2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Etkili Ebeveyn Tutumları
YAZI #5133 © Yazan Psk.Seval ERYILANCI | Yayın Ekim 2018
ETKİLİ EBEVEYN TUTUMLARI
Her anne baba çocuğunu mutlu, başarılı, çevresiyle iyi ilişkiler kurabilen, sorumluluklarını bilen, vicdan ve ahlak sahibi bireyler olarak yetiştirmek ister. Ancak hangi sosyokültürel düzeyden gelirse gelsin ana babalar çocuk yetiştirme konusunda bazı zorluklar yaşamaktadırlar.
Çoğu insan kendi ailesinin türünün tek örneği olduğuna inanır. Değişik rollerdeki insanların beklentileri, etkileşim örüntüleri, gelişim tarihi ve öteki sistemlerle ilişkileri bakımından her aile tektir. Aynı zamanda başka toplumlarda olduğu gibi toplumumuzda da aile tutumlarının üç yoldan biri ile sınıflandırılabilir. Çocukların içinde yetiştirileceği aile tipi onların psikososyal, duygusal gelişimini, toplumsal ilişki türü ve sayısını büyük ölçüde belirleyecektir.
Çocuk yetiştirme tutumları 4 boyut ve 3 ana baba stili açısından incelenebilir. Ebeveynlerin etkileşim halindeki bu boyutları dengeleyerek ideal davranışı geliştirebilecekleri açıktır. Kuşkusuz bu boyut ve stilleri bilmek başarmaktan çok daha kolaydır.
ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMLARINDA 4 BOYUT
Ebeveyn Kontrolü
Ebeveyn Çocuk İletişiminde Açıklık
Olgunluk Beklentisi
Bakım/Destek
Ebeveyn Kontrolü: Ebeveyn tarafından konulan kurallara çocukların ne oranda uymak zorunda olduklarını gösterir.
Ebeveyn Çocuk İletişiminde Açıklık: Anne ve babaların verilecek kararlarda çocuklarının fikirlerine önem vermesi, saygı göstermesi, bu konuda çocuklarını teşvik etmesi, çocuklarına sınır getiriyorlarsa bunun nedenlerini açıklamalarını içerir.
Olgunluk Beklentisi: Ebeveynlerin çocuklarını zihinsel, duygusal, sosyal alanda başarılı olmaları için teşvik etmelerini ve çocuklarına kendi yetenek ve çabalarıyla yaşamayı öğretmelerini içerir.
Bakım/Destek: Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişki kurarken ne derece yakın, sevecen ve sıcak davrandıklarını içerir.
ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMLARINDA 3 EBEVEYN STİLİ:
İtaati Ve Zorlu Disiplini Vurgulayan Otoriter Tutum
Yönü Gösteren Ama Bireyselliğe Olanak Tanıyan Demokratik Tutum
Özgürlüğe Büyük Ölçüde Olanak Tanıyan İzin Verici Tutum
Otoriter Tutum
Koyulan kurallara çocukların koşulsuz uymasını, itaat etmesini isteyen, çocukları kurallara uymadığında cezalandıran, çocuklarla pek fazla görüş alışverişinde bulunmayan tutumdur. Neyin yanlış neyin doğru olduğu konusunda ebeveynlerin sözünün kabul edilmesi beklenir, çocuğa karşı talepkar olunur ve ihtiyaçları pek önemsenmez. Bu tutumda açık iletişim düşük, kontrol ve olgunluk beklentisi yüksektir.
Demokratik Tutum
Ana babalar yetkilerini elinde tutar ve uyulacak kuralları koyarken, çocuğa farklı olma ve kendi davranışının sorumluluğunu üstlenme olanağı tanıyan, çocuklardan olgun davranışlar bekleyen, gerektiğinde kurallara uymasını isteyen, sıcak, sabırlı, duyarlı bir şekilde çocukların dinlendiği, alınacak kararlarda çocukların görüşlerini önemseyen, hem ebeveynin hem de çocuğun haklarını dikkate alan tutumdur. Tüm boyutlar yüksektir.
İzin Verici Tutum
Çok fazla özgürlüğün tanındığı, hiçbir şekilde sınırların çizilmediği, ihmale varan bir hoş görünün olduğu, sıcak ve sevecen olmakla birlikte tüm kararların çocuğun kendisinin almasını bekleyen, çocuğa hemen hemen hoşuna gittiği gibi davranma olanağı tanıyan, çocukların istediği zaman yattığı, yemek yediği vb. tutumlardır. Kontrol ve olgunluk beklentisi düşük, açık iletişim ve bakım boyutlarında yüksektir.
3 EBEVEYN TUTUMU VE ÇOCUKLARDA DOĞURDUĞU SONUÇLAR
Otoriter Tutum: Bu tutumlarla yetişen çocuklar genellikle mutsuz, yaşıtlarıyla ilişkilerinde kaygılı/güvensiz, amaçlarına ulaşmada güçlük yaşayan, çekingen, kendini iyi ifade edemeyen, bağımlı, saldırganlık eğilimi yüksek ve benlik saygısı düşük çocuklardır.

Demokratik Tutum: Bu tutumlarla yetişen çocuklar bağımsız, kendini iyi ifade edebilen, sosyal ve akademik başarısı yüksek, ebeveyniyle iş birliğine açık, arkadaşlarıyla iyi geçinen ve başarı güdüsü yüksek çocuklardır.

İzin Verici Tutum: Bu tutumlarla yetişen çocuklar sokulgan ve atılgan ama oldukça saldırganlık eğilimi olan, akademik başarı düşük, duygusal kontrolü düşük, uzun süreli amaçları pek olmayan, sorumluluk almaktan yoksun, içki ve sigaraya erken yaşlarda başlayan çocuklardır.

Eğer ana babalar, yetenekleri elverdiğince çocukların kendi davranışlarını yönetmelerine izin verirken, aynı zamanda onlara rehberlik ederlerse, çocuklar sağlıklı bir özgürlük duygusu geliştirecekler ve kişilikleri olumlu yönde gelişecektir.

ÖZERKLİK KAVRAMI VE SONUÇLARI

Özerklik seçimlerimizi içimizden geldiğince ve başkalarının hakkını gözeterek yapabilmeyi tanımlar. Özerklik ergenliğin çok öncesinde bir ila üç yaşlar arasında edinilen ya da edinilemeyen bir kişilik boyutudur. Özerk insan dünyasını genişletme içinde bulunduğu alanın ötesini de keşfetme merakındadır merak ve keşfetme dürtüsüyle dünyası zenginleşen insan gelişir ve olgunlaşır. Özerkliğini edinememiş insan ise tanıdığı gördüğü ya da duyduğu insanlar ötesindeki dünyaları merak etmez. Hayatın ikinci yılından itibaren çocuk bazı şeyleri kendi başına yapabiliyor olmanın gücünü fark etmeye başladığında ebeveyn rehberliğinin devreye girmesi gerekir seçimlerimizi kendimize ve başkasına zarar vermeden yapmayı bu sayede öğreniriz. Bu dönemde ebeveynin baskıcı engelleyici cezalandırıcı ya da yetersiz ve ilgisiz tutumları çocuğun özerk bir varlık olmayı öğrenmesine engel oluşturur. İlk özerklik denemelerini yaptığı dönemde çocuğun kendisini her şeye kadir hissetme duygusuna infantil omnipotens (çocuksu tüm güçlülük) denir. Bu dönem sağlıkla atlatılamazsa çocuğun tüm güçlülüğünü yaşama isteği bilinçaltına bastırılır yetişkinlikte uygun zemin bulana dek. Bu zemin en çok ebeveyn servet şöhret sahibi olma patron yönetici ya da siyasi iktidarda bulunmak gibi güç sahibi olunan pek çok durumda ortaya çıkabilir. Farklı görüşlere aşırı tahammülsüzlük olaylar istediği yönde gelişmediğinde yaşanan öfke nöbetleri sürekli olarak isteklerinin karşılanmasını bekleme etrafındakilere aşağılayıcı davranışlarda bulunma herkesten daha zeki akıllı olduğuna inanma gibi durumlar oluşur. Kendisi gibi düşünmeyen kişileri cezalandırma eğilimleri de bu tablonun içinde yer alabilir. Özerklik öğrenilemediğinde seçim yapılması gereken durumlarda kararsızlık yaşanır karara ulaşıldığında da yapılan seçimin doğru olduğundan bir türlü emin olunamaz. Birey kendini ortaya koyması gereken durumlardan kaçınabilir bazen fark etmeden de utanma duygusu yaşayabilir. Özerkliği öğrenememenin bir başka sonucu saldırgan eğilimlerdir. Zamanında yetersizliği yada baskı sonucu özerkliğini engellemiş olan ebeveyne duyulan ama bastırılmış öfkenin otorite olarak algılanan kişilere ya da kurumlara yöneltilmesi ya da zayıf gördüğü için ona kendi aczini hatırlatan kişileri ezme isteği olarak ortaya çıkabilir. Kazanmakla yetinmeyip karşı tarafın kaybetmesi için çabalara hatta kendisinden farklı gördüğü insanları sadece farklı oldukları için cezalandırma isteğine dönüşebilmektedir.


TEMEL ÇOCUK YETİŞTİRME İLKELERİ
1. EMPATİ (Başkasının makosenleriyle yürüyebilmek)


Çocuğun gözüyle dünyaya bakabilmektir.
Çocuğun duygu ve düşüncelerini anlamak, onun bakış açısını görebilmek ve buna değer vermektir.
Empati çocuğa, ana babasının onu duyduğunu, anladığını gösterir ve kendisini güvende hissetmesini sağlar.
Empatik olmak, çocukla her konuda aynı fikirde olmak şeklinde algılanmamalıdır. Çocuğun duygu ve düşüncelerini anlamak ve bunlara değer vermek, her zaman onu mutlu edecek şekilde davranmak demek değildir. Aşı olmaya götürürken çocuğun canının acıyacağını ve bundan hiç hoşlanmadığını bilirsiniz ama o mutlu olsun diye bundan vazgeçmezsiniz.
Ebeveynlerin çoğu çocuklarına karşı empatik olduklarına inanır. Çocuktan memnun iken empati yapmak daha kolaydır. Oysa çocuğun davranışından dolayı hayal kırıklığına uğramış bir ebeveynin empati yapması zordur.

2. ETKİLİ İLETİŞİM
Etkili iletişim ana babanın çocuğu etkin dinlemesi, ne söylemeye çalıştığını anlaması, değer vermesi, ona yanıt verirken güç mücadelesine girmemesi, genelleme ve kesin yargılar kullanmaması ve onu küçümsememesidir.
En sık yapılan hata, çocuk bir sıkıntısını paylaştığında ona akıl vermek, nutuk çekmek, hemen bir çözüm önermektir. Çocuklar özellikle sıkıntılı, kaygılı oldukları anlarda bu tür konuşmaları dinleyemezler. Ayrıca bu konuşmaları daha önceden duydukları için zaten bildikleri şeyleri yeniden duymak hoşlarına gitmez.


• Etkin Dinleme


Çocuğun ne söylemeye çalıştığını anlamaya çalışıp, çocuğun söylediklerine ayna tutarak ona geri iletmektir. Bunu yaparken ana baba kendi çözümü, yargısı ve değerlendirmesini iletmez. Etkin dinlemeden sonra ana baba bir adım daha gidip “ İstersen birlikte düşünelim, bakalım nasıl çözümler bulacağız?” gibi bir cümleyle birlikte sorun çözme aşamasına geçilebilir.

Etkin Dinleme

“Kardeşim beni deli ediyor, yine eşyalarımı karıştırmış.”
“Eşyalarını karıştırdığı için kardeşine kızgınsın.”

“ Odamı temizlemeyeceğim. Oda temizlemekten nefret ediyorum. Burası benim odam istediğim gibi kullanırım.”

“ Odanı temizlemek hoşuna gitmiyor.”

“Keşke çocuk olmasaydım. Bir an önce büyümek istiyorum, büyüyünce her istediğimi yapacağım.”

“ Küçük olduğun için her istediğini yapamadığını düşünüyorsun.”

Etkin Dinlemenin Faydaları
• Ana baba çocuğun mesajını doğru anlayıp anlamadığını test etmiş olur.
• Çocuğun duygularını tam olarak açmasına izin verir.
• Etkin dinleyebilen ana babaların çocukları da etkin dinleyen bireyler olurlar.
• Çocuğun kendi kendine düşünerek, sorununa kendi çözüm bulmasına yardım eder, onu ana babaya bağımlı olmaktan kurtarır.
• Çocuğun sorunlarını çözmeyi sürekli üstlenmeyen ana baba çocukla daha sakin bir ilişki kurabilir.
Etkin Dinleme Konusunda Uyarılar
Çocuğun yoğun duygular içinde olduğu zamanlarda işe yarar. Gelişigüzel, sık kullanılmamalıdır.
Çocuğun kabul edilmeyen davranışlarını değiştirme konusunda işe yaramaz.
Etkin dinleme çocuğu ana babanın seçimine boyun eğdirmek için değil, onun kendi sorununa kendi çözümünü bulmasında yardımcı olmak için kullanılan bir araçtır.
• "Ben" Dilini Kullanmak
Ana babalar çocuklarının beğenmedikleri, onaylamadıkları, kendilerini ya da başkalarını rahatsız eden davranışları karşısında onlara uyarılarda bulunurlar.
"Bunu Yapmamalısın.''
"Neden böyle davranıyorsun ?"
"Yaramazsın."
"Çocuk gibi davranıyorsun."
"Dikkat çekmek için mi bunları yapıyorsun ?"
Bu uyarıların ortak noktası "sen" dilini kullanarak yapılmış olmalarıdır. Bu tür bir iletişim tarzı ile çocuk kendisini tehdit edilmiş hisseder karşı çıkar, suçlanır; sevilmediğini düşünür aynı tarzda iletişim kurmayı öğrenir" Ana babaya "Çok dırdırcısın.", "Durmadan söyleniyorsun.", "Hiçbir şeyden memnun olmazsın " şeklinde yanıtlar verir.
"Ben" dili kullanılarak yapılan uyarılarda ise ana baba çocuğun uygun olmayan davranışı karşısında ne hissettiğini iletir.


Davranışın Tanımı
Ana Babanın Duygusu Davranışın Somut Etkisi
……. yaptığında Ben ……..hissediyorum. Çünkü……oluyor.
Eşyalarını kapının önünde bıraktığın zaman, Rahatsız oluyorum, Çünkü ayağım takılıyor ve düşecek gibi oluyorum.
BEN DİLİ ŞEMASI











"Ben'' dilinde üç ana bölüm vardır:
1. Kabul edilmeyen davranışın tanımı,
2. Bu davranışın ana babada yarattığı duygu,
3. Bu davranışın ana baba üzerindeki somut etkisi.

• Mizahın Gücü


Mizah aile içinde stres, kaygı ve öfkeyle baş etmenin etkili bir aracıdır. Çocuğa yaşamı boyunca başkalarıyla iyi ilişkiler sürdürmesinde ve zor durumların üstesinden gelmesinde yardımcı olur. Evde zor anlarda, bir şeyler ters gittiğinde ana babanın gülmeceyi kullanarak havayı yumuşatabilmesi çocuğa örnek olacaktır. Hangi yaşta olursa olsun çocukla birlikte bir şeylere gülmek ortak dikkat, ortak ilgi ve sağlıklı iletişimin önemli destekçisidir.

3. SEVGİ GÖSTERMEK
Çocuklar, ana babaları tarafından sevildiklerini, kabul gördüklerini hissettikleri zaman kendilerini özel ve değerli hissederler. Kuşkusuz her ana baba çocuğunu sever ancak bu sevgiyi gösterebilme düzeyi farklılık gösterir. Sevgiyi gösterme bakımından ana baba tutumları iki aşırı uçta olabilir. Sevgisini abartılmış biçimde gösteren ve sevgiyi gösterme bakımından, diğer aşırı uçta yer alan sevgisini gösteremeyen ana babalar vardır.

Sevgiyi Gösterebilmenin Yolları

• Onunla özel zaman geçirin: Özel zaman uygulaması, anne ya da babanın çocukla baş başa keyifli zaman geçirmesidir. Bu süre içinde ana baba çocuğa bir şey öğretmeye çalışmadan, yönlendirmeden, eleştirmeden onunla birlikte zaman geçirmenin keyfini yaşamalı ve bunu çocuğa hissettirmelidir.
• Çocuğun yaşamında onun için özel olan günlerde çocuğun yanında olmak ona güven verir.
• Kişilik yapılarından dolayı duygularını ifade etmekte zorlanan, sevgilerini söyleyemeyen ana babalar vardır. Sevgi sözcüklerle ifade edilemiyorsa davranışlarla gösterilebilir; sarılmak, öpmek, dokunmak, yakın oturmak vb.
• Ana baba çocuğa olumlu mesajlar vererek de onun kendisini özel ve değerli hissetmesine yardımcı olur.
4. ÇOCUĞU OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEK

Ailesinde, olduğu gibi kabul görerek, yargılanmadan büyütülen çocuk kendini her yönüyle tanır kabul eder. Kabul gören çocuk kendini güvende hisseder, yeni denemelerden çekinmez, hatalarını, eksiklerini görebilir, hayata daha iyimser bakar. Çocuğu olduğu gibi kabul etmek onun her istediğini yapmak, sınır koymamak değildir. Sevildiğini hisseden, destek ve kabul gören çocuklar sınırları daha kolay kabul ederler.

Çocuğu olduğu gibi kabul etmede
1. adım
Her çocuğun kendine özgü olduğunu kabul etmektir. İlk çocuğunuz sevecen ve sıcakkanlı iken, ikinci çocuğunuz soğuk ve çekingen olabilir.
2. adım
Ana babanın beklentilerini gözden geçirmesidir. Ana babalar çocukları doğmadan önce hayallerinde bir bebek yaratırlar. Bu hayali bebek ile gerçek bebek arasındaki farklılıklar kabul sorunu yaratır.
3. adım
Beklentileri çocuğa göre yeniden oluşturmaktır. Gerçekçi hedefler belirleyememek, çocuğun önüne atlayamayacağı kadar yükseklikte bir çıta koyup o çıtadan atlamasını beklemek gibidir. Çıta çocuğun atlayabileceği bir yüksekliğe konulup, çocuk başardıkça yavaş yavaş yükseltilmelidir.
4. adım
Çocuğa uygun hedefler ve beklentiler oluşturmak ve bu hedeflere ulaşmak konusunda çocukla işbirliği yapmaktır.

5. BAŞARI DUYGUSUNU YAŞAMASINA YARDIM ETMEK


Bir işi başarmak, kişinin kendi gücünün farkına varmasını sağlar. Çocuk, bir şeyi keyifle yapıyorsa ve o işte kendisini yeterli görüyorsa başarı duygusunu yaşar. Bu duyguyu hissedebilmek için kendini yeterli görmesi yetmez, ana babanın da buna önem vermesi ve beğenmesi gerekir. Ana babalar çocuğun iyi olduğu alanları ortaya çıkarmaya çalışmalı ve bu alanda onu desteklemelidir. Çocuğun kendini başarılı hissettiği alan, onun için sığınılacak bir ada gibidir. Bir tane adası olan çocuk, başka adaları keşfetmek üzere tekrar okyanusa açılmak konusunda daha istekli ve cesaretli olacaktır.
Çocuğun Başarı Duygusunu Yaşamasına Yardım Ederken:
1. Büyüme süreci içinde çocuklar pek çok engeli aşarak olgunlaşırlar. Bu adımların fark edilmesi ve keyifle kutlanması gerekir. Ancak bunu yaparken fazla abartılı olmamak ve beklentiyi yükseltmemek önemlidir. Çocuğun yaptığı güzel bir resim karşısında
'"Benim oğlum Picasso'dan daha ünlü olacak." demek yerine resmi evde uygun bir yere asmak yeterlidir.
2. Çocuğun bir işi başarmasını sağlayacak fırsatlar yaratarak, onun katkısını açıkça ifade etmeliyiz.
3. Çocuğun başarısızlıklarına değil, başarılarına odaklanmalıdır.
4. Bazı alanlarda güçlüğü olan çocuklar için hazırlanan eğitim programları sadece zayıf olan alanı geliştirmeye odaklı olmamalıdır. Çocuğun güçlü olduğu alanların da eğitimde önemlidir. Çocuk bir saat zorlandığı bir ödevi yaptıktan sonra en az bir saatte keyif aldığı bir alanla uğraşmalıdır.
5. Başarıya ulaşmak için acele etmemeli, sabırla emek vermeye devam etmek konusunda çocuğa örnek olmalı ve onu desteklemeye devam edilmelidir.
6. HATALARI BİRER ÖĞRENME FIRSATI OLARAK GÖREBİLMESİNE YARDIM ETMEK
Kendine güvenleri olmayan çocuklar, hata yaptıklarında ya da başarısız olduklarında bunu kontrol edemeyecekleri nedenlere bağlayıp, başkalarını sorumlu tutar ya da bahaneler
ileri sürerler. Sınavdan alınan düşük bir nottan sonra "Sorular çok zordu.", "Bu öğretmen zaten sıfırcı.'' gibi yorumlar yaparlar.
Kendini değerli ve yeterli hisseden çocuklar ise hataları öğrenme fırsatı olarak görebilirler. Yapılan hatanın tekrarlanmaması için neler yapılabileceği konusunda çevrelerinden yardım almaktan çekinmezler. Bu özelliklere sahip bir çocuk başarısız olduğu bir sınavdan sonra ana babası ya da öğretmeniyle konuşarak, başarısını yükseltmek için neler yapabileceğini sorabilir.
Ana baba çocuğun başarılarından çok hatalarına odaklanırsa çocuğa hataların kabul edilemez olduğu mesajını vermiş olur. Başarısızlıklar karşında verilen olumsuz mesajlar da aynı etkiyi yaratır.

7. SORUMLULUK VE YARDIMSEVERLİĞİN GELİŞİMİNİ SAĞLAMAK


Çocuklar küçükken yardım etmeye çok isteklidirler. Bir eşyayı taşımaya yardım etmek üç yaşındaki bir çocuğu çok mutlu edecek bir iştir. Çocukların başkalarına yardım etmeye bu kadar istekli olmalarının nedeni yeni şeyler öğrenme, yeni beceriler kazanma isteği, erişkinler gibi olma çabasıdır. Çocuklar doğuştan yardım etme içgüdüsüne sahip oluyorlarsa sonra neden pek çok ana babanın yakındığı gibi sorumsuz, bencil, kendini düşünen bireyler oluyorlar? Başkalarına yardım etme ve sorumluluk birbirine paralel gelişen duygulardır. Çocuklarda sorumluluğun gelişmesini sağlayan en etkili yol onlara başkalarına yardım etme fırsatları tanımaktır. Erken dönemlerde doğuştan sahip olunan yardım etme güdüsü ana baba tarafından uygun şekilde desteklenmezse giderek azalır.
Sorumluluk Gelişimini Desteklemek
1. Çocuklar oldukça dikkatli gözlemcilerdir. Çocuğa sorumlu bir birey olma konusunda örnek olmalıyız.
2. Ana babanın yardım işlerinde görev almasını izlemek çocuğun bu tür işlere katılma isteğini arttırır. Eve geldiğinde işinden yakınan, "Bir an önce emekli olsam da rahat etsem."
diyen ana babanın çocuğu da okuldan ve derslerden yakınacak, “Şu okullar bir bitse diye bekleyecektir.
3. Mümkün olan en erken yaşta, çocuğa yapısı ve becerilerine uygun olabilecek bazı işleri vermeye başlamalıdır. Bazen ana babalar çocuklarının daha çok küçük olduğunu ona kıyamadıklarını söyler. "Nasıl olsa okula başlayınca bir sürü sorumluluğu olacak, şimdiden bıktırmayalım." düşüncesiyle çocuk okula başlayıncaya kadar ondan hiçbir yardım beklenmez.
Çocuğun sorumluluğu alma sürecinde sabırlı davranmalı, onun yaptığı işi arkasından düzeltmemeli ve zaman sınırımız nedeniyle işi onun adına yapmamalıyız.
4. Yapılan yardım ne olursa olsun bunun önemini çocukla konuşmalı ve onu heveslendirmeliyiz.
5. Ev işleri birçok kişi için sevimsiz, bıktırıcı ve monotondur. Bu işlerin aile üyeleri tarafından yardımlaşarak yapılmasına çocuklarla aile toplantısı ile konuşularak başlanabilir.

Çocuğun bir konuda sorumluluğu tamamen üstlenmesi için o işin gerçekten ona bırakıldığını görmesi gerekir. Sorumluluk taşınması gereken bir çanta gibidir. Sorumluluğu tamamen bırakmak çantaya hiç dokunmamaktır.
8. PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK
Problem çözme becerisi iyi gelişmemiş olan bir kişi pusulası olmayan başıboş bir tekneye benzetilebilir. Göstergelere bakmaksızın bir o yana bir diğer yana gider.
Sorunlar karşısında çocuklara hazır çözümler sunulursa, çocuklar ana babalarına bağımlı olurlar. Yeni sorunlarla karşılaştıklarında çözüm beklerler. Çocuklar bazı özel sorunlarını aktardıklarında asıl istedikleri şey çözüm önerisi değil sadece paylaşmaktır. Bu noktada çözüm bulmanın sorumluluğunu çocuğa bırakmak yardım etmenin en etkili yoludur.
9. DİSİPLİN
Disiplin bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. Disiplinin 2 amacı vardır. Birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve etkili sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. İkinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneğini kazanmasıdır.
Disiplin sorun olduğunda başvurulacak bir yöntem olmamalıdır. Disiplin içeren ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir.
Disiplin İçin Önemli İlkeler
1. Tutarlılık disiplin için en önemli ilkedir. Çocuğun yapmasını istemediğimiz davranışı bazı anlarda görmezden gelinmemelidir.
2. Ebeveynlerin evde aynı dili konuşması gerekmektedir.
3. Disiplin bir öğretme sürecidir ve ebeveyn kendi davranışıyla çocuğa örnek olmalıdır.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Seval ERYILANCI'nın Makale ve Yazıları
► Ebeveyn Tutumları Psk.Dnş.Büşra Gül ALBAYRAK
► Ebeveyn Tutumları Psk.Ahmet SERT
► Ebeveyn Tutumları Psk.M.Enes İMERT
► Ergenlikte Ebeveyn Tutumları Psk.Hatice ÇETİNKAYA ŞAHİN
► Karne ve Ebeveyn Tutumları Psk.Hatice ÇETİNKAYA ŞAHİN
► Farklı Ebeveyn Tutumları Psk.Melisa KÜÇÜK DEDEOĞLU
► Ebeveyn Tutumları ve Özgüvenli Çocuk Yetiştirmek Dr.Psk.Dnş.Ayfer SUMMERMATTER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Etkili Ebeveyn Tutumları' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Çocuklarda Bağlanma Ekim 2018
◊ Oyun Terapisi Nedir? Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:08
Top