Polikistik Over Sendromu (PKOS, Polikistik Yumurtalık Sendromu) Tedavisinde Kadın Yaratıcılığının Değerini Artırma
Bu yazı özellikle kadınlar ve duyarlı erkekler için. Polikistik over sendromu (PKOS) doğurgan yaştaki her beş kadından birinde görülen, en sık rastlanan hormonal rahatsızlıklardan biri. Siz bu yazıyı okurken kendiniz değilseniz tanıdığınız biri büyük olasılıkla PKOS hastası olabilir. Bu yazımda PKOS’a beden-zihin bağlantısı açısından farklı bir bakış getiriyorum.
Polikistik Over Sendromu: Semptomlar

En sık rastlanan polikistik over sendromu belirtilerinden biri düzensiz adet görmedir. Erkeklik hormonu olan testosteron düzeyinin artması ile çoğunlukla yüz ve vücutta aşırı kıllanma, bazen de ciddi sivilcelenme ve erkek tipi kellik olur. Yumurtalıklar büyüyebilir ve kistler oluşur, bu nedenle de yumurtalıklar düzgün çalışamaz. Rahatsızlığın ‘çok’ anlamına gelen ‘poli’ kelimesini içermesinden de anlaşılacağı gibi bu kistler sürekli olarak oluşmaya devam eder.

Bu hastalığın neden olduğunu tıp açıklayamıyor. Doktorlar tarafından önerilen tedavi ise hayat tarzında bazı değişiklikler ve ömür boyu ilaç kullanımı.

Yeni araştırmalarda, PKOS belirtilerinin psikolojik zorluklarla ilişkili olduğu görülüyor. Polikistik over sendromu olan kadınlar aynı zamanda depresyon, kaygı, beden imgesinden memnun olmama, yeme bozuklukları, cinsel bozukluklar ve düşük tatmin ve ödül düzeyi yaşayan kadınlar oluyor.

Uzmanlar PKOS tedavisinde hem fiziksel hem de psikolojik sorunların çözümüne eğilmek gerektiği konusunda giderek daha fazla fikir birliğine varıyorlar.

Polikistik Over Sendromu ve Beden-Zihin Bağlantısı

Bedenimiz tapınağımızdır ama birçoğumuzun bedeniyle sorunlu bir ilişkisi vardır. Jung ekolünden analist Marion Woodman bedenimizden korkarak ve ona güvenmeyerek yetiştirildiğimizi söyler. Bu durum sağlığımızla yakından ilişkili.
Kadınların yaşadığı fiziksel belirtilerin birçoğu, şimdi veya geçmişte yaşanan kültürel baskı, istismar ve şiddet eylemlerinden kaynaklanan bilinç dışı travmalarla ilgili.

Bu anlayışla, yumurtalık kistlerinin de yaratıcı ifadenin bastırılmasının belirtisi olduğunu düşünebiliriz.

Kişisel seçimlerimiz ve kadınların toplumda kabul görmek için hayatlarını nasıl yaşamaları gerektiğine dair şartlanmalarımız bazılarımızın tam anlamıyla yaratıcı bir hayat yaşayamamasına neden oluyor.

Kadın Yaratıcılığını Ortaya Çıkarma

Polikistik over sendromu (PKOS) giderek öyle yaygınlaşıyor ki artık klinik anlamda ve halk sağlığı açısından önem taşır hale geldi. PKOS semptomları bize beş kadından birinin (bilinç dışı bir kararla) erkek gibi olmayı tercih ettiğini gösteriyor.

Hatta Türkçede “Erkek gibi kadın” ifadesi bir kadını övmek ya da iltifat etmek için kullanılır.

Bunun doğurduğu tehlikelerden biri kısırlık.

Bunlar, kültürümüzün dengesizliğine dair uyarı işaretleri.

Doğa ana bizi koşulsuzca beslerken biz bunun farkına bile varmadan gezegenimizin kaynaklarına ve biyolojik çeşitliliğine tecavüz ettiğimiz gibi, kadınlar da (kuşaklar boyu süren istismarın ardından) benzer belirtiler yaşıyorlar.

Dengeyi düzeltmek için kadına, erkeğe benzediği için değil, anne veya eş rollerinden dolayı değil, kadın olarak saygı göstermeliyiz. Kadın erkek bir araya gelerek kadınlığın taşıdığı yaratıcı gücün ortaya çıkmasına katkıda bulunma niyetiyle yaşarsak bu hepimizin yararına olacaktır.

Lütfen siz de düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden paylaşın.