yaygındır ve Türkiye'ye de buralardan gelir. Afgan toz halindeki esrara farklı karışımlar katılarak elde edilir. Zaten afgan çeşidinin tutulmamasının bir sebebi de içinde kimyasal maddelerin bulunabileceği ihtimalidir.
Dişi kenevir bitkisinin tepe kısımlarında reçine denilen koyu bir sıvı vardır,buna da reçine esrar denir. Reçine şekli ise birtakım yollardan ısıtılıp,çıkan dumanın huni şeklinde veya delikli bir boruyla içe çekilmesidir.”Bong” olarak bilinen ince su borusu cannabis hazırlamalarında popüler bir alettir,çünkü su sıcak dumanı içe çekilmeden önce soğutarak uyuşturucunun kaybını önler.
Haşhiş yağı aşırı derecedeki psikoaktif etkisi nedeniyle az miktarda kullanılır.Birkaç damla yağ sigaraya veya boru içindeki karışıma dökülebilirveya ısıtılarak çıkan duman içe çekilebilir.Hangi metot kullanılırsa kullanılsın,içenler derin bir biçimde dumanı içlerine çekerek ve nefeslerini birkaç saniye tutarak,akciğerler tarafından maksimum THC emilimine ulaşmaya çalışırlar.
Haşhiş veya marihuana yiyeceklerle de pişirilip yenilebilir.Ağızdan alındığında,psikoaktif sonuçların yaklaşık olarak 1 saat geciktiği görülmüştür.Toz halinde çaya da karıştırılabilir yada çeşitli tatlıların(pasta kreması)içine karıştırılabilir.
Hindistandaki en popüler metod çaya benzeyen kök ve yaprakların karışımından oluşan “bhang”diye adlandırılan karışımı kullanmaktır.Bu yöntemle entoksikasyonun şiddeti azalırken etki süresi birkaç saat artar.
THC suda çözünmeyen bir molekül olduğundan enjekte edilen yerde şiddetli ağrı ve yanma hissine sebep olabilir.Bir takım toksik sonuçlar da ortaya çıkabilir.Kullanım açısından tercih edilmeyen enjeksiyon tarzı farmakinetik araştırmalarda kullanılır.
Eldeki veriler değişik cannabis hazırlamalarına dair oldukça sınırlıdır.Kültürlere göre seçeneklerin farklılaştığı ve mevcut olan cannabis türüne göre değiştiği sanılmaktadır.İngilizce konuşan ülkelerde cannabisin en sık kullanım yolu içine çekme ve en çok içilen formunun marihuana olduğu söylenebilir.Bulgular haşhişin Birleşik Krallık’ta yaygın olduğunu,Avustralya’da cannabis bitkisinin baş kısmının tercih edildiğini ve Yeni Zelanda’da ise haşhiş yağının popüler olduğunu göstermektedir.Türkiye’de esrar en fazla ot halinde tüketilir.Genellikle tütünle birlikte sarılarak içilir.
Türkiye’de esrar kullanımı ve satışı yasaktır.Türkiye’nin belli bölgelerinde kaçak yollardan yetiştirilen kenevir,kurutularak yada toz haline getirilerek yine kaçak olarak piyasaya sunulur.Türkiye’de yoğun olarak Hatay,Mersin,İzmir/Ödemiş/Torbalı,Samsun/Bafrada yetiştirilir.Sanayide ve tıpta kullanımı için kenevir bitkisinin ekimi denetimli olarak yapılmaktadır.
Cannabis kullanımının büyük çoğunluğu deneme veya eğlenme amaçlıdır.Kullanıcılar,rahatlatıcı ve zevk verici etkileri için cannabisi kullanırlar.Cannabis deneyenlerin çoğu ya kullanmayı bırakır yada aralıklı ve periyodik olmayan bir biçimde içerler.Deneyenlerin yalnız küçük bir bölümü düzenli içici olmaktadır.Yapılan araştırmalar cannabisi deneyenlerin % 10’unun günlük ve % 20-30’unun haftalık içici olduğunu göstermektedir.Cannabisi içtikten sonra kullanmaya devam edenlerin çoğu 20’li yaşların ortasına veya sonlarına doğru içmeyi bırakmaktadır.

EPİDEMİYOLOJİ
Yapılan çalışmalara göre,1979’da 50 milyondan fazla kişinin en az bir kez olsa da esrar kullandığı tespit edilmiştir.Ergenlerde alkol,sigara ve esrar en fazla kullanılan maddelerdir.Ergenlik ve erken erişkinlik esrar kötüye kullanımının en fazla olduğu dönemlerdir ve bu dönemdeki risk faktörleri çalışılmıştır.1982’deki NIDA araştırmasında genç ergenlerin % 21’inin,18-25 yaş arasındaki genç erişkinlerin % 40’ının ve daha büyük erişkinlerin % 10’unun esrar denemiş oldukları bulunmuştur.Gençlerdeki esrar kullanımı,1970’lerin sonlarında büyük bir artış göstermiş ve düzenli kullanım 1979-1983 yılları arasında % 51’den % 42’ye düşmüştür.1973’deki günlük esrar kullanımı % 10.2 iken,1984’te bu rakam % 5’e düşmüştür.Ancak bu rakamlara rağmen esrar hala ergenlikten erişkinliğe geçişte yoğun olarak kullanılmaktadır.
National Household Survey’nin(ABD)önemli sonuçları:
• Alkol ve sigara kullanım yaşı düştükçe,esrar kullanımı da artmaktadır.
• Esrar kullanım yaşı düzenli olarak düşmektedir.
• Her gün esrar kullanımı var ise(ayda 20 yada daha fazla sigara)yoksunluk bulguları görülmekte,okul başarısı düşmekte,dinsel uğraşlar ve yüksek okul okuma planları olumsuz etkilenmektedir.
• Her gün esrar kullanma,sosyal yaşamı aktif olan,evde az zaman geçiren gençlerde daha fazla görülmektedir.
• Günlük esrar kullanımı olanlar başka maddeleri de kullanmaktadır,bu grubun yaklaşık yarısı amfetamin ve yaklaşık 1/3’ü de kokain kullanmaktadır.
Çalışmanın sonuçlarına göre esrar ABD’de en popüler olan maddedir.Başka bir çalışmada 15 milyon Amerikalının en az ayda bir esrar içtiği,9 milyonunun en az haftada bir kullandığı ve 6 milyonunun da hergün içtiği bulunmuştur.Esrar kullananların yarısından fazlası,ilk deneyimlerinin 6 ila 9.sınıflar arasında olduğunu bildirmektedir.Erkekler kadınlardan daha fazla kullanmaktadır.ABD’de 1992’de yapılan ulusal bir araştırmada katılanların % 33’ünün cannabisi daha önce denediği,% 9’unun geçen sene içinde kullandığı ve yaşları 12-17 arasında değişenlerin % 21’inin haftalık cannabis kullanıcısı olduğu tespit edilmiştir.1999’da ABD’de esrarın ilk kullanımı 2.3 milyon olarak tespit edilmiştir.Sık kullanıcılar 1998’de 6.8 milyon olarak bulunmuştur(1995’teki sayıdan anlamlı olarak yüksektir).1999’da yasadışı madde kullananların % 75’inin marihuana/haşhiş kullanıcısı olduğu bildirilmiştir.Yeni Zelanda’daki bir araştırma,15-45 yaş arasındaki erkeklerin % 52’sinin,kadınların ise % 35’inin cannabisi denediğini ortaya koymuştur.Cannabis,Avustralya’da da en çok kullanılan yasadışı uyuşturucu maddedir.Toplumdaki yetişkinlerinin 1/3’ü ve 18-25 yaş arasında olan gençlerin büyük çoğunluğu tarafından denenmektedir(20-24 yaş arası erkeklerde bu oran % 84’e kadar yükselip içenlerin % 26’sı haftalık olarak tüketmektedirler).2003 yılında ülkemizde UNODC’nin(Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi)Madde Bağımlılığı Küresel Değerlendirme Programı kapsamında,6 şehirde(Adana,Ankara,Diyarbakır,İzmir,İstanbul ve Samsun) 16 yaş lise öğrencileri arasında gerçekleştirilen ESPAD saha çalışmaları sonuçları,Avrupa ülkeleri sonuçları ile karşılaştırılmıştır.Bu sonuçlara göre,en az bir kez esrar kullanımı Avrupa ülkelerinde % 21 iken ülkemizde % 4.3’tür.Başka bir çalışma da, ülkemizdeki öğrenciler arasında ilk kez esrar kullanım yaş ortalaması 13 olarak belirlenmiştir.Son bir yıl içinde en az bir kez esrar kullanım oranı Türkiye genelinde % 2.1,İstanbul’da ise % 2.8’e çıkmıştır.
Türkiye’de esrar maddesi kullanım oranı %4 gözükmekle birlikte diğer AB üyesi ülkelerle kıyaslandığında çok düşük düzeyde görünmektedir (ESPAD reports 2003).
Yasadışı uyuşturucular arasında en sık kullanılan madde esrardır. Serbest piyasada bulunmayan,yasadışı yollarla sağlanan esrar gibi maddelerin ancak 1/10 ele geçtiği kabul edildiğinde,bu maddelerin yıllık kullanımı hakkında bir fikir edinilebilir.
Esrar sıklıkla başka maddelerle birlikte kullanılmaktadır. 1984’deki çalışmada esrar kullananların % 5’inin günlük alkol alımı da olduğu,% 7’sinin amfetamin veya kokain kullanımı olduğu ve % 2’sinin başka yasal olmayan maddeler kullandığı bildirilmektedir.Esrar diğer maddelerin kullanımı açısından bir geçiş madde,anahtar niteliğindedir.Ayrıca hard druglara geçiş,kullanılan esrarın miktarı ile doğrudan ilişkilidir.Esrar kullanımının yan etkileri korkulacak düzeyde değildir ve bu yüzden de ergenler diğer maddeleri denemek konusunda cesaretli olmaktadırlar.Esrar,gençlerin madde alt kültürü ile tanışmasını kolaylaştırmaktadır.
Esrar kullanımı dağınıktır.1960’ların başlarında kıyı şehirlerinde kullanım yaygınken,günümüde kullanım hem şehirlerde hem kırsal alanlarda ve tüm bölgelerde görülmektedir.Lise mezunları arasında yapılan çalışmalar,1960’lardan 1979’lara kadar kullanımın düzenli bir şekilde arttığı ancak 1979’dan bu yana bir düşüş gösterdiğini ortaya koymaktadır.Bunun birçok nedeni olduğunu,etkin önleme ve eğitim programlarının geliştirilmesinin yararlı olduğu ve öğrenciler arasında daha tutucu değerlerin oluşmasına doğru bir eğilimin olduğundan bahsedilmektedir.Bu rakamlardaki düşüş umut vaad etse de iki konu tıbbi ve psikolojik risklerin artması bakımından halen önemlidir:
1. Esrara başlama yaşının daha erkene kaymış olması ve ardışık yoğun kullanım
2. Kullanılan esrarın potansın(etkinliğinin) artmış olması.

Etkilenen Yaş Grubu
1985’te yapılan çalışma 62 milyon ABD’linin esrarı en azından bir kez denemiş olduğunu ortaya koymuştur(12 yaşından büyük olan grubun yaklaşık üçte biri). 18-25 yaşları arasındaki kişilerin 5 milyonu (yaklaşık % 60) esrar kullanmıştır. 18-25 yaş grubunda kullanım psikolojik faktörlerden bağımsız olarak sosyal faktörler tarafından belirlenmektedir.Erken erişkinliğe ulaştıklarında esrar kullanımının kesilmesi kendiliğinden olmaktadır.13 yaşından önce veya kullanım 24 yaşından sonra başlarsa,psikiyatrik hastalığın eşlik etmesi muhtemel gözükmektedir ve bu kişilerin bağımlılığa ilerlemeleri daha fazla ve hızlı olmaktadır.Araştırmalarda esrar kullanımına başlanan yaş ile ileride şizofreniform bozukluk geliştirme riskinin ilişkili olduğu,esrar kullanımı ne kadar erken başlarsa riskin o kadar fazla olduğu saptanmıştır.18 yaşında kullanıma başlayanlarda risk normal nüfusa göre 2 kat artarken,15 yaşında başlayanlarda riskin 4 kat arttığı saptanmıştır.

ESRARIN FARMAKOLOJİSİ
Esrarın düşük dozlarının paradoks etkisi vardır,hem uyarıcı hem de depresan olarak etki eder.Yüksek dozlarda ise depresan etki öne çıkar.Esrarın yoğun kullanımına rağmen farmakolojisi iyi bilinmemektedir.Esrar tek bir madde değil kompleks bir karışımdır.Esrarın dumanından 60’tan fazla cannabinoid izole edilmiştir.Ayrıca vücut dokularındaki aktif düzeylerini de ölçmek,yüksek potansından dolayı güç olmaktadır.60 cannabinoidten 14 tanesi derinlemesine çalışılmıştır.Delta-9-THC en iyi bilinen ve en psikoaktif olanıdır.Delta-8-THC,cannabidiol ve cannabionol ise diğerleridir.

FARMAKOKİNETİĞİ
Esrar alındığı zaman yağ dokusunda birikir.Bunun sonucu esrar alındıktan 1 hafta sonra bile etken maddenin % 50’si bedende bulunur. Lipidlerde yüksek oranda çözünür,suda çözünürlüğü ise çok azdır.Cannabinoidlerin yağdaki çözünürlüğü,uzun yarı ömürlerini açıklamaktadır.Vücutta yağ içeren organlarda kalmaktadırlar.Esrarın sigara olarak içilmesinden sonra tepe entoksikasyonu 10-30 dakika içinde olmaktadır.Bu zaman dilimi içinde Delta-9-THC düzeyleri en yüksek değerde olmaktadır.Delta-9-THC,yağ içeren hücrelerde birikmekte olduğundan yaklaşık 50 saat civarında bir yarı ömrü olmaktadır.Birçok marihuana sigarası(joint) 5-20 mg Delta-9-THC içermektedir.Entoksikasyon,kullanılan doza bağlı olarak 2 ila 4 saat arasında değişmektedir.Ancak bilindiği gibi motor ve davranışsal bozukluk entoksikasyondan sonra birkaç saat devam etmektedir.Esrarın oral alımı daha yavaş entoksikasyon oluşturmakta(45-60 dak.)ve daha güçlü psikoaktif etki yaratmaktadır.İlk kullananların ve tecrübesiz olanların,öznel olarak farklı bir yaşantı deneyimleri olamamaktadır(uçuş gibi).
Delta-9-THC’nin 80 metabolitinin bazıları bilinmektedir.Bunlardan 7-hidroksi-delta-THC ve 6 (beta)-hidroksi-delta-9-THC esrara benzer etkiler üretebilmekte ve kalp atım hızını arttırmaktadır.Diğerlerinin psikoaktif olmadıkları düşünülmektedir.Bu metabolitlerden yaklaşık 2/3’ü dışkıyla, 1/3’ü idrarla atılır.Metabolitlerin sadece yarısı kullanımdan 2-3 saat sonra vücuttan atılır.Cannabinoid metabolitlerine,az da olsa kullanımdan haftalar sonra bile rastlanmaktadır.Hem Delta-9-THC hem de CBD idrarla değişmeden atılır.Delta-9-THC dışkı ile de atılır.


ESRAR İLE DİĞER İLAÇLARIN ETKİLEŞMESİ
Sigara,ethanol ve diğer psikoaktif ilaçlar,esrar ile aynı metabolik yolları kullandıkları için metabolik etkileşimler kaçınılmazdır.Hem THC,hem de CBDhepatik mixed-işlev oksidaz enzimi ile metabolize edilen ilaçların metabolizmasını inhibe etmektedir.Esrar ile alınan ilaçların emilimi veya atılımı,alınan maddenin zamanlamasına ve daha önce kullanılıp kullanılmadığına bağlı olarak yavaşlayacak yada hızlanacaktır.THC plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır ve nenzer özelliği olan ilaçlar ile proteine bağlanma yerleri için yarışmaktadırlar.Deneysel veriler,ilaç etkileşimlerinin işlevsel(nöral) adaptasyon düzeyinde olduğunu desteklemektedir.Bu ve buna benzer diğer mekanizmalar ile yakın zamanda kullanılmış olan THC veya CBD,ethanol,barbitüratlar,nikotin,amfetamin,kokain,fensiklidin,opiyatl arın,atropin ve klomipraminin etkisini ve/veya farmakokinetiğini değiştirir.

CANNABİNOİDLERİN ETKİLERİ
Davranışsal etkiler:
- Heyecanlanma
- artmış cinsel istek
- fikirlerin dissosiyasyonu
- algıların belirginleşmesi
- zaman ve mekan duygusunun bozulması
- delüzyonel düşünme
- impulsif davranış
- yanılsama ve varsanılar ile birlikte objektif davranış değişiklikleri
- psikomotor performansın bozulması
- dikkat ve hafızanın azalması
- fiziksel gücün azalması
- sedatif etkilerine karşın özgül bir uyarıcıya gösterilen hiperrefleksif yanıt (bu tüm SSS depresanları arasında esrar için tek belirleyicidir).
- Bir SSS depresanı olarak esrarın agresyonu azaltması beklenir.Ancak hayvan çalışmalarında cannabinoid ile agresyon üzerindeki etkileri türlere göre değişmektedir,bu yüzden hayvan çalışmalarının sonuçları insanlar için genelleştirilemez.

Motor yetilerin etkilenmesi:
Esrar motor yetilerde bozulmaya yol açar.Deneysel çalışmalar esrarın emniyetli araba kullanmak için gerekli olan bir çok yetiyi bozduğunu göstermektedir.Bunlar;
- Koordinasyon
- Yol takibi
- Algılama
- Uyanıklılıktır.
Esrar kullanımının,yapılan iş karmaşıklaştıkça performans üzerinde artan negatif bir etkisinin olduğuna dair ciddi kanıtlar vardır.Çalışmalar,esrar kullanımından sonra şerit kontrolünün azaldığını,öndeki araçla aradaki mesafeyi ayarlamanın ve trafikte diğer arabaları izlemenin daha güç olduğunu göstermiştir.
Motor yetiler üzerindeki etkiler trafik kazalarında ve diğer kazalarda önemli yer tutmaktadır.Örneğin esrar alımından 90 dak. Sonra yapılan standart yol ayıklık testinde,plasma delta 9-THC konsantrasyonu 25-30 ng/ml olanların % 94’ü başarılı olamamıştır.Plazma THC düzeyleri düştükten sonra bile esrarın yükseklik duygusunun(uçuş) sürdüğü bilinmektedir.Kullanımdan saatler veya günler sonra dahi etkileri devam etmektedir.Esrarın etkisinin kullanımdan uzun süre sonra dahi devam etmesi ve motor yetileri üzerindeki uzamış etkinin kullanıcı tarafından algılanmaması ve kan THC düzeylerinin durumu yansıtmaktan uzak olması trafik kazalarında ve diğer kazalarda büyük bir risk oluşturmaktadır.

Bilişsel işlevler üzerindeki akut etkileri:
Akut entoksikasyon durumunda birçok faktör,kullanıcının yaşadığı etkiyi değiştirebilir;
-Dozaj
-Uygulanış şekli
-Kullanıcının önceki uyuşturucu deneyimleri
-Eş zamanlı kullanılan başka uyuşturucu maddeler
-Kullanıcının beklentisi
-Kullanılan sosyal çevre


Akut entoksikasyon:
- Hafif öfori ve rahatlama gibi duygusal değişiklikler
- Zaman algısında şaşmalar
- Sıradan duyusal deneyimlerin (yemek yemek,film izlemek,müzik dinlemek,seks yapmak) yoğunlaşması gibi algısal değişiklikler
- Öznel bir yükseklik deneyimi

Sosyal ortamda kullanıldığında;
- bulaşıcı bir gülme hali
- konuşkanlık
- artmış bir sosyallik de eşlik eder.

İstenmeyen etkiler:
- Anksiyete
- Panik reaksiyon
- Depresyon
- Flashback deneyimleri
- Paranoya
- Görsel varsanılar
- Delirme korkusu

Esrarın yaptığı zihinsel değişiklikler genellikle akut entoksikasyon sırasında olur;
- hedef yönelimli zihinsel aktiviteyi zorlaştıran konsantrasyon
- kısa dönem hafıza bozukluğu
- zayıflamış zihinsel çağrışımlar
- motor koordinasyonda bozulma
- uzamış tepki süresi
- zihinsel ve psikomotor performansının bozulması.
- Öznel zaman hızını arttırır(zamanı normalden daha hızlı duyumsama)
- Algısal doğruluk ve dikkatin performanslarının düşmesi
- Düşük dozlar MSS üzerine hafif uyarıcı etki yapar,orta ve yüksek dozlarda ise depresana dönüşür.
Bu depresan etki;
- reaksiyon süresinde yavaşlama
- konsantrasyonu koruma yeteneğinin kaybedilmesi
- dikkat kaymalarına neden olabilir.

- Performansta azalma;karar vermede ve reaksiyon zamanının önem kazandığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.
- Yapılacak iş zorlaştıkça performans azalmaktadır.

Hafıza üzerindeki etkileri:
- Esrar kullanımından sonra en sık bozulan işlevlerden biri hafızadır.Hafıza bozukluğu,akut esrar entoksikasyonu ile ilgili en tutarlı etkidir.Bu durumun esrar kullanımından dolayı oluşan azalmış dikkat ile ilgili olduğu belirtilmiştir.
- Kazanma(öğrenme),depolama(hafıza) gibi değişik yetenekler incelenmiş ve esrarın en sık hafızayı etkilediği gösterilmiştir.
- Kısa zamanlı hafıza üstüne etkileri doza bağımlıdır.
- Öğrenme,odaklanma ve konsantrasyonu etkiler.
- Kısa dönem hafızanın,uzun dönem hafızaya dönüştürülmesini etkiliyor görünmektedir.
- Sorun çözme ve düşünme yetisini azaltır.
- Esrar yaratıcı düşüncede ve sanatsal yaratıcılıkta ilerleme sağlamaz(esrar görsel hayallerin canlılığını,netliğini azaltıyor).
- Planlama ve organizasyon yeteneğine,frontal lob işlevlerine zararlı olduğu düşünülmektedir.
Kronik Esrar Kullanımı ve Etkileri:
- Zayıf sosyal uyum
- Dikkat süresinde azalma
- Yoğunlaşma eksikliği
- Konfüzyon
- Sıkıntı
- Depresyon
- Apati
- Pasivite
- Anlaşılmaz ve yavaş konuşma.
Ayrıca;
- Mental süreçleri etkiler.
- Bilişsel bozulmaya neden olabilir.
- Cannabiollerin bazı etkileri vücutta kalan maddenin etkilerine bağlı olabilir.
Çünkü THC ve metabolitleri vücuttan yavaş bir şekilde atılırlar.Tekrarlayan kullanımlar sonucu cannabioller vücutta birikirler.
Semptomların ortadan kaybolma süreci ile cannabis kullanım süresi ve sıklığı arasında ilişki vardır.Cannabis kullanımı ile başlayan birçok semptom kullanımın kesilmesinden 3-24 ay sonra kaybolabilir.
Düşük yoğunlukta kullananlarda tam remisyon 6 ay içinde olur.Yoğun kullananlarda bu süre 6-9 ay arasıdır.Kronik kullananlarda ise bu süre 9 aydır.Semptomlar haşhiş kullananlarda,marihuana kullananlara göre belirgindir.
Klinik gözlemler,cannabis kullanımın yaklaşık 2 yıl içinde bilişsel işlevlerin değişmesine yol açtığını göstermektedir.Fakat bilişsel işlevlerdeki klinik düzelme,kullanım sonlandırıldıktan 14 gün içinde başlamakta ve takip eden 6 hafta içinde(terapi alanlar için)normale yakın bir gelişim göstermektedir.
***Klinik ve epidemiyolojik bulgulara göre şiddetli düzeydeki cannabis içicileri,kullanımı kontrol edememe ve kişisel yan etkiler oluşmasına karşın içmeye devam etmektedirler.

ESRARIN CİNSİYET ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
• THC’nin cinsiyetle ile ilişkisi hipotalamustaki kortikotropin salgılayan hormon ve proopiomelanokortin geninden kaynaklanmaktadır.(THC,esrarın farmakolojik etkisinin birincil sorumlusu).
• Cinsiyet farkı gözetmeksizin,cannabis kullanımı depresyon,erken bağlanma sorunları,alkol ve diğer uyuşturucu kullanımı ile bağlantılıdır.
• Saldırgan veya içedönük davranışlar kadın kullanıcılarında daha sık gözlenmektedir.
• Esrara başlayanlarda davranış örüntülerinde cinsiyet farkı gözlenmemiştir.
• Esrarın iştah uyarıcılığı ile ilgili deneylerde cinsiyet farklılıkları dikkat çekmemiştir.
• Kronik esrar kullanımında görülen etkiler aynı yaştaki kadınlarla benzeşmektedir.
• Kadınlar erkeklere göre daha az esrara bağlı bozukluklar göstermektedir.
• Esrar kullanımı ile adet öncesi disfori(premenstrüel disforik bozukluk) arasında bir bağ olduğu belirtilmiştir.
• Esrar kullanan kadınlar erkeklerden daha fazla panik ataklardan şikayetçi olmaktadır.
• Kronik esrar kullanım geçmişi olan kadınların görsel hafızalarında kalıcı etkiler oluşturduğu kanıtlanmıştır.Erkeklerde böyle bir durum gözlenmemiştir.
• Esrar kullanma ve bırakma sebepleri cinsiyet farklılıklar göstermektedir.Erkeklerde esrar kullanımını sonlandırma sebepleri değişken olabilmektedir.Ancak kadınlarda genellikle hamilelik ve annelik duyguları etkili olmaktadır.


ESRAR VE ALKOL
Esrar sıklıkla alkol ile beraber kullanılmaktadır.Çalışmalar alkol ve esrarın birbirlerinin etkilerini arttırdığını belirtmektedir.
- Esrar ve alkolün düşük dozlardaki birlikteliği entoksikasyonu arttırırken,yüksek dozlardaki beraberlik korkutucudur.
- Alkol ve esrar birlikteliğinin neredeyse aditif bir etkisinin olduğunu ancak düşük dozlarda aditiften daha az bir etkinin ortaya çıktığı bulunmuştur.
- Alkolün esrardan önce alınmasının özellikle motorlu taşıt kullanımındaki bozulmayı arttırdığı bildirilmiştir.
- Bilişsel ve psikomotor performanstaki etkilerin 4 saatten fazla sürmediği ancak 24 saate kadar süren disfonksiyon gösterdiği bulunmuştur.
- Maksimal bozulmanın, içimin yaklaşık 40 dak. sonrasında tepe değerine ulaştığı gösterilmiştir(THC’nin oral alımında daha uzun bir süre).

TOLERANS
Cannabinoidlerin etkilerine geliştirilen toleransı tanımlamak güçtür. Esrara bağlı olan tolerans,maddenin nasıl depolandığı ve metabolize edildiğine göre değişmektedir.Ağır ve hafif kullanıcılar arasında maddenin dağılımının ve metabolizmasının değişmediği bulunmuştur. Esrarın düzenli kullanımı öznel olarak algılanan yüksek olma duygusunu arttırmaktadır.Kronik kullanımda haz veren etkinin azaldığı,ancak arzu edilmeyen etkilerin devam ettiği görülmüştür.

TIBBİ KULLANIM ALANLARI
Esrarın istenmeyen yan etkileri yüzünden tıbbi kullanım alanı kısıtlıdır.
- Spastisite,MS ve spinal kord yaralanmalarında ortaya çıkan nokturnal spazmaların tedavisinde
- Çeşitli aktif nöbetlerin kontrolünde (antikonvülsif)
- Çeşitli distonik durumlarda
- Nöropatik ağrının tedavisinde,özellikle delta-9 THC (analjezik)
- Kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmanın tedavisinde (oral dronabinol,metclopramid)
- AIDS hastalarında iştah açıcı olarak kullanılmaktadır.

ESRARIN YARATTIĞI TIBBİ SORUNLAR
• Solunum yolları ile ilgili sorunlar
Bronşit, sinuzit, astım, rinofarenjit, ağız enfeksiyonu, boğaz ağrısı, rinit, balgam üreten öksürük, solunum güçlüğü, anormal solunum sesleri (raller,ronkuslar,wheezingler).
Solunan duman hava yollarını döşeyen epitelyum dokusuna ve akciğerin dokusuna zarar verir.Ayrıca akciğerlerde bulunan bağışıklık hücrelerini de olumsuz etkiler.Tüm bunlar akciğerleri enfeksiyona daha yatkın hale getirir,solunum bozukluklarını ortaya çıkarabilir yada komplike edebilir.
Esrar ve sigara tütünü kimyasal olarak benzerdir,sigara içenlerde görülenler esrar içenlerde de görülür.Bu iki grubun içme alışkanlıkları benzer değildir,esrar kullananlar daha az içerler fakat daha derin inhale ederler,filtre kullanmazlar ve esrar sigarasını dibine kadar içerler.Esrar içimi akciğer kanseri,amfizem,kronik bronşit ve sigaranın yaptığı diğer solunum yolları ile ilgili bozukluklara neden olma potansiyelini taşımaktadır.
Esrarlı sigara içiminin ventilasyon üzerindeki akut etkileri doza bağlıdır.Düşük dozlar solunumu uyarır,ayrıca metabolizma hızını arttırır ve CO2’e cevabı yükseltir.Ancak yüksek dozlar tam tersi bir etki gösterir.Esrar dumanı güçlü bir bronkodilatatürdür.Bu bronkodilasyon sigara içiminden 60 dak. sonra dahi sürer.
Kontamine olmuş esrar,solunum enfeksiyonlarına yada diğer hastalıklara yol açabilir.Esrara enfeksiyöz ajanlar da bulaşabilir.Örn.aspergillus organizmaları gibi. Aspergilli,şiddetli solunum yolları enfeksiyonlarına neden olabilir.
Esrar kullanıcılarının akciğer kapasiteleri normalin % 15-40’ın altını göstermektedir.Esrar dumanı mutajeniktir ve bu yüzden kanserojenik olabilir.Esrarın kimyasal analizi birçok bilinen kanserojenik maddeleri içermektedir.Esrar ile sigarayı beraber içenlerde, sadece esrar kullananlarla kıyaslandığında hücresel anomallikler daha belirgindir.

• Kardiyovasküler sorunlar
Esrar içimi kalp atımında ve kan basıncında ani artışlarla sonuçlanır.Bu, varolan kalp yetmezliğini veya hipertansiyonu kötüleştirebilir.Kalp atımındaki artış yaklaşık 1 saat sürer.EKG’de değişikliklere yol açar. Kalp atımı esrar içiminden sonra % 30 kadar artar,kan basıncı eser miktarda yükselmektedir. Kardiyak işlevdeki bu değişiklikler kalıcı değildir,uzun dönemli kullanıcılarda içimi bıraktıktan kısa bir süre sonra normale dönmektedir.
Koroner kalp hastalığı olanlarda aritmilere yol açabilir veya miyokard enfartüsü ile sonuçlanan durumları oluşturabilir.Esrar hipotansiyona da neden olur.Kan dolaşımında tütün içiminde olduğu gibi karboksihemoglobin oluşumuna neden olur ve böylece kanın oksijen taşıma kapasitesi azalır.
• Nörolojik sorunlar
Hayvan modellerinde,cannabinoidlerin uygulanmasını takiben,amaçsızca boşluğa bakma,insanlarda görülen kayıtsızlık,isteksizlik gibi aktivite azalması tanımlanmaktadır.Hayvanlarda,cannabinoidlere karşı en tipik yanıtlar,küçük dozları takiben hafif davranışsal sapmalar ve çok yüksek dozları takiben,tremor ve konvülziyonlarla kendini gösteren nörotoksisite bulgularıdır.Kronik temas,çoğu türde,letarji,sedasyon,depresyon ve maymunlarda agressif iritabilite yaratmaktadır.Sıçanlarda nörotoksisitenin “patlamış mısır reaksiyonu” adı verilen açık bir belirtisi,5 hafta yada daha uzun süre cannabinoide maruz bırakılmış sıçanlarda ani dikey bir atlama paternidir.Prenatal temasa ilişkin birkaç çalışma,cannabis verilen hayvanaların yavrularında gözlerin açılması,çeşitli refleksler ve açık alan keşfi gibi postnatal gelişimin çeşitli evrelerinde gecikmeler gösterdiğini ortaya koymuştur.
Uzun süreli öğrenme yetisi bozukluğu ve hipokampal disfonksiyonlar oluşabilmektedir.Cannabinoidlerin, işleyen belleği(working memory) bir cannabinoid reseptör mekanizması aracılığıyla bozduğu yolunda kanıtlar bulunmaktadır.Ayrıca,cannabis alımı “amotivasyonel sendrom” un oluşmasına neden olabilmektedir(görev performansının bozulması,yanıt verme motivasyonunun azalması).
• Nörokimyasal sorunlar
Cannabinoidler,merkezi sinir sistemindeki nörokimyasal sistemlerin aktivitelerini,bu aracıların sentez,saklanma,salınımı veya metabolizması üzerine etkili olarak,bunların sinaptik konsantrasyonlarını değiştirerek ve/veya aracı-reseptör etkileşimlerini düzenleyerek değiştirebilir.Cannabinoidlerin kısa süreli uygulamasından sonra,çok sayıda nörotransmitter karmaşası bildirilmiştir.Ancak cannabis kullanımının beyin monoaminleri üzerine kronik bir etkisi yoktur.


• Elektrofizyolojik sorunlar
EEG kayıtlarla belirlendiği gibi, cannabis, beyin elektrofizyolojisinde belirgin değişiklikler yapma yetisine sahiptir.Cannabinoidlere maruz bırakılan kedilerde,sıçanlarda ve maymunlarda EEG’de korteks ve hipokampüse ait uzun süreli anomaliler gösterilmiştir.Bu tür değişiklikler, öğrenme ve bellek işlevinde azalma ve genellikle bilişsel performansta bozulmaya neden olabilmektedir. Ayrıca bazı uyku EEG değişiklikleri de gözlenmiştir.Cannabisin, REM uykusunu azalttığı ve kullanım devam ettikçe,REM uykusunda eşik değerin üzerinde artışa yol açtığı bildirilmiştir.Bunlara rağmen, cannabisin konvülziyonların tedavisinde faydalı olabileceğine dair açık kanıtlar bulunmaktadır.
• Serebral kan akımı (SKA) ile ilgili sorunlar
Deneyimli kullanıcılarda birincil olarak frontal ve sol temporal bölgelerde olmak üzere,her iki hemisferdeki SKA artarken,deneyimli olmayan kullanıcılarda,akut cannabis entoksikasyonu SKA’nda global bir azalma yaratmıştır.Deneyimli kullanıcılarda SKA artışı,cannabisin davranışsal etkilerine bağlanırken,duyarlı bireylerdeki SKA azalmasını,bireylerin cannabis kullanımından sonra artan anksiyetesine bağlanmaktadır.SKA’nda en fazla artış, esrarın içilmesinden 30 dak. sonra ortaya çıkmaktadır.
• Beyin histolojisi ve morfolojisi ile ilgili sorunlar
İnsan araştırmaları,cannabis uygulamasını takiben merkezi sinir sisteminde akut değişiklikler ortaya koymuştur.İnsanlarda akut ve kronik kullanım sonrasında EEG,BOS(Beyin-omurilik sıvı) ve PET(Pozitron emisyon tomografisi) teknikleri ile değişmiş beyin işlevi ve metabolizması gösterilmiştir. Beyin morfolojisi ile ilgili insan çalışmaları,kronik cannabis temasından sonra “beyin hasarı” na ilişkin genellikle negatif sonuçlar vermiştir.Bununla birlikte,çoğu çalışmaların sonuçları daha hafif bir beyin disfonksiyonunu göstermektedir.Marihuana kullanan bireylerde hafif nörolojik defisitler olmasına rağmen,büyük yapısal veya nörolojik eksiklikler yoktur.
• Üreme sistemi ile ilgili sorunlar
Erkek üreme sistemi:
Esrar antiandrojeniktir. Esrar erkeklerde testosteron yapımını azaltır ve üreme işlevini engeller. Bu etkinin ne kadar sürdüğü belli değildir.Esrar alındıktan hemen sonra testosteron hormonunun % 25-35 oranında azaldığı saptanmıştır. FSH düzeyi ve sperm sayısı esrar kullananlarda azalmıştır. Çalışmalarda bu etkilerin doza bağlı olduğu bildirilmektedir.
Kadın üreme sistemi:
Haftada 4 yada daha sık esrar kullanan kadınların luteal fazları daha kısa olmaktadır.Bu da kısa süren menstürel döngülere yol açmaktadır.Ek olarak plazma prolaktin düzeyleri artmış ve testosteron düzeyleri ise azalmıştır.Bu durum kadınların üreme sistemini ve fonksiyonlarını etkilemektedir.Esrarın hormonlar üzerindeki etkileri kalıcı olmamaktadır.Vakaların % 20’sinde galaktore bildirilmiştir.
• Hamilelik ile ilgili sorunlar
THC lipofiliktir ve haftalarca yağ dokularında kalabilmektedir.Çok yavaş absorbe edildiğinden hamilelik üzerinde tehlikeli etkileri(düşük riski gibi) vardır.Hamilelik sırasında esrar kullanmak plasentanın yırtılmasına,prematüre ve düşük doğum kilosuna yol açabilmektedir.Bebek ölümlerinde esrarın etkisi kesin kanıtlanmamıştır.
Esrar,fetusun kan kaynağını azaltabilir ve fetal alkol sendromunun belirtileri,esrar kullanımı ile de gözlenmektedir.Annesi esrar kullananlarda fetal alkol sendromunun görülme riski 5 kat fazladır.Doğuma yakın esrar kullanımı doğumu komplikasyonlu hale getirir ve zorlaştırır.Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında,doğumun gecikmesi ve mekonyum geçişinin görülmesi daha sıktır.Ancak esrar kullanan ve iyi sağlık koşullarında yaşayan kadınların doğum öncesindeki esrar kullanımından etkilenmedikleri görülmüştür.Bu,esrarın hamilelikte karşılaşılan risk faktörlerini kolaylaştırdığını göstermektedir.
Delta-9-THC plasentaya geçer ve annenin sütünde de bulunur.
Prenatal cannabis etkisi yüksek perdeden ağlama,düzensiz uyku döngüsü,tremor,abartılı irkilmeler ile karakterizedir.Bebekler görsel uyarılara çok yavaş bir şekilde alışkanlık göstermektedir.Cannabise maruz kalmanın SSS’nin gelişimini etkilediği ve özellikle görme sistemini yavaşlattığı öne sürülmüştür.
Hamileliğinde esrar kullanan annelerin çocuklarında okul çağında hiperaktivite ve dikkat eksikliği gözlenmiştir.
Hayvan çalışmalarında annesine THC verilen yavru hayvanlarda da THC’a rastlandığı ve letarjik oldukları,yavaş kilo aldıkları görülmüştür.Annesi THC kullanan yeni doğanlarda tremor,artmış irkilme refleksi,ışığa hassasiyet ve huzursuzluk hali gözlenmiştir.Bir ay sonra dahi ışıkla ilgili rahatsızlık ve hafif tremor devam etmektedir.1-2 yıl boyunca oral delta-9-THC verilen dişi maymunlarda düşükler,erken postnatal dönemde ölüm,fetal anomalikler ve büyüme-gelişme geriliği görülmüştür.

• Bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar
Bütün hayvan çalışmaları esrarın bağışıklık sistemini etkilediğini göstermektedir.İnsanlarda yapılan çalışmalar bunu kanıtlamazken,bazıları bağışıklık sisteminin hafif etkilendiğini tanımlamaktadır.Bu bozukluk,kullanımın kesilmesinden sonra geriye dönmektedir.Bağışıklık sistemindeki bu hafif bozulma,sağlıklı bireylerde sorun yaratmazken,bağışıklık sistemi ile ilgili sorunu olanlarda ve enfeksiyonlara yatkın olanlarda ciddi sonuçları olmaktadır.Cannabinoidler bakteri ve viral enfeksiyonlara karşı kişinin direncini azaltırlar.
THC ve diğer cannabinoidler,immünosupresif etkilerini,hücresel ve hümoral immün sistem cevaplarını bozarak gösterirler.

ESRAR BAĞIMLILIĞININ TANISI
DSM IV kriterlerine göre bir maddenin bağımlılığı için en az 3 semptomun bulunması ve bu semptomların son 12 ay içindeki bir sürede ortaya çıkması gerekir:
1- Beklenen bulguların ortaya çıkması için yüksek miktarlarda madde gereksinimi yada aynı miktarda madde kullanırken beklenen etkinin olmaması (tolerans)
2- Madde kullanılmasının bırakılmasından veya azaltılmasından sonra yoksunluk semptomları veya yoksunluk semptomlarını ortadan kaldırmak için madde gereksinimi (psikolojik bağımlılık)
3- Yüksek miktarlarda madde alımı veya daha uzun sürelerde zamanını madde ile geçirme
4- Madde kullanımını bırakmak yada denetim altına almak için sürekli bir istek yada boşa çıkan çabalar
5- Maddeyi bulmak,kullanmak ve sağlamak için önemli bir vakit harcamak
6- Madde kullanımı nedeniyle sosyal,iş veya eğlendirici aktivitelerden geri çekilme
7- Madde kullanımına bağlı olarak ortaya çıkmış fiziksel,psikolojik yada sosyal problemlerin olmasına rağmen aralıklı bırakma girişimleri şeklinde maddeyi kullanma

MADDE KÖTÜYE KULLANIMI
12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdakilerden biri yada daha fazlası ile kendini gösteren,klinik açıdan belirgin bir bozulma yada sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanım örüntüsü:
1- İşte,okulda yada evde alması beklenen başlıca sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici bir biçimde madde kullanımı
2- Fiziksel olarak tehlikeli durumlarda yineleyici bir biçimde madde kullanımı
3- Madde ile ilişkili yineleyici bir biçimde ortaya çıkan yasal sorunlar
4- Madde etkisinin neden olduğu sürekli yada yineleyici toplumsal yada kişilerarası sorunlara karşın sürekli madde kullanımı
DSM IV’e göre esrar bağımlısı olan kişilerin kompulsif bir kullanımı vardır ve kronik kullanımdan dolayı toleranstan bahsedilse de genellikle fizyolojik bağımlılıktan bahsedilmez. Psikolojik bağımlılık uzun süren kullanıcılarda ortaya çıkmaktadır. Bağımlılık,güçlü esrarın birkaç aylık veya yıllar boyunca her gün kullanılmış olduğunu tanımlamaktadır.Bu semptomlar bu grup madde için madde bağımlılığı ölçütlerini hiçbir zaman karşılamamıştır.Yinede esrarın fizyolojik veya psikolojik sorunların bilincinde olunmasına rağmen kullanımın halen devam etmesi de bağımlılığı göstermektedir.

LABORATUVAR TANISI
İdrar testi : Toksikolojik analiz için alınır.Tedavi sürecinde de belli aralıklarla incelenir.Esrar entoksikasyonu sadece birkaç saat sürerken,idrar metabolitleri haftalar boyunca tespit edilebilir.THC ve metabolitleri diğer psikoaktif maddelerden daha yavaş vücuttan atılır.En önemli idrar metaboliti THCA’dırTHCA’nın akut kullanıcıların idrarında tespit edilme süresi 4-6 gündür,kronik kullanıcılarda ise bu süre 20-30 güne kadar uzamaktadır.
Kan testi : Esrar içiminden sonra THC’nin yaklaşık % 17’si biyolojik olarak etkin olur.Bu yüzden kan değerleri düşük olmaktadır.Ara sıra içenlerde içimden 20 dak. sonra plazma değeri 3-50 ng/ml olmakta ve bu düzey 24 saat sonra 1-2 ng/ml’ye düşmektedir.
Tükürük analizi : Deneysel çalışmalar tükürük analizinin,esrarın son 4-8 saat içinde kullanıp kullanılmadığını gösterebildiği bildirmektedir.

ESRARA BAĞLI PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR
DSM IV ‘de esrara bağlı 3 tane organik bozukluktan bahsedilmektedir:
1- Esrar entoksikasyonu
2- Esrar deliryumu
3- Esrara bağlı sanrılı bozukluk

Esrar Entoksikasyonu:
Entoksikasyon DSM IV ‘de bir sendrom olarak tanımlanmıştır.Esrar kullanımından hemen sonra ortaya çıkar ve taşikardi ve belirli psikolojil belirtilerin kullanımdan 2 saat içinde görülmesi ile aynı süre içinde fiziksel belirtilerden en az 2’sinin görülmesi:
- konjunktival hiperemi
- artmış iştah
- ağız kuruluğu
- taşikardi gibi ile karakterizedir.
Psikolojik belirtiler çok değişkendir ve doza,kullanım şekline,kullanıcının kişiliğine,madde ile yaşadığı önceki deneyimlere,kullanım sırasında olan çevre ve sosyal yapıya bağlı olarak değişir. Entoksikasyon sırasında;
- Şekil,ses,tat,renklerin algıları değişir
- Fikirler birbirinden bağımsız olarak hızlı bir şekilde değişirler ve konudan konuya geçerler
- Kişi ya içine kapanık olur yada daha konuşkan hale gelir
- Mizaç değişiklikleri belirgindir,hafif bir öforiden anksiyete ve depresyona kadar geniş bir kümeleme gösterir
- Sorunlar daha önemsiz gelir
- Sersemlik yada aşırı hareketlilik gözlenir
- Zaman yavaş geçiyor gibi algılanır.
Tek başına esrarın ölüm sebebi olduğu hiç bildirilmemiştir.

Esrar deliryumu:
Toksik deliryum,genellikle büyük bir oranda esrarın ağızdan alınması ile ortaya çıkar.Bilincin sislenmesi,konfüzyon,düşünmemnin tembelleşmesi ve motor dengesizlik ile karakterizedir.Bellek bozukluğu,görsel ve işitsel varsanılar,paranoya,tuhaf ve saldırgan davranışlar klinik tabloya eşlik edebilir.Konuşma konudan uzaklaşmakta,nistagmus da görülmektedir.Bu sendrom birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir.Tedavi semptomatiktir,hem anksiyolitikler hem de nöroleptikler kullanılmaktadır.

Esrara bağlı psikotik bozukluk:
Esrar kullanımından kısa süre sonra gelişmekte ve genellikle kötülük görme sanrıları yada kıskançlık sanrıları ile birlikte olmaktadır.Genellikle bir gün içinde kendini sınırlar ancak bazı vakalarda birkaç gün sürebilir.Anksiyete,duygusal oynaklık,depersonalizasyon ve epizodu sınırlayan amnezi bu bozukluğa eşlik eder.Çok yüksek kan düzeylerine ulaşılmadıkça varsanılar görülmez.
Delta-9-THC ‘a bağlı psikoz,ilk kullanıcılarda tanımlanmışken,kronik kullanıcılarda organik özellikler veya süregiden psikotik belirtiler görülebilir.Psikoz ani olarak başlamakta ve ajitasyon,şiddet,fikir uçuşmaları ve sınırlı bir düşünce bozukluğu ile gitmektedir.
Psikotik bozukluk,kullanılan maddenin dozuna,kişinin premorbid kişiliğine ve çevresine bağlı olarak değişmektedir. Tedavide sakin ve destekleyici bir ortamda kişinin yakın gözleminin yapılması,gerekirse anksiyolitik tedavi verilmesi,sürekli ve şiddetli belirtiler devam ederse nöroleptik tedavisine(haloperidol 2-4 mg) başlanması gerekmektedir.
* Psikotik ataklara bazen “kenevir deliliği” denilmektedir.
* “Bad-trip”(kötü yolculuk)denilen yaşantılar hallusinojen entoksikasyonunda görülür.

ESRARA BAĞLI GÖRÜLEN DİĞER PSİKİYATRİK TABLOLAR
Flashback Sendromu:
- Flashback,madde etkisi altında yaşanmış deneyimlerin geçici olarak tekrar tekrar yaşanması ve duygusal içeriğin tekrar algılanmasını içermektedir.
- Karakteri,şiddeti ve süresi değişkendir;saniyelerden saatlere varan sürede olabilmekte veya hoşa giden yada korkutucu nitelikte olmaktadır.
- Flashbacklerin çoğu görsel distorsiyonlar,yoğun duyguların tekrar yaşanması,depersonalizasyon ve bir dizi fiziksel belirti ile seyretmektedir.
- Zaman içinde sayıları ve şiddetleri azalmaktadır.
- Esrarın sık kullanılması flashback olasılığını arttırmaktadır.
- Etiyolojisi belirlenmemiştir.
- Flashback deneyimleri travmatik nörozlar gibi açıklanmakta ve mevcut olan nörokimyasal değişikliğe dayandırılmaktadır.
- Tedavide güvence verilmesi önemlidir.Bazı vakalarda anksiyolitik tedavi gerekli olmaktadır.Bazı vakalarda psikoterapi de yararlı olmaktadır.

Anksiyete bozuklukları:
- Esrar için bildirilen en sık yan etkiler anksiyete reaksiyonları,panik ataklar ve değişik şiddetli depresif epizodlardır.
- Genellikle entoksikasyon sırasında ortaya çıkmakta ve dakikalar ile saatler arasında nadiren de 24 saatten uzun sürerek sona ermektedir.
- Daha çok nadir kullanıcılarda görülmektedir,çünkü bu kişiler maddenin etkisine alışık değillerdir ve maddeyi tehdit edici bir ortamda almış olabilirler.
- Şiddetleri değişkendir,hafif bir rahatsızlıktan belirgin bir histeriye kadar değişmekte ve kimi zaman kalp krizini andıran belirtilerle seyretmektedir.
- Psikolojik olarak yatkınlığı olan kişiler bu tür reaksiyonlara daha duyarlı olmaktadır,ayrıca bu kişilerde esrara bağlı psikotik bozukluk yada psikotik reaksiyon gelişimi olmaktadır.
- Tedavide sıcak ve destekleyici bir atmosfer içinde kişiye güvence vermek çoğu vakada yeterli olmaktadır.Gerekirse anksiyolitik,tercihen de etkisi çabuk başlayan ve etki süresi uzun süren bir ilaç(diazepam 10-30 mg) veya lorazepam 1-3 mg) düşünülmelidir.

Amotivasyonel Sendrom:
- Kronik ve yüksek doz esrar kullananlarda tanımlanmış,geniş anlamıyla ilgisizlik,apati ve asosyal davranışı içermektedir.
- Amaca yönelik aktivitede azalma,yeni sorunlarla başa çıkmalarında yetersizlikten bahsedilmektedir.
- Kendilerine özgü kişisel alışkanlıkları değişir,ilgileri çabuk kaybolur ve muhakeme bozukluğu ile ilişki kurma yetilerinde gerileme gözlenir.
- Ergenlerde okul başarısı belirgin olarak düşmektedir.
- Esrar kullanımının kesilmesi ve tedavi programına katılım ile mental düzeyde ve enerji düzeylerinde belirgin bir düzelme ve eski haline dönme görülmektedir.
Yüksek motivasyonu olan ve üretken kişilerde maddenin,performansı ve üreticiliği arttırdığı bildirilmiştir.Bu belki de anksiyeteyi azaltması ve kişiyi rahatlatması ile olmakta ve esrarı,diğer kompulsif kullananlarla kıyaslandığında daha az miktarda ve daha nadir kullanmaktadır.

YOKSUNLUK SENDROMU
DSM IV’de esrarın yoksunluk sendromu yoktur.Yoksunluk semptomları yüksek doz esrar kullanan kişilerin belirtilerinden yola çıkılarak
- anksiyete,
- disfori,
- uykusuzluk,
- anoreksi,
- titreme,
- terleme
- salivasyon
- göz yaşarması
- ishal
- artmış vücut ısısı
- kilo kaybı
- tremor
- uyku sorunları olarak belirtilmiştir.
Bu yoksunluk bulguları son esrar içiminden 48 saat sonra belirgin olarak azalır,ancak uyku bozuklukları haftalarca devam eder. Kronik esrar kullanımından sonra ani kesilme ile mide bulantısı,kas ağrıları,huzursuzluk,sinirlilik,depresyon ve uykusuzluk görülmüştür.
Hastalık belirtileri ve bu belirtilerin şiddeti kişiden kişiye değişmektedir.Yoksunluk belirtilerinin kişinin premorbid kişiliğine,içinde bulunduğu çevreye ve kişinin beklentilerine göre değişmekte olduğu bildirilmiştir.
Tıbbi tedavi çok gerekli değildir.Eğer ciddi bir anksiyete söz konusu ise kısa süre ile uzun etkili benzodiazepinler kullanılabilir.

BAĞIMLILIĞIN TEDAVİSİ
Esrara bağlı bozuklukların tedavisinde kişinin psikososyal özelliklerinin bilinmesine olduğu kadar,kullanılan esrarın kullanım şeklinin ve farmakolojisinin de bilinmesine ihtiyaç vardır.Tedavinin ilk basamağında maddenin bırakılması ile ortaya çıkan tıbbi ve psikolojik reaksiyonlar tedavi edilmelidir.İleri basamakta ayıklığın korunması,nüks önleme stratejileri ile psikososyal patolojinin tedavisi planlanmalıdır.İyi bir tedavi programı,maddenin ve alışılagelmiş yaşam stilinin yerine koyulabilecek gerçekçi ve ödüllendirici alternatifler sağlamalıdır.
Erken dönem iyileşme:
Tedavinin bu bölümünde nüks önleme ve yeni bir yaşam biçimi geliştirme üzerine odaklanılmakta ve bu dönem 2-12 aylık bir süre gerektirmektedir.Bu dönemde çalışılan konular:
- Nüksün ilk uyarıcılarının bağımlı tarafından tanınması
- Madde deneyiminin sadece olumlu yanlarının hatırlanmaması
- Madde kullanma üzerinde tekrar kontrol sağlamaya yönelik arzunun farkına varılması
- Maddenin olumsuz etkilerinin güçlendirilmesi
- Madde kullanma davranışına neden olabilecek güçlü uyarıcılardan kaçınma
- Kaymaların nüks olarak değerlendirilmemesi
- Disforik belirtilerle başa çıkmak için yeni yollar bulunması
- Maddeye alternatif olabilecek haz ve ödül sağlayan yeni uğraşılar bulunması olarak özetlenebilir.
Bazen gençler sağlıklı ilişkiler veya üretici yaşam biçimleri oluşturma konusunda yetenekli olamamakta,madde olmadan nasıl eğleneceklerini bilememektedir.Bu kişilerle çalışırken yapılandırılmış aktiviteler ve egzersizler sunmak önemlidir.
Bu dönemde nüksler çok sık görülmektedir. Tedavi programında düzenli olarak idrar tahlilleri yapılır.Hastalar nüks olduklarını,terapistlerini hayal kırıklığına uğratmamak için söylemezler.Eğer madde kullanmış oldukları gizli kalırsa suçluluk ve öfke duygusuyla birlikte terapiste ve tedavi programına inançlarını yitirirler.

Uzun dönemli tedavi:
Bu dönemde tedavi haftalık toplanan gruplar ile sınırlandırılabilir.Bu dönemde üzerinde durulan konular:
- Ayıklık sürdürülmesinde önemli olanlar
- Kişilerarası becerileri geliştirmek
- Aşırı güven ve inkarla başa çıkmak
- Amaçlar üzerinde yeni yollar bulmak olarak özetlenebilir.
Kendi-kendine yardım gruplarına katılım sağlanmaya çalışılmalıdır. Eğer madde kullanımına yol açan bir psikopatoloji varsa bunun tedavisi yapılmalıdır. Bu dönemde psikoterapiye ek olarak gerekirse farmakoterapi de yapılmalıdır.

TEDAVİ OLANAKLARI VE YÖNTEMLERİ
Esrar kullananlara özgü tedavi programı çok azdır,genellikle üzerinde çalışılan tedavi programları daha sert maddeleri kullananları hedef almaktadır.
Hastaneye Yatış:
Yatırma endikasyonları:
1. Ayaktan tedaviye rağmen esrar kullanımı halen devam etmekte ise
2. Psikolojik,nadiren de tıbbi durumu yakın gözlem ve tedavi gerektiriyor ise,örn.ciddi depresif belirtiler,psikotik durum gibi
3. Madde bırakılması için yardımcı olabilecek psikososyal destek sistemi yok ise
4. Sürekli madde kullanmayı teşvik eden bir yaşam yeri ve şekli mevcut ise
5. Motivasyonu güçlendirmek ve inkarı ortadan kaldırmak için

Ayaktan Tedavi Programları:
Günlük programlar yada haftada bir olan bireysel veya grup terapilerini içermektedir.

Psikoterapi:
Esrar ile ilgili sorun yaşayan ve psikopatolojisi olan kişiler için psikoterapötik bir yaklaşım gereklidir.Böylece çatışmaların ortadan kaldırılması,belirtilerin tedavisi ile nüks önlenebilecektir.Tedavinin ilk evrelerinde terapistin ilişki kurmak konusunda çaba göstermesi ve kabul,empati içeren bir tarz içinde olması gerekmektedir.Bu dönemlerde pozitif transferans için imkan yaratılmalıdır.Ayrıca terapistin farmakoloji bilgisinin iyi olması ve esrar ve diğer maddelerin psikoaktif etkilerini iyi bilmesi gerekmektedir.Esrar bağımlısı kişilerin diğer madde bağımlılarından farklı bir yöntemle tedavi edilmesini gerektiren bir veri elimizde yoktur.Önemli olan tedavinin madde kullanımı ve bunun kişilerarası ilişkilerde açtığı güçlükler üzerine odaklanılmasıdır.İlk görüşmelerde terapist aktif,öğretici,kimi zaman da yüzleştirici bir rol oynamalıdır.Tedavi ilerledikçe terapist daha yansız bir pozisyon almalı ve bağımlının geliştirmiş olduğu güçlü bağımlılığın azaltıp ortadan kalkmasına çalışmalıdır.Bu süreci destek grupları ve 12 basamak içeren kendi-kendine yardım grupları hızlandırabilir.

Davranışçı Terapi:
Yüksek riskli durumların belirlenmesi,bu durumlarla başa çıkabilmek için yeni stratejiler geliştirmeyi içerir.Bu stratejiler;beceri-talim çalışmaları,bilişsel yeniden çerçevelendirme(cognitive reframing) ve yaşam biçimini dengeleyici stratejiler olarak özetlenebilir.

Aile Terapisi:
Aile terapisinin tedavinin bir parçası haline getirilmesi çok yararlı olacaktır.Gencin aile içindeki çatışmalardan kaynaklanan bunaltı yüzünden de madde kullanabileceği akılda tutulmalıdır,iyi bir aile terapisi bu sorunun kökünden çözülmesini sağlayabilir.

Grup Terapisi:
Grup terapisi tüm madde bağımlılığında kullanıldığı gibi birincil sorunu esrar kullanımı olanlarda da başarıyla kullanılmaktadır.Bu terapiler,grupla güçlü özdeşimi ve ayıklığı sürdürebilecek davranışsal tekniklerin öğrenilmesini sağlar.Gruplar,sosyalizasyonun öğrenilmesinde,güçlü sorun-çözme becerilerinin kazanılmasında ve yalıtılmışlık duygusunun azaltılmasında önemli rol oynamaktadır.

12 Basamak Programları:
Bu programlar rehabilitasyon sürecinde önemli bir yer tutar.Kompulsif madde kullanan kişilerdeki yalıtılmış duygusunu azaltırlar,kendine güveni geliştirir,kendine inancını kaybetmiş kişilere güçlü bir yapı sunar.Ancak sorunu birincil olarak esrar olanlar bu gruplara düzenli olarak katılmamaktadırlar.Bunun nedeninin esrarı kullanıcılarının daha genç bir yaş grubunda olması,zevklerinin diğer madde bağımlılarından farklı olması ve grupların kurallarını çok katı bulmalarının yanı sıra bu gençlerin gözünde diğer gruptakilerin “dibe vurmuş” olarak değerlendirilmesidir.
Tedavi gerektirmeyen durumlar:
Bazı gençler için ara sıra veya deneysel amaçla esrar kullanımı o yaş grubunda normal olarak kabul edilmekte,beraberinde psikososyal uyum sorunları taşımamakta ve sağlık üzerinde pek az etki yapmaktadır.Bu gençleri tedaviye almak özellikle hastaneye yatırmak günlük yaşamlarını ve eğitimlerini etkileyecek,bu yaş grubunda çok önemli olan kendine güven duygusunu azaltacak hem de damgalanmalarına neden olacaktır.Ancak akılda tutlması gereken en önemli şey,aralıklı yada deneme amacı ile kullanılan esrarın diğer hard druglara geçiş açısından risk taşıdığıdır.Esrar kullanan gençlerin bu kullanımlarının ara sıra olup olmadığını,kişinin içinde bulunduğu arkadaş grubu için uygun bir davranış olup olmadığını,sosyal,iş yada tıbbi durumunu etkileyip etkilemediğini bilmek açısından dikkatli değerlendirilmelidir.Bu vakalarda,madde kullanımının yan etkileri açısından kişi eğitilmelidir.


 KAYNAKLAR

• Substance Abuse (Chapter 65 “Drugs and Woman”)
• Ruh Sağlığı ve Bozuklukları II (Prof.Dr.Orhan Öztürk)
• Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar (Engin Geçtan)
• Uyuşturucu Maddeler ve Bağımlılık Eğitimi (Amatem 1997)
• Esrar Etkileri ve Bağımlılığı (Doç.Dr.Duran Çakmak,Dr.Refhan Balkan,Dr.Cem Tüz)
• Kaygıdan Mutluluğa Kişilik (Prof.Dr.Özcan Köknel)
• Kannabinoidler (Bağımlılık Dergisi /Journal of Dependence)
• Oniki Basamak ve Oniki Gelenek (Alcoholics Anonymous World Services Inc.)
• Esrar,Kenevir,Cannabis,Marihuana (Cannabist Life)


Madde Bağımlılığı Uzmanı
Psik. Işıl BEKTAŞ
     12 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Işıl BEKTAŞ Fotoğraf
Uzm.Psk.Işıl BEKTAŞ
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi42 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Işıl BEKTAŞ'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Esrar (Cannabis)' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
◊ Sağlıklı Cinsel Yaşam Kasım 2018
◊ Deliryum ÇOK OKUNUYOR Mart 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:54
Top