2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Tutku.....
YAZI #4908 © Yazan Uzm.Psk.Nur METİN KORKMAZ | Yayın Temmuz 2018
Ya seninleyim, ya hiçim…
En Passion (Anna'nın tutkusu), insanın tüm duygularını ve tüm algılarını allak bullak eden muhteşem bir Bergman filmi. Film, alışılmışın dışında bir anlatım kullanıyor, bazen ifadeler, bazen sesler, bazen karakterleri canlandıran oyuncular tamamlıyor hikayeyi. Insanın yalnızlığını yüzüne vuran, yakın çekimlerde oyuncuların, seyircinin karanlık tarafını sorguladığını hissettirecek kadar iyi kurgulanmış. Derinlik hissi, katman katman işlenen konular, vurucu kareler. Herşey çok sade ama çok karmaşık. Şiddet, tutku, acı, aşk, varoluş, ilişkiler, kendilik, masumiyet, öfke, adalet, utanç... Herşey o kadar iç içe ve o kadar ayrı...
Passion…
Passion kelimesi, Yunan dilindeki (πάθος-pathos) kelimesinden türetilmiştir. Her ne kadar, passion kelimesini Türkçede tutku olarak kullanıyor olsakta, pathos kelimesinin birden fazla anlamı olduğunu vurgulamamız gerekir. Pathos, mantığı geçersiz kılacak kadar güçlü bir hissi simgelediğinde, bu tutkudur. Ancak, pathos (pathima), fiziksel veya zihinsel olarak acı veren bir hissi de simgeleyebilir. Anna’nın durumunda, pathos kelimesi, hem onun tutkusunu, hem de acılarını simgeler. Hristiyanlıkta en büyük acı olarak simgelenen, İsa Peygamber’in çarmıha gerilmesi ve yaşadığı yoğun acı da, aynı kelime ile ifade edilmektedir. Filmin arka planında işlenen cinayetler, yapılan işkenceler, insanların kendi karanlık taraflarını görmemek için masumlara yapabilecekleri, Bergman’ın passion kelimesini, simgelediği bu iki uç duygudan dolayı seçtiğini gösterir. Anna, bir yandan mantığının realiteye olan bağlılığından, tutkusuna kaçarak, ilişkisini kendi yarattığı bir gerçeklikte yaşar. Diğer yandan ise, inandığı Tanrı’ya ve insanlığa karşı işlediği suçların acısıyla ezilir. Tekrarlanan rüyası, bu acının en güzel dışavurumudur. Her ne kadar, kendini ve etrafındakileri, eşini ve oğlunu öldürmediğine inandırmaya çalışsa da, rüyalarındaki kayık, onu ölülerin dünyasına götürür… Oğlunu, masumiyeti öldürmüştür. Tıpki adadaki diğer insanların yaptığı gibi…
Issız Adam (Andreas Winkelman)
Eşinden, boşanma sürecinden, adaletten, insanlardan hatta kendinden kaçan Andreas ile tanışıyoruz ilk sahnede. Evinin çatısını onarmaya çalışıyor, ama hava bozmak üzere. Elindeki kovayı bırakmaya çalışıyor, ama hayatındaki diğer herşey gibi kova da bıraktığı yerde kalmıyor. Issız bir adada, tek başına kalmak, insanların arasında yalnız kalmaktan daha az acıtıyor belki de. Andreas, herşeyden kaçmak için geldiği adada, kendini buluyor aslında.
Tutkulu Kadın (Anna Fromm)
Anna, oldukça güzel bir kadın, ama bakışlarında çok derin bir karanlık ve hüzün var. Trafik kazasında eşini ve oğlunu kaybetmiş. Hem fiziksel hem de duygusal anlamda ağır yaralanmış. Geçmişi anlatırken de bugünü anlatırken de oldukça tutkulu. Özellikle gerçekler ve güvenden sürekli bahsediyor. Eski eşi ile anılarından da tabi. Ama kendisinden bahsetmiyor, o kendinden kaçıyor... Anna’nın yaşadığı ilişki örüntüsünü, sahiplenici aşk (mania) ile açıklamaya çalışabiliriz. Sahiplenici aşk, kıskanç, güvensiz, takıntılı ve patolojik bir aşk türüdür. Tutkulu aşkla oyun gibi aşkın birleşiminden oluşan bu aşk türünde tutku ve bağlanma vardır ancak ideal tipe karar vermek için kendine güven yoktur. Sahiplenici aşkta kişinin kendi öz değeri için yetersizlik ve eksiklik duygusu vardır, sevgilisini kaybetme korkusu yaşar. Kendisindeki düşük benlik saygısı, yalnızlık ve hoşnutsuzluk duyguları için bir sevgiliye yoğun ihtiyaç duyar. İlişkileri sorunlu bile olsa bitirmek istemez.


Görünmez kadın (Eva)
Güzel ama silik karakter. Eşinin gölgesinde, kendi ışığını fark edememiş, oradan oraya sürüklenen hüzünlü kadın. Kimdir, nedir, neyi sever? Neler iyi gelir ona? Tanrıya inanıp inanmadığından bile emin olamayıp, eşinin onayına ihtiyaç duyan, yetersizlik duygusunun güzel çizilmiş bir tablosu. Başarılı ve zengin bir eşi var. Kendisi de eşinden alamadığı sevgiyi başkalarında arıyor. Kendinden, sevilmez olma ihtimalinden, umutsuzca kaçıyor. Düşük benlik algısı ve yoğun kabul edilme arzusu, onu ilişkisinin hastalıklı döngüsüne biraz daha hapsediyor. Yaşanacak her hangi bir çatışmadansa, olayların içerisinde sürüklenmeyi tercih ediyor.

Duygusuz adam (Elis)
Başarılı, zengin, popüler ve duygusuz. Kendi duygularından o kadar çok kaçıyor ki, başkalarının duygu ifadelerini fotoğraflayıp arşivliyor. Daha yeni tanıştığı komşusuna, eşinin Andreas ile beraber olduğunu anlatırken, metres kelimesini seçiyor ve gülümsüyor. Eşi onun için bir özne değil nesne. Peki ya kendisi?
Hikaye…
Andreas adada yalnız başına yaşıyor, belli ki geçmiş travmalarından saklanıyor. Anna, eşini yeni kaybetmiş bir dul. Andreas’ın evine telefonunu kullanmak için geliyor. Andreas merakına hakim olmayıp, hem telefon konuşmasını dinliyor, hem de Anna’nın kaybettiği eşi Andreas’ın mektubunu okuyor. Herşey hızlıca başlıyor. Dört yabancı, artık dört arkadaşa dönüşüyor. Beraber yenen yemekte, her karakter kendini anlatıyor. Her karakter, travma ve manevi yorgunluğun keskin bir portresi gibi. Anna, gerçeklerden, güvenden, tutkuyla bahsederken, görmezden geldiği yara, onu içine çekiyor. Elis küçümseyici ve nihilist. Elis’in tutkuyla bahsettiği tek şey, genellikle şiddet içeren fotoğrafları. Eva, kocasının gölgesinde kalmış, umutsuzca bir kimlik arıyor. Anna sürekli eski eşi ile olan mutlu anılarından bahsederken, bir yandan ise Andreas ile yeni hayaller kuruyor. Andreas ise herkesden saklanıyor. Bu hayatlar birbirine karıştıkça, kırılgan ilişkileri de paramparça oluyor. Anna ve Andreas beraber yaşamaya başlıyor. Ama Andreas’ın ördüğü duvar, Anna’nın sahte benliği, onların gerçek bir ilişki yaşamasını imkansız hale getiriyor. Filmin başlarında adada bir sapık olduğu ve hayvanlara işkence ettiği görülüyor. Hatta, biri Andreas'ın köpeğini iple ağaca asıyor. Bu görüntü son derece çarpıcı. Duygusal şiddet ve şiddet görüntüleri o kadar iç içe işleniyor ki, bunun getirdiği duygular adanın hırçın dalgaları gibi seyircinin iç dünyasına vuruyor. Bir yandan, karakterlerin hikayeleri, ilişkileri sürerken, bir yandan da adayı saran bir şiddet hikayesi giderek büyüyor. Öldürülen, yakılan, gömülen hayvanlar. Herkes aynı kişiden şüphelenmeye başlıyor, ama hiç kimse bir kanıta gerek duymuyor. Adanın sakinleri, tutkuyla bir masumu taşlıyor, bir günah keçisi bulunuyor, bir masum acı çekerek, kendi hayatına son vermeyi tercih ediyor. Pathos, acı haliyle, dayanılmaz bir acıyı simgeliyor. Belki de Andreas tüm bu olanlardan etkilenip, sonunda konuşma cesareti buluyor. Anna’nın arabanın direksiyonunda olduğu, son sahnelerde, ikili tartışmaya başlıyor. Andreas gerçekleri söyledikçe, Anna daha da hızlanıyor ve yoldan çıkıyorlar. Neyse ki, Andreas’ın da müdahalesi ile araba duruyor. Anna ve Andreas’ın yolları ayrılıyor. Hala kararsız olsasa da, Andreas yoluna, Andreas Winkelman olarak devam ediyor.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Nur METİN KORKMAZ'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Tutku.....' başlığıyla benzeşen toplam 1 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Empati Temmuz 2018
◊ Panik Atak? Mayıs 2018
◊ Acıdan Beslenmek… Mayıs 2018
◊ Mutluluk Üzerine... Eylül 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:01
Top